Gündem

DHA YURT BÜLTENİ-4

(ÖZEL) 1)KARADENİZ'DEKİ SICAK, HAMSİYİ VURDU KARADENİZ'de deniz suyu sıcaklığının beklenenden yüksek olması avlanan hamsi miktarında düşüşe neden oldu

20 Aralık 2017 14:06

(ÖZEL)
1)KARADENİZ\'DEKİ SICAK, HAMSİYİ VURDU

KARADENİZ\'de deniz suyu sıcaklığının beklenenden yüksek olması avlanan hamsi miktarında düşüşe neden oldu. Bu nedenle hamsinin kilogram fiyatı 20-25 liraya kadar yükseldi. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi\'nde Araştırma Görevlisi Uğur Özsandıkçı, Karadeniz\'de ani bir sıcaklık düşüşü halinde hamsinin tekrar Karadeniz\'de Türkiye sularına gelebileceğini söyledi.
Karadeniz Bölgesi\'nde av sezonu başında kilogramı 5 TL\'ye kadar düşen hamsi şu an 20-25 TL\'den satılıyor. Balıkçı tezgahlarında bulunan balık miktarında ise düşüş oldu. Karadeniz\'deki deniz suyu sıcaklığının beklenen seviyeye düşmemesi avlanan balık miktarını da olumsuz etkiledi. Türkiye sularında Karadeniz\'de deniz suyu sıcaklığının 13-14 derece civarında olması en çok hamsiyi vurdu. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi\'nde Araştırma Görevlisi Uğur Özsandıkçı, geçen yılki av sezonunda palamudun bol olduğunu bu yıl beklenin aksine hamsinin pek randıman vermediğini belirterek şöyle dedi: \"Çünkü hamsi çok çabuk sularımızdan geçti. Ama Aralık ayındayız tahminim ani bir soğuma olduğunda özellikle İğne Ada tarafından yada Zonguldak Ereğli tarafından hamsi gelebileceği yönünde. Hamsi gibi balıklar soğuk havalarda birada toplanıp sıcak havalarda dağılırlar. Şu an Karadeniz\'in orta kesimlerinde deniz suyu sıcaklığı 11-12 Derece Türkiye kıyılarında 13-14 derece kuzeyi ise tabii ki daha soğuk. Bizim kıyılarımızda sıcaklığın 11-12 dereceye kadar düşmesi gerekli. Biz sadece balık avlanınca var avlanmayınca yok gibi düşünüyoruz. Halbuki denizde balık var ancak dağınık durumda olduğu için avlanamıyor. Hamsi var ancak bizim karasularımızda avlanabilecek şartlarda değil şu anda. Eğer Karadeniz\'in kuzey kısımlarında ani bir soğuma olursa bir anda 4-5 derecelik bir soğuma meydana gelirse benim tahminim bizim sularımıza doğru tekrar bir göç dalgası olabilir. Ama bu olur mu bilemeyiz. Hamsi bitti olmayacak gibi de düşünülmemesi lazım. Eğer bir sıcaklık düşüşü olursa hamsi tekrar avlanabilir. Ancak bu da bir öngörüdür.\"
Samsun\'da balıkçı yapan Habil Yurtseven, balıkçıların her yıl bir önceki yılı arar hale geldiğini ifade ederek, \"Bu yıl iklim şartları nedeniyle hava hep sıcak geçti. Normalde bu dönemde hava sıcaklıklarının düşmesi lazımdı ama Samsun\'da hep hava sıcak geçti. Havalar soğuk oldukça balık olacak. Bir umut bekliyoruz. Deniz suyu sıcaklığı hala yüksek. Levrek tanesi 7 TL, palamut tanesi 10 TL, istavrit 10 TL, mezgit 10 TL, geçtiğimiz günlerde 5 TL\'ye hamsi satıyorduk vatandaş alıp yiyordu şimdi 20-25 TL oldu. Ne kadar balık fiyatları düşerse o kadar vatandaş hamsi yer. Havalar soğur balık artarsa fiyatlarda düşer\" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
----------------------
-Balıkçı tesgahından detay
-Hamsi detay
-Balıkçı teklenerinden detay
-Röportaj
-Muhabir anonsu
(SÜRE:3.09 Dk) (BOYUT:353 MB)
Haber-Kamera:Yaprak KOÇER/SAMSUN, (DHA)

