Almanya'da Hristiyan Demokratlar, Hür Demokratlar ve Yeşiller arasında haftalardır süren koalisyon görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı. Die Welt gazetesi sorumluluğu küçük partilerde bulan bir yoruma yer veriyor sayfalarında:
"Küçük partiler günümüzde kendilerini hiç de küçük görmüyorlar. Çoğunluğu kazanmış olanların oynayacağı rolü de aşabilme imkanına sahip olduklarını sanıyorlar. Hatta sadece doğru hareket ederek başbakan partisi bile olabileceklerini düşünüyorlar. Hür Demokrat Parti geçen yıllarda bir federal seçimde yaklaşık yüzde 15'lik oy oranına ulaşmayı yaşadı. Yeşiller anketlerde yüzde 25'e kadar tırmandıklarını ve Yeşil bir başbakan adayının artık hiç de o kadar cüretkar bir ihtimal olmadığını gördüler. Ancak her iki parti de aynı süre zarfında yüksekten uçmanın dil sürçmeleriyle tam tersine dönebileceğini de tecrübe ettiler. Değişmez ve yanılmaz bir biçimde boy gösterme istemi Almanya'da zaten zor olan hükümet kuruluşunu da zora sokuyor. Bu istem, varoluş kaygısıyla başbakan olma hırsının birleşmesinden oluşan tuhaf bir haleti ruhiyeden doğuyor. Her şeyi kazanmak ya da her şeyi kaybetmek... Partiler adeta bir rulet masasının etrafındaymış gibi müzakere yürütüyor. Bu da tavizleri zor ve nahoş bir işe dönüştürüyor.”
Almanya'da üçlü koalisyon seçeneğinin devredışı kalması üzerine erken seçim gündeme geldi. Münster'de yayımlanan Westfälische Nachrichten yorumunda erken seçimin istikrarlı bir hükümet için garanti anlamına gelmediğini vurguluyor:
"Erken seçim yolu ancak federal meclis, başbakan seçiminde birçok defa başarısızlığa uğrayarak dağıldığında açılacak. Ancak seçim sandığına erkenden gidilmesi, istikrarlı bir hükümetin oluşması için asla ve kata bir güvence değil. Şu anki koalisyon arayışlarından böyle bir kriz durumunun doğması işten bile değil, hem de birçok bakımından tüm dünyanın kıskandığı bir ülkede bile.”
Almanya'nın Bonn kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı sona erdi. Konferansın sonuçlarıyla ilgili olarak Neue Osnabrücker Zeitung'da yer alan yorum şöyle:
"Bonn'daki Birleşmiş Milletler zirvesi doğru yönde daha da ileri adımlar kararlaştırdı. Ancak tüm niyetlerin hayata geçmesi tehlikeli bir biçimde gerçekliğin ağır aksak arkasından geliyor. Dünya çapında karbondioksit salımı sürekli artıyor, hatta içinde olduğumuz yılda bu oran yüzde iki. Küresel ısınmanın sınırlandırılması hedefi bu şekilde tutturulamaz. Almanya da kendi ev ödevlerini yapmadı. Her şeyden önce kömürden elde edilen bol miktarda enerji, bir problem. Bu çevre cinayetinin yakın zamanda sonunu görmek ise mümkün değil. Bonn'da oluşan kömür karşıtı ittifakta Almanya yok. İklim korumada öncülük dünde kaldı.”
Konferansla ilgili Leipziger Volkszeitung gazetesinde daha iyimser bir yorum yer alıyor:
"ABD en azından bir sabotajdan kaçınıyor. İklim değişikliğini inkar eden Donald Trump yönetimi belli ki başka ülkeleri de çıkışa zorlayarak iklim sözleşmesini baltalamaya çalışmıyor. Amerikalıların anlaşmadan çekilmesi sonrasında diğer tüm görüşmecilerin geri durması beklenmiyordu, burada büyük bir rahatlama var. Dünyanın geri kalanı Bonn'da başlayan işi Paris Sözleşmesi'nin kurallarına uygun bir biçimde sürdürebilir ve gelecek yıl Polonya'nın Katoviçe kentinde tamamlayabilir.”
DW/EC/HS
©Deutsche Welle Türkçe