05 Nisan 2018 12:49
İZBAN\'daki arıza vatandaşı mağdur etti
İzmir\'de, banliyö taşımacılığında hizmet veren İZBAN trenlerinde saat 08.20\'de katener sistemindeki (enerji sağlayıcı sistem) arıza nedeniyle durdu. İşe gitmek için İZBAN\'a binen vatandaşlar arıza nedeniyle otobüsü tercih edince bu kez duraklarda yığılma yaşandı.
İzmir\'de toplu ulaşımın omurgasını oluşturan ve vatandaşların en çok tercih ettiği İZBAN\'da sabah işe gitme saatinde tren seferleri durdu. Saat 08.20\'de İZBAN\'a binen vatandaşlar yaklaşık 20 dakika tren içinde bekletildi. Arızanın katener sistemden (enerji sağlayıcı sistem) kaynaklandığını açıklandı ve yolcular vagonlardan indirildi. İstasyolarda yoğun kalabalık yaşandı. İZBAN\'daki arıza vatandaşları otobüslere yönlendirdi. Duraklarda birden yüzlerce kişi toplandı. Bu kez de otobüsler her yolcuyu alamadı. Şemikler-Menemen tarafında, saat 08.50 itibariyle trenler hareket etse de hareket edemeyen diğer vagonlar nedeniyle ulaşım aksadı. Arızanın giderilmeye çalışıldığı bildirildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
- İZBAN içinden detaylar
- İZBAN istasyonlarındaki kalabalıktan detaylar
- Vatandaşların vagonlardan inmesi
- Vatandaşların istasyonlarda yarattığı yığılma
- Vatandaşların otobüs duraklarında yarattığı yığılma
Haber- Kamera: Kadir ÖZEN/İZMİR,(DHA)
=========================================
Elektrik saatini okuyan görevliye pitbull saldırdı
Erzurum\'da Aras Elektrik Dağıtım şirketinde çalışan İdris Can, girdiği evde sayaç okuyup, fatura yazdıktan sonra giderken bahçedeki pitbull cinsi köpeğin saldırısına uğradı. Elindeki endeks okuma cihazıyla köpeğe vurarak kurtulan İdris Can\'ın parçalanan kolları ameliyata edildi
Olay 4 Nisan günü merkez Yakutiye ilçesindeki Muratpaşa Mahallesi\'nde meydana geldi. Mesai arkadaşları ile birlikte mahalleye dağılarak tek tek elektrik sayaçlarını okumaya başlayan evli 3 çocuk babası İdris Can (37) dört evin bulunduğu bahçeli bir eve girdi. Binada bulunan tek sayacı okuyup faturayı yazdıktan sonra çıkan Can, pitbulla karşılaştı. Zincirle bağlı olduğu ağacı söküp gelen pitbull Can\'ın yüzüne doğru hamle yaptı. Sol eli ile yüzünü koruyan Can sağ elindeki endeks okuma makinesi ile köpeğe vurmaya başladı. Bu kez sağ elini yakalayan Pitbull, Can\'ın kolunu parçaladı. Çamurdan ayağı kayıp yere düşen Can soğukkanlılığını koruyan yerden kalkıp köpeğe bu kez yumruklarla vurmaya başladı. Köpeğin elinden kurtulup uzaklaşan Can, haber verdiği arkadaşları ile birlikte Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine Acil Servis\'e götürüldü. Yapılan ilk müdahalenin ardından sağ kolunda tendon yırtığı oluşan Can ameliyata edildi. Yaklaşık 3 saat süren başarılı ameliyat sonrası Ortopedi Servisi\'nde tedavi alınan İdris Can, \"Arkadaşlarla ayrılıp sayaçları okuyorduk. Ben bahçeli eski bir binaya girdim. 4 ev vardı ama üçü boştu. Bir tek sayacı yazıp binadan bahçeye çıktım. Karşımda bağlandığı küçük bir ağacı yerinden söküp gelen pitbullu gördüm. Ne yapayım diye düşünürken üzerime saldırdı. Canımı zor kurtardım. Biraz cesaretim olmasa köpek kolumu parçalar belki de beni öldürürdü. Köpeğin sahibi hakkında şikâyetçi oldum\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-İdris Can\'ın ameliyattan çıkarılışı (cep telefonu)
-İdris can ile odasında röp
-İdris Can\'ın yakınları
-Hastanenin dış görüntüsü
(Süre:2.34 Dk / 288 MB)
Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM, (DHA)
==========================================
Türkiye\'nin tahıl ambarı Konya\'da, buğday ekim alanı azaldı
Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner, Türkiye\'nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya Ovası\'nda buğday ekim alanının 1 milyon hektardan 800 bin hektara kadar gerilediğini, verimliliğin ise düşmediğini belirtti.
