Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, TRT Türk'ün kapatılması ve TRT Avaz'ın TRT Turkuaz ismi ile değiştirilmesine ilişkin olarak, "Her alanda köklü değişiklikler gerek TRT’de de.. Devlet memuru anlayışı ve usulü ile gazetecilik zor" dedi. "Her yerde olduğu gibi TRT’de Paralel sorunu var" iddiasında bulunan Dilipak, "Ve tabii yolsuzluk sorunu da.. Bunların da kurum içinde halli gerekir. Kol kırılır yen içinde kalırsa kollar çolak kalır. Söylenti bazen 'şuyuu vukuundan beter' bir hal alabilir. Onun için bu tür kurumların mümkün olduğu kadar şeffaf olması gerek" ifadesini kullandı.
Dilipak'ın Akit'te "TRT" başlığıyla yayımlanan (23 Aralık 2015) yazısı şöyle:
TRT Türk ve TRT Avaz kapatılıyor, TRT Turkavaz geliyormuş. Her alanda köklü değişiklikler gerek TRT’de de.. Devlet memuru anlayışı ve usulü ile gazetecilik zor..
Her yerde olduğu gibi TRT’de Paralel sorunu var. Ve tabii yolsuzluk sorunu da.. Bunların da kurum içinde halli gerekir. Kol kırılır yen içinde kalırsa kollar çolak kalır. Söylenti bazen “şuyuu vukuundan beter” bir hal alabilir. Onun için bu tür kurumların mümkün olduğu kadar şeffaf olması gerek.
Aslında bir an evvel şu anayasa değişikliğini yapıp, başkanlık sistemine geçip, 2023’e her alanda büyük reformlara gitmeye ihtiyaç var.
Sadece TRT değil, medya alanında RTÜK de, AA da yeniden yapılandırılmalı, BYEGM de. Sadece basın alanında değil, merkezi hükümetten yerel yönetimlere, yasama ve yargıdan özerk kuruluşlara, yarı resmi meslek örgütlenmelerine, STK’lardan siyasi partilere kadar da bir reform hamlesine ihtiyaç var.
Medyada bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var, sosyal medya kullanım kalitesi felaket, ilişkilendirilmiş veri tabanı yok. Hâlâ itilen medya kafası ile çalışıyoruz, çekilen medya yok. POI Media (Point of Interest) anlayışına geçemedik. Yani ilgilendiğimiz noktanın medyası yok. Zaman, mekan, tema, birey koordinatlarında salınamıyoruz. Siber güvenlik gibi Sosyal Metrik Sistem konusunda da maalesef dışa bağımlı hale geldim. Ne bürokrat anladı ne iş adamlarımız. Bizimkilerle de konuştum, ötekilerle de.. Şahenk’le de konuştum, Ciner’in adamları ile de. Bizim Sancak ile de. Şimdi toplumsal davranış modelleri, izleme, değerlendirme, derecelendirme konusunda da dışa bağımlıyız. Dışarıdan hizmet alıyoruz. Kaç sosyolog, kaç matematikçi ile konuştum, ötekiler yapmadan bizimkiler anlamıyor.
Şimdi “Raspberry Pi, “Banana pi”, “Arduino” diyorum, yine anlamak istemiyorlar. Bu kartları kolye yapıp boynuma takıp gezeceğim artık. “New Media”, “İmmersive Media” diye farklı bir medya geliyor.. Evinizdeki televizyon kumandası kartından daha basit bir kartla, yepyeni bir internet kapımızda. İhtiyaç duyduğu iki şey var enerji ve network. Yazılımı da ihtiyaç duyduğu HW’i de dışarıdan kendi bulup entegre ederek çalıştırıyor. Bu kadar basit bir şeyle bu kadar sofistike bir işi nasıl yapacaksın diyorlar.. Buna “Beydeba Pi” ya da “Keline pi”, hoşunuza gidecekse, “1453 pi”, ya da “2023 pi” demek gerekecek galiba. İlkögretim çocuklarının da kullanabileceği, profesörlerin hayalini süsleyen bir kart. “Zero”su sadece 5 dolar.
GIS/CBS birimlerimiz kuruldu ama, ne kadar verimli kullanıyoruz. Datalarımız hep dışarıya gidiyor.
Hepsini geçtik, hâlâ bir Natioanal Data Base - Milli Bilgi Bankamız yok. Yazılım güvenliği sorununu aşamadık, bir referans kütüphanemiz yok, test laboratuarımız yok. Hükümetin acil eylem planında bu alanda bir ifadenin olması güzel ama, nasıl ve kimle yapacağız bunu bilmiyorum.. Geçen gün YASAD başkanı ile konuştuk bu konuları. Bakalım inşallah olur.
TRT konusuna dönecek olursak, kapanan ve yeni açılan kanallar var. Bana kalırsa gıda tarım ve sağlıklı beslenme konusunda bir kanala ihtiyaç var.. Hormon, zirai ilaçlar, geni ile oynanmış tohumlar, toprağın korunması, tüketim, organik atıkların değerlendirilmesi, tarımsal ürünlerin korunması, ambalaj ve depolama tekniklerinin tartışılacağı bir kanala ihtiyaç var.
Bir de “Nish Media” kanalına. “Nish 1, 2, 3” diye ihtiyaç kadar kanal açılabilir. Kamu kuruluşları, yerel yönetimler, STK’lar, özerk kuruluşlar, firmalar, vakıflar, Odalar, sendikalar, dini, etnik topluluklar parasını ödeyerek belli gün ve saatlerde belli bir yayını yapabilirler. Devlet sadece hukukilik, ahlakilik, gerçeklik, estetik ve teknik yeterlilik denetimi yapar. Yapımcılar reklam ve sponsor alabilir. Kurumda insan ve donanım desteği, yani stüdyo, kamera, canlı yayın, montaj, seslendirme konularında ücret karşılığı destek alabilir.
Multi kültürel bir yayın için harika bir fırsat.. Niye sadece Gurmanço ya da Arapça, Kürtçe yayın olsun ki, Gürcüce, Çerkez dilleri, Arnavutça, Boşnakça, Ermenice, Süryanice, TOBB’un da radyosu-TV’si olur böylece, MÜSİAD’ın da.. Cemevinden de yayın yapılır, Cerrahi dergâhından da. Patrikhaneden de havradan da yayın yapılır. Holdingler, kooperatifler, üniversitelerin radyo televizyon bölümleri, hatta elçilikler milli günlerinde bir hafta süre ile, dostluk dernekleri üzerinden kendi ülkelerini tanıtan programlar yayınlayabilirler..
Bir çok yeni fikri galiba vaktinden önce getirmeye çalıştım. Türkiye’de internet yokken, ben akustik modemle Dial up Londra’dan internete girmeye çalışıyordum. Turkcell’den önce getirdim cep telefonunu bizimkilere kabul ettiremedim. VOIP telefonu da öyle. Türkiye’ye ilk interneti Ali Güven Ünlüsoy getirmişti. Herkes internet kullanıyor ama bu işin geçmişi kimin umurunda. Bu adam hâlâ piyasada.. Mesela Yücel Yaman. İdris Küçükömer’in talebesi, bağımsızlık yanlısı, evrensel kardeşlik hayali kuranlardan. 1970’lerde yeni bir dünya hayal eder.. Aslında GPS ve global networkun hayali peşine düşen bir adam. Bunlar bu toprağın yetiştirdiği öncüler aslında.
Bu projenin daha bir çok ayağı ve ayrıntısı var. İnşallah şu bütçe geçsin, belki başbakana ya da Numan Kurtulmuş’a da anlatmak isterim fırsat bulabilirsek..
Madem Ahmet Davutoğlu’ndan sözettik, herkes Mevlana’dan söz ediyor, ben de Mevlana’dan bir dizeyi dönüştürerek aktarayım. Bu arada ben eski bir semazenim.. Bir bu eksikti. :). O da tamam olsun istedim, gençliğimde. “Gelecek dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni hayaller kurma zamanıdır.” 2016 modası elbiseler çizildi, kumaşları dokundu, üretildi, depolarda bekliyor.. Otomobiller, cep telefonları da.
TRT yeniden yapılandırılırken, elbette RTÜK yasasının, daha genel anlamda inanç, düşünce, ifade, örgütlenme hürriyetinin de yeniden tanımlanması ve güvenceye kavuşturulması gerek. RTÜK’e gerek var mı, denetim nasıl olacak, hepsinin yeniden düşünülmesi gerek.
Selam ve dua ile..