Gündem

DHA YURT BÜLTENİ 3

Elanur'a çarpan sürücüsü film gibi araştırmayla bulundu ADANA polisi, 2 yaşındaki Elanur Tarhan'a kamyonetle çarpıp ölümüne neden olan sürücüyü, film gibi araştırma sonucu buldu

25 Ekim 2018 12:31

Elanur\'a çarpan sürücüsü film gibi araştırmayla bulundu

ADANA polisi, 2 yaşındaki Elanur Tarhan\'a kamyonetle çarpıp ölümüne neden olan sürücüyü, film gibi araştırma sonucu buldu.

Yüreğir ilçesi Çamlıbel Mahallesi\'nde 18 Eylül günü sokakta oyun oynayan Elanur Tarhan\'a kamyonetin çarptığını gören çevre sakinleri, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri, minik Elanur\'un yaşamını yitirdiğini saptadı. Polis ekipleri, çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye aldı. 100\'den fazla güvenlik kamerası kaydını izleyen ekipler, kazadan sonra sokaktan 2 kamyonetin çıktığını saptadı. Elanur\'a çarptığı üzerinde durulan 31 MA 3211 plakalı kamyonetin ise il dışına çıktığını ve Hatay\'ın Reyhanlı ilçesine gittiği belirlendi. Ekipler, Reyhanlı\'ya giderek Suriyeli Amır Harba (24) ile yanındaki Abdulmelik El Cevher\'i (23), yakaladı. İki şüpheli, Adana\'ya getirildi.

İKİ ARAÇTA DA İZE RASTLANMADI

Cinayet Büro Amirliği ekipleri, kamyonet üzerinde yaptığı incelemede küçük kıza ait bir bulguya rastlayamadı. Bunun üzerine ekipler, sokaktan çıkan diğer şüpheli araç olan ilçe belediyesine ait haşere ilaçlama aracı üzerinde de iz aradı. 2 araçta yapılan aramada ise hiçbir delil ve kan izine rastlanmadı.

İFADESİ ÜZERİNE TUTUKLANDI

Sorguya alınan Amır Harba, \"Mahallede sandalye satıyordum. Bir şeyin üzerinden geçtim, ama ben kasis veya taş sandım. Küçük kıza çarptığımı bilsem kesinlikle dururdum\" dedi. Adliyeye sevk edilen Harba verdiği ifade doğrultusunda tutuklandı.

DETAYLI İNCELEMEYLE ÇÖZÜLDÜ

Cinayet dedektifleri, Elanur\'un olay yerindeki kan izlerinden ve düşüş pozisyonundan yola çıkarak, küçük kıza başka aracın çarpmış olabileceği üzerinde durdu. Polis, ilaçlama aracında detaylı arama yaptı. Olaydan sonra birçok kez yıkanan ve Elanur\'a ait izlerin kaybolma ihtimali üzerine duran ekipler, detaylı bir olay yerin çalışması yaptı. Aracın tüm noktalarını titizlikle ve özel yöntemle inceleyen uzman polisler, jant içinde Elanur\'a ait DNA örneklerine rastladı.

SURİYELİ SÜRÜCÜ SERBEST KALDI

Daha sonra polisler, araç sürücüsü Ahmet Kavut\'u (31) Seyhan İlçesi Barboros Mahallesi\'ndeki evinde yakaladı. Cezaevinde bulunan Amır Harba ise savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Sorgulanan Kavut ise olay günü mahallede ilaçlama yaptığını, ancak küçük kıza çarptığını fark etmediğini söyledi. İşlemleri tamamlanan Kavut, çıkarıldığı mahkemece ev hapsine çarptırıldı.

Görüntü Dökümü
------------------------
- Trafik kazasında ölen elanur\'un fotoları
- Zanlının Adli tıp birimine getirilmesi
- Zanlının Adli tıp biriminden çıkışı

SÜRE:00\'56\"    BOYUT:104 MB
Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera:ADANA,(DHA)


======================================

3 bin yıllık antik kentin pazarı yeniden kuruldu

MUĞLA\'nın Yatağan ilçesindeki \'Gladyatörler Şehri\' olarak bilinen Stratonikeia Antik Kenti\'nde kurulan ve yöresel ürünlerin satışının yapıldığı pazar, vatandaşların ilgisini çekiyor.