================================================

(ÖZEL HABER)
2)SÜMELA MANASTIRI RESTORASYONUNDA KEŞFEDİLDİ, GÜN YÜZÜNE ÇIKARILIYOR

TÜRKİYE’nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından biri olan tarihi Sümela Manastırı\'nda, 2 yıldır süren restorasyon çalışması sırasında kuzey çatının üst sağ yamacında tespit edilen ve bugüne kadar girilmemiş gizli bir geçitle ulaşılan alan tespit edildi. Hristiyanların tapınak veya kutsal alanı ‘şapel’ olduğu belirlenen alanın gün yüzüne çıkarılması ve ziyarete açılması için çalışma başlatıldı. Türkiye\'nin önemli tarihi ve turistik mekanlarından biri olan ve yılda 600 bin kişinin ziyaret ettiği Karadağ eteklerindeki tarihi Sümela Manastırı\'nda, 2 yıl önce başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor. Ziyarete kapatılan manastırda, ‘Yamaç ıslah çalışması’ adı altında kaya ve buz kütlelerinin düşerek olumsuzluğa yol açmaması için endüstriyel dağcılardan oluşan özel ekip çalışma başlattı. 3 aşamada yürütülen çalışmalarda 79 bin metre kare alanda kaya temizliği planlandı. Restorasyon çalışmaları sırasında bugüne kadar girilmemiş kuzey çatının üst sağ yamacında gizli bir geçitle ulaşılan nokta tespit edildi. Hristiyanların tapınak veya kutsal alanı olarak kabul ettiği ‘şapel’ olduğu belirlenen alanda bugüne kadar görülmemiş ‘Cennet ve cehennem, ölüm ve yaşam’ tasviri taşıyan fresklerin yer aldığı belirtildi. Şapelin gün yüzüne çıkarılması ve ziyarete açılması için de çalışma başlatıldı. 30 metrelik yol yapılmasının planlandığı alan içindeki hasar gören fresk ve çatı kısımları yeniden onarılacak. Restorasyonu tamamlandığında ise Sümela Manastırı yeni bir ziyaret alanına kavuşmuş olacak.
KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRÜ: ZİYARETÇİLERE SÜRPRİZİMİZ OLACAK
Konuyla ilgili açıklama yapan Trabzon Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu, bugüne kadar Sümela Manastırı’nda girilmemiş noktalara ziyaretçileri sokarak bu alanları da turizme kazandıracaklarını söyledi. Ayvazoğlu, “Zor şartlarda yapılan restorasyon çalışmaları sonrasında burada ziyaretçilerimize bazı sürprizlerimiz olacak. Manastırda daha önce gezemedikleri göremedikleri tüm noktalara girme imkanları bulacaklar ve buraları görebilecekler. Daha önceki restorasyon çalışmalarında yapılan yanlışlara düşmeden günümüz teknolojisi ile daha güzel bir çalışma yapacağız. Fresklerin dökülen ve bozulmuş kısımları ile kalkmış sıvalar, eskiyen yerler elden geçiriliyor. Dışarıdan bakıldığında 5 -6  katlı 72 odalı misafirhane olarak kullanılan yapı da bazı çalışmalar yapılıyor. İçeri girdiğimizde manastırın sağ tarafında bulun eskiden kütüphane olarak kullanılan alanı da restore ediyoruz. Manastırımızı yeni gezecek ziyaretçilerimiz için bir de sürprizimiz var. Biraz daha farklı bir noktada bu güne kadar gün yüzüne çıkmamış bir kısmı görme imkanı bulacaklar. Oda bizim açılış sürprizimiz olsunö dedi.

