Gündem

Dilipak: Ne 'İslamcı' ne de 'Müslümancı' olarak tanımlarım kendimi, 'Ümmetçi' de değilim

"Her sakallıyı baban sanma"

06 Temmuz 2019 08:07

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, İslam dinindeki kavramlara yönelik olarak değerlendirmede bulundu. Dilipak, “Ne sağcı, ne solcu İslamcı' mı, yok o da değil. Ben ne 'İslamcı' ne de 'Müslümancı' olarak tanımlarım kendimi. Sade, yalın bir 'Müslüman', 'İslam'. Kul’u olduğum Allah’ımın ve Ümmet’i olduğum Resulümün verdiği; bana ve dinime verdiği isim bu. Ben 'Ümmetçi' filan da değilim" dedi. 

Kendisi için "Ben sağcı da değilim, solcu da" açıklaması yapan Dilipak'ın "Milliyetçi muhafazakâr.." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle: 

“İslam”ın her çeşidi var artık (Haşa)..  Liberali, ılımlısı, solcusu, sağcısı, demokratı, feministi, milliyetçisi, radikali, gelenekçisi, moderni, yok yok. Kim ki ona bir şey ekler ya da ondan bir şey çıkarırsa, kişi eklediği ve çıkardığı ile baş başa kalır ve din aradan çekilir.

İslam’ın değil, “Müslümanım” diyenlerin çeşitleri var.. Onlar için “ey iman edenler, iman ediniz” der kitap! Ve bir başka yerde “Mü’min olduk demeyin Müslim olduk deyin” der kitap!

Ben sağcı da değilim, solcu da. “Kitabı sağ elden verilenler” ile bugünkü “sağcılık” isim benzerliğinden başka bir şey değil. “Her sakallıyı baban sanma” diye bunun için denmiştir.

“Ne sağcı, ne solcu İslamcı” mı, yok o da değil. Ben ne “İslamcı” ne de “Müslümancı” olarak tanımlarım kendimi. Sade, yalın bir “Müslüman”, “İslam”. Kul’u olduğum Allah’ımın ve Ümmet’i olduğum Resulümün verdiği; bana ve dinime verdiği isim bu. Ben “Ümmetçi” filan da değilim.

“Akıllı” olmak güzel de, “Akılcı olmak” değil.

Allah bizi evet kabileler halinde yarattı da biz kabileci ya da kavmiyetçi değiliz. Mehmet Akif öyle der: “Fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber”. O zaman “Bu kavmiyetçilik de ne!” Doğduğumuz ana babayı biz mi seçtik, doğduğumuz zamanı toprağı, derimizin rengini, cinsiyetimizi biz mi seçtik!. Bundan dolayı insanlar üstün ya da geri olabilir mi! Allah’ın takdirine isyandır böyle bir tercih! “Üstünlük ancak takva iledir.”

Bir de “Mutaassıb” olduklarını söylemiyorlar mı! Müslüman “körü körüne” inanmaz!. Kafasını kiraya vermez. Bilmediği şeyin peşine düşmez. Böyle yapmamalı daha doğrusu, “Mutaassıb” da değildir ve olamaz..

“İki günü birbirine eş olan aldanmıştır” diyen bir Peygamberin ümmeti nasıl “Muhafazakar” olabilir!

Bakın, “Milliyetçilik” “Nasyonalizm”in karşılığı olan bir kavram. CHP’nin 6 ok’undan biri de “Milliyetçilik”. Hitler’in partisinin adı “Nasyonal (Milliyetçi) Sosyalist Alman İşçi Partisi”. Yani milliyetçilikle sol-sosyalizm düşman değil aslında, kardeş de olabiliyorlar. Bizim Türk milliyetçiler genel olarak sağcı, Arap milliyetçiler genel olarak solcudur.

Bu sosyalizm, kapitalizmsiyonizm ve faşizm de köken olarak aynı! İlk ırkçı, ilk Faşist Şeytan, ilk Haram, ilk Günah, ilk Lanet ırkçılığadır. Faşizm haramlar kronolojisinde ilk sıradadır.  Bunun siyasi anlamda kökeninde Siyonizm var. “Herşey üstün ırk olan Yahudiler için, Yahudilere göre, Yahudiler tarafından” der genel anlamda Siyonizm. Burada Siyonizm yerine “Almanlar, Araplar”, “İşçi sınıfı”, “Sermaye” yazın ne değişir. Kadın, erkek yazın. Müslüman, Hristiyan yazın aynı sonuca varırsınız. Müslümanları mutlaklaştırırsanız onu da put yaparsınız. Bu anlamda “Müslümancılık”, “Feminizm”, “Futbol ve benzeri tarafgirlikler” gibi aidiyetlerin tümü “Mikro Faşizm”dir!

Kuralımız şuydu değil mi: “Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı çıkalım.” “İşi ehline verelim, ibadet ve ukubat dışında ehliyet ve liyakat imandan önce gelsin”.

Merkez’e HAK’ı alalım. HAK nerede tecelli ederse orada olalım. Bu anlamda Hak’kın rızasının tecellisinin vesilesi olalım.

Gelin şu “Milliyetçi Muhafazakâr” söylemlerinden vazgeçelim. Yabancı bir kavramı içeri sokarsanız, bu defa onu dönüştürerek zihinleri bulandıracaklardır. Hangi Milliyetçilik sorusu gelecek gündeme. “Atatürk Milliyetçiliği”, “Kültür Milliyetçiliği”, hatta “İslam Milliyetçiliği” diye kavramlarla çalacaklar kapımızı..

Siz “Osmanlıcılık” diyorsunuz, birileri başına fes giyip, kolunun altında tavla, elinde nargilesi ile çıkıp geliyor. Duvarda Osmanlıca ya da Arapça bir hat! Okumasını bilen de yok. “Hiç” de yazıyor olabilir “Ya hu!” da.

Hz. Adem’in çocuklarında, Hz. İbrahim’den vazgeçmeyen Şeytan bizden de vazgeçmeyecek.

Haramlar kronolojisinde ilk Faşizm vardı. Yani “Üstünlük iddiası”. 2’ncisi Fahşa’dır. Haddi aşmak! Dünya sürgünü’ne sebeb olan olay bu. 3. Katildir.

Bakın, insanlar kelimelerle düşünüp konuşur, ve  dinler. Kelimelerimizi kavramlarımızı kaybederseniz, okuduğumuz kitabı da anlayamayız ve kendimizi doğru bir şekilde de ifade edemeyiz.

Milliyetçisi de, muhafazakarı da, solcusu da, liberali de, şuna dikkat etmeli değil mi: Siyaset, ne devlet sırtından kişisel hesap ve çıkar, ne de “Milli Çıkar” bahanesi ile başkalarının meşru haklarına karşı tehdit vesilesi olarak kullanılamaz. Adalete, hukuka uygun olmayan her düzenleme ve icraat suçtur! Hukuka uygun olmayan yasa suç aletidir. Adalete dayanmayan devlet suç örgütüdür. Bir topluluğa olan düşmanlığımızın bile, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerekir. Adalet, barış, hürriyet hepimize lazım. Özelikle de barış içinde bir arada yaşamak istiyorsak bunu başarmadan o hedefe ulaşamayız. Zira adalet mülkün temelidir. Selâm ve dua ile.