Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, AKP yeni Genel Başkanı Binali Yıldırım'ın en önemli koruyucusunun eşi olduğunu belirtti. AKP 2. Olağanüstü Kongresi'nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı ve Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu'nun elini havada bırakmasının ardından bir yazı kaleme alan Dilipak, "Binali Yıldırım’ın en önemli koruyucusu erkeklere dokunmamaya çalışan 'içimizden biri' Anadolu hanımı olan o muhterem eşi!" ifadelerini kullandı.
Abdurrahman Dilipak'ın bugünkü (23 Mayıs 2016) köşesinde kaleme aldığı yazı şöyle:
Dün AK Parti Kongresi vardı. Ben AK Parti’nin bugünkü başarısının arkasında bu 3 siyasi partinin çok belirleyici bir rolü olduğunu düşünüyorum... Evet bu başarıda AK Partililerin çabalarının da belirleyici bir rolü var. Ve AK Parti’ye hayat veren, onun kimlik ve misyonunu biçimlendiren yakın tarihin yaşanmışlıkları var... Ve daha anlamlı görünmeyen manevi güç desteği var, o da Suriyelilerin, Mısırlıların, Somalilerin, Myanmarlıların duaları.. Mazlumların duaları, Paralelin bedduasından, Kılıçdaroğlu’nun öfkesinden, Demirtaş’ın düşmanlığından daha büyüktür.
Bu başarıda CHP, HDP ve MHP’nin rolünü de unutmamak gerek.. “Def-i mazarrat” anlamında CHP’yi, Kılıçdaroğlu’nu görüp AK Parti’ye sığınanların sayısı az değil.. HDP’den kaçıp AK Parti’ye gelenlerin sayısı da öyle. MHP’deki kriz ve 28 Şubat’tan başlayarak bugüne uzayan süreçteki belirsizlikler, dağınıklık, Ergenekon avukatlığı, Paralel ittifakı, DSP ile birlikte MHP’nin buharlaşmasına sebep oldu. MHP’den kaçanların sığınağı da AK Parti oldu.
AK Parti “Celbi menafi”dir.. Mecelle kuralıdır, “Def-i mazarrat, celbi menafiden evladır”. Onun için bu mantıkla bu sonuçta büyük katkısı olan muhalefete ironik bir şekilde teşekkürde bulunmak istedim.
“La ilahe illallah” derken, önce red ile başlıyoruz.. Halk da siyasette aynı mantıkla bir redle başlıyor.. Kendine, kendi iradesi dışında “hakim” olmak isteyenlere “Hayır” diyor ve “Hadim” olmak isteyen bir partiye yöneliyor.. Yani, artık “Raina” demiyor, “Unzurna” diyor.. “Cahillerden, zalimlerden, fasıklardan olmayacağız” diye afişler açmazlar. Keşke konuşurken, tarihten söz ederken, yaptıklarımızı anlatırken “Tekasür suresi”ni hatırlasak mesela.. “Mütrefinlerden olmayacağız” desek mesela.. Mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırılarak, kimi zaman eksiltilerek imtihan olunacağız biliyorsunuz.. Hz. Ali’yi ya da Eba Zer’i hatırlayın.. Kalb(dil)imizdeki hakikat, dil(söz)imize de yansımalı. Bunları akledenlerden olmalıyız.. Yoksa!. Kibirlenip, harama el uzatır, uçkur çözerseniz, veren Allah alır da.. O zaman şöyle demeliyiz: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım?”
Ah, “o içimizdeki beyinsizler”.. “Ağaç kurtları” ve bir de dışımızdaki, ironik bir şekilde teşekkürü hak eden, şu “biz ancak ıslah edicileriz” diyen “bozguncular” yok mu! Bakın, ezel ve ebed olan Allah’tır. Bizim için bir “Mebde” ve bir “Mead” vardır. Sonsuz olan Allah’tır, bu ölümlü dünyada her şey geçicidir..
Sahi AK Partili gençler, kongre salonunda niye “Unzurna” diye pankart açmazlar! İşte böyle, Allah dilerse, AK Parti’ye CHP’yi, HDP’yi, MHP’yi hizmetkar kılabilir.. Bilirsiniz, Allah “bukağılı şeytanlar”ı ve cinleri, Süleyman Mabedi’nin inşasına mahkûm etmişti.
Göreceksiniz muhalefet ne kadar çırpınırsa, Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Bahçeli ne kadar çok konuşursa, AK Parti o kadar hızlı büyüyecek.. Hepsi koro halinde Erdoğan’a saldırıyordu ne oldu! Onlar her adımda kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koştular..