‘SÜMELA, TURİZME HAREKET KAZANDIRACAK’

Restorasyonla birlikte manastırın ülke ve bölgede turizme hareket kazandıracağını ifade eden Ayvazoğlu, şunları söyledi:
“2015  yılında ziyaret kapatılan Sümela Manastırı ziyaretçi olarak bir düşüş yaşadı. 2016 yılında ise Sümela\'nın yanı başında bulunan ve restore edilen Aya Varvara Kilisesi ile manastır ve çevresi hızlı bir şekilde ziyaretçi alamaya başladı. Sümela manastırına giremeyen ziyaretçiler buradaki teraslardan faydalanarak ziyaretlerini gerçekleştirdiler. Ziyaretçiler, Altındere Vadisi\'nde daha çok Sümela Manastırı\'nın ihtişamlı görünüşünü fotoğrafladılar ve ücretsiz olarak ziyarete açılan Aya Varvara Kilisesi\'ni gezdiler. Bir önceki yıla oranla bu bölgeye yüzde yüzün üzerinde bir ziyaretçi artışı olduö

BELEDİYE BAŞKANI: RESTORASYON HIZLA DEVAM EDİYOR

Maçka İlçe Belediye Başkanı Koray Koçhan da Sümela Manastırı’nın, Trabzon ve Maçka’nın bir markası olduğunu belirterek manastırın 15 Ağustos’ta yapılan ayinlerle birlikte de Ortodoks alemi içinden dini bir merkez olduğunu hatırlattı. Sümela’nın uzun yıllar tadilat görmediğini ifade eden Koçhan, şöyle dedi:
“Manastırı son yıllarda ciddi taş düşme vakaları ile karşı karşıya kaldı. Bir gece gişelerin üzerine masa büyüklüğünde bir taş düştü ve orayı kullanılmaz hale getirdi. Taşın gece düşmesi de olası bir can kaybını engellemişti. Hatta son dönemlerde ziyaretçileri, baretlerle manastıra almaya başlamıştık. Yapılan çalışmalarla birlikte hem taş düşmesinin önlenmesi hem de manastırın restorasyon çalışmaları beraber yapıldı. Burada iki projenin maliyeti 50 milyon TL bu da bizim belediyemizin yıllık bütçesinin 5 katı. Restorasyon çalışmaları hızla devam ediyor ve şu anda taş düşürmede 3’üncü kısma geçildi. Manastırın kapısının üzerinde bir büyük kütle var o kütle ortadan kaldırılmaya çalışıyorlar. Bu çalışma tamamlandığında temmuz ya da ağustos aylarına ziyaretçilerimizi manastırın belirli bölgelerine alabileceğiz.\"

‘GİZLİ BİR GEÇİTTEN GEÇİLEREK ULAŞILAN BİR ŞAPEL VAR’

Restorasyonun Sümela\'nın gelecek bin yılını kurtaracağını kaydeden Koçhan, “Ziyaretçiler manastıra geldiğinde girişte sol taraftaki kaya kiliseyi görüyordu. Ama şimdi yaptığımız çalışmalarda Sümela\'nın çatısından dehlizlerden yukarıya doğru gizli bir geçitten gecilerek ahşap merdivenlerle gidilen yerde mevcut kiliseden daha eski bir şapel var. Burada çok farklı freskler mevcut. Cennet ve cehennem, ölüm ve yaşam tasvir edilmiş. Doğal şartlarda harabe olmuş bir duvarı hiç bozulmamış bir yapı. Burada freskler daha otantik ve bozulmamış. Burasının Sümela Manastırı\'ndan önceki yıllarda da Hristiyanların daha baskın olmadığı zamanlarda yapıldığını tahmin ediyoruz. Sümela Manastırı ve çevresindeki tüm çalışmalar bittiğinde gelen ziyaretçiler bir günlerini dolu dolu bu bölgede geçirebilecekler. Herkesi temennisi bu çalışmaların bir an önce bitmesi. Herkes sabır göstermeli çünkü yapılan bu çalışmalar oldukça hassas\" diye konuştu.

SÜMELA MANASTIRI

İlçede Karadağ\'ın Altındere Vadisi\'ne bakan eteğinde, yaklaşık 300 metre yükseklikteki ormanlık alanda kayaların oyulmasıyla yapılan Sümela Manastırı, halk arasında \'Meryem Ana\' adıyla da biliniyor. Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan ve kuruluşu bilimsel verilere göre 13\'üncü yüzyıla uzanan tarihi manastırda, hizmet birimleri, misafirhane, mutfak ve ayazmanın dışında toplam 72 oda bulunuyor. Bilindiği üzere 88 yıl aranın ardından manastırda 2010 yılında ise binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmişti.

Görüntü Dökümü
-------------------------
-Manastırın Dron Görüntüleri
-Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu röp.
-Maçka Belediye Başkanı Koray Koçhan röp.
-Maçka Esnafı Röp.
-Anonslar
-Şapel fotoğrafları
-Detaylar

Haber-Kamera: Osman  ŞİŞKO/DHA

==========================================================

(ÖZEL HABER)
3)TAŞ BASKIDA BİNLERCE YILLIK GELENEK SÜRÜYOR

ÇANAKKALE\'nin Ezine İlçesi\'ne bağlı Kemallı Köyü\'nde 1952 yılında kurulan yağhane\'de, taş baskı geleneği ile elde edilen sızma zeytinyağının lezzeti günümüze taşınarak damaklarda doyumsuz bir tat bırakıyor. Ezine İlçesine 9 kilometre uzaklıktaki Kemallı Köyü\'nde, Özer ailesinin 4 kuşaktan bu yana devam ettirdiği taş baskı yöntemi, yağda lezzet ve damak tadı farkı yaratıyor. Bölgede zeytin hasadı zamanı toplanan zeytinlerin büyük bölümü \'kontini sistemi\' ile çalışan zeytinyağı fabrikalarında sıkılırken, zeytin üreticisinin bir bölümü ise bu lezzet ve damak tadına sahip olmak için binlerce yıl öncesine dayanan ve büyük emek isteyen taş baskı yöntemini tercih ediyor. Taş baskı yağhanede, bir uygulamada 800 kilogram zeytin taş baskı sistemi olan granit taş değirmenine atılıyor. Bu zeytinden 160 kilogram zeytinyağı elde ediliyor. Bölgede taş baskı sistemiyle zeytinyağı çıkaran birkaç yağhaneden biri olma özelliğine sahip olan Özer ailesinin işlettiği yağhanede zeytin hasadının yapıldığı dönemde günde 1 ton, 3 aylık zeytin hasadı döneminde ise 60 ton naturel yağ üretimi yapılıyor. Piyasa da litresi 15 TL\'den satılan zeytinyağı, taş baskı farkı nedeniyle 25 TL\'den müşteri buluyor.
Kemallı Köyü\'ndeki taş başkı yağhaneyi babası Osman Nuri Özer (70) ile birlikte işleten İbrahim Özer (40), \"Yağhanemiz 65 yıldır çalışıyor. Bölgeden gelen zeytinler plastik kasalarda toplandıktan sonra yıkamadan geçiyor. Aspiratörle yaprakları alınan zeytinler ezme kısmına gönderilerek, granit taş değirmeninde 45 dakika boyunca eziliyor. Hamur haline gelen 800 kilogram zeytin, torbalama haznesinde torbalandıktan sonra pres makinesinde elde edilen yağ, zeytin ve içinde bulunan karasu bir haznede 2 saat dinlendiriliyor. Ardından zeytinyağı seperatör vasıtasıyla da yağ karasudan ayrıştırılıyor\" dedi.
Geçmiş dönemden bu yana kaliteli ve lezzetli yağ isteyen vatandaşların granitle taş baskı sistemine büyük önem verdiğini belirten İbrahim Özer şöyle konuştu: \"Geçmiş dönemdeki insanlar buldukları yuvarlak taşın önüne kürekle zeytin atıp, o taşı at, eşek veya insanın çevirebileceği kadar yuvarlak bir taşla ezerek, daha sonra kendi mengellerinde sıkmaya başlamışlar. Bizim kullandığımız yöntem biraz daha kuvvetli 1950\'li yıllarda yapılmış olan modeli. Bizim kullandığımız taşın ağırlığı 1 ton 300 kilogram ağırlığında. Bu taşı motor gücü ile çevirerek, zeytin granit taşla eziliyor. Güçlü bir pres sistemi ile daha çok yağ verimi elde ediliyor. Fiyatı ise diğer zeytinyağlara göre %50 daha pahalı oluyor. Bizde eskiye dönük bir sistemle yağ çıkartılıyor. Bu sistem sayesinde çocukken taş baskı zeytinyağın tadına bakmış olan insanlar, günümüzde de aynı yağın lezzetini bulabiliyorlar.\"
Taş baskı ile elde edilen zeytinyağına talebin fazla olduğunu ifade eden İbrahim Özer, \"Taş baskıdan çıkan zeytinyağına talep daha fazla oluyor. Üreticiler bu yağı daha pahalıya satabiliyor. Daha çok üretici taş baskı yağı kendisi yemeyi lezzeti nedeniyle tercih ediyor\" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü
-------------------------
-Yağhaneden genel ve detay görüntü.
-Zeytinlerden görüntü.
-Taş baskı yöntemi ile elde edilecek zeytinyağı aşamasından görüntü.
-Taş baskı yöntemi ile elde edilen zeytinyağından genel ve detay görüntü.
-Taş baskı yönetim ile elde edilen zeytinyağın şişelenmesinden görüntü.
-İbrahim Özer röp.

(Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ-Erol GÜNGÖRDÜ / ÇANAKKALE, (DHA)

=========================================================

4)ÖMRÜNÜ EL SANATLARINA ADADI

ORDU’da yaşayan 94 yaşındaki Mustafa Sabri Gözükan\'ın, ağaç, fındık dalı  ve taştan çeşitli figürlerle sanata dönüştürdüğü eserleri büyük ilgi görüyor. Ömrünün büyük bölümünü el sanatlarına adayan Mustafa Sabri Gözükan \"Yaklaşık 50 yıldır sepet ve el sanatlarıyla eserler yapıyorum. Eşim vefat ettikten sonra evimi atölyeye çevirdim. Yaşıma rağmen günlerimi artık bu sanatımla geçiriyorum\" dedi. Ordu\'nun Altınordu İlçesi\'nde yaşayan, 3 çocuk babası, emekli Mustafa Sabri Gözükan, evinin bir bölümünde oluşturduğu atölyesinde el sanatları işi yaparak hayata tutunuyor. Yaşam kaynağının el sanatları olduğunu, yaptığı eserleride büyük özveri ve titizlikle değerlendirdiğini söyleyen Gözükan, eserlerinin bir bölümünü Ordu\'ya gelen devlet büyüklerine hediye ettiğini, kalanının ise evinde sergilendiğini belirtti.
ESERLERİ TAMAMEN EL EMEĞİYLE YAPIYORUM
Kara fındık dalından hobi amaçlı sepet yapmaya başladığını, zamanla el becerisini geliştirerek çeşitliliğini artırdığını, yıllardır yaptığı eserleride hiç satmayarak biriktirdiğini kaydeden Mustafa Sabri Gözükan, \"Yaş artık ilerledi. Ömrümün büyük bölümünü bu mesleğe verdim. Emekli olduktan sonrada daha çok vaktim oldu daha çok şeyler yaptım. Eşim vefat ettikten sonra yalnız yaşadığım için bütün yaşam kaynağı benim için el sanatları oldu. Sepetleri ve ahşap süs eşyalarının çoğunu kökündeki lifleri kuvvetli olan kara fındık dalından yapıyorum. Onu yapmak hiçte göründüğü gibi kolay değil. Tamamen el emeğiyle, teknolojik alet kullanmadan, keski, bıçak, testere ile yapıyorum. Bunun yanı sıra taş oyma yöntemiyle yaptığım eserlerim var. Taş işçiliğide çok zor ancak eser ortaya çıktıkça ne kadar güzel şey yaptığınızı keşfediyorsunuz\" dedi.

EMİNE ERDOĞAN\'A DA HEDİYE VERDİ
Ağaç, tahta, fındık dalı ve taştan çeşitli figürlerle yaptığı el sanatlarını hiç satmayan, yıllardır evinde biriktirip sergileyen Mustafa Sabri Gözükan, eserlerini yurt içinde çeşitli sergilerde sergilediğini, bir yarışmada da mansiyon ödülü kazandığını kaydetti. Daha önceki yıllarda Ordu\'yu ziyaret eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan\'ın eşi Emine Erdoğan\'a da kendi yaptığı figürlü sepetlerden hediye ettiğini, Ordu Valiliği\'nin de el sanatlarına verdiği önem ve hediyelerle ilgili birçok kez kendisine plaket ve teşekkür belgesi verildiğini ifade eden Mustafa Sabri Gözükan şunları söyledi: \"Eskiden eserlerimi duyan bakmak için Ordu\'ya geliyordu. Artık çağ değişti, internet var. Şimdi gelen azaldı, artık internetten bakıyorlar. Bu eserleri merak edip belgesel halinde çeken yabancı televizyon kanalları da vardı. Yine zaman zaman geliyorlar, çekim yapıp gidiyorlar. Yeni nesil bu işlere ilgi göstermiyor, çırak yok, öğrenmek isteyen yok. Eserlerimin yaşatılmasını istiyorum. Yaptığım bir çok eseri çeşitli kuruluşlara hediye ettim. Bazıları da Ordu\'nun değişik yerlerinde sergileniyor. Tasarımı, projesi her şeyi tamamen hayal ürünü ve bana ait. Hiçbirinin benzeri yok, taklit değil. Hediyelik satın almak isteyenler çok var ama hiç satmıyorum. Ben bunu para kazanmak için değil sanat için yapıyorum. Ömrüm yettiği sürecede yinede ilgilenmeye devam edeceğim.\"

Görüntü Dökümü
------------------------------------
-Mustafa Sabri Gözükan ile röportaj
-Evinin içinde sergilediği el sanatlarından görüntü
-Mustafa Sabri Gözükan bıçakla yontmayla yaptığı el sanatları çalışmasından görüntü
-Yaptığı el sanatlarından genel görüntü

(SÜRE: 7.06 Dk ) (BOYUT: 421 MB)

Haber-Kamera: Nedim KOVAN-ORDU-DHA

=============================================================

5)KAYSERİ\'DEKİ BOMBALI SALDIRIDA YARALANAN ER, İŞ İSTİYOR 

KAYSERİ\'de geçen yıl Aralık ayında hafta sonu iznine çıkan askerleri taşıyan otobüse yapılan bombalı saldırıda yaralanan er Recep Güney, kendisine iş verilmesini istiyor. Saldırıda dalağından ve sağ elinden yaralanan Güney, \"İlkokul mezunuyum ve elektrikçiyim. Ancak rahatsızlığımdan dolayı bu mesleği sürdüremiyorum. Ağır işlerde çalışamıyorum. O nedenle zor durumdayım. İş istiyorum\" dedi.Kayseri 1\'inci Komando Tugay’ında vatani görevini yapan er Recep Güney, teröristler tarafından bindikleri otobüse yapılan bombalı saldırıda yaralandı. Saldırısı sırasında otobüsün orta bölümlerinde olduğunu belirten Güney, kendi imkanlarıyla otobüsün cam bölümünden çıktıktan sonra ambulansla Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ne kaldırıldığını ve burada tedavi altına alındığını belirtti. 3 gün yoğun bakımda kaldığını ifade eden Güney, \"Saldırı nedeniyle dalağımda yırtılma meydana geldi. Vücudumun bazı yerlerine şarapnel parçaları isabet etti. Tedavimin ardından memleketime döndüm\" dedi.
\'AĞIR İŞLERDE ÇALIŞAMIYORUM\'
Halen eski sağlığına kavuşamadığını ve bu nedenle de ağır işlerde çalışamadığını belirten Güney, şöyle konuştu:
\"Dalağımda yırtılma var. Eğilip, kalkarken rahat hareket edemiyorum. Soğuk havalarda dışarda zor duruyorum. Sağ elimin orta parmağında kırıklar olduğu için platin yerleştiler. Elimi çok rahat kullanamıyorum. İlkokul mezunuyum ve elektrikçiyim. Ancak rahatsızlığımdan dolayı bu mesleği sürdüremiyorum. Ağır işlerde çalışamıyorum. O nedenle zor durumdayım. İş istiyorum. Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı\'nın iletişim merkezine  durumumu anlatıp iş istediğimi belirttim. Onlar İŞKUR\'a yönlendirdi. İŞKUR\'ın verdiği işlerde şu an rahatsızlığımdan dolayı bana ağır geliyor, yapamıyorum.\"
Babası Kazım Güney de, \"Oğlum ilk yaralandığında herkes gelip vaatlerde bulundu. Ancak şu an halimizi hatırımızı soran yok. Ben emekli maaşımla zor geçiniyorum. Oğluma bir an önce iş verilmesini istiyorum\" dedi. 

