Politika

Dışişleri'nden ABD Büyükelçisi'ne uyarı

Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'nin bir Türk gazetesinde yer alan mülakatlarıyla ilgili bir açıklama yaptı.

06 Şubat 2010 02:00

T24 - Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'nin bir Türk gazetesinde yer alan mülakatlarıyla ilgili olarak "Sayın Jeffrey'nin Türk iç siyasi yaşamı hakkında beyanlarda bulunmaktan kaçınması gerekirdi" dedi.

Sözcü bir soruya verdiği cevapta, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey'nin bir gazeteye verdiği mülakatta Türkiye'nin iç politikasına yönelik bazı ifadeler sarf ettiğini belirterek, "Diplomatik teamüller uyarınca Büyükelçilerin görev yaptıkları ülkelerin iç politikası hakkında yorumlarda bulunmaması beklenir" dedi.

ABD Büyükelçisi Jeffrey'nin bu konuya daha büyük hassasiyetle yaklaşmasının gerektiğini kaydeden sözcü, "Sayın Jeffrey'nin Türk iç siyasi yaşamı hakkında beyanlarda bulunmaktan kaçınması gerekirdi" ifadesini kullandı.

Dışişleri'nin tepkisine neden olan söyleşinin o bölümü

Jeffrey, Sabah gazetesiyle (5 Şubat 2010) yaptığı söyleşide dış politikadan Ergenekon'a, ordunun siyasetteki rolüne kadar birçok konuda görüşlerini dile getirmişti.

İşte Jeffrey ile gerçekleştirilen söyleşide Jeffrey'nin, Dışişleri Bakanlığı'nın tepkisine neden olan sözleri:

" Ya bugünkü tabloyu nasıl görüyorsunuz?

- Türkiye'de demokratik sistemin kökleri ve iç sorunları çözmede hoşgörü farkı bir noktada. AKP hükümeti ve başka unsurların yarattığı demokratik dönüşüm (Türkçe söyledi) açık. Bu durumda da ordunun içerdeki durumu güçlü biçimde denetlemesi ve gözetlemesine duyulan ihtiyaç azalmış durumda. Bu da açıkça görülüyor. Tabii bir de AB'ye katılımın gerekli kıldığı koşullar var. Ordunun sivil hayata müdahalesinin azaltılması hatta tümüyle ortadan kaldırılması gerekiyor. Hatta ordunun politikaların şekillenmesindeki müdahalesinin de azaltılması hatta kaldırılmasını gerekli kılıyor. Avrupa bizim Amerika'daki uygulamamızdan çok daha ileri gidiyor. Bizde generaller görüşlerini söylerler ve dış politikanın şekillenmesinde rol oynarlar.

Yani gerek Akdeniz'deki değişim, gerekse Türkiye'deki demokratikleşmeyle ordunun iç politikadaki rolüne ihtiyaç da azaldı mı diyorsunuz?


- Evet. Ayrıca bir gerçek daha var. Türkiye artık çok daha istikrarlı bir ülke oldu. 1980'lerdeki gibi ülkede yaygın şiddet yok. Yasalar o dönemdeki gibi çiğnenmiyor. Sağcılar solculara, Aleviler Sünnilere, Kürtler Türklere, sendikalar sendikalara karşıydı. Suçlular ortada dolaşıyordu. Çok yönlü şiddet vardı.

Türk ordusu da bu yeni döneme uyum sağlamaya mı çalışıyor?

Türk ordusuyla konuşmanız lazım. Bizim genel durumla ilgili gözlemlerimiz var. Ama belirli kurumlar hakkında yorum yapmayız.

Darbe tartışmalarını demokratikleşme sürecinde bir geçiş dönemi olarak görenler var.

Ergenekon ya da diğerleriyle ilgili yorum yapmamı istiyorsanız yapamam. Çünkü neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyoruz.

Ya Balyoz, Ayışığı, Sarıkız gibi darbe iddiaları?

Olan biteni anlamıyoruz. Anlamamız için medyayı izlememiz ve yargının varacağı sonucu beklememiz gerekiyor. Kim ne yaptı, ne yasaldı, ne yasal değildi? Ne doğruydu? Ne yalandı? Bütün bunların başlangıcındayız.

Belki garip bir soru ama sizce Türkiye'de askeri darbe olabilir mi?

General Başbuğ'un açıklamalarını dinledim. Başbuğ demokrasiye bağlı olağanüstü bir lider. Bu parti 7 yıldır iktidarda. Bu partiyle, dünya görüşü farklı olan ordunun geleneğinden gelenler arasındaki ilişkilere bakarsanız bazı sonuçlara varırsınız."