Yatağan ilçesine bağlı Eskihisar Mahallesi\'ndeki, dünyanın en büyük antik mermer kentlerinden olan Stratonikeia Antik Kenti\'nin 1950 yılında boşaltılmasının ardından terkedilen pazaryeri, kentte düzenlenen etkinliklerde yeniden hayat buluyor. Kentin girişindeki 15. yüzyıldan kalma Şaban Ağa Camisi\'nin gölgesine kurulan pazarda, bölgede yetişen organik yöresel ürünler ve bölgedeki kadınların el işleri satılıyor.

Bölgenin ayakta kalan en büyük antik tiyatrosunu barındıran kentte düzenlenen etkinlikler sırasında kurulan pazarın bundan sonra sürekli hale getirilmesi için çalışmalar sürüyor. Antik Kenti ziyaret edenler, Karya\'dan itibaren Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait dükkanlara kurulan pazardan alışverişlerini yapabiliyor.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi\'ne alınan kentin her yıl gün yüzüne çıkarılan yeni eser ve yapılarla ziyaretçilerini büyülediğini belirten Stratonikeia Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt, pazar yerinde özellikle yakın döneme ait kalıntılar olduğunu ve buraya pazarın kurulmasının kente renk kattığını söyledi. Söğüt, antik kente gelenlerin, tamamı Osmanlı dönemine ait taş döşemeli yollarda gezerek tarihi yolculuğa çıkabileceklerini belirti, \"Stratonikeia Antik Kenti\'nde farklı dönemlere ait çalışmalar yürütüyoruz. Kentte kazı, restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapıyoruz. Burada sadece somut eserlerin ötesinde somut olmayan kültürel mirası da hikayeleriyle birlikte koruyalım istiyoruz\" dedi.

Cumhuriyet Dönemi\'nde \'Eskihisar\' olarak anılan antik yerleşim yerinin 68 yıl önce taşınmasıyla kentte sadece birkaç hanenin kaldığına dikkati çeken Söğüt, \"Köy meydanında 1950 yılına kadar buranın en büyük pazarı kuruluyordu. Şimdi bu tarihi alanda bulunduklarını bilmek ve insanların kendi organik ürünlerini satabilecekleri bir pazarın oluşturulması için girişimlerimiz var. Biz de bu alanın korunduğu ve zarar verilmediği sürece bunların tekrar yaşatılmasını istiyoruz. Böylelikle insanların daha çok kente gelmesini, tarihe dokunmasını ve bu kenti bütünüyle görmesini sağlamak istiyoruz\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Pazaryerinin görüntüsü
-Alışveriş yapanlardan görüntü
-Stratonikeia Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt ile röp.
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Burak Alper KUŞ / YATAĞAN (Muğla), (DHA)


======================================


DMD hastası çocuklarının yaşlandığını görmek istiyorlar

İZMİR\'de, genetik bir kas zayıflığı hastalığı olan Duchenne Musküler Distrofi\'li (DMD) çocukların aileleri, tedavi konusunda yurtdışındaki imkanların Türkiye\'de de sağlanmasını, sadece İzmir ve Antalya\'da bulunan Kas Hastalıkları Merkezleri\'nin çoğaltılmasını ve daha iyi hale getirilmesini istediklerini belirtiyor. Aileleler, en fazla 25 yaşına kadar yaşayabilen çocuklarının, yaşlandığını görmek istediklerini dile getiriyor.

Genetik bir kas zayıflığı hastalığı olan DMD erkek çocuklarında görülüyor. DMD\'li çocukların yakınları, hastalığın araştırılarak geliştirilmesi, yurt dışındaki imkanların Türkiye\'ye getirilmesi için destek bekliyor. Bu hastalığa yakalananların 25 yaşına gelemeden öldüğünü belirten DMD\'li çocukların yakınları, evlatlarını hayatta tutabilmek ve tedavi koşullarının iyileştirilmesi için seslerini duyurmaya çalışıyor.