Görüntü Dökümü 
----------------
- Recep Güney röp.
- Babası Kazım Güney röp.
- Genel ve detay

(Haber- Kamera: Atilla ATMACA EREĞLİ KONYA DHA)

=============================================

6)KAYBETTİĞİ EŞİNİN SON İSTEĞİYDİ, NEY KURSUNA BAŞLADI

TOKAT\'ın Erbaa ilçesinde 41 yaşındaki Hayriye Kayım Erdoğan, 2 yıl önce kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) rahatsızlığı nedeniyle vefat eden eşinin isteğini yerine getirmek için ney kursuna başladı. Uzun yıllar Almanya\'da çalışan 2 çocuk sahibi Hüseyin Erdoğan, 2009 yılında ilk eşini kaybetti. Emekli olduktan sonra memleketi Tokat\'ın Erbaa ilçesine döndü. Burada 2014 yılında bir arkadaşları vasıtasıyla tanıştığı Hayriye Kayım Erdoğan ile evlendi. Ancak KOAH rahatsızlığı bulunan Hüseyin Erdoğan 1 yıl sonra 68 yaşında yaşamını yitirdi. Erdoğan, ölmeden önce eşiyle zamanının büyük bölümün evinde Türk sanat ve tasavvuf müziği dinleyerek geçirdi. Hüseyin Erdoğan, eşinden ney üflemeyi öğrenmesini çok istedi ancak bu sağlığında mümkün olmadı. Bu duruma üzülen Hayriye Kayım Erdoğan, eşinin vefatından 2 yıl sonra Erbaa Belediyesi Sanat ve Meslek Edindirme Kursları (ESMEK) tarafından açılan ney kursuna kayıt yaptırdı. Diğer kursiyerler ile birlikte ney eğitimi almaya başladı. 
\'EŞİM ÇOK İSTİYORDU\'
Kursta ney çalışmalarını sürdüren Hayriye Kayım Erdoğan \"Eşim rahmetli olunca onun son isteğini yerine getirmek istedim. Benim de çocukluktan gelen bir isteğimdi bu. Böyle bir kursa 2 yıldır gitmek istiyordum. Geçen yıl kurs açılmamıştı. Bu yıl açılınca başvurdum. Eşim Türk tasavvuf müziğini çok seviyordu. Türk sanat müziğini de çok seviyordu. Biz evde dinlerdik, eşim çok huzur bulurdu. \'Ben gideyim böyle bir kursa\' demiştim. O da \'Git, ben çok isterim ney üflemeni\' demişti. Ama göremedi. Nasip olursa inşallah onun bu isteği yerine gelecek.\" dedi.Kursun ney eğitmeni Hüseyin Erkol ise Hayriye Kayım Erdoğan\'ın kısa sürede öğrenmesi için ellerinden gelen desteği vereceklerini belirterek, şu anda yavaş yavaş öğrenmeye başladığını dile getirdi.

Görüntü Dökümü:
----------------------
-Ney kursundan görüntüler
-Hayriye Erdoğan\'ın kurstaki görüntüleri
-Eşiyle fotoğrafı
-Konuşmaları
-Kurs eğitmeninin konuşması

Haber-Kamera: İbrahim UĞUR/ERBAA (Tokat), (DHA)

(190 mb)
======================================================

7)ÇEŞME\'DE 51 KAÇAK YAKALANDI 

İZMİR\'in Çeşme ilçesinden Yunanistan\'ın Sakız Adası\'na, lastik botla yasa dışı yollardan geçmeye çalışan yabancı uyruklu 51 kaçak, Sahil Güvenlik tarafından yakalandı.Çeşme Körfezi\'nde devriye görevi yapan TCSG 81 Sahil Güvenlik botu, bugün saat 04.00 sıralarında, Çiftlik Mahallesi açıklarında bir lastik botta kaçaklar olduğunu belirledi. Durdurulan botta aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 51 kaçak, Sahil Güvenlik botuna alınarak Çeşme İskelesi\'ne getirildi. İskelede kurulan çadıra alınan Suriye, Angola, Orta Afrika ve Mali uyruklu oldukları belirlenen kaçaklara üşümemeleri için battaniye dağıtırken, Uluslararası Göç Örgütü temsilcileri de yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşıladı. Halsiz ve yorgun olan kaçaklar, çadırın içindeki banklarda, birbirlerine yaslanarak uyuyakaldı. Kaçakların, işlemlerinin tamamlanmasının ardından İzmir İl Göç İdaresi Müdürlüğü\'ne gönderilecekleri bildirildi.

Görüntü Dökümü 
---------------------
-Kaçakların getirildikleri Çeşme İskelesi\'nde görüntüsü
-Yorgunluktan uyuya kalan kaçakların görüntüsü
-Genel ve detay görüntüler

(Haber-Kamera: Güneş ATAGÖZ / ÇEŞME (İzmir), (DHA)

=======================================================

8)HURDA METALLERDEN SANAT ESERİ

İZMİR Büyükşehir Belediyesi\'nin makine teknikerleri, hurdaya ayrılan makine, motosiklet, araba ve vinç parçalarını birer sanat eserine dönüştürdü. Paslı metallerden parıldayan heykeller yaratan usta eller, deve kuşundan yusufçuğa, gitardan baykuşa pek çok ilginç esere imzasını attı.Büyükşehir Belediyesi Makine İkmal Bakım ve Onarım Daire Başkanlığı\'nda görevli otomotiv teknikerleri, makine ve araçlardan çıkan atık malzemeleri sanat eserine dönüştürdü. Paslı malzemelerden heykel yaparak yaratıcılığın sınırlarını zorlayan teknikerler, her gün bambaşka fikirlerle yeni ürünler elde etme başladı. Boru anahtarını vidalarla birleştirip \'yusufçuk\', motor gücünü harekete dönüştürmeye yarayan çarklarla zincirleri bir araya getirerek \'deve kuşu\' heykeli yaratarak çöpe atılacak malzemelerden herkesin ilgiyle izlediği heykeller yapan usta eller, eserlerini ortaya koyarken iş makineleri ve endüstriyel makinelerin hurda metalleri dışında hiç bir malzeme kullanmıyor.Örneğin Vecihi adı verilen deve kuşu heykelinin yapımında 25 vites dişlisi, 25 vites manşonu, 35 vites senkromeç, 5 manşon göbeği, 2 eksantrik dişlisi, 5 avare dişlisi, 2 salıncak komple, 6 amortisör, 1 gergi ayağı, 8 kepçe kovan tırnağı, 1 metre kepçe yürüyüş zinciri, 3 gergi yayı, 2 TIR\'ların v kolu, 1 rulman, 1 rulman yatağı, 1 tel fırça, 2 metre bağlantı demiri, 20 metre çekme bağlantı zinciri, 1.5 metre köşebent profil, 2 denge kolu, 10 cıvata, 10 somun, 2 viraj rotu, 4 kaplin, 10 pul, 1 küçük ev tüpü, 2 bağlantı burcu, 4 kutu elektrot ve 1 de tabela bağlantı demiri kullanılmış.İzmir Büyükşehir Belediyesi\'nin ustaları, 1 büyük rulman, 2 senkromeç, 1 gergi zinciri, 1 düz paso, 18 cıvata, 7 somun, 1 led ışık, 1 bağlantı demiri, 1 silikon, açma kapama düğmesi, 1 adaptör ve 6 bağlantı çubuğu kullanarak güzel bir gitar heykeli ortaya koymuş.
Pırpır adı veilen Yusufçuk çalışması da boru anahtarı, 6 subap, 2 rulman, 1 metre bağlantı demiri, 2 metre geniş kalın taban saç, 2 metre yaprak saç, 6 metre profil demir, 2 yay, tabela sacı ince ve 4 tirbuşon cıvata ile ortaya çıkmış.
Hurda malzemeyi sanata dönüştüren Büyükşehir Belediyesi çalışanları Erdinç Genç, Mustafa Lodos, Erdinç Genç ve Serhan Ünal mesai saatleri dışında kalan zamanlarda yaptıkları bu çalışmaların kendilerini dinlendirdiğini ve izin verildiği sürece bu eserleri hazırlamayı sürdüreceklerini söyledi.

Görüntü Dökümü 
----------------
- Devekuşu heykeli yapım çalışmalarından görüntü
- Teknikerlerin heykelle birlikte poz vermesi
- Yusufçuk haykelinden ve yapımından görüntü
- Gitar heykelinden görüntü
- Diğer objelerden görüntü
Haber-Kamera: İZMİR, (DHA)

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir