Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü köşesinde insanın hakikat yolculuğundan saptığı yerde fay kırığı oluştuğunu iddia etti. Dilipak, “O fay kırığından kişi cehennem çukuruna düşer. Dünya başına yıkılır. Mısır deltasından, Gâvur gölüne, Amanoslara yani Gâvur dağına, Ahir dağına kadar uzayan kırık, Lut kavminin helak olduğu o Lut gölü kırığı, aslında bir gay ve lezbiyen kırığıdır, bizim kitaplarımızda. Yasin 15’te '2’si vahiy kâtibi havari 3 mü’minden'den söz eder. Oradan uzaklaşır uzaklaşmaz onları kuvvetli bir ses, bir haykırma yakaladı. Bu sesle yok olup gittiler” dedi.
Dilipak, “Depremin aynı zamanda bir İlahi ikaz olduğunu unutmayalım. Allah dilerse bir musibetten bin nasihat de çıkarır. Deprem sadece felaket değildir, derstir. İnsanlar felaket karşısında tövbe eder, gerçeklerle yüzleşir. Birbirine yakınlaşır. Bir yerde su batıyorsa, başka yerde çıkar. Bir yer kuraklaşıyorsa, bir çölde yeni bir vaha oluşur. Bu dün de böyle idi, bu gün de böyle. Yarın da böyle olacak. Her şey geçicidir” ifadesini kullandı.
Dilipak yazısında şunları söyledi:
“Zenginlik de geçicidir, yoksulluk da. Allah’tan başka baki olan hiçbir şey yoktur ve olmayacak. 'Ağzımızın tadını kaçıran ölümü anmak', 'ölüm gerçeği ile yüzleşmek' beşeri kemal için bir fırsattır aslında. Felaketler insanları Allah’a yaklaştırır. Bir gece vakti, okyanus ortasında hortuma yakalanan bir gemiyi hatırlayın. O gemi, yüzen bir ada misali Titanik olsa ne yazar. O son pişmanlık fayda vermez. Ama fırtına dinince insanların büyük bir kısmı o pişmanlığını unutur ve kaldığı yerden hayatına devam eder, ta ki, yeni bir felakete kadar.
Asıl fay hattı beynimizden ve kalbimizden geçer. İnsanoğlu söz ve eylemleri, yapıp yapmadıkları ile ya kendi cennetine sırtında tuğla taşır, ya da kendi cehennemine sırtında odun taşır. Bu, bu dünyada da böyle, ahiret yolculuğunda da böyle. Kendi fay hattımızı da kendi elimizle kendimiz kazarız bu dünyada”
Yazının devamı için tıklayın