Yaşam

Diyanet dergisi: Boşanma son değil, başlangıç

13 Nisan 2009 03:00

Diyanet İşleri Başkanlığının Aylık Dergisi'nde, boşanan çiftlere önerilerde bulunularak, "boşanmanın bir son değil bir başlangıç olarak görülmesi, bu süreçte gerekirse profesyonel yardım alınması" tavsiye edildi.

Bursa Orhangazi Vaizi Dr. Mustafa Koç tarafından kaleme alınan "Evlilik problemlerinde boşanma bir çözüm mü?" konulu makalede, Türkiye'de boşanma oranlarının her geçen gün arttığına dikkat çekilerek, şiddetli geçimsizlik, ekonomik nedenler, sosyokültürel yapı farklılıkları, ihanet, şiddet, kıskançlık, cinsel problemler, alkol ve kumara düşkünlüğün başlıca boşanma nedenleri arasında geldiği belirtildi.

Bu tür evlilik sorunları yaşayan çiftlerin, çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurmasının da zor olduğu vurgulanan makalede, "bir evliliği çözüm üretilemeyen sorunlarla devam ettirmenin psikolojik açıdan çocuk üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerin, bazen boşanmanın yaratacağı etkilerden bile daha yıkıcı olabileceği" ifade edildi.

Gerek boşanma, gerekse sonraki süreçte eşlerin, sıkıntılı bir dönem geçirdikleri, stres bozukluğu, sosyal uyum zorluğu gibi psikolojik rahatsızlıklar yaşadıkları kaydedilen makalede, gerekirse psikolojik yardım almaktan çekinilmemesi gerektiği vurgulandı.

Makalede, boşanma kararı verilmeden önce "yaşadığım sorunların ve mutsuzluğumun temel sebebi evliliğim", "evliliğimi kurtarmak için elimden geleni yaptım", "bu kararı uzun sürede kimsenin etkisi altında kalmadan verdim", "eşim de ben de ilişkimize yeterince zaman tanıdık", "boşandıktan sonra ortaya çıkabilecek yeni sorunlarla başa çıkabilecek psikolojik güce sahibim" gibi önermelerin iyi düşünülmesi gerektiğine işaret edildi.

"Boşanmak her zaman kurtuluş olmadığı gibi mutsuz bir evliliği sürdürmek de çözüm olamaz" denilen makalede, tüm çabalara rağmen evliliklerini devam ettiremeyen çiftlere, bunu bir son değil, farklı bir başlangıç olarak görmeleri önerildi.

Çocukların boşanma sürecinden olabildiğince az etkilenmesi için tavsiyelere de yer verilen makalede şunlar kaydedildi:

"Eşler boşanmanın ne olduğu ve sonrasında yaşamında ne gibi değişiklikler olacağı konusunda çocuğu bilgilendirmeli. Çocuktan ayrı yaşayacak eş kademeli olarak evden ayrı kalmaya başlamalı. Bu süreç, haftada bir günden 5-6 güne çıkarıldığında çocuk ayrılığa daha kolay adapte olur. Boşanmadan sonra çocuk ebeveynlerinle sürekli ve düzenli olarak görüşmeli. Eşler, çocukları kesinlikle birbirine karşı kullanmamalı, taraf ve tanık tutmamalı. Çocuk, boşanmış bir anne-babanın çocuğu olmayı çevresine karşı bir silah olarak kullanmamalı.

Her konuda gereksiz tavizler verilmesi, çocuğun boşanmadan aldığı yaraları arttırır, azaltmaz. Çocuklar anne babanın boşanmasından kendilerini suçlayabilirler. Bunun için boşanma sebebinin çocukla hiçbir ilgisinin olmadığı, bunun anne ile babanın arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı açıkça çocuğa anlatılmalıdır. Çocuk anne-babasının yerine kimseyi koymak istemez. Boşanma sonrası eşlerden biri yeni bir evlilik yapacaksa, çocuğun bunu boşanmayı kabullenene kadar bilmemesinde yarar vardır."

Boşanmanın asla çocukla ilişkilendirilmemesi gerektiği vurgulanan makalede, çocuğa bu anlama gelen sözlerin söylenmesinin terk edilmişlik ya da suçluluk duygusu yaratabileceği, derin ve onarılması güç psiko-patolojik yaralar açabileceği belirtildi.