Gündem

DHA YURT BÜLTENİ 5

Irak sınırındaki düğünden renkli görüntüler ŞIRNAK'ın Kuzey Irak sınırına sıfır noktasında Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünde 2 gün 2 gece süren aşiret düğününde renkli görüntüler ortaya çıktı

02 Kasım 2018 13:47

Irak sınırındaki düğünden renkli görüntüler

ŞIRNAK\'ın Kuzey Irak sınırına sıfır noktasında Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünde 2 gün 2 gece süren aşiret düğününde renkli görüntüler ortaya çıktı.

Irak sınırının sıfır noktasında bulunan Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünde Goyan aşiretine mensuba Mehmet Encu (23) ve Sibel Sindi (20) 2 gün, 2 gece süren bir düğünle dünya evine girdi. Kuzey Irak\'ın Zaho kentinde yaşayan ve aynı zaman akrabası olan gelin Sibel Sindi\'yi gören damat Mehmet Encu, durumu ailesine bildirerek evlenmek istediğini söyledi. Bunun üzerine harekete geçen damat tarafı Kuzey Irak\'a giderek kızı istedi. Vatandaşlık başvurusu ve resmi evrakların tamamlanmasının ardından düğün için hazırlıklar başladı. Damadın amcası ve Goyan aşiret lideri Yahya Encu tarafından hazırlanan düğüne, Uludere Cumhuriyet Başsavcısı Funda Esma Kara, ilçe hakimi Muhammet Ali Karacadağ, Gülyazı Karakol Komutanı Mustafa Dağ\'ın yanı sıra siyasetçiler, sanatçılar, sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı. 

Binlerce kişinin katıldığı düğün, 2 gün 2 gece sürerken, yüz metrelerce uzunluğunda halay zinciri oluşturuldu. Düğün dronla havadan görüntülenirken, kadınların ve erkeklerin yöreye ait kıyafetleri giymesi nedeniyle renkli görüntüler oluştu. 

Görüntü Dökümü:
-Havadan dronla çekilen görüntüler
-Düğün halayının yüz metrelerce uzuysan görüntüleri
-Halay görüntüleri
-Gelin-damat görüntüleri
-Savcı ve hakimin halay çekmesi
-Bölgede ünlü olan orkestranın görüntüleri
-Geçlerin giydikleri yöreye ait bir birinden güzel ve renkli elbise görüntüleri
-Gelin ve damat için yapılan kına gecesi
-Gelini kuaförde hazırlama görüntüsü
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera:Emin BAL/BEYTÜŞŞEBAP(Şırnak),(DHA)

======================================

16 yaşındaki kıza cinsel istismar iddiasına 10 tutuklama

SAMSUN\'un Çarşamba ilçesinde 16 yaşındaki Ş.Y. kendisine 14 kişinin cinsel istismarda bulunduğunu iddia ederek polise ihbarda bulundu. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 14 kişiden 10\'u tutuklanarak cezaevine gönderildi. 
Olay, geçtiğimiz hafta Çarşamba ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre Ş.Y. isimli kız çocuğu polise giderek kendisine cinsel istismarda bulunan 14 kişi hakkında polise şikayette bulundu. Çarşamba İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen detaylı soruşturma kapsamında önceki gün olayla ilgili 14 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden 4\'ü polise verdiği ifade sonrasında savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Emniyette işlemleri tamamlanan 10 kişi ise dün adliyeye sevk edildi. Çarşamba Adliyesi\'ne götürülen 10 şüpheli, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ayrıca mahkeme dava ile ilgili gizlilik kararı aldı. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
---------------------
-Adliye dışından detay
(SÜRE:26 sn ) BOYUT:50.02 MB)
Haber-Kamera:Tayfur KARA/ÇARŞAMBA(Samsun), (DHA)


======================================

Türkiye\'de her yıl bin bebekten 3\'ü, omuriliği dışarıda doğuyor

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Saim Kazan, Türkiye\'de her yıl bin bebekten 3\'ünün, omuriliği dışarıda olarak dünyaya geldiğini belirtti.
Prof. Dr. Mehmet Saim Kazan, hamileliğin başında bebeğin omuriliğinin gelişmesini tamamlayamayıp, dış ortama açık hale gelmesi şeklinde açıklanan \'Spina Bifida- Myelomeningosel\' hastalığının, genetik zeminde çevresel faktörlerle ortaya çıktığına dikkat çekti. Prof. Dr. Kazan, bunun en önemli nedenlerinden birinin ise anne adayında folik asit yetersizliği olduğunu vurguladı. Verilere göre, her yıl yaklaşık bin canlı doğumda 3 bebeğin bu hastalıkla dünyaya geldiğini belirten Kazan, \"Diyelim ki 1 milyon bebek dünyaya gelmişse bunların 3 bini bu hastalıkla doğuyor\" dedi.
\'Spina Bifida- Myelomeningosel\'in hastalıklar grubu olduğunu aktaran Kazan, \"İlk gördüğümüz bebeğin omuriliğinin anne karnında gelişmesini tamamlayamaması ve omuriliklerinin açıkta olması. Ama bu durum, bebeklerde gördüğümüz tek hastalık değil\" diye konuştu.
Omuriliği açıkta doğan bebeklerde, bu açıklığın bölgesi ile seviyesine dikkat çeken Prof. Dr. Kazan, şunları söyledi:
\"Açıklığın olduğu bölge ve seviyeye göre bebeklerde bacaklarda kısmi hareketsizlik ya da tam felç olabiliyor. Tabi bu bir hastalıklar grubu olduğu için omurilik açıklığına ilave olarak mesane problemi, büyük abdest problemi ortaya çıkıyor. Bebekler bu problemleri ömür boyu taşıyabiliyor. Ayrıca beyinde sıvı toplanması (hidrosefali) durumu ortaya çıkıyor. Bunun tedavisi ise apayrı problemlerle dolu olan bir durum. Bu bebeklerde omurga da gelişmesini tamamlayamadığı için ileriki evrelerde omurgaya yönelik ameliyatlar yapmak gerekiyor. Genel olarak söylemek gerekirse anne için bebek için ve hekimler için oldukça ağır, psikolojik, sosyal, tıbbi ve cerrahi yönleriyle sorunlarla dolu bir konu.\"
OMURİLİK İLK AYDA GELİŞİMİNİ TAMAMLIYOR
Anne karnındaki bebekte omurilik gelişmesinin ilk 1 ayda tamamlandığına vurgu yapan Prof. Dr. Kazan, \"Yani daha anne hamile olduğunun bile farkında değilken, bebeğin omurilik gelişimi tamamlanıyor. Dolayısıyla eğer bir sorun varsa, hastalığın tanısı ancak 16\'ncı ve 20\'nci haftalarda konulabiliyor. Hastalığın tanısından sonra ailenin rızası varsa gebelik sonlandırılabilir. Ancak bu tabi ki aile üzerinde ciddi bir psikolojik yük oluşturmakta. Bu karara varmak kolay değil\" diye konuştu. 
Omuriliği dışarıda doğan bebeklerin önce ciddi kontrolden geçirildiğini anlatan Kazan, \"Bu bebeklerde yapılacak cerrahi müdahaleler, bacaklarda kuvvetsizliği ve idrar problemlerini engellemiyor. Sadece koruyucu ve kozmetik amaçlı bir cerrahi oluyor. Daha ileride oluşabilecek problemlerden korumak için yapılıyor\" dedi. 
KOŞANLAR DA TEKERLEKLİ SANDALYEYE BAĞIMLI OLANLAR DA VAR
Bu hastalıkla doğan bebeklerde nöral tüp açıklık seviyesinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Kazan, \"Bu açıklık seviyesine göre bebeklerde bacaklardaki hareket değişken oluyor. Yani yürüyen, koşan olgularımız da var. Ama bunun yanında tamamen tekerlekli sandalyeye bağımlı olgularımız da var. Ayrıca dış destekle yürüyen olgular da var\" diye konuştu. 
ANNE ADAYINDA FOLİK ASİDİN ÖNEMİ
Hastalığın nedenleriyle ilgili sürekli araştırmalar yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Kazan, \"Hastalığın nedenleriyle ilgili olarak genelde denilir ki \'Genetik zeminde çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu oluşur\'. Yani atalardan gelen genlerde var olan problemlerin açığa çıkmasını tetikleyen başka faktörler var. Bunların başında da anne adaylarında folik asit yetmezliği. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki eğer ki hamilelik öncesi dönem ve hamileliğin ilk 3 ayında folik asit desteği yeterli alınırsa bu tip anormallikler yaklaşık yüzde 70 oranında azalabiliyor\" dedi. 
4\'ÜNCÜ AYDA ÖĞRENMİŞLER
Omuriliği dışarıda dünyaya gelen 9 aylık Elvan bebeğin annesi Özlem Işık (28) , 11 yıllık evli olduğunu, 10 ve 6 yaşlarındaki çocuklarının ardından Elvan\'ın 3\'üncü çocukları olduğunu belirtti. Elvan bebekte henüz anne karnında 4 aylıkken sorun olduğunu öğrendiklerini anlatan Işık, \"4 aylıkken başta genişleme olduğunu söylediler. 7\'nci ayda ise omurilikte hasar olduğunu öğrendik\" diye konuştu. 
Gebeliği sonlandırmayı düşünmediklerini dile getiren Işık, \"Gebeliği sonlandırmak bizim için zor bir karardı. Zaten uygulamadık. Sıkıntılı bir süreçteyiz. Elvan doğar doğmaz ilk gün ameliyat oldu. Omuriliği kapatıldı. Hidrosefali için şant takıldı. Ancak 9 ay sonra bacaklarda his kaybı ortaya çıktı. Beyinde su birikimi var. Zor dönemden geçiyoruz. İnşallah önce Allah sonra hocalarımızın sayesinde atlatacağız\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
Anne ve bebeğin görüntüsü
Doktorun bebeği muayene etmesi
RÖP 1: Prof. DR. Mehmet Saim Kazan
RÖP 2: Özlem Işık
Detaylar