Ha, bu arada Binali Yıldırım’ın arkasındaki en önemli koruyucu güç hangisi biliyor musunuz, o çantasını korumasına bile bırakmayan, salona girerken sürekli dua okuyan, erkeklere dokunmamaya çalışan, “içimizden biri” Anadolu hanımı olan o muhterem eşi!
Öyle sanıyorum ki, AK Parti’nin yükselişi Yıldırım döneminde de devam edecek.. Anayasa da değişecek, Başkanlık sistemine de geçilecek, terörün de büyük ölçüde sonu getirilecek, inşallah.
Diğer partilere inat, AK Parti birlik, beraberlik, dayanışma mesajı verdi.. İstikamet belli. Zaten AK Parti istikametini bozarsa biter.. Eğer ötekiler de başarılı olmak istiyorlarsa yüzlerini bu istikamete dönmeli.. O istikamet, toplumun inancı, tarihi, kültürü, kimliği, geleneğinin korunup geliştirilmesi yönündeki adalet, barış, özgürlük istikametidir. Kula kulluğun sona erdirilmesi, topluma İlahlık ve Rablik iddiasındaki çevrelerin tasfiyesi yönündeki iradenin istikametidir.. Ötekiler, bu yöndeki yarışta AK Parti’yi aşmadıkça hiçbir şansları yok.. Bu hedefe yönelirlerse, başarı yönünde yeni kazanımlar elde etseler de, bu AK Parti’yi daha çok çalışmaya, kazanımlarını kaybetmemek için daha çok çalışmaya sevk edecektir. Ötekilerin elde ettikleri mevzi kazanımlarla birlikte bu sonuç, Türkiye’nin, bu milletin kazanımı olacaktır..
Sonuçta bu yarıştan galip çıkacak olan Türkiye’dir.. AK Parti de bu süreçte Türkiye’nin partisi olma misyonunu, vizyonunu koruyor.. Doğuda da, batıda da, kuzeyde de, güneyde de var ve birkaç küçük istisna dışında Türkiye’nin her yer yerinde lider pozisyonda..
Davutoğlu veda ederken, Binali Yıldırım bu bayrak yarışında bayrağı devraldı.. Binali Yıldırım sandığa gitmeden sonuç belli. Zaten tek aday. Sandık sadece resmi prosedürün tekemmülü için gerekli. MKYK’da önemli değişiklikler söz konusu. Bu durumun Bakanlar Kurulu’na yansıması sürpriz olmaz. Aynı şekilde grupta da değişiklik olabilir.
Binali Yıldırım konuşmasında Erdoğan’ın konuşmasının özetini sundu sanki. Batıya mesaj verdi, teröre boyun eğmeyeceklerini, insani yardımın devam edeceğini ve kalkınmanın, yatırımların devam edeceği sözünü verdi.
Kongredeki heyecan ve mesajlar, en ufak bir gerilim, kırgınlık havasına yer vermedi. Bu da diğer parti kongrelerinde olmayan bir hava.. AK Parti bu kongrede şunu gösterdi, AK Parti, geçmişi, bugünü ve gelecek umudu ile bir Türkiye partisi olarak yoluna devam ediyor.. “Kökü mazide olan ati” olma iddiası kimliğe dönüşen bir iradede ile kendini hissettiriyor..
Davutoğlu kongre konuşmasında beklendiği gibi birleştirici bir konuşma yaptı. Hoca duygusaldı, hafif bir sitem de yok değildi. Helallik istedi. “Veda” değil, “Vefa” dedi.
Bugün daha güçlü bir AK Parti var.. Küskünlük yok. Kırgınlık yok.. Sokak bu kongreyi bir aile ortamındaki bir şenlik olarak algıladı. AK Parti CHP değil. AK Parti HDP değil, AK Parti MHP değil.. Kongrede heyecan var, umut var, sevgi var, saygı var. Öfkeli, küfürlü, sandalyelerin havada uçuştuğu, tehdit ve meydan okumaların olduğu bir kongre değil bu kongre. Farklı düşünceye sahip üyeleri ile bile birlikte, bir arada barış içinde saygı sınırlarının aşılmadığı örnek bir kongre gerçekleşti. Bugün yeni bir gün. Her şey yolunda. Nerede kalmıştık. Kaldığımız yerden yola devam.. Bizim boşa geçirecek bir saniye zamanımız, boşa harcayacak bir kuruş paramız, feda edecek bir tek insanımız yok! Selam ve dua ile..