\"BİLEREK YAŞAMAK ÇOK ZOR\"

DMD kas hastalığının 7-8 yaşında daha belirgin hale geldiğini, ancak şimdi 17 yaşında olan oğlu Kadircan Coşkun\'da bu hastalığın olduğunu 3 yaşındayken tesadüfen öğrendiğini söyleyen anne Ayla Coşkun, \"Kan tahlilinde kas yapısında bulunan bir protein olan CK enzimlerinin yüksek çıkması sebebiyle öğrendik. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi\'nde yapılan biyopsi sonucunda DMD hastalığı teşhisi konuldu. Bu hastalığın sonucunda erken yaşta çocuklarımız tekerlekli sandalyeye mahkum oluyor. Kalp kasları da tutulum yaşadığı için 20 yaşını çoğu çocuğumuz göremiyor. Bundan 2 hafta önce 15 çocuğumuzu kaybettik ve en büyüğü 20 yaşındaydı. Bunları bilerek yaşamak çok zor. Kadircan\'ın da pes ettiği zamanlar oluyor\" dedi.

Hastalığın tedavi edilmesini istediklerini belirten Coşkun, \"İzmir\'deki Kas Merkezi\'nin şartlarının iyileştirilmesini istiyoruz. Yurtdışında yapılan genetik çalışmaların burada da yapılmasını istiyoruz. İzmir ve Antalya\'da bulunan Kas Hastalıkları Merkezi\'nin diğer illerde de açılmasını talep ediyoruz. Oğlum şu anda ihtiyaçlarına yönelik kalp ilaçları kullanıyor. Fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinde egzersizler yapıyordu. Artık gidip gelme imkanı olmadığı için evde fizik tedavi görmesini talep ettik fakat bu ihtiyacımızı karşılayamadılar, evde eğitim hakkını kullanamadık. Kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Solunum cihazı devlet tarafından her hastaya yılda bir kez veriliyor, ancak kullanım süresi olan 6 ayın sonunda cihazın tekrar alınması aileleri maddi açıdan zorluyor. Engelli raporu çıkarmak istediğimizde heyetteki doktorların fazla bilgisi olmadığından dolayı düşük engel oranlarında rapor veriyorlar. Raporlar yeterli olmadığı için tedavi masrafları karşılanamıyor. Bu konularda da şartların geliştirilmesini talep ediyoruz. Zor durumdayız, devlet desteği ve şartların kolaylaştırılmasını istiyoruz. Çocuklarımızın yaşlanarak ölmesini istiyoruz. Çocuğumun öleceğini bilerek yaşamak çok zor. Yurtdışında mikro distrofi adlı kas eksikliğinin yüzde 80 seviyede giderildiği çalışmalar var. Biz de ülkemizde bu çalışmalardan faydalanmak istiyoruz\" diye konuştu.

\"GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE ERİYORLAR\"

İki çocuğu DMD hastası olan Derya Engin (33) ise \"Çocuklar ortalama 4 yaşına geldiğinde yamuk yürümeye başladı. Hamdi (9) de Mehmet (10) de giderek düşmeye ve yere yıkılmaya başladılar. İkisini de Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi\'ne götürdük. Orada kan tahlili yapıldı ve DMD teşhisi konuldu. İlk önce kortizon tedavisine başladık. Aynı zamanda büyüğünde yüzde 70 küçüğünde ise yüzde 50 zeka geriliği var. Gün geçtikçe daha kötüye gidiyorlar. Maddi durumumuz yeterli olmadığı için, çocuklarımızın tedavilerine destek olamıyoruz. Gözümüzün önünde eriyorlar. Ağlamaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Hayırseverlerden maddi destek bekliyoruz\" diye konuştu.

\"ÇOK ETKİN BİR TEDAVİ SEÇENEĞİMİZ YOK\"

DMD\'nin genetik kökenli bir hastalık olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Yıldırım Kale de, \"Kasların yapısında yer alan, kasın yapısını koruyan, çalışmasını sağlayan çok önemli yapılardan bir tanesinin yapımında bu hastalarda sorun oluyor. Kas yapısını koruyamıyor, giderek zayıflıyor ve çalışamaz hale geliyor. Genetik geçişte X kromozomuna bağlı olduğu için erkeklerde görülebiliyor. Maalesef çok etkin bir tedavi seçeneğimiz yok bu hastalarda. Ağırlıklı olarak destek tedavisi yapılıyor. Genellikle kalp kaslarında zayıflama meydana geliyor. Vücutta başka dezenformasyonların meydana gelmemesi için önleyici rehabilitasyon tedavileri uyguluyoruz. Mümkün olduğunca hastanın yaşam standartlarını yükseltecek tedbirler alınması gerekiyor. 3-4 yaşlarında çocukların hastalığa bağlı olarak yürümek istememesi aileler tarafından yanlış yorumlanabiliyor. Ama bir süre sonra bu çocuklar sık sık düşmeye ve koşamamaya başladığında hastalık anlaşılıyor. Ortalama 20 yaşlarında bu hastalar kaybediliyor. Kök hücre tedavileri gündemde\" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Ayla Coşkun ile röp.
- Derya Engin ile röp.
- Nörolog Yıldırım Kale ile röp.

Haber-Kamera: Hande NAYMAN, Melis KARAKUZULU / İZMİR, (DHA)

======================================

Sokak hayvanlarına kış desteği

İZMİRLİ gitarist Gökhan Özden\'in bir süredir düzenlediği \'hayvanlar için mama bağışı\' konseptli konserler ile yüzlerce kilo mama toplanıyor, barınaklara dağıtılıyor. Kış mevsimi başlamadan düzenlenen son konserde, müzikseverlerin getirdiği yaklaşık 350 kilo ağırlığındaki köpek maması Şopengazi Nebiha Deprem Hayvan Barınağı\'na teslim edildi.

Sokak hayvanlarına yardım amaçlı ücretsiz konserler veren rock müzik grubu Pislick Kedi ve hemen ardından sahne alan Nasty Beast, hem İzmirli müzikseverlere keyifli bir gece yaşattı hem de soğuk kış günleri için sokak hayvanlarına mama bağışı yaptı. Alsancak\'taki bir kafede düzenlenen konserde yaklaşık 200 hayvanseverin biraraya geldiğini söyleyen gitarist Gökhan Özden (33) 350 kilo köpek maması topladıklarını anlattı. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen konserde izleyicilerin getirdiği mamaları Şopengazi Nebiha Deprem Hayvan Barınağı\'na teslim ettiklerini belirten Özden, etkinliğe farklı şehirlerden gelenlerin de destek verdiklerini ifade etti. Projeye desteğini esirgemeyen herkese teşekkür eden Özden, \"Diğer müzik grupları ve muzisyen arkadaşlar da benzer organizasyonlar düzenlemeye başladı. Birbirimizle irtibat içindeyiz, birbirimizi destekliyoruz. Sokak hayvanları için yapılan her etkinlik çok huzur verici. Soğuk havalar geliyor, lütfen onlar için yardımlarınızı esirgemeyin\" diye konuştu. Havaların soğuması nedeniyle sokaktaki binlerce kedi ve köpeğin zor durumda olduğunu belirten Şopengazi Nebiha Deprem Hayvan Barınağı yetkilileri ise mama, kulübe ve su ihtiyaçları olduğunu söyleyerek duyarlı vatandaşlardan destek istedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Mamalardan görüntü,
-İzleyicilerden görüntü,
-Konserden genel ve detay görüntü,
-Şopengazi Nebiha Deprem Hayvan Barınağı yetkililerin konuşmasından görüntü.

Haber - Kamera: Nevra UÇKAÇ / İZMİR, (DHA)


======================================


Psikiyatri servisi koridorları sanat sokağına dönüştü

MANİSA Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi\'nde başlatılan proje kapsamında, koridor duvarlarına hastalar tarafından çeşitli resimler ve rengarenk figürler çizilerek adeta sanat sokağına dönüştürüldü.

530 yataklı Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi´nde yatan hastalar, tıbbi tedavinin yanı sıra sosyal faaliyetlere de tedavi ediliyor. Hastanede tedavi gören hastaların iyileşme sürelerine katkıda bulunmak ve terapi olmalarını sağlamak, hasta yakınlarına moral vermek ve bir yandan da hastanenin güzelleştirilmesi için hayata geçirilen proje kapsamında psikiyatri servisinin koridorları renklendi. Servisin koridor duvarları, hastalar tarafından tuval olarak kullanılıyor. Hastaların yaptığı birbirinden güzel resim ve figürler görenlerin beğenisini kazanıyor.

Hastanede yatılı olarak tedavi gören ve duvarlara terapi amacıyla resim çizen bir hasta, \"Burada çok güzel zaman geçiriyoruz. Duvarlara resimler çiziyoruz. Evler, ağaçlar, yapraklar figürleri çiziyoruz. Bu işle uğraşmak çok hoşumuza gidiyor\" dedi.

YAŞAM KALİTELERİNİN ARTTIRILMASI HEDEFLENİYOR

Başhekim Yardımcısı Uz. Dr. Cengiz Cengisiz, resimlerin hastalar üzerinde terapi etkisi yarattığını söyledi. Hastaların bu tür etkinlikler sayesinde topluma uyumlarının yeniden sağlanması noktasında önemli rol oynadığını ifade eden Uz. Dr. Cengisiz, \"Ruh sağlığı hastanemizde özellikle kronik psikiyatri hastalığı olan hastalarımıza ilaç tedavisinin yanında destekleyeci olarak rehabilitasyon hizmetlerine devam etmekteyiz. Şehzadeler Halk Eğitim Merkezi\'ne 8 usta öğreticimiz ve hastanemizde görevli ergoterapistle beraber bunu devam ettirmekteyiz. Rehabilitasyon hizmeti kronik psikiyatri hastalığı olan hastalarımızın, topluma entegrasyonu, kendilerinin toplumsal rollerinin yeniden sağlanması, yaşam kalitelerinin artması için gerekli olan bir aktivitedir. Biz de hastanemizde düzenli olarak bu tür tedavi yöntemlerini belli periyotlarla devam ettirmekteyiz\" diye konuştu.

\"MOTİVASYONU ARTIYOR\"

Hastaların duvarları boyamalarının güzel bir terapi yöntemi olduğunu vurgulayan Ergoterapist Cane Ceylan, \"Burada hastaların ilaç tedavisine ek olarak rehabilitasyon biriminde hastaların servislerden taburcu olmaları sonrasında toplumda aktif yer alıp, entegre olabilmelerini amaçlıyoruz. Hastalar serbest zamanlarını değerlendirmek için rehabilitasyona geliyorlar. Hastaların kendi ilgilerine göre aktivite seçtiriyoruz. Daha sonra aktivite performanslarını değerlendiriyoruz. Bunu yaparken hastaya taburcu olduktan sonra dışarıda istihdam alanı da sağlanmış oluyor. Hasta rehabilitasyon bölümünde yaptığı herhangi bir ürünü taburcu olduktan sonra satma imkanına sahip oluyor. Hastalarımız burada duvarlara boyama yaparak mutlu oluyor. Çünkü burada kendi ilgi ve isteklerine göre aktiviteler seçiliyor. Motivasyonu artıyor. Hastanın bu aktivitelerle serviste de uyumu sağlanabiliyor\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Hastane dışından ve içerisinden görüntü
- Psikiyatri servisinden görüntü
- Boyanan koridorlardan görüntü
- Hastaların çalışma sıralarından görüntü
- Hastadan röp.
- Başhekim Yardımcısı Uzman Dr. Cengiz Cengisiz röp.
- Ergoterapist Cane Ceylan röp.

Haber- Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA, (DHA)

======================================

Kırıkkaleli öğrenciler 5 bin fidan dikti

Erhan GÖĞEM/KIRIKKALE, (DHA)- KIRIKKALE Milli Eğitim Müdürlüğü Cumhuriyetin kuruluşunun 95’nci yıldönümü nedeniyle düzenlenen ‘5 Bin Fidan’ projesi kapsamında sedir fidanlarını toprakla buluşturdu.
Çullu Mahallesi mevkiinde düzenlenen fidan dikim törenine kentte 85 okulda öğrenim gören yaklaşık 2 bin öğrenci, öğretmen ve okul personeli katıldı. Törende konuşan Kırıkkale Valisi Mehmet İlker Haktankaçmaz, “Bugün burada bulunan bu topraklar sizinle şenlendi. Birazdan buralara sizlerin elleriyle fidanları dikeceğiz. 5 yıl, 10 yıl sonra buralara geldiğinizde şu kuru topraklar yemyeşil ormanlık alanlar olarak karşımıza çıkacak. ‘Ağaç dikerken kıyamet kopacak olsa ağacı dikmeye devam edin’ diye bir hadis var. Bu toprakları güzelleştirmek bizim görevimizö dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı, Özel Eğitim ve Rehberlik Genel Müdürü Ahmet Emre Bilgin ve Kırıkkale Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi’nin konuşmalarının ardından öğrenciler sedir fidanlarını toprakla buluşturmak için birbirleriyle yarıştı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Detay görüntüler öğrencilerden
Milli eğitim müdürü Yusuf tüfekcinin konuşması
Ahmet Emre Bilgin in konuşması
Vali M İlker Haktankaçmaz ın konuşması
Ağaç fidanı dikiminden görüntüler

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir