Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, "Bakıyorum, herkes şiddete karşı. Ne oldu, haksızlıklar karşısında bir olaya elinizle müdahale etmekten vaz mı geçtiniz, cici Müslümanlar!?" diye yazdı.
Dilipak yazısında, "Son Cuma’da da hutbenin konusu şiddetti. Tamam hepimiz “Pasifistiz”. “Kahrool düşman, ayol”. Askerler terhis edilsin, polis teşkilatı da. Ne o “savunma sanayi filan”. Sahi o operasyonlar ne öyle, o Şehadet övgüsü!? Kadının bedeni algı operasyonları için birilerinin elinde en iyi media. “Kadına şiddet”le başladılar ya, “çocuğa şiddet”, “hayvana şiddet”le devam ediyorlar. “Ilımlı İslamcılar” için “Cihad” çok “hard” kaçıyor. “Milli Mücadele”, “Milli Mücahede” de öyle. Benim AK Parti ile ilgili davaya iki avukat hanım katıldı. Onlar “Kadına şiddete hayır” cemaatinden. Zulüm nitelikli bir şiddet söz konusu ise, hatta şiddet olmadan da baskı kurulabilir kişi/ler üzerinde.. Şiddetin kimden geldiği, kime yönelik olduğu önemli mi? Bir Müslüman bir gayri Müslümana zulmediyorsa, ben mazlumdan yanayım, Ben Müslümanım, Müslümancı değil." ifadesini kullandı.
Dilipak şunları kaydetti:
"-Bir insan hayvana zulmediyorsa, ben insancı değilim, hayvandan yanayım.
-Bir erkek kadına, kadın erkeğe, ya da kadın kadına, erkek erkeğe zulmediyorsa ben mazlumdan yanayım. Gelinden ya da kaynanadan, karı-kocadan yana değil, kayınpeder ya da damattan yana olmak değil haklıdan yana olabiliyor musunuz? Kürt ya da Türk olmak değil, hemşehricilik değil, ya hu insanlar için futbol taraftarlığı, partizanlık “ölümüne” bir mesele. Parti, lider, ideoloji deseniz “öl de ölelim, vur de vuralım”. Bakın bu onları İlah ve Rab edinmek demektir. Allah bizden adil şahidler olmamızı istiyor. Haklıdan yana, haksıza karşı olmamızı istiyor. Sessiz kalanları “dilsiz şeytan” olmakla suçluyor bu din. Bir kavme olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerektiğini söylüyor.
Sadece açık zulüm değil, işi ehline vermemek de, istişare ve şûra yapmadan hüküm vermek de zulümdür aslında. Riba da zulümdür, enflasyon da, devalüasyon da zulümdür.
Adalet yoksa zulüm vardır.
Ben bir haksızlık gördüğümde, önce yapabiliyorsam, eminsem elimle müdahale edeceğim. Değilse olayın şiddetine uygun bir şiddetle dilimle karşı çıkacağım. Onu da yapamıyorsam kalbimle, o haksızlığa, o zulme karşı buğz edeceğim. Surat asacağım. Kaldı ki, bu imanı en zayıf olanlar içindir! Yani her zaman “Hoşgörü” yok. Hoş görmeyeceğimiz şeyler de var. “Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.” Allah yarattı diye, her yaratılanı hoş görmeyeceğiz, kendimiz açısından, hayır da, şer de, Şeytan da Allah’ın iradesi içindedir. Biz Allah’ın rızasından sorumluyuz.
Arapça’da “güç ve gayret sarf etmek, bir işi başarmak için elinden gelen bütün imkânları kullanmak” mânasındaki “cehd” kökünden türeyen “cihad” dan söz ediyoruz.