28 Ocak 2018 15:13
1)DİYANET İŞLERİ BAŞKANI: BU HAİNCE, KAHPECE BİR SAVAŞTIR
DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Adapazarı\'nda sabah namazında verdiği vaazda Afrin Harekatı\'nda dış güçlerin haince vekalet savaşı yürüttüğünü belirterek, \"Dış güçler vekalet savaşı yürütüyor. Bu haince, kahpece bir savaştır\" dedi
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bu sabah namazını Adapazarı şehir merkezindeki Orhan Gazi Camii\'nde kıldı. Namaz öncesinde Fetih Suresi okunarak Afrin Harekatı\'nda mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri için dualar yapıldı. Sabah namazını Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kıldırırken, namazdan sonra cemaate dua yaptırarak verdiği vaazda Afrin Harekatına değinerek, \"Bütün hainler, bütün dış güçler birleşmişler bir vekalet savaşı yürütüyorlar. Vekalet savaşı haince bir savaştır, kahpece bir savaştır. Artık mertçe savaş bitmiş, haince, münafıkça bir savaş dönemi başlamıştır. Ülkemizin güney sınırlarına çeşitli terör örgütleri silahlandırarak yerleştirmek aslında bir savaş ilanıdır. Biz de ülke olarak bunun tedbirlerini alıyoruz, aldık. Elhamdülillah şu anda büyük bir ilerleme kat ediyoruz. Zaman zaman şehitlerimiz oluyor. Şehitlik mertebelerin en yücesidir. Askere yolladığımız çocuklarımızı bu şekilde yolluyoruz. Kınalı kuzumuz diyoruz. Kınalı kuzu ne demek? Kesilen kurbanların kanını sürerek \'Ya şehit olacaksın, ya gazi\' uğurlamalarıyla yolluyoruz çocuklarımızı. Vatansız bağımsızlık olmaz. Devletsiz, ezanlarımız okunamaz. Devlet olmayınca biz inancımızı da yaşayamayız. Tarihte bu millet hep bağımsızlığı yaşamış, bağımsızlığına alışmış bir milletiz biz\" dedi.
Başkan Prof. Dr. Erbaş, ülkenin güneyine 5 bin TIR silahın gönderildiğini kaydederek, \"Sosyalist komünist başka bir örgüt var PKK ve bir bakıyorsun arka taraflarda görüşmeler, birbirlerinden silah almalar, birbirlerine silah vermeler. Hani birisi İslam devletiydi. Ne oluyor böyle? Demek ki amaç İslam\'la savaşmak. Bundan 100 yıl önce bir hain, bir İngiliz ajanı İslam dünyasını dolaştı. İslam dünyasında o günün şartlarıyla ırkçılığı körükledi. Arapları Türklere, Türkleri Araplara. Böyle bir tefrika ortaya çıkarmaya çalıştı. İslam dünyasında kürsülere kadar çıktı sarığıyla sakalıyla. Daha sonra onun Lavrens olduğu anlaşıldı. Bugünkülerin acaba daha sonra isimlerinin ne olduğu ortaya çıkacak. Öyle bir durumla karşı karşıyayız. Buna vekalet savaşları denir. 4 bin 5 bin TIR silah ülkemizin güneyine neden gönderilir?\" diye konuştu.
Kilis\'te camiye düzenlenen roketli saldırıda şehit olan Muzaffer Aydemir isimli yaşlı adamın \'Orada savaşıp şehit olayım\' dedikten kısa bir süre sonra şahadete kavuştuğunu belirten Ali Erbaş, şöyle konuştu:
\"Peygamber efendimizin bir sözü vardır, cennet kılıçların gölgesi altındadır diye. Müslümanın kılıcı hem zalimin karşısında mazlumu korumak için kalkmış. O yüzden cennet kılıçların gölgesi altındadır. Bugün bizim ordumuzun askerimizin silahı zalimin karşısındadır. Cami bombalıyorlar. Camide iki şehidimiz var. Şehitlerimizin ailesini ziyaret ettim, oğullarını. Demiş ki 10 saat 20 saat önce, \'Ne olur bana müsaade edin gideyim, orada savaşayım ve şehit olayım\'. Vali Bey bana anlattı, tam otururken bu sözü söylediği anda fotoğraflamışlar işte Muzaffer amca diyor ki, \'Ne olur bize müsaade edin gidelim oralarda şehit olalım, şehit olalım\' dedi Muzaffer amca diyor ve Allah ona şehitliği nasip etti. Camide namazlarını kılarken bombalıyorlar\"
Görüntü Dökümü
----------------------
Namaz kılınması
Dua edilmesi
Erbaş\'ın vaaz vermesi
Erbaş\'ın dua ettirmesi
detaylar
Aziz GÜVENER/ADAPAZARI(Sakarya),(DHA)
========================================================
2)KAYBOLDU SANILAN GENÇLER, KAMP YAPARKEN BULUNDU
KONYA\'da aileleri tarafından kayboldukları sanılan 6 genç, polis ve AFAD ekipleri tarafından dağlık alanda çadır içinde kamp yaparken bulundu.
Hafızlık eğitimini tamamlayan 14 ve 17 yaş arasındaki Hidayet Yılmaz, Emirhan Yılmaz, Mustafa Haluk Onur, Beyazıt Mahmut Ortaarabacı, Muhammed Erdim ve Burak Han, birlikte kamp yapmaya karar verdi. Ancak gençlerden bazıları durumu ailelerine anlattı, bazıları ise arkadaşlarıyla birlikte camide kalacaklarını söyledi. Çocuklarının camide olmadığını öğrenen aileler, kayıp olduğunu sanıp polise haber verdi. Araştırma yapan polis, gençlerin merkez Meram ilçesi Dere Mahallesi\'ndeki dağlık alanda kamp yaptıklarını belirledi. Bölgedeki güvenlik kameralarını da inceleyen polis, gençlerin o mahalledeki sosyal tesise doğru gittiğini saptadı. Ardından polis ve AFAD sosyal tesisin çevresinde ayak izlerini takip ederek gençlerin çadır içinde kamp yaptığı alana ulaştı. Çadır içinde uyuyan gençler, karşılarında polis ve AFAD ekiplerini görünce şoke oldu. 6 genç Çocuk Şube Müdürlüğü\'ne götürülüp, alınan ifadelerinin ardından ailelerine teslim edildi.
Görüntü Dökümü
----------------
- Afad ekibinin arama yapması
- Gençleri kamp yaparken bulması
- Genel ve detay
Haber- Kamera: Mehmet IŞIK KONYA DHA)
==================================================
3)SINAV KAYGISI İÇİN PSİKİYATRİSTİN VERDİĞİ İLAÇLARI KULLANDI, YOĞUN BAKIMDA
ANTALYA\'da, lise ikinci sınıf öğrencisi H.Ü.\'ye (15), sınav kaygısı nedeniyle gittiği psikiyatri kliniğinde, iddiaya göre uzman Dr. Ö.A., reçeteye iki farklı ilaç yazdı. İlaçlardan birinin yan etki yaptığı, tüm vücudu su toplayıp moraran, yanıklar oluşan H.Ü., yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Antalya\'da makine teknisyeni Cem Ü. ve özel bir etüt merkezinde idareci Dilek Ü. çiftinin tek çocuğu lise öğrencisi H.Ü., geçen kasım ayında tüm derslerden ilk sınavlara girdi. Çok çalışmasına rağmen hiçbir dersten istediği başarıyı elde edemeyen genç kız, ikinci sınavlar için çalışmayı sürdürdü. H.Ü., sınav tarihleri yaklaşınca, \'Başarısız olacağım\' endişesi yaşadı ve bu durum okul dışındaki hayatını da etkiledi. Durumun psikolojik destek gerektirdiğini düşünen aile, geçen 17 Aralık\'ta kızlarını evlerinin yakınındaki bir terapi merkezine götürdü. Burada ilk muayeneyi yapan psikiyatri uzmanı Dr. Ö.A., genç kıza kişilik testi yapıp, 2 farklı ilaç yazdı.
İLAÇLARIN YAN ETKİ YAPTIĞI İDDİASI
İlaçları eczaneden alıp kullanmaya başlayan H.Ü., kısa süre sonra önce sol kulak arkasında, ardından ağız çevresi ve vücudunun değişik yerlerinde kızarıklıklar fark etti. Vücudu su toplayan H.Ü., 18 Ocak günü Akdeniz Üniversitesi Hastanesi acil servisine götürülerek tedaviye alındı. Tüm vücudu morarıp su toplayan ve yanık oluşan H.Ü.\'ye, \'Stevens Johnson sendromu\' (Cilt ve mukoza zarının ilaç veya enfeksiyona karşı ciddi şekilde reaksiyon gösterdiği nadir görülen ciddi bir rahatsızlık) teşhisi konuldu. Teşhisi yapan doktorlar, sendroma ilaçlardan birinin sebep olduğunu, bu ilacın normalde \'epilepsi\' hastalarına verildiğini kaydetti.
\'DOKTOR HASTANEYE ÇAĞRILDI\'
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Yoğun Bakım Servisi\'nde tedavisi devam eden H.Ü.\'yü yalnız bırakmayan anne ve babası, doktorlardan gelecek müjdeli haberi bekliyor. İlk reçeteyi yazan doktorun da Akdeniz Üniversitesi Hastanesi\'ne çağrıldığını, ilacı yazmasındaki amacının sorulduğunu anlatan anne Dilek Ü., \"Kızımın bilinci açık ama bütün vücudu yanıklar içerisinde. Yaşadığı acıyı sözlerle anlatamıyorum. Biz ailece bu acıyı çekiyoruz. Başımıza ne gelecek bilmiyoruz. Başka aileler böyle şeyler yaşasın istemiyoruz. İlacı yazan doktor buraya çağrıldı. \'Neden bu çocuğa bu ilacı verdiniz\' diye soruldu. Geldiğinde panik haldeydi. \'H.Ü. çok felsefik, filozof gibi bir çocuk, o yüzden verdim bu ilacı\' dedi. Olgun bir çocuk olduğunu düşündüğü için bu ilacı verdiğini anlattı\" dedi.
Yaşadıklarıyla ilgili hukuki mücadele başlatacaklarını belirten Dilek Ü., kızlarının tedavi edilmesi için tıbbi destek beklediklerini kaydetti.
İlacı yazan Dr. Ö.A. ise, \"Kullanılacak ilacın böyle bir sonuca yol açabileceğini öngörmem mümkün değil. Pek çok ilaç, benzer sonuca yol açabilir, bu tabloya neden olabilir. Basit bir aspirin dahi böyle bir tabloya, hatta daha ağır bir tabloya yol açabilir.\"
Görüntü Dökümü
--------------
- Cem Ü. ve Dilek Ü\'den görüntü
- Dilek Ü.\'nün açıklamaları
HABER- KAMERA: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)
======================================================
4)HALK OTOBÜSÜ ŞOFÖRLERİNİN ENGELLİLERE KÖTÜ DAVRANIŞI PARASAL KRİZDEN KAYNAKLANMIŞ
BURULAŞ Genel Müdürü Mehmet Kürşat Çapar, özel halk otobüsü esnafının engelli vatandaşlara yönelik tavrına değinerek, \"Gelir yönünden kriz içerisindeler. Uzun süredir bunu dile getirmişler ama karşılık bulamamışlar. Bu kriz de onlarda asla tasvip etmeyeceğimiz davranış bozukluklarına dönüşmüşö dedi..
Türkiye Sakatlar Derneği Bursa Şubesi\'nin düzenlediği toplantıda konuşan BURULAŞ Genel Müdürü Mehmet Kürşat Çapar, son zamanlarda gündeme oturan engellilerin ulaşımda yaşadığı sıkıntılara değinirken, \"Bizim için hayata bakışımızın özeti şu; engelliler için yaptığımız her şey engelli olmayanların da hayatını kolaylaştırıyor. Engellilerin hayatını kolaylaştırmak için aldığınız tedbirler, örneğin bir rampa, bebek arabası olan bir annenin de hayatını kolaylaştırıyor. Etrafınızda tek bir şey göremezsiniz ki engelliler için yapılmış olsun da bir başkasının hayatına zorluk getirsin. Bunun için kullandığımız sistemlerin tamamında engellilerin hayatını kolaylaştırmak bizim bakış açımızö dedi.
\"HALK OTOBÜSLERİNDE ÇOK YAYGIN BİR DAVRANIŞ\"
Bursa\'da engelli ve yaşlılara karşı, özellikle halk otobüslerinde karşılaştıkları olumsuz bir davranış modeli geliştiğini dile getiren Mehmet Kürşat Çapar, daha önceki uygulamaları da eleştirerek, \"Halk otobüsünü süren arkadaşı cezalandır, halk otobüsünü men et, bunu da paylaş, ceza kesilmiştir, bir daha olduğunda bir daha aynısını yaparsın kamuoyunun tepkisini de soğutursunuz, geçiştirirsiniz, biz bunu yapmadık. Onun yerine şunu yaptık; bu insanlar neden böyle davranıyorlar? Bu davranış halk otobüsleri arasında çok yaygın bir davranış, dolayısıyla başka bir sebebi olmalıydı. Bir insan kötü olduğu için yaşanan bir ssorun değil bu. Sadece o davranışını yapan şöforden kaynaklanan bir şey değil, daha köklü bir sebebi olmalıydı. O da esnaf, toplamda kendi geçimini sağlayacak kadar gelir elde edemiyor ve bunu bir yana fatura ediyor. Halk otobüsü esnafı, belediyenin, karar vericinin, bu sisteme müdahale etkisi olan insanların dikkatini çekmeye çalışıyorö diye konuştu.
\"GELİRLERDE FARKLAR VAR\"
TBMM tarafından 65 yaş üzeri yaşlılarla engelli vatandaşlara ulaşımda bir hak tanındığını belirten BURULAŞ Genel Müdürü Çapar, bu hakkın korunması için vazifenin de belediyelerde olduğunu söyledi. Yaşanan sorunları önleme adına uzun bir analiz yaptıklarını kaydeden Çapar, BURULAŞ\'ın şöforleri ile özel halk otobüsü şöforleri arasında gelirleri açısından önemli bir fark olduğunu belirterek, \"Gelir yönünden kriz içerisindeler. Özel halk otobüsündeki arkadaşlarımız uzun süredir bunu dile getirmişler, karşılık bulamamışlar ve bu da istenmeyen, asla tasvip etmeyeceğimiz, asla mazereti olmayan davranış bozukluklarına dönüşmüşö ifadelerini kullandı.
\"İNSANLAR BİZE SAYGI VE EMPATİ DUYMALI\"
Engelli olduğu gerekçesiyle tekerlekli sandalyesiyle halk otobüse alınmayan Necla Duygulu da konuklar arasında yer alırken, yaşadığı olayın 1 yıldır sürekli tekrarlandığını söyledi. Metroda astrım krizleri geçirdiğinden otobüslere mecbur olduğunu belirten Necla Duygulu, \"Doğan Haber Ajansı ile görüşmemin ardından aynı şekilde durakta bekledim, kameraların karşısında, otobüs geldi yolcuları aldı, lütfen beni de alın dedim, ben seni almak zorunda değilim dedi. Gaza bastı gitti, çaresiz bir şekilde arkasında kaldım. Bu 2 yılın sonunda bu nereye kadar dedim. Engelli öğrencileri almayan okullar var. Bundan sonra ben neresi gerekirse, orada olacağım. Artık kendimi eve kapatmayacağım. Ben bunu 1 yıldır trafik terörü olarak değerlendiriyorum. Biz bunları o kadar ağır bir şekilde yaşıyoruz ki, altyapı yok. İnsanların farkındalığı ve empatisi sadece bizlere acıma noktasında başlıyor. Oysa ki bizler acınacak halde değiliz, acıdıkları noktada yardım etmemeliler. İnsanlar bize saygı duymalı ve empati duymalı. Bu bakış açısıyla yaklaşıp değer vermelilerö şeklinde konuştu.
Görüntü Dökümü
---------------------
Konuşmalar
Detaylar
Haber-Kamera: Gürkan DURAL / BURSA (DHA)
==========================================================
5)SAHALARIN DOKTOR FUTBOLCUSU
İZMİT Seka Devlet Hastanesi Acil Servisinde görevli doktor Uğur Mısırlıoğlu, mesai saatlerinin dışında amatör lig takımlarından MAP Şenerspor\'da forma giyiyor. Uğur Mısırlıoğlu doktor olmasının refleksi ile karşılaşmalarda sakatlanan oyuncuların da yardımına koşuyor. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi\'nden geçen yıl mezun olarak, İzmit Seka Devlet Hastanesi\'ne atanan Dr. Uğur Mısırlıoğlu, 8 yaşından beri tutkusu olan futboldan da vazgeçemiyor. Tıp fakültesinin zorluğundan dolayı üniversite yıllarında ara vermek zorunda kaldığı futbola ataması yapılır yapılmaz devam eden Uğur Mısırlıoğlu, acil servis hekimliği ile birlikte amatör küme takımlarından MAP Şenerspor\'da forma giyiyor. Uğur Mısırlıoğlu müsabakalar sırasında zaman zaman sakatlanan oyuncuların da yardımına koşuyor.
Futbolun küçük yaştan beri kendisinin tutkusu olduğunu belirten Uğur Mısırlıoğlu, \"Aslında doktorluk biraz daha sonradan başladı. İlk başlayan futboldu benim için. İlkokulda, 8 yaşında başladım futbola. İlkokul birinci sınıfın son dönemine doğru, annem artık beni evde zapt edemeyince birkaç kişiye danıştıktan sonra bir futbola yönlendirdi. Sakaryaspor ile başladım ve üniversiteyi kazanana kadar, yaklaşık 10 sene, Sakaryaspor forması altında ter döktüm\" dedi.
Mısırlıoğlu şu an forma giydiği takımın antrenörünün aynı zamanda üniversite takımının antrenörü olduğunu ifade ederek, \"Ona, \'İzmit Seka Devlet Hastanesi\'ne atanırsam aynı gün antrenmana geleceğim\' diye söz vermiştim. Atandım. Atandıktan bir 15 dakika sonra yola çıkıp idmana gittim\" diye konuştu.
Zaman zaman saha içerisine sakatlanan oyunculara da ilk müdahalede bulunduğunu belirten Uğur Mısırlıoğlu, \"Müdahale şöyle oluyor aslında, örneğin bir maçta, maçın başında sahadaki sağlıkçı sakatlandı. Düştü ve hastaneye gitmek zorunda kaldı. Hakem maçı devam ettirip, ettirmemek konusunda tereddütte kaldı. Ben gidip yardımcı olabileceğimi söyleyince maç tekrar devam etti. Sahada hem oyuncu, hem de gayri resmi sağlıkçıydım\" dedi.
Futbol oynamayı çok sevdiğini ancak doktorluk kariyerinde ilerlemek istediğini ifade eden Mısırlıoğlu, şöyle konuştu:
\"Şu anda zorunlu hizmetimi tamamlamadan önce bir hedefim yok. 2019 yılı sonunda zorunlu hizmetim sona erdikten sonra Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanlığı istiyorum. Çok zor bir dal ama istiyorum\"
Görüntü Dökümü
------------------------
-Doktor Mısırlıoğlu\'nun hasta muayenesi
-Mısırlıoğlu ile röp.
-Hastaneden çıkıp stada gidişi
-Soyunma odası ve maç görüntüleri
-Detay
İZMİT/DHA
===========================================================
6)TATİLE GİTME HAYALİ, ORGAN NAKLİ İLE GERÇEK OLUYOR
ÇANAKKALE\'de 3 yıldır böbrek yetmezliği nedeniyle tatile gitme hayalini bir türlü gerçekleştiremeyen 46 yaşındaki Aysun Öcal\'ın bu hayali, 5 gün önce Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Organ Nakil Merkezinde gerçekleştirilen böbrek nakli ile bu yaz gerçek olacak. Gelibolu ilçesinde yaşayan evli Aysun Öcal, 3 yıl önce böbrek yetmezliğine yakalandı. Son 2 yıldır diyalize giren Aysun Öcal, 7 ay önce ÇOMÜ Tıp Fakültesi Organ Nakil Merkezi\'ne organ nakli için başvurdu. Geçen 23 Ocak\'ta Bursa Yüksek İhtisas Hastanesi\'nde beyin ölümü gerçekleşen 67 yaşındaki Şerife Kaçmaz\'ın ailesi organlarını bağışlama kararı aldı. Aysun Öcal\'a böbrek nakli için müjdeli haber geldi. Organ Nakil Merkezi\'ne gelen Öcal, böbrek nakli ameliyatına girmekte tereddüt etti. Organ Nakil Merkezi yetkililerin görüştüğü ve ikna ettiği Aysun Öcal, takılan sol böbrek ile eski sağlığına kavuştu.
ÇOMÜ Tıp Fakültesi Organ Nakil Merkezi\'nin 2015 yılında bu yana faaliyette olduğunu belirten Organ Nakil Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cabir Alan, \"Bu süre zarfı içinde 40 böbrek nakli işlemi gerçekleştirildi. Bu 40 nakil\'in 20 tanesi son 6 ay içinde yapıldı. Bir ay içinde 5, bir hafta içinde ise 3 organ nakli yaptık. Bursa\'da beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın ailesi organlarını bağışlama kararı aldı. Bakanlığımızın bize verdiği listedeki hastalarımızdan Aysun hanım ulaştık. Aysun hanım\'ın böbrek nakli ameliyatı yaklaşık 4 saat sürdü. Ameliyat sonrası idrar çıkışı başlayan hastamız 3-4 gün içinde taburcu edilebilecek duruma geldi. Ameliyat öncesinde ise ilginç bir durum yaşandı. Aysun hanım korktuğu için ameliyattan vazgeçti. Kendisiyle oturduk, konuştuk, ikna ettik. Bize itimat ederek ameliyata girdi. Ameliyat sonrası ilk cümlesi hakikaten korkulacak bir şey yokmuş, Allah razı olsun oldu. Böbrek nakli ameliyatı korkulacak bir ameliyat değildir\" dedi.
Gelibolu ilçesinde haftanın 3 günü diyalize girdiğini belirten Aysun Öcal, diyaliz sürecinin kendisi için ağır ve zorlu geçtiğini söyledi. Böbrek nakli ile sağlığına kavuşan ve böbrek yetmezliği süresi içinde eşi İsmail Öcal (50) ile gezemediğini, tatile çıkamadığını kaydeden Aysun Öcal, \"Artık eşimle gezmenin tadını çıkaracağız. Eşimle tatil için Antalya, Kuşadası ve Alaçatı\'ya gitmeyi düşünüyoruz\" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------------------
-ÇOMÜ Kepez Araştırma ve Uygulama hastanesinden görüntü.
-Organ nakli olan Aysun Öcal\'dan görüntü.
-Doç. Dr. Cabir Alan ile röp.
-Aysun Öcal ile röp.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE, (DHA)
===========================================================
7)SİVAS\'TA METRUK EVDE YANGIN
SİVAS\'ta üç katlı metruk evde çıkan yangın itfaiye ekiplerince söndürüldü.
Yangın sabah saatlerinde Kaleardı Mahallesi\'nde meydana geldi. Uzun süredir boş olan üç katlı müstakil bir evde henüz belirlenemeyen bir sebeple yangın çıktı. Dumanları gören mahalle sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Sivas Belediyesi itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yanan ev yaklaşık 2 saat süren çalışmanın ardından söndürüldü. Polis olayla ilgili inceleme başlattı.
Görüntü Dökümü:
-----------------
-Yanan bina
-İtfaiyenin çalışması
-Detaylar
Haber: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)
=========================================================
8)CİZRE İLE BAFRA ARASINDA KARDEŞLİK KÖPRÜSÜ KURULDU
ŞIRNAK\'ın Cizre ilçesinde 2015 yılında yaşanan terör olayları nedeniyle kuran kurslarında hafızlık eğitimi alamayan öğrenciler yapılan protokolle Samsun\'un Bafra ilçesine getirildi. Bu çalışmanın kısa sürede ilgi görmesinin ardından Doğu ve Güneydoğu illerinden öğrenciler, Bafra ilçesine gelerek bu bölgede yaşayan öğrencilerle birlikte aynı yurtlarda kalıp hafızlık eğitimi görmeye devam etti. 2017-2018 eğitim döneminde bu sayı 117\'ye yükseldi. \'Kardeşlik\' projesi kapsamında iki ilçe arasında bir köprü kurulmuş oldu.
Güneydoğu Bölgesi\'nde 2015 yılında yaşanan terör olayları nedeniyle Şırnak\'ın Cizre ilçesinde kuran kurslarında hafızlık eğitim gören öğrencilerin eğitimleri tamamlanamayınca Cizre İlçe Müftülüğü ile Samsun\'un Bafra İlçe Müftülüğü arasında bir protokol imzalanarak \'Kardeşlik Projesi\' hazırlanıp ilçedeki 81 öğrenci Bafra\'ya getirildi. Buradaki 5 kuran kursuna yerleştirilen öğrenciler hafızlık eğitimi aldı. Projenin olumlu sonuçlar vermesi üzerine 2016-2017 eğitim öğretim döneminde de Bafra\'da hafızlık eğitimine devam eden öğrencilerin sayısı 85 oldu. 2017-2018 eğitim öğretim döneminde ise bu sayı 117\'ye yükseldi. Bu proje kanalıyla Bafra İlçesi ile Doğu ve Güneydoğu Bölgesindeki iller arasında kardeşlik köprüsü kuruldu. \'Kardeşlik Projesi\' kapsamında kardeşlik köprüsü kurulurken bu öğrencilerin ihtiyaçlarının Diyanet İşleri Başkanlığı\'nın gönderdiği iaşe ve ibate ödeneği, Türk Diyanet Vakfı Bafra Şubesi, Bafra Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı, Bafralı hayırseverler ile öğrenci velileri tarafından karşılandığı belirtildi.
\'HAFIZLIK EĞİTİMİ ALIYORLAR\'
Bafra İlçe Müftüsü Necmettin Kayar, 2015-2016 eğitim öğretim döneminde Cizre\'den 81 öğrencinin Bafra\'ya getirilmesiyle birlikte projenin başladığını belirterek, \"Halen 117 öğrencimizin İlçemizdeki hafızlık eğitimi devam ediyor. İlk yıl sadece Cizre\'de eğitim gören öğrencilerin yapılan bir protokolle Bafra ilçesine getirilmesiyle başlayan proje daha sonra tüm bölgeye yayıldı. Bu yıl Ardahan, Siirt, Batman, Gaziantep, Mardin, Diyarbakır, Ağrı, Şırnak gibi bir çok ilden ve ilçelerden gelen öğrencilerimiz var. Bu çocuklarımız burada hafızlık eğitimi alıyorlar. Ortalama 1,5-2 yıl içerisinde öğrencilerimiz hafızlık eğitimlerini tamamlayabiliyorlar. Bu zaman daha da kısa yada daha uzun olabiliyor. Sonra biz onları hafızlık belgesi için sınavlara hazırlıyoruz. Proje kapsamında şu ana kadar 25 den fazla doğu ve güneydoğulu öğrenci hafızlık eğitimini tamamladı. Kurslarımız Diyanet İşleri Başkanlığımızın bize göndermiş olduğu ödenekler ve hayırsever vatandaşlarımızın destekleriyle yürütülüyor\" dedi.
DOĞU VE BATI KAYNAŞMASI\'
Bu öğrencilerin bir çok ihtiyaçlarının memleketlerine gidiş gelişleri, örgün eğitimdeki masraflarının ve her türlü ihtiyaçlarının hayırsever vatandaşlar ile kaymakamlık, belediye başkanlığı, Türk Diyanet Vakfı Bafra Şubesi ve kursların dernekleri tarafından karşıladığını söyleyen Necmettin Kayar, şöyle devam etti:
\"Çocuklarımıza evlerini aratmayacak bir ortam içerisinde eğitimlerini vermeye çalışıyoruz. Güzel bir proje. Doğu batı kaynaşması. Doğu ile batı arasında bir köprü oluşturulmuş durumda. Doğudaki vatandaşlarımızın batıya karşı, batıdakilerin de doğuya karşı olan ön yargılarının biz bu eğitimler sayesinde en aza ineceğine inanıyoruz. Burada yetiştirdiğimiz çocuklarımız inşallah İslam kardeşliği noktasındaki duygu ve düşünceleri daha başarılı bir şekilde alacaklar ve kendi insanlarına çevrelerine çok faydalı bir şekilde hizmet edecekler. Bizim sevgiye dayalı bir eğitim sistemimiz var. Kurslarımızın tamamında hem doğu ve güneydoğudan gelen misafir öğrencilerimiz ile Bafra ve çevresindeki bölgeden gelen öğrencilerimiz aynı sınıfları, aynı yatakhaneleri, aynı yemekhaneleri paylaşıyorlar. Aralarında kardeşlik hukuku gelişiyor güzel bir dostluk ediniyorlar. Ayrıca bu yaz yaptığımız bir etkinlikle bölgemizdeki çocuklarımız aileleriyle birlikte doğu ve güneydoğu bölgesine giderek eğitim alan çocukların aileleriyle de bir araya geldi.\"
\'ENSAR VE MUHACİR KARDEŞLİĞİNİ GÜNÜMÜZDE YAŞADIK\'
Diyarbakır\'dan gelen İbrahim Halil Kaçan (23), \"Bu projeyi duyunca medrese ilmini aldıktan sonra hafızlık eğitimini almak için Bafra\'ya geldik. Bu projeye katkı çok büyük. Türkiye\'de örnek olabilecek bir proje. samsunla ilgili buraya gelmeden önce hiç bir bilgim yoktu. buraya gelerek Peygamber efendimiz döneminde yaşanan ensar ve muhacirliği adeta günümüzde yaşamış olduk. 3 aydır Bafra\'dayım, hedefim bir an önce hafızlık eğitimimi tamamlayıp vatanıma ve milletime hizmet etmek\" diye konuştu.
\'TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ\'
Şırnak\'ın Başağaç Köyü\'nden gelen Nezir Cengiz (23) ise, \"Benden önce Şırnak\'tan ve Cizre\'den arkadaşlarım Bafra\'ya eğitim için gelmişlerdi. Onlarla görüşüp bende Bafra\'ya gelmek istedim. 4 ay önce buraya geldim. İnşallah hafızlık eğitimimi tamamlayacağım ve sınavlara hazırlanacağım. Türk-Kürt kardeşliği oldu baya bir güzel oldu. Ben buraya gelirken hiç bir önyargım yoktu. Böyle bir önyargının da olmaması lazım. Bizim Doğu\'dan buraya gelmemiz lazım, Batı\'nın da Doğu\'ya gitmesi lazım\" diye konuştu.
\'DOĞU YADA BATI AYRIMI BİZDE YOK\'
Sinoplu olan Şaban Çevik\'de (22), \"Biz burada kendi bölgemizde eğitimizi yaparken Doğu ve Güneydoğu illerinden arkadaşlarımızdan gelmesi güzel oldu. onların örfü adeti, yemeklerini öğrendik: Farklılık oldu çok güzel oldu. Güneydoğu\'dan gelen arkadaşlarımıza biz gurbette olduklarını hissettirmemeye çalışıyoruz: beraber yemek yiyoruz sohbet ediyoruz. Dertleşiyoruz kardeş gibiyiz. Doğu yada batı ayrımızı bizde yok\" dedi.
Görüntü Dökümü :
--------------------------
- Kuran kursundan detay
- Öğrencilerden detay
- Eğitimlerinden detay
- İlçe müftüsü ile röportaj
- Öğrencilerle röportaj
Haber-Kamera : Yaprak KOÇER-Hakan AKGÜN/BAFRA(Samsun), (DHA)
==============================================================
9)TIR EMNİYET ŞERİDİNDE DURAN OTOMOBİLE ÇARPTI: 1 ÖLÜ, 1 YARALI
DÜZCE\'de, TEM Otoyolu\'nda emniyet şeridinde duran otomobile TIR\'ın çarpması sonucu 1 kişi hayatını kaybederken, 1 kişi ise yaralandı.
Kaza sabaha karşı TEM Otoyolu Düzce Yeşilyayla köyü mevkiinde meydana geldi. İstanbul istikametine gitmekte olan Ozan Ulu idaresindeki 58 SC 296 plakalı otomobil emniyet şeridinde durdu. Ozan Ulu, Uğur Otlu ve Beytullah Ulu araçtan inerek arızayı gidermek için aracı kontrol etmeye başladı. Bu sırada Yüksel Turunç idaresindeki 31 DY 315 plakalı TIR emniyet şeridinde bekleyen araca çarptı. Beytullah Ulu aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Uğur Otlu ise yaralandı. 112 Acil ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Atatürk Devlet Hastanesi\'ne kaldırılan Uğur Otlu tedavi altına alındı. Kazayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
----------------------
Kaza yerinden görüntü
Araçların görüntüsü
Kaza yerinde üstü örtülen cesedin görüntüsü ve detaylar var
Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)
=============================================================
10)TÜPÇÜLER 4 BİN LİRA MAAŞLA ELEMAN BULAMIYOR
ANTALYA\'da, asgari ücretten başlayıp 2 bin liranın üzerine kadar ücret ile günlük 50- 60 lira da bahşişin olduğu tüp ve damacana su sektöründe aylık gelir, 3- 4 bin lirayı buluyor. Ancak dolgun ücrete rağmen çalıştıracak eleman bulunamıyor.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) akaryakıt ve gaz ürünleri sektörünü oluşturan 14\'üncü Grup Meslek Komitesi\'nce, sektörde ciddi ölçüde personel sıkıntısı yaşadığından ve eleman bulunulamamasından yakınıldı. Komite üyelerinden ATSO meclis üyesi Cihangir Deniz, tüp ve damacana su sektöründe hem kalifiye hem de vasıfsız eleman bulamadıklarını kaydetti. Ülkede ciddi düzeyde işsizlikten şikayet edilirken, işçi bulamadıklarına dikkati çeken Deniz, \"Sektörün en büyük sıkıntılarından biri, eleman çalıştıracak işçi bulamıyoruz. Herkes, ülkede işsizlik olduğunu söylüyor; ama biz, çok büyük işçi sıkıntısı yaşıyoruz. Antalya\'da yaklaşık 500 bayi arkadaşımızın en az 1\'er, 2\'şer personel açığı var ve temin edemiyoruz\" dedi.
\'HER BAYİNİN PERSONEL AÇIĞI VAR\'
Antalya\'da, sektörde bugün için yaklaşık 3 bin su ve tüp dağıtan çalışan olduğuna değinen Deniz, \"Yaklaşık 500 bayi olduğunu düşünürsek her birinde 4- 5 personel çalışıyor. Halen her bayinin 1- 2 personele daha ihtiyacı var. Antalya\'daki bu sıkıntı, Türkiye genelinde de yaşanıyor. Türkiye genelinde de sektörde, 200 bin civarında çalışan var ve benzer oranlarda da ihtiyaç var. Antalya\'da en az 500 kişiyi daha istihdam edebilecek kapasitemiz var\" diye konuştu.
AYLIK GELİR 3- 4 BİN LİRA
Tüp ve su dağıtım işinde çalıştırılan personelin en az asgari ücret, sigorta ve yemek imkanlarıyla günde 8 saat çalıştırıldığını belirten Cihangir Deniz, genellikle çalışma saatlerinin 08.00- 20.00 olduğunu, bir çalışanın fazla mesailerle 2 bin liranın çok üzerinde maaş alabildiğini kaydetti. Bu sektörde çalışanlar için bahşişin de azımsanmayacak oranda olduğunu anlatan Deniz, \"Günlük bir yevmiye kadar bahşiş de alabiliyorlar. Genellikle 2- 3 lira gibi para üstleri alınmıyor ve günde 5 servise çıksa ve yarısı bahşiş bıraksa 50- 60 lira belki üzerinde bahşiş geliri olabiliyor. Maaş ve bahşişiyle aylık gelir 3- 4 bin liraya geliyor; ama nedense işçi bulmakta çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz\" dedi.
Görüntü Dökümü
- Tüplerden görüntü
- Tüpçünün tüp taşıma
- Servis elamanı görüntü
- Röp: ATSO meclis üyesi Cihangir Deni
- Detay
( HABER: Mehmet ÇINAR- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, (DHA)
========================================================
© Tüm hakları saklıdır.