501 MB -- 04.31 /// HD
Haber: Selma KUNAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)


======================================

Serada domates gibi balık yetiştiriliyor

ÖRTÜ ALTINDA başta domates olmak üzere birçok sebzenin üretimiyle Türkiye\'nin merkezi olan Antalya\'daki seralarda, yılda 5 milyona yakın süs balığı üretiliyor.
Türkiye\'de örtü altı sebze yetiştiriciliğinin 270 bin dekar alanla yüzde 40\'ına sahip Antalya\'da, yıllık 6 milyon tona yakın üretimle hem Türkiye\'nin ihtiyacı karşılanıyor hem de 100\'e yakın ülkeye yaş meyve sebze ihraç ediliyor. Örtü altında sebze üretimiyle Türkiye\'nin merkezi Antalya, örtü altında başka üretimle daha öne çıkmaya başladı. Kentteki seralarda, yılda 5 milyona yakın süs balığı üretiliyor. Antalya\'da 1990\'lı yıllarda kurulan Akdeniz Su Ürünleri Araştırma, Üretme ve Eğitim Enstitüsü\'nde, 2000\'lerin başından itibaren açık havuzlarda başlanan sazan, alabalık, çipura üretimine akvaryum balıkçılığı da eklendi. Kepez\'de bulunan tesislerinde 5 dönüm havuz sera kuran enstitü, Türkiye\'nin ithalata dayalı sektörlerinden biri olan akvaryum balıkçılığında hem özel sektöre örnek oldu hem de yılda 700 bine yakın akvaryum balık çeşidinin üretimine devam ediyor.

6 TÜRDE ÜRETİM
Enstitü Müdürü Mahir Kanyılmaz, lepistes, ciklet, Japon balığı, moli, zebra ve melek türünün 20 çeşidinde yılda 700 bin akvaryum balığı üretimi gerçekleştirdiklerini belirtti. Kanyılmaz, \"Akvaryum balıklarının üretimine 2000\'li yıllarda başladık. Bu balıklar tropikal iklim balığı ve dolayısıyla ılık suda yetiştirmek gerekiyor. Biz kurulu 5 dönüm havuzlu seramızda Türkiye\'de ilk olarak üretime başladık ve özel sektöre de model olduk\" dedi.

ANTALYA\'DA 5 MİLYON ADET ÜRETİLİYOR
Enstitünün seradaki akvaryum balık üretimini görüp yatırım yapan özel sektörün, ağırlıklı olarak Hatay, Adana, Mersin ve Antalya\'ya kadar olan Akdeniz bandında yıllık 20 milyon adede yakın üretimi olduğunu belirten Kanyılmaz, en yoğun üretiminse Antalya\'da 20-25 dönümde gerçekleştiğini kaydetti. Antalya\'daki yıllık toplam akvaryum balığı üretim miktarının 5 milyon adet civarında olduğunu belirten Kanyılmaz, \"Biz ürettiğimiz 700 bin balığın tamamını yurtiçinde akvaryumculara ve hobicilere satıyoruz\" diye konuştu.

40 MİLYON BALIK İTHAL EDİYORUZ
Türkiye\'nin bugünkü akvaryum balığı miktarının yıllık 40 milyon adet ve 10 milyon doların üzerinde olduğuna işaret eden Kanyılmaz, özel sektöre de yatırım çağrısında bulundu. Akvaryum balığı üretiminin artırılabileceğini aktaran Kanyılmaz, \"Sektörün beklenen ilerlemeyi, gelişmeyi yapması durumunda yakın pazarlar olan Avrupa, Ortadoğu, Türki cumhuriyetlerine önemli ihracat potansiyeli ve şansı bulunuyor\" dedi.

YILDA 300 BİN LİRA KAR
Akvaryum balıkçılığı yatırımıyla ilgili bilgi de veren Kanyılmaz, 1 dönüm seranın maliyetinin havuzuyla birlikte 30 ile 70 bin lira arasında değiştiğini, en az 2- 3 dönüm yatırım önerisinde bulunduklarını söyledi. Kanyılmaz, \"Örneğin 3 dönüm serada balık üretimi yapan bir kişinin yıllık 600 bin lira civarında cirosu olabilir. Düzgün, tam hedeflenen şekilde yaptığında da 100 bin lira ile 300 bin lira arasında bir kar oranı olabilir\" diye konuştu.

YILDA 8 MİLYON BALIK
Serada üretimle tropik tür olan bu balıkların kış mevsiminde soğuktan etkilenmeden, ölmeden büyümeleri ve üremelerinin sağlandığını belirten Kanyılmaz, \"Büyüme dönemini 6 aydan 10-12 aya kadar çıkartabiliyoruz, aynı sebzede olduğu gibi. Sera üretiminin haricinde açık havuzlarımızdaki üretimle birlikte toplam yıllık akvaryum balığı üretimi 1 milyon adet civarında. Ayrıca sazan başta olmak üzere sofralık balık türleriyle birlikte yılda 8 milyon adet civarında balık üretimi yapıyoruz\" dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------------
Havuz seraların içinden görüntü
Balıkların görüntüsü
Havuz seraların dış plan görüntüsü
RÖP: Mahir Kanyılmaz
Balıklardan görüntü

478 MB -- 04.19 /// HD
Haber: Mehmet ÇINAR-Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)


======================================

Sevgi iziyle kaybolan insanları buluyor

ADANA\'da dövme ustası Mehmet Çağatay Öner (36), Türkiye genelinde uygulanan, \'Sevgi İzi\' projesi kapsamında kaybolma riski olan birçok insana belirlenen kodları ücretsiz bir şekilde dövme yapıyor. Bu dövmeler sayesinde kaybolan kişiye ulaşılabiliyor.

Türkiye\'de farklı illerde bu proje için gönüllü olan birçok insan olduğunu belirten Mehmet Çağatay Öner, \"Sevgi izi önemli bir proje. Ben de bu projenin Adana gönüllüsüyüm. Hastalık, yaşlılık ya da farklı sebeplerden dolayı kaybolma riski olan insanlara ailelerin talepleri doğrultusunda dövme yapıyoruz. Yaptığımız dövme bir sayı ve o sayı artık o hastanın bulunmasını sağlayacak kod oluyor\" dedi.

HUZUR VEREN BİR PROJE

Bu projenin engelli, Alzheimer hastası ya da kaybolup kendini ifade edemeyen insanlar için hayati önem taşıdığını söyleyen Öner, şöyle konuştu:

\"Aynı zamanda kaybolma riski mevcut yakını olan kişiye de huzur veren bir proje bu. Başvurması çok basit. İnternette bir sayfa üzerinden kayıt formu doldurarak insanlar bu sisteme başvurabiliyor. Kendi ve 2 yakının iletişim bilgilerini yazdıktan sonra kaybolma riski olan kişinin de bilgilerini bu forma yazıyorlar. Bu işlem bittikten sonra sistem size otomatik olarak belirlenen bir numara veriyor. Bu numaraya biz sevgi izi kodu diyoruz. Numarayı aldıktan sonra o bölgede gönüllü olan bizim gibi kim varsa ona gidiyorsunuz. Şu an 100’ün üzerinde dövmeci gönüllü olarak çalışıyor. İlgi gayet iyi. Bu sayede bulunan birçok insan oldu. Mesela biz ikiz çocuklarımız kaybolmuştu onları bulduk. Yaşlı bir amcamızı bulduk. Kısacası biz de bu durumdan çok mutluyuz.\"

Görüntü Dökümü

--------------------------

- Dövme ustası Mehmet Çağatay Öner ile röp.

- Dövme yaparken görüntüsü

- Dövmelerden detaylar

SÜRE:02\'35\" BOYUT:286 mb

Haber-Kamera: Can ÇELİK-Nuri PİR/ADANA,(DHA)

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir