Medya

Dilipak: FETÖ'nün deşifre olmayan elemanları tarikatlara ve iktidar çevresinde makbul vakıflara yerleşti

"Bu çevrelerden kendilerine koruyucu dostlar edinmiş durumdalar"

13 Ekim 2016 13:19

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, ‘FETÖ’nün deşifre olmayan elemanlarının, iktidara yakın çevreler ve tarikatlara yerleştiğini ileri sürdü. Dilipak, “Kendilerine yönelik en ufak eleştiri karşısında, Erdoğan ve AK Parti iktidarının şimdi de diğer cemaat ve vakıfları hedef seçtiği yaygarasını kopartıyorlar. Bu arada bu çevrelerden kendilerine koruyucu dostlar edinmiş durumdalar. Yine bu süreçte özellikle ellerinde, haklarında bilgi ve belge bulunan siyaset, bürokrat, işadamı, STK temsilcisi her kimse, ağlarına düşürdükleri kişileri tehdit ve şantajla tepe tepe kullanıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Abdurrahman Dilipak’ın bugün (13 Ekim 2016) yayımlanan “FETÖ’cüler ne alemde!” başlıklı yazısı şöyle:

Kase-i fağfur paramparça..

Bir kısmı bu işten koptu. Bunlar ya menfaat için burada olanlar ya da himmet veren, gevşek bağlarla bu yapıya bağlı olanlar.. Bunlar kendilerini aldatılmış, oyuna gelmiş hissediyorlar. Bir kısmı kendine kızıyor, nasıl böyle bir işe bulaştığına kahrediyor, bir kısmı cemaate öfkeli.. Görevden uzaklaştırıp, tutuklananlardan sahipsiz kalanlar da son derece öfkeli..

Cemaat kripto isimlere, kendilerine ihtiyaç duyduğu isimlere sahip çıkıyor. Şimdilik bir nakit sıkıntıları yok.. Onlar kendilerini cemaate mecbur ve mahkûm hissediyorlar.. Bir kısmı cemaat dağılacak olursa diye kendilerine yeni birtakım kapılar arayışı içindeler.. Eski ekip arkadaşları ile bir araya geliyorlar. Bunların bazılarının üzerinde cemaatin mal varlıkları var. Bazıları cemaatin gizli kasası, ya da arşivi. Bunları değerlendirmek için kendi aralarında yeni oluşumlara gidiyorlar.. Kendilerini korumak için gerekirse tehdit ve şantaja da başvurabilirler..

Bir kısmı hâlâ Erdoğan ve arkadaşlarının ilahi bir şekilde cezalandırılmasını bekliyor. Ya deprem, ya savaş, terör, aklını kaçırabilir, ölebilir.. Buna benzer bir şey bekliyorlar.

Bir kısmı “siyasete karışmayacaktık” diye düşünüyor. “Hocaefendi”ye toz kondurmasalar da, bir yerde bir yanlış yapıldığını düşünüyorlar.. Bunu da cemaat içinde birtakım yanlış adamların yanlış işleri sonucu ortaya çıkan bir “şefkat tokatı” olduğunu düşünüyorlar..

Bir kısmı “saldıralım, savaşalım” diyor ama pek taraftarları yok.. Bunlar da PKK ile  daha doğrusu AK Parti ve Türkiye karşıtı herkesle işbirliğine giderek bir intikam savaşı verilmesi için ne lazımsa yapıyorlar. Kafaları şu: “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur”. Düşmanları da belli, Erdoğan ve AK Parti.. Bu anlamda herkesle Şeytan’la bile işbirliği yapabilirler..

Bir kısmı bekleme taraftarı. Diyorlar ki: Zaten Mehdi, Mesih geldi-gelecek. Süfyan-Deccal bozguna uğrayacak. Acele etmemek gerek. Şimdi ayakta duranın oturması, oturanın yatması, yatanın uyuması gerek.. Şehirdeki köye, köydeki dağa-yaylaya çıkmalı..

Bunların bazıları cifir hesapları ve esoterik/hermetik kaynaklardan gelecekle ilgili istihraçlarda bulundukları için ileriye dönük hesaplar peşindeler. Birileri ekim ayına işaret ederken, ötekisi kasım diyor. Bir başkası aralık derken, bir başkası yeni yılı işaret ediyor. Kimi Hicri, kimi Miladi takvime göre hesaplar yapıyor..

Tabii bu arada Gülen’in akıbetini merak ediyorlar. Bir yandan da onu bekliyorlar. ABD Gülen’i iade edecek mi? Etmeyecek ise ABD’de kalmasına izin verecekler mi? Ya Trump seçimi kazanırsa ne olacak? Bir yandan da bu konu kafalarını meşgul ediyor. Sonuçta bu bir ABD, hatta CIA projesi. ABD projeden çekilirse bundan sonrası için yol haritası nasıl şekillenecek? Bunun için kasım ortasını beklemeleri gerekiyor..