Türkiye\'de 38 bin 873 kilometrekare yüzölçümüyle en büyük kent olan Konya\'da arazinin yüzde 55\'i tarım alanı olarak kullanılıyor. Konya\'da en çok tahıl ürünleri yetiştirildiğin de Türkiye\'nin tahıl ambarı olarak biliniyor. Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner, Türkiye\'nin tahıl ihtiyacının yüzde 10\'unun Konya Ovası\'ndan karşılandığını belirtti. Ovada son yıllara oranlara oranla buğday ekim alanının daraldığını ifade eden Ataiyibiner, şunları söyledi: \"Konya Ovası, Türkiye’nin tahıl ambarıdır. Yaklaşık olarak Türkiye’nin ürettiği tahılın yüzde 10’unu üretiyoruz. Toplam alanda bu yüzde 10\'luk miktar, üretim miktarıdır, üretim alanı değil. Yaklaşık olarak uzun yıllardır Konya ovasında 1 milyon hektar alanda buğday üretimi yapılmış. Buda şundan dolayı 2 milyon hektarın üzerinde arazimiz olmasına karşılık, kuru tarım yapılan alanların çok geniş olması ve kuru tarım alanlarında da bir yıl nadas, bir yıl ekim yapılmasından dolayı münavebe yapılmak zorunda. Münavebeden dolayı da yaklaşık olarak arazimizin hemen hemen yarısına yakın bölümünde tahıl üretimi yapmaktayız. Ağırlıklı olarak ekmeklik buğday ve makarnalık buğday üretmekteyiz. Uzun yıllar ortalaması 1 milyon hektardan son yıllarda yaklaşık 800 bin hektara doğru ekim alanlarında bir düşüş kaydedilmiş. Bunun nedeni şudur; Buğdayın değerini kaybetmesi değil, münavebeden dolayı bazı ürünlerle değişim yapılması. Özellikle sulu alanlarda çiftçinin buğdayın yerine sulu alanlarda alternatif ürünlere girmesidir.ö
GEÇEN YIL 2,5 MİLYON TON BUĞDAY ÜRETİMİ YAPTIK
Ekim alanının azalmasına rağmen verimlilikte azalma olmadığını ifade eden Ataiyibiner, Konya’nın buğday rekoltesinin 2 milyon olduğunu ve geçen yıl 2,5 milyon ton buğday üretim ortalamasını geçtiklerini belirtti. Ataiyibiner, “Geçtiğimiz yılki TÜİK raporlarındaki ihracat, ithalat dengesine baktığımız zaman Türkiye tarihinde ilk defa geçen yıl mısır ithalatı yapmadı. Bunun altında yatan sebepte özellikle İç Anadolu ve Konya çiftçisinin ciddi manada mısır üretimi yapmasıdır. Bunlarla birlikte düşündüğümüzde buğday ekim alanlarımız düşmekte, endüstriyel ürünler dediğimiz alternatif ürünlere doğru yönelme fazlalaşmakta. Buğdayda, geçtiğimiz yıl üretim rekoltemiz yaklaşık 2,5 milyon tondur. Türkiye ortalamasında 20 milyon ton buğday üretimi yapılırken, Konya’nın ortalaması uzun yıllara baktığımızda 2 milyon tondur. Bu da yüzde 10’unu karşılamaktadır. Geçtiğimiz yıla bakarsak Türkiye’nin buğday üretimin içerisinde Konya’nın buğday üretimi 2,5 milyon tonla artmış durumda. Buğday ekim alanları azalmasına rağmen üretim kapasitemiz artmaktadırö diye konuştu.
UN SATIŞINDA DÜNYA BİRİNCİSİYİZ
Türkiye’nin un satışında dünya birincisi olduğunu da belirten Ataiyibiner, “Türkiye buğday üreticisi bir ülke aynı zamanda un üreticisi de bir ülkedir. Ne kadar buğday üretirsek üretelim aynı zamanda buğday ithal edip un satan bir ülkeyiz. Şu an da un satışında dünya birincisi bir ülkeyiz. Buğday üretiminde Türkiye hem buğday üretimine devam edecek hem de buğday ithaline devam edecek ki ihracatımız bu seviyede devam edebilsinö dedi.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
- Ali Ataiyibiner röp.
