13 Ekim 2018 15:38
(ÖZEL) - İdlib\'de ağır silahlardan arınan cephelerde, muhalifler elleri tetikte bekliyor
SURİYE\'de rejim karşıtlarının son kalesi İdlib\'de saldırıları durduran Türkiye\'nin girişimi ile hayata geçirilen 15 kilometre derinliğindeki silahsızlanma bölgesindeki tüm tank ve diğer ağır silahlar çıkarıldı. Türk ve Rus askerlerin güvenlik amacıyla devriye görevi yapacağı silahsızlanma bölgesindeki muhalifler ise siper ve hendeklerle güçlendirdikleri cephelerinde, hafif silahları ile elleri tetikte nöbet tutmayı sürdürüyor.
Suriye rejimi, ülkede muhalif hareketin başladığı ilk kent Dara\'da kontrolü uzunca aradan sonra geçen Temmuz ayında sağlayınca, hedefini muhaliflerin elindeki son şehir merkezi İdlib olarak belirledi. Son iki yıllık dönemde rejimin kontrolü sağladığı yerlerden tahliye edilen sivil ve muhaliflerin gelişiyle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib, \'Küçük Suriye\' diye adlandırıldı. Rejimin operasyon sinyalinin ardından İdlib\'de yaşayan milyonlarca insan, hayatlarının tehdit altında olduğunu belirterek tüm dünyayı Beşar Esad\'a engel olmaya davet etti.
HAVADAN VE KARADAN SALDIRI
Rejim güçleri, Ağustos ayından itibaren İdlib\'in güney kırsalını topçu ateşiyle vurmaya başladı. Eylül ayının ilk günlerinden itibaren de rejime ait savaş uçakları Rus hava kuvvetleri ile birlikte İdlib\'in güneyi ile Hama\'nın kuzeyindeki kırsal bölgelere yönelik bombardıman düzenledi. Günlerce süren bombardımanda onlarca kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı ve yerleşim alanları harabeye döndü. Havadan ateş altına alınan bölgeler, karadan da rejimin topçu birlikleri tarafından birbiri ardına vuruldu. Çok sayıda köy ve kasabanın enkaza döndüğü bombardıman nedeniyle binlerce kişi de saldırılardan korunmak için güvenli gördükleri iç kesimlere göç etmek zorunda kaldı.
SOÇİ MUTABAKATI İLE SALDIRILAR SONLANDI
Tüm dünyanın yakından takip ettiği İdlib\'deki saldırıların son bulması için harekete geçen Türkiye, 7 Eylül\'de İran\'ın başkenti Tahran\'da yapılan üçlü zirvenin ardından 17 Eylül\'de Rusya\'nın Soçi kentinde diplomasi trafiğini sonuçlandırdı. Soçi\'de yapılan zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İdlib\'de muhalifler ile rejim birlikleri arasında 15 kilometrelik silahtan arındırılmış bölge kurulması mutabakatına vardı. İmza altına alınan mutabakat kapsamında rejim ve muhalif güçler arasındaki cephe hatları arasındaki 15 kilometrelik bölgelerde ağır silahların çıkarılması kararlaştırıldı. Bu kararın ardından İdlib kırsalına yönelik hava saldırıları sona erdi, karadan yapılan saldırılar da en düşük seviyeye indi. Mutabakatın ardından tansiyonun düştüğü kentte insanlar rahat nefes almaya başlarken, saldırılar nedeniyle köy ve kasabalarını terk edenler de yeniden evlerine döndü.
AĞIR SİLAHLAR CEPHE HATLARINDAN ÇIKARILDI
17 Eylül\'de varılan ve sivilleri mutlu eden mutabakat; ilk etapta İdlib\'deki silahlı güçler arasında ise görüş ayrılığına yol açtı. Kentin önemli bölümünde söz sahibi olan Heyeti Tahriri Şam (HTŞ), radikal görüşleri ile ön plana çıkan Ceyş El İzze ve bazı küçük gruplar, mutabakat zaptına uymayacaklarını dile getirdi. Ancak, aradan geçen süre içerisinde üye sayısı ve etki alanı ile ön plana çıkan Ahrar\'uş Şam ve Feylak Şam\'ın da aralarında olduğu 16 grubun bir araya gelmesiyle kurulan Ulusal Kurtuluş Cephesi ve diğer ılımlı muhaliflerin mutabakata uyacaklarını ilan etmesi ve yine sivillerin baskısıyla HTŞ ile Ceyş El İzze geri adım atmak zorunda kaldı. Bu gelişmelerin ardından 10 Ekim tarihinde cephe hattındaki tüm ağır silahlar silahsızlanma bölgesinden çıkarılmış oldu.
CEPHE HATTINDA SADECE HAFİF SİLAHLAR VAR
Ağır silahların çıkarıldığı cephe hatlarında artık sadece muhalif güçler hafif silahları ile nöbet tutuyor. Ağır silahların çıkarılmasının ardından muhalifler, olası bir saldırıya karşı cephe hatlarını güçlendiriyor. Mevcut cephe hatlarında ağır silahların çıkarılmasının ardından toprak setler oluşturan muhalifler, gözetleme yaptıkları alanların çevresini de kum torbaları ile güçlendirdi. Muhalifler bunun yanı sıra mutabakata uymayarak rejimin saldırıya geçme ihtimaline karşı birkaç kademeli savunma hatları da oluşturdu. Bazı bölgelerde birkaç yüz metre mesafedeki rejim güçlerinin saldırısına karşın muhalifler, hendekler kazıp, bazı riskli görülen yerlerde de araziyi mayınla döşedi.
24 SAAT CEPHELERİMİZDE NÖBET TUTACAĞIZ
Ulusal Kurtuluş Cephesi komutanları, geçmişte olduğu gibi savunma anlayışıyla cephe hatlarında varlıklarını sürdüreceklerini söyledi. Soçi mutabakatını iç savaşın ilk gününden itibaren her zaman Suriye\'nin yanında yer alan Türkiye\'nin garantörlüğüyle kabul ettiklerini ve cephe hatlarından ağır silahlarını silahsızlanma bölgesinin dışına çıkardıklarını anlatan Ulusal Kurtuluş Cephesi komutanları, bundan sonra cephe hatlarında hafif silahlarıyla elleri tetikte nöbet tutacaklarını söyledi. Tek isteklerinin Esad\'sız bir Suriye olduğunu dile getiren muhalif komutanlar, 24 saat cephelerinde rejimi gözetleyeceklerini ve olası her türlü taciz ve saldırılarını anında karşılık vererek püskürteceklerini ifade etti.
SİLAHSIZLANMA BÖLGESİ HAVADAN SÜREKLİ KONTROL EDİLİYOR
15 Ekim\'den itibaren Türk ve Rus askerleri güvenliği sağlama, mutabakatın ihlalini engelleme amacıyla silahtan arındırılmış bölgede devriye görevi yapacak. Bu tarihten önce ise Astana mutabakatı kapsamında garantör ülke Türkiye\'nin kurduğu 12 gözlem noktasında \'Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü\' olarak İdlib\'de bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) birlikleri, silahtan arındırılmış bölgedeki gelişmeleri devriye görevi öncesi drone ile sürekli olarak gökyüzünden kontrol ediyor. Drone görüntüleri ile TSK birlikleri, cephe hatlarındaki hareketlilik ve ağır silahların tahliyesini adım adım takip etti. TSK birlikleri zırhlı araçlarla devriye görevi yapacağı güzergâhı, gökyüzünden drone ve insansız hava araçları ile sürekli izleyecek.
HTŞ, İDLİB MERKEZE SIKIŞTIRILACAK
Öte yandan, Türkiye ve neredeyse tüm dünyanın varlığından rahatsızlığını sürekli dile getirdiği HTŞ ise adım adım kırsal bölgelerden çıkarılarak İdlib şehir merkezine sıkıştırılıyor. Son süreçte Ulusal Kurtuluş Cephesi bileşenlerinden Nureddin Zengi ile Feylaş Şam grupları, özellikle Halep\'in batısındaki bölgelerde bulunan HTŞ unsurlarını aralarında çıkan çatışma sonrası uzaklaştırdı. Halep\'in batısındaki bölgelerden çekilen HTŞ üyeleri, örgütün merkezi konumundaki İdlib\'e çekilmek zorunda kaldı. Yaşanan bu gelişme sonrası, Ulusal Kurtuluş Cephesi bileşenleri kırsal bölgelerdeki HTŞ unsurlarını benzer yöntemler ile püskürterek İdlib şehir merkezinde sıkıştırmayı hedefliyor. Cisr Eş Şuğur ilçesinin de Ulusal Kurtuluş Cephesi\'nin düzenleyeceği operasyon ile HTŞ\'den arındırılması hedefleniyor. Zamana yayılarak yapılacak bu uygulama sonunda HTŞ\'nin sadece İdlib kent merkezine sıkıştırılması ve burada da uluslararası baskı, ılımlı muhalefeti benimseyen siviller ve örgüt içerisinde başlaması beklenen çözülmemeler ile radikal görüşte olanların tasfiyesi amaçlanıyor.
İDLİB\'İ BEKLEYEN TEHLİKE: HURRASUDDİN
İdlib\'de HTŞ dışında, sayısal gücü az olsa da, radikal görüşleri ile ön plana çıkan El Kaide ile doğrudan bağlantılı Hurrasuddin örgütü kenti bekleyen tehlike olarak görülüyor. İdlib ile ilgili kararın Suriyelilerin dışında alınmasına tepki gösterenler ile HTŞ\'nin geri adım atmasını hazmedemeyen radikallerin yeni adresi Hurrasuddin oldu. Muhalif grupların mutabakata bağlı olarak ağır silahlarını çekmesi, radikallerin de sahadaki aktörlerin arasından çıkarılacak olmasını eleştirerek taban kazanmaya çalışması, ilerleyen günlerde Hurrasuddin isminin daha fazla duyulacağının sinyali olarak yorumlanıyor. Bu örgütün, İdlib ve çevresinde DEAŞ terör örgütünün uyuyan hücrelerini de aktif hale getirip bünyesine katarak güçlenmeyi hedeflediği de konuşulan senaryolar arasında yer alıyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------
- Cephe hattından genel
- Rejim topraklarından genel
- Askerlerin cephe hattında silahlarıyla siper alması, dolaşması
- Siperlerden detay
- Askerlerin sipere kum torbası taşıması
- Hasan Kırmızıtaş anons
- Ulusal Kurtuluş Cephesi teğmeniyle röportaj
- Askerlerden detaylar
- Ulusal Kurtuluş Cephesi yüzbaşıyla röportaj
- Ağır silahların arınmasıyla boş kalan yerlerden detay
Haber-Kamera: Hasan KIRMIZITAŞ, Uğur CAN, Nuri PİR-SURİYE (DHA)
529 MB
================
Karakolda çalışan sivil memur, polise demir çubukla saldırdı... Saldırı kamerada
KONYA\'da bir polis merkezinde sivil personel olarak çalışan Rahim A.,\'nın görevli polis memuru Halit Burgucu\'nun kafasına demir çubukla saldırıp yaraladığı anın görüntüleri ortaya çıktı.
Olay, geçen Perşembe günü Meram ilçe Emniyet Müdürlüğü Feridiye Polis Merkezi Amirliği\'nde yaşandı. Polis merkezinde sivil memur olarak çalışan Rahim A., görevli polis memuru Halit Burgucu\'ya belinden çıkardığı demir çubukla saldırdı. Polis merkezinde bulunan memurların müdahalesiyle elindeki demir çubuğu bırakan Rahim A., burada gözaltına alındı. Olay anı güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Başından yaralanan Halit Burgucu, meslektaşları tarafından hastaneye götürüldü. Tedavisi tamamlanan Burgucu, taburcu edilirken durumunun iyi olduğu öğrenildi. Adliyeye sevk edilen Rahim A., ise savcılıkça akıl sağlığının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu\'na sevk edilerek serbest bırakıldı. Meram Kaymakamlığı tarafından da açığa alınan Rahim A.,\'nın psikolojik tedavi gördüğü öne sürüldü.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
-Karakolun güvenlik kamerası
-sivil memurun polise arkasından saldırması
-Elindeki demir çubuğu başına vurması
-polisin kanlar içinde kalması
Haber-Kamera:KONYA,DHA
======================================
300 TIR kemiksiz sığır et ithaline tepki
KASAPLAR Odası Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Kasaplar Odası Başkanı Osman Yardımcı, Et ve Süt Kurumu\'nun (ESK), 300 TIR kemiksiz sığır eti ithal etme kararına tepki gösterdi.
ESK internet sitesinden yaptığı duyuruda, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ithalatına izin verilen ülkelerden 300 TIR taze, soğutulmuş kemiksiz sığır etinin gümrük işlemlerinin yapılması için hizmet alımı ihalesi açtı. 27 Eylül 2018 tarihinde yayımlanan hizmet alım ihalesinde teklifler için sadece bir gün süre verildi. ESK toplam ihraç edilecek miktarı açıklamasa da sektör temsilcileri 300 TIR\'ın toplam kapasitesine göre yaklaşık 7 bin 500 ton kemiksiz sığır eti taşınacağını dile getiriyor.
\'DEVLET HEM ÜRETİCİYİ HEM TÜKETİCİYİ DÜŞÜNMELİ\' (Ver)
Antalya Kasaplar Odası Başkanı Osman Yardımcı, et ithaline gerek olmadığını, bakanlığın kasap temsilcileriyle bir araya gelerek değerlendirme yapması gerektiğini söyledi. ESK\'in et ithalatlarına karşı olduklarını belirten Başkan Yardımcı, ithal edilen canlı hayvan ve karkas etten Türkiye\'nin zarar gördüğünü, besiciliği bitirdiklerini ifade etti. Etle uğraşan birimlerin bir araya gelerek bakanlıkla et ithalatı konusunda ortak karar alması gerektiğini açıklayan Osman Yardımcı, 300 TIR löp eti denetlemek için yeterli laboratuvar olmadığına dikkat çekti. Başkan Yardımcı, “Bu eti neye dayanarak ithal ediyorsunuz. İç piyasada hayvancılığı bu şekilde dengelersek ilerde eti karne ile alacağız. Böyle şey olamaz. Bizim besicilerimiz, üreticilerimiz var. Bence ESK\'in bu işlerden çekilmesi gerek. Şu anda iç piyasamızda hayvan bitmedi. Devlet hem üreticiyi hem tüketiciyi düşünmeli. Sadece 80 milyon tüketiciyi düşünüyorum diyorsa üretici yarın yok olduğunda o 80 milyon dışarıya muhtaç olur\" diye konuştu.
HANGİ İLDE NE BESLENİYOR ANALİZİ YAPILMALI
90\'lı yıllarda başkan olduğu zaman Türkiye\'nin dünya devletleri arasında hayvancılıkta 3-4\'üncü olduğunu, yanlış politikalar yüzünden şu anda son sıralarda yer aldığını söyleyen Yardımcı, “Biz kendini beslemeyen ülkelerden et ithal ediyoruz. Et insanın temel gıda maddesidir. Sayın bakanım bizi çağırsın, biz 3 senede bunun formülünü ortaya koyacağız. 3 sene sonra biz et ithal edeceğiz. Türkiye küçük bir devlet değil. Hangi ilde ne besleniyor diyerek il il böleceğiz. İl il çalışıyoruz. Örneğin Antalya\'da ne beslenir? Antalya keçi iklimiydi ama ne oldu keçicilik kalmadı. Koyun iklimiydi, nerde şu an, doğuda yetişiyor. Şimdi var mı koyunculuk, yok. Neden millet bir anda dana etine döndü? 90\'lı yıllara kadar bizi besleyen koyun ve keçi etiydi. Şimdi birdenbire dana etine döndük. Danaya devlet destek veriyor ama böyle vermesin. Dışardan et alımına karşıyım, ESK bu ticaretten çekilmeli. Ticareti esnaf yapsın\" dedi.
\'ET İTHAL EDİLDİĞİ SÜRECE BESİCİLİK KALMAYACAK\'
Osman Yardımcı, kasaplar odası olarak devletin, üreticinin ve tüketicinin yanında olduklarını söyledi. Yardımcı, “Aç kalalım ama kendi malımızı satalım. Aç kalalım devleti ve bayrağımızı koruyalım. Esnaf devletimizi düşünüyor. Ama bizi kim düşünecek? Her şeyi dışarıya bağlı kılarsak her şeyi üç markete verirsek biz esnafı ne yapacağız? Bu etleri böyle getirdikleri sürece bizde besicilik kalmayacak. Dışarıya daha çok bağımlı olacağız. Avrupa eti bize ucuz mu veriyor? Bu ekonomik bir savaş. Ben ithal ete karşıyım\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------
- Kasapdan detay görüntüler
- Osman Yardımcı ile röp
599MB//3.44 SN HD
Haber: Aslı DURAN- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA, (DHA)
======================================
Karadeniz\'de palamut fiyatlarını stok vurdu
KARADENİZ\'de, 1 Eylül\'de av yasağının sona ermesiyle denizlere açılan balıkçılar, ağlarını denize bırakmayı sürdürüyor. Yeni sezonda bolluğu yaşanan palamutun tane fiyatı 7.5 ile 10 lira arasında kaldı. Trabzonlu balıkçılar fiyatın daha da düşmeme nedenini palamutun fırsatçılar tarafından stoklanmasına bağladı.
Denizlerde av yasağı 1 Eylül itibariyle sona ererken, balıkçıların Karadeniz\'e bıraktığı ağlar, palamutlarla doluyor. Son haftalarda daha da bollaşan palamutun, tezgahlardaki fiyatında gözle görülür bir değişim olmaması da vatandaşları düşündürüyor. Balıkçılara göre, palamut bolluğunda fiyatların düşmemesinin sebebinin stoklanması olduğu öne sürüldü. Geçen yıllarda yaşanan balık kıtlığı nedeniyle depoları boşalan stokçular, yeni dönemde bollaşan palamutları şoklayarak, depolarına kaldırıyor. Depolarda bekletilerek pazara sürülmeyen balıklar ise fiyatların düşmesine engel oluyor.
\'STOK OLMASAYDI VATANDAŞ BALIĞI RAHAT RAHAT ALIRDI\'
Palamutun bu sene bol olduğunu fakat depolarda saklanan balıklar yüzünden palamut fiyatlarının düşmediğini ifade eden balıkçı Hami Çolak, \"Balığı şokluyorlar. Yurt dışından talep de çok fazla. Palamut şu anda tezgahlarda 5 lira olacaktı, bu şok ve stoklama olayı yüzünden fiyat düşmüyor. Balık bol ama fiyat düşmüyor. Bu da tezgahlara yansıyor. 10 lira, 7.5 lira arasında satıyoruz balığı. Bu durum olmasaydı herkes rahat rahat alırdı\" dedi.
Komisyoncuların balıkları 5 liraya alarak buzhanelerde sakladığını ifade eden Mehmet Örseloğlu ise, \"Fiyatların düşmemesinin sebebi, komisyoncular. Bu balıkları 5 liraya alarak, buzhanelerine atıyorlar. Bu yüzden fiyat düşmüyor. Zaten 2 seneden beri palamut çıkmıyor, buzhanelerde olanlar da bitmişti. Komisyoncular bu balıkları düşük fiyata alıp, stoklayıp, balık olmadığı zaman çıkartıp satıyorlar bu da fiyata yansıyor\" ifadelerini kullandı.
Depolarda şoklanarak saklanan balıkların piyasaya sürülmesi halinde, palamut fiyatlarının 5 liraya inebileceğini ifade eden Cem Yazıcı da, \"Palamut bu sene çok bol ama devlet büyüklerimizin buna bir el atması lazım. Son zamanlarda medyada stokçulara fırsat vermemek adına yayınlar yapılıyor. Sayın bakanımız Süleyman Soylu her defasında fırsatçılara müdahale edeceğiz diyor. Bu sene palamut çok bol, haliyle bunu komisyoncular piyasaya sürmüyorlar, şokluyorlar. Şokladıkları zaman da fiyatları görüyorsunuz, 7.5 ve 10 liradan aşağıya düşmüyor. Tek sebebi bu. Bu durumun çözülmesi için devlet büyüklerimizin önlem alması lazım. Sayın cumhurbaşkanımız sürekli önlem alınması gerektiğini söylüyor. Depolardaki balıklar piyasaya sürülse, palamut 5 liraya iner\" şeklinde konuştu.
Şoklanan ve stoklanan balıkların tazeliğinin anlaşılabileceğini ve bu durumda taze olmayan balıkları almayacaklarını ifade eden Mehmet Akyüz ise, \"Şu anda fiyatlar bana göre çok güzel. Stok durumu varsa zaten taze olup olmadığı ortaya çıkıyor, biz de bunları almayız zaten\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Balık tezgahlarından görüntüler
Röpler
Detaylar
Boyut: 290 MB Süre: 2:35
Haber-Kamera: Uğur AYDIN TRABZON-DHA
© Tüm hakları saklıdır.