Hani Gülen’e sığınacağı bir yer bulsalar, arkasında o kadar adam var, onlara da bir yer bulması ve geçimlerini sağlaması gerekiyor. Türkiye’de on binlerce tutuklu ve görevden alınan insan var. Onlara sahip çıkılması gerekiyor..

İçeridekilerin yakınları ya da görevden alınanların akıbeti, aileleri açısından tam bir felaket. Belki itirafçı olmak isteyenlerin çoğu hâlâ örgütün kendilerinden intikam almasından korkuyor.. İçeridekiler ve dışarıdakiler teolojik ve psikolojik bir travma geçiriyorlar.

FETÖ’nün uyuyan ya da deşifre olmamış elemanları kendilerine sığınacakları bir yer ararken çoğu tarikat ve iktidar çevrelerinde makbul vakıfların çatısı altına yerleştiler bile. Kendilerine yönelik en ufak eleştiri karşısında, Erdoğan ve AK Parti iktidarının şimdi de diğer cemaat ve vakıfları hedef seçtiği yaygarasını kopartıyorlar.. Bu arada bu çevrelerden kendilerine koruyucu dostlar edinmiş durumdalar. Yine bu süreçte özellikle ellerinde, haklarında bilgi ve belge bulunan siyaset, bürokrat, işadamı, STK temsilcisi her kimse, ağlarına düşürdükleri kişileri tehdit ve şantajla tepe tepe kullanıyorlar..

Bir kısmı, maşa varken ellerini ateşe uzatmamaktan yana. Görünürde iktidarla inatlaşmamak, hatta barış mesajları vermek, ama öte yandan el altında ne kadar yerli ve yabancı muhalifler varsa onları destekleyerek harekete geçirmek taraftarı.. İktidarın operasyonları yayması, genişletmesi ve derinleştirmesinin önüne geçip, içeridekiler üzerinde baskıyı azaltmak taraftarı olanlar var. Onlar kongre ve seçim sürecinde yeniden AK Parti saflarına sızma hesabı yapıyorlar bu şekilde.. Mevcudu muhafaza, daha ileriye gitmek değil, şimdilik daha kötüye gitmeme ilk hedefleri olacak.. İkinci adım, parti, tarikat, vakıf, dernek, oda nereyi bulurlarsa yeniden oralarda etkin konuma gelecekler.. Merkeze yerleşemedikleri her yerde gölge kabine ve ekipler oluşturacak ve fırsat kollayacaklar.. Erdoğan sonrası için hazırlık yapacaklar.. Erdoğan’a karşı ise herkesi yanlarına alarak her yolu deneyecekler..

Deşifre olmamış FETÖ’cülerin yeni hedefi AK Parti ve muteber kişi, cemaat, vakıflarla doğrudan ve dolaylı olarak işbirliği, ortaklık yapmak.. Kimi hemşehricilik, kimi okul, yurt, kurs arkadaşlığını kullanacak.. Zaten bunların çoğu daha düne kadar iç içe, kol kolaydılar zaten.. Şimdi bir de pişmanlık konusu var. Birileri de onları kazanma çabasında.. Bir de serde “takıyyecilik” var zaten.

Köşeye sıkıştılar. Korku ve panik içindeler. Özellikle bunlardan bazıları her şeyi yapabilirler, her yolu deneyebilirler.. Neyse ki, kendi aralarında birlik yok. Gülen’in karizması çizildi.. Kendi aralarındaki oryantasyon kayboldu. Kendi başlarına karar veremiyorlar. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Deşifre oldular ve sistem çöktü. Bu yeni bir dindi, dinlerini kaybettiler. Hayalleri, umutları, kehanetleri hepsi birbirinin üzerine devrildi.. Paralarını, geleceklerini, umutlarını, hayallerini, itibarlarını, her şeylerini kaybettiler.. Tamamen tükenmiş değiller. Bu tür yapılar da zaten, bugünden yarına tasfiye edilemez, edilemezler. Kaldı ki bu yapı, birçok ülkenin ortak bir projesi olarak çeyrek asırdır yüz milyarlarca dolara malolan dünyanın 3’te ikisinde örgütlenen bir yapı. Tek hedefleri, Türkiye ya da AK Parti değil. Paralel devletten daha büyük bir hedefleri var ki, o da paralel bir din! Bunu görmek lazım.

FETÖ’cüler çok ağır bir yara alsalar da henüz teslim  olmadılar, ama yeniden toparlanmaları da artık çok zor. Ama örgütün yapısı, arkasındaki güçler ve işbirliği içinde oldukları örgütler üzerinden intihar saldırıları yapabilirler. İntihar saldırıları düzenleyebilirler. Ve zaten bunu da yapmaya devam ediyorlar.. Ne var ki, her adım da saplandıkları bataklığa biraz daha batıyorlar. Allah şerlerinden korusun. Amin. Selâm ve dua ile..