- Ekim alanından detay
Haber- Kamera: Tolga YANIK KONYA,(DHA)
===========================================
Güler Yücel, hayatının hikayesini yazdı
Türk şiirinin usta isimlerinden Can Yücel\'in Muğla\'nın Datça ilçesinde yaşamını sürdüren eşi Güler Yücel, 83 yıllık hayatını kitaplaştırdı.
Ankara Bilim, Kültür, Eğitim, Araştırma, Uygulama, Üretim ve İşletme Kooperatifi Kalkınma Atölyesi tarafından hazırlanan ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan, \'Olduğu Gibi /Güler Yücel\' isimli kitap, ülkenin en aykırı şairlerinden biriyle 43 yıl (1956-1999) evli kalan ve ondan 3 çocuk dünyaya getiren Güler Yücel\'in hayatını anlatıyor. Usta şairin kaleminden adına onlarca şiir yazılan Güler Yücel, çocukluk yıllarıyla başladığı hayat hikayesinde, Can Yücel ile evli olduğu hayatının en önemli 43 yılını ve sonrasında Can\'sız geçen yıllarıyla beraber 83 yıllık bir yaşanmışlığı, tüm gerçekliğiyle kitabında anlatıyor. Otobiyografi niteliğindeki kitapta, Güler Yücel\'in gençlik yıllarından fotoğraflar olduğu kadar, üç çocuğunun babası Can Yücel ile Eski Datça\'dan hatıraları ve elbette kendi fırçasından hayatını konu alan resimleri yer alıyor. 1000 adet basılan kitap 161 sayfadan oluştu.
GELECEĞE NOT DÜŞMEK İÇİN HAYATINI KİTAPLAŞTIRDI
Kitabı 2 yıl önce yazmaya karar verdiğini söyleyen Güler Yücel, \"Hayatımın, acı ve çile dolu anları kadar tatlı ve keyifli anları da bu kitapta yer aldı. Ben, 1935\'te Fatih\'te bir Boşnak Mahallesi\'nde dünyaya gözlerimi açtım. Ailem, eski Yugoslavya göçmenlerindendir. Kitabı yazmayı düşündüğün günlerde; Rum bir kadın, eski Datça Mahallesi\'ndeki evime ziyarete geldi. Evi görmek istiyordu. Yıllar önce ailesinin bu evde yaşadığını söyledi. Eve buyur ettim, çok duygulandı. Kendisini teselli ederken, benim ailemin de, eski Yugoslavya\'daki evlerini bırakıp, Türkiye\'ye geldiğini anlattım. Karşılıklı birbirimizi teselli ettik. O zaman bu kitabı yazmaya karar verdim. Hayat böyle bir şey. Bir yerde bırakıyor, bir yerde devam ediyor. Esas olan devamlılık. Geleceğe not düşmek adına hayatımı kitaplaştırdım\" dedi.
EDEBİYATÇI DEĞİLİM
Kendisini edebiyatçı olarak nitelendirmediğini ifade eden Yücel, \"Ben edebiyatçı değilim, resim yaparım. Bedri Rahmi Eyüboğlu\'nun talebesiyim. O\'ndan, resim adına çok şey öğrendim. Türkiye\'nin en iyi sanatçılarından biriydi. Hem Doğu\'yu hem de Batı\'yı çok iyi bilirdi. Eski Datça\'ya gelince, bir atölye kurup resimler yapmaya başladım. Can\'ın, resme hiç kabiliyeti yoktu. O şiir yazarken ben de resimler yaparak oyalanıyordum. Çok resmini yaptım. Hayatımı kaleme almaya karar verince o resimlerin bazılarını kitaba aldım. Kitapta yer alan resimler çok beğenildi. Şimdi, ilk kez bir resim sergisi açmak için hazırlık yapıyorum. Aynı zamanda kitabın imza günü olacak. Ben sanatçı olma iddiasında değilim. Kendime \'sanatçı\', \'ressam\' denilmesini sevmem. Tersi, bana tüccar hissi veriyor. Hem kitapta, hem de resimlerimde yaşadığımı, kendime dokunan şeyleri konu aldım. Sana dokunan şey, gerçekten dokunuyorsa ve sen bunu aksettirebiliyorsan, başkasına da dokunuyor\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
- Usta şair Can Yücel\'in Datça\'daki evinden görüntü
- Can Yücel\'in kitaplığından görüntü
- Güler Yücel ile röp.
Haber- Kamera: Mehmet ÇİL / DATÇA (Muğla), (DHA)
=============================================
Erkekler şişi, kadınlar matkabı elinden düşürmüyor
Türkiye\'de ilk kez Akdeniz Üniversitesi bünyesinde kurulan, 60 yaş üstü vatandaşların girebildiği Tazelenme Üniversitesi\'nde erkekler örgü dersini, kadınlar ise tamirat dersini vermeden sınıfı geçemiyor.
Tazelenme Üniversitesi, ilk kez Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan tarafından TÜBİTAK desteğiyle 81 ilde yürütülen GeroAtlas çalışması kapsamında Akdeniz Üniversitesi bünyesinde geçen yıl kuruldu. Yaşlıların ihtiyaçlarına göre hazırlanan ders programında felsefe, tarih, teknoloji, biyoloji, tıp, kimya, ziraat, eczacılık, sosyoloji, psikoloji, nöroloji, diyabet gibi dallarda ders veriliyor. Bunun yanı sıra erkekler yemek pişirme ve örgü, kadınlar ise tamir dersleri alıyor. Örgü ve tamir dersini tamamlayamayanlar, bir üst sınıfa geçemiyor. Öğrencilerin bu yıl programına \'işaret dili\' dersi de eklendi.
ÖRGÜ ÖNEMLİ BİR ZİHİN ÇALIŞMASI
Gerontoloji Bölümü Kurucusu Prof. Dr. İsmail Tufan, 2006 yılında Tazelenme Üniversitesi\'nin fikrinin oluşmaya başladığını söyledi. 2 bin 844 kayıtlı öğrencileri bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Tufan, 861 öğrencinin kesintisiz eğitimlere katıldığını aktardı. Bilimsel bulgular sonrasında erkeklere örgü, kadınlara ise basit tamir işleri dersi koyduklarını aktaran Prof. Dr. İsmail Tufan, “Örgü örmek önemli bir zihin çalışmasıdır. Örgüyü örerken sanki satranç müsabakası yapıyormuşçasına zihin çalışıyor. Ayrıca erkekler yemek pişirme sanatını öğreniyor. Kadınlar tamir dersinde ufak tefek tamir işlerini kendi başlarına yapabilir seviyeye geliyor. Özgüvene sahip oluyorlar\" diye konuştu.
BUNAMA TEHLİKESİNİ AZALTIYOR
Tazelenme Üniversitesi\'nin yaşam boyu öğrenme programı olduğunu dile getiren Prof. Dr. İsmail Tufan, şöyle devam etti:
“Bu üniversite yaşam boyu öğretim açısından çok önemli bir proje. Cambridge Üniversitesi\'nin bir araştırmasına göre eğitim öğretimi içinde bulunan 60 yaş üstü insanların yüzde 11 daha alzheimer ve bunama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Yaşam boyu eğitim programı bizi öğrenerek yaşlanma programına hazırlıyor. Zihinsel, psikolojik ve bedensel olarak daha kaliteli bir yaşam sürmemize zemin hazırlıyor. Bu açıdan Tazelenme Üniversitesi yüksek öğretim kurumunun gelecekte Türkiye genelinde eğitim programı haline gelmesini istiyoruz.\"
EVDE ÖRMEYE DEVAM EDİYOR
Tazelenme Üniversitesi\'nin erkek öğrencileri, ilk kez ellerine aldıkları şişlerle harikalar yaratıyor. Kazaklarını ören erkekler, torunları ve eşleri için örmeye devam ediyor. Örgüleri ve şişleriyle renkli görüntüler oluşturan erkeklerden emekli mühendis Metin Haksever (69), \"Bu örgü işinde çok mutluyum. Evde de örmeye devam ediyorum. Eşim beni bu işe yönlendirdi, ben \'örgü öremem\' dedim. Şimdi yapabiliyorum ve mutluyum. İlk defa elime şiş aldım. Hırka, şal ördüm kızıma. Şimdi de başka bir kızıma bere örüyorum\" dedi.
EMEKLİ ASKER ÖRGÜSÜNÜ YANINDAN AYIRMIYOR
Emekli astsubay Fuzuli Çevik başlangıçta çok zorlandığını söyledi. Çevik, “Kimse örgü işini öğrenmek için bu yaşı beklemesin. Erkekler bence çok daha önce öğrenmeli. Beynimizin iyi çalışması için faydalı bir şey. Yaptığım işlere daha iyi uyum sağlamamı sağladı. Örgümü yanımda taşıyorum. Hastane ziyaretinde başka bir kadını örgü yaparken gördüm, ben de hemen örgümü çıkardım ve kendisinden yardım istedim. Önce abes karşılıyorlar ama zamanla alışıyorlar. Kızım yardımcı oldu, o da benim sayemde kendini geliştirdi. Ben erkeğin kadın işini kadının da erkeğin işini yapmasını öneririm. Biri vefat ettiğinde diğeri onun işini yapabilmeli\" diye konuştu.
\'TEPKİM GEREKSİZ ÇIKTI\'
Emekli bankacı Adnan Özmetin de dersler arasında örgü olduğunu söylediklerinde büyük tepki gösterdiğini kaydetti. Özmetin, “Bir erkeğin böyle bir iş yapamayacağı düşüncesine sahip olduğum için kızmıştım. Tepkinin gereksiz olduğunu bu işe başladıktan sonra anladım. Kazak, atkı, bere örünce tepkinin yersiz olduğunu gördüm. Örerken sadece buna odaklanıyorsunuz. Yoğun mesai harcıyorsunuz. Rahatlama hissediyorum. Ailem çaktırmadan dalga geçiyor olabilir. Evde yapmaya devam ediyorum\" dedi.
KADINLAR MATKABI ELİNDEN BIRAKMIYOR
Kadınlar da atölyede matkap, çekiç, testere ve tornavida ile tamir işlerinde yeteneklerini sergiliyor. Derste öğrendiklerinin evde uygulamasını yapan kadınlar, yapabildiklerinde ise çok mutlu oluyor. Ev hanımı Feriha Şehirkahyasıoğlu (61) “Okula geldikçe kendimi daha çok işe yarar hissettim. Önce yalnız hissediyordum kendimi, şimdi bir amacım var. Buraya gelmek için koşturuyorum. Hem eğleniyor hem öğreniyoruz. Daha önce tamir ekipmanlarını kullanmamıştım. Hepsini burada öğrendik. Çok faydalı oldu. Tablo koymak için matkapla duvara delik açtım. Vidalama ve çivileme işi yapıyorum\" diye konuştu.
BOZULAN MENTEŞELERİ ONARDI
Zühre Yılmaz da tamiratı burada öğrendikten sonra evde denemeye başladığını söyledi. Yılmaz, “Çivi çakmayı bile bilmiyordum. Buraya geldikten sonra birçok şeyi yapabiliyorum. Patlayan ampulü kendi başıma değiştirebiliyorum. Kendimi evde hiçbir işe yaramayan bir yaşlı olarak görmek istemedim. Hiç kaçırmadan derslere geliyorum. Dolabın menteşeleri bozulunca elime matkabı alıyorum, çok güzel yapamasam da tamir ediyorum\" dedi.
\'ERKEKLERE ORANLA DAHA BAŞARILILAR\'
Kadınlara tamir dersini veren AÜ Ahşap Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Emin Doğan, öğretirken hiçbir zorluk çekmediğini söyledi. Doğan, “Erkeklere oranla daha başarılı, becerikliler. Kendi tamir işlerini görebilecek kadar eğitim veriyoruz\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------------
-Merkez dış plan görüntü
-Erkeklerin şiş ile örgü örmelerinden görüntü
-Birbirlerine yardım etmeleri
-RÖP 1: Fuzuli Çevik
-RÖP 2: Adnan Özmetin
-RÖP 3: Prof. DR. İsmail Tufan
-Kadınların sınıfından görüntü
-Kadınların ders dinlerken görüntüsü
-Testere ile ağaç kesmelerinden görüntü
-RÖP 4: Feriha Şehirkahyasıoğlu
-RÖP 5: Zühre Yılmaz
-RÖP 6: Emin Doğan
-Detaylar
586 MB///- 05.21 (HD)
Haber: Hasan DEMİRBAŞ-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)
==============================================
Sanatın iyileştirici gücüne inandılar
İzmir\'deki sanat terapisine katılanlar resim yaparak sorunlarından sıyrılıyor. Psikolojik problemlerinden kurtulmak isteyen 10 kadın ve İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü yükümlüsü 12 madde bağımlısı genç, sanatın iyileştirici gücünden yararlanıyor.
Resim öğretmeni ve sanat terapisi uzmanı Burcu Bostancıoğlu\'nun atölyesine aynı amaç için gelenler boyalarla buluşup duygularını sanat yoluyla dışa vuruyor. Psikolojik bir rahatsızlığı gidermek, zor durumlarla baş etmek için başlatılan tedavi sürecinin sanatla sürdürüldüğünü ifade eden Burcu Bostancıoğlu, sanatın iyileştirici gücüne inanların resim ve boyalar ile aynı havayı teneffüs ederek birbirleriyle etkileşimde bulunduğunu söyledi. Madde bağımlılığı nedeniyle denetimli serbestlik çatısı altında cezai sorumluluklarını yerine getiren 15-24 yaş aralığındaki 12 kişinin de sanat terapisinden yararlandığını söyleyen Bostancıoğlu, \"Adalet Bakanlığı 2005 yılından itibaren madde bağımlısı çocuklara, cezaevlerine mahkum edip toplumsal yaşamdan koparmak yerine ailelerinin yanında imza karşılığında 1 yıl boyunca cezalarını tamamlama hakkı verdi. 6 ay boyunca resim terapisi yaptık ve sanatın onlara kattığı etkileri psikolojik testlerle gösterdik. Madde bağımlılığı dünyanın sorunu. Burada bağımlılık düzeyi yüksek olanlara yataklı tedaviden sonra destek veriliyor. Uyuşturucuyu bir kez denemiş yada üzerinde bulunan kişiler de aynı durumu tekrar etmemeleri koşuluyla terapiden faydalanabiliyor. Çok olumlu sonuçlar alıyoruz\" dedi.
HEM ÇALIŞIP HEM EĞİTİM ALIYORLAR
Terapinin bir ekip işi olduğunu, testleri çözümleme yeteneğine sahip klinik psikolog, sosyolog ve sanat terapistinin birlikte çalıştığını anlatan Bostancıoğlu, elde edilen verilerin raporlaştırıldığını ve sanatın pozitif etkilerinin kanıtlandığını söyledi. Çalışmadan önce gençlere psikolojik tarama testleri ve sosyal uyum ölçekleri yaptıklarını ifade eden Bostancıoğlu, terapi sonunda aynı testler uygulandığını ve verilerin derecelerine bakıldığını belirtti. Yaklaşık 3.5 yıldır madde bağımlısı gençlere sanat terapisi uyguladığını anlatan Bostancıoğlu, şöyle konuştu:
\"Onların en büyük sorunu çevre ve ekonomik sorunlar. Bir işte çalışamıyorlar ve bu sıkıntılı süreçte okulları yarım kalıyor. Günümüzde üniversite mezunları bile iş bulamazken ortaokul terk olan çocuklara kimse iş vermiyor. Yeşilay Cemiyeti Bağımlılıkla Mücadele Mali Destek Programı\'na \'Bir Umut Ol\' projesi ile başvurduk ve Türkiye 3\'üncülüğü aldık. 4 aydır bu proje yürütülüyor. Onlar resim çalışmasının yanında haftanın iki günü ön muhasebe, beden dili ve diksiyon eğitimi alıyor. 3 kız çocuğu işe yerleşti. İkisi Ticaret Odası\'nda hem çalışıp hem burda eğitime geliyor. Amacımız 12\'sini de işe yerleştirmek. Proje ekime kadar devam edecek.\" Hiçbir hatanın affedilemez olmadığına dikkat çeken Burcu Bostancıoğlu, \"Biz destek olmazsak daha kötü yollara başvurabilirler. Bu çocuklar madde geçmişleri olsa da ağır hastanelik vakalar değil. Böylesine ciddi bir sorunun pozitif etkilerini raporladım. Kayıplar yaşayanları bedenen ve ruhen sanatla iyileştirebiliyoruz\" diye konuştu.
DEPRESYONU ATLATTILAR
Sanat terapisine katılan Sezer Avcı (61) da çocuğunun beyin kanaması geçirmesi üzerine zor günler yaşadığını belirterek, \"Evde ona bakarken benim de psikolojim bozuldu. Kendime de zaman ayırmam gerektiğini düşünerek buraya geldim. 4 aydır geliyorum. Yeni arkadaşlar tanıdım. Çok mutluyum ve kendimi iyi hissediyorum\" dedi. Diz ameliyatının ardından bastonlarla ayakta durabildiğini ve bir travma yaşadığını anlatan Necla Sezgin (58) ise \"İki yeğenimi de kaybetmenin acısını yaşadım. Diz ameliyatından sonra bastonla yaşıyordum. Buraya ağır bir depresyonla gelmiştim. Resim yapmak beni hayata bağladı\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Sanat terapisine katılıp resim yapanlardan görüntü,
-Burcu Bostancıoğlu ile röp,
-Sezer Avcı ile röp,
-Necla Sezgin ile röp.
Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)
=============================================
Çocuklarının isteği onu oyuncakçı yaptı
Aydın\'ın Efeler ilçesinde anaokuluna giden çocuklarının okulda gördüğü oyuncakları bulamayınca ahşaptan kendi yapan 37 yaşındaki Hüseyin Çevik, oyuncakçı oldu. İlk olarak evinin bir bölümünü atölyeye çeviren, sonra sanayide açtığı işyerini modern makinelerle donatan Çevik, seri üretime geçerek oyuncak yapmaya başladı.
Çocuklarının arzusunu yerine getirmek için başladığı oyuncak sektöründe patron olan 3 çocuk babası Hüseyin Çevik, 3 yılda seri üretime geçti. Yaptığı ağaçtan oyuncaklar, başta anaokulları olmak üzere çocukların ilgisini çekiyor. Tamamen ağaçtan yapılan oyuncakların sağlığa zararlı olmadığını belirten Hüseyin Çevik, \"Üç yıl önce kızlarım okullarında gördükleri denge oyununu benden almamı istedi. İstedikleri oyuncakları çok aradım ama bulamadım. Ben de ağacı ve ağaç işlemeyi çok sevdiğim için kendi evimin bir bölümünde hobi olarak oyuncaklar yapmaya başladım. Kendi çocuklarıma onların istedikleri oyuncakları yaptım. Onların mutluluğunu gördükçe daha çok heveslendim. Çevremden aldığım tepkiler doğrultusunda da çok olumlu sonuçlar ortaya çıktı. Yaptığım oyuncaklar beğenildi. Daha sonra bu işi nasıl profesyonelleştirebiliriz ve pazara nasıl sunabiliriz ile pazarda böyle bir açık var mı onun araştırmasını yaptık. Yaptığımız araştırmalar sonucunda Türkiye\'de böyle bir eksiğin olduğunu fark edince kendi çocuklarımıza ve kendi ülkemize oyuncak yapmak için işi geliştirmeye başladık. Daha büyük makineler ve birlikte çalışacağımız personelle şu anda üretimimize devam etmekteyiz\" dedi.
\"ÇEŞİT SAYISI ARTACAK\"
Sanayide otomasyon sistemi üzerinde 15 yıl çalıştığını, oyuncakçı olduktan sonra bu işe yoğunlaştığını ifade eden Çevik, \"Şu anda 33 çeşit oyuncak üretimi yapıyoruz. Yaptıklarımızı araştırarak eğitmenlere danışarak hangi oyuncağı daha profesyonel nasıl yapabiliriz, çocukların daha iyi gelişmesini sağlamak için nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz onun hesabını yaptık. Her geçen gün oyun portföyüne yeni oyunlar ve oyuncaklar eklemeye çalışıyoruz\" dedi.
ÖNCE ONLAR OYNUYOR
İki kadın bir erkek usta ile işlerini sürdüren Çevik, \"Önce yapacak olduğumuz oyuncağı tasarlıyoruz. Bilgisayar üzerinde çizimlerini gerçekleştiriyoruz. Daha sonra gelen kereste makineye bağlanacak şekilde hazırlıklar yapıyor, çizdiğimiz çizimleri parça üzerine uyguluyoruz. Sonra yapılan oyuncağı çocuklarla oynuyoruz. Oyuncakların neresi kolay veya zor onu değerlendirmeye alıyoruz. Üzerindeki düzenlemeleri yaptıktan sonra ise üretime geçiyoruz. Yapılan oyuncaklar son halini alana kadar birçok işlemden geçiyor. Şu anda yaptığımız oyuncakları Türkiye\'nin birçok ilindeki anaokullarına yolluyoruz\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------------------------
- Oyuncak atölyesinde yapılan çalışmalardan görüntü
- Oyuncaklar ve Hüseyin Çevik ile röp.
- Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Burhan CEYHAN / AYDIN, (DHA)
==============================================
3 dakika 20 saniyede 4 rakibini tuş edip, Türkiye şampiyonu oldu
Antalya\'da denizde 5 kilometre yüzüp, otomobil iterek antrenman yapan milli güreşçi Ece Tekin (20), Türkiye şampiyonasında ilk rakibini 36 saniye, ikincisini 8 saniye, üçüncüsünü 1 dakika 8 saniye, finaldeki rakibini ise 1 dakika 28 saniyede tuş edip, Türkiye şampiyonu oldu.
Ece Tekin, 4 yıl önce arkadaşının antrenmanını izleyince heveslenip, güreşe başladı. Katıldığı şampiyonalarda kazandığı madalyalarla milli takıma seçilen Ece, Türkiye şampiyonu unvanının da sahibi oldu. Ece\'ye ailesinin gösterdiği ilgiyi kıskanarak güreşe başlayan kardeşi Eda da önemli başarılar elde etti. 3 yıldır katıldıkları ulusal ve uluslararası yarışmalarda derece kazanan Eda- Ece kardeşler, ata sporu güreşte kadın sporcular orak iz bırakmayı hedefliyor.
SU ALTINDA KAYA TAŞIYIP, KARADA OTOMOBİL İTİYOR
Antrenör Şerafettin Uysal gözetiminde günde 6 saat antrenman yapan Ece Tekin, komando eğitimini andıran zorlu çalışma metotlarıyla şampiyonalara hazırlanıyor. Sabah antrenmanına denizde başlayan Tekin, ısınmak için kısa süreli güreşin ardından 5 kilometre yüzüyor, su altında kaya taşıyıp, sahilde koşuyor. Orman ve dağda koşuya devam eden Ece Tekin, güç kazanmak için antrenörüne ait otomobili de yolda iterek sabah antrenmanını tamamlıyor. Sıradışı antrenman programıyla şampiyonalara hazırlanan genç sporcu, akşam ise 4 saat salonda kuvvet ve teknik çalışmayla günü tamamlıyor.
RAKİPLERİNE MİNDERİ DAR ETTİ
Ece Tekin, Yalova\'da düzenlenen Genç Bayanlar Türkiye Güreş Şampiyonası\'nda, rakiplerine minderi dar etti. Şampiyonada 59 kilo kategorisinde mücadele eden Tekin, ilk rakibini 36 saniye, ikincisini ise 8 saniyede tuş etti. Bir üst turdaki rakibini 1 dakika 8 saniye, final maçında ise 1 dakika 28 saniyede tuş eden Ece Tekin, altın madalya kazandı. Bir güreş müsabakası 6 dakika olmasına rağmen Ece Tekin, şampiyonada mindere çıktığı 4 müsabakada rakiplerini toplam 3 dakika 20 saniyede tuş etti. Ece Tekin, bu başarısıyla Türkiye\'de benzeri az bir başarıya adını yazdırdı.
HEVESLE, KISKANÇLIKLA GÜREŞE BAŞLADILAR
Arkadaşına heveslenerek güreşe başladığı dönemde zayıf olması nedeniyle antrenörünün kendisine güvenmediğini anlatan Ece Tekin, \"Yetenekli olduğumu düşünmediler. Zayıftım, güreşçi görünümüm yoktu. Antrenmanlara gelmemem için antrenörüm ağır idmanlar uyguladı. Ben de hırs yaptım, azmettim. Türkiye şampiyonu oldum, uluslararası turnuvalara katıldım. Dünyada söz sahibi olmak istiyorum. Yıl sonunda Avrupa şampiyonasına katılıp, birincilik hedefliyorum. Daha sonra dünya şampiyoluğunu kazanmak istiyorum. Hayalim 2020 Tokyo Olimpiyatları\'nda mücadele etmek. Bu hayalimi gerçekleştirip, Türkiye\'yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------
- Ece Tekin\'in ısınırken
- Ece Tekin yüzerken
- Ece Tekin ve eğitmeni suda antrenman yaparken
- Ece Tekin\'in koşu yaparken
- Ece Tekin halatla araç çekerken
- Ece Tekin\'in araç inmesi
- Ece Tekin\'in halatla tırmanışı
- Ece Tekin\'İn minderde antrenman yapması
- Röp: Ece Tekin
- Ece Tekin müsabaka görüntüsü
577 MB// (HD)
Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA,(DHA)
===============================================
ÖZEL-Yaşlı ve engellilere özel bisiklet üretiyor
Kayseri\'de bisiklet ve motosiklet tamiri ustası Ertan Cengiz (54), yaşlı ve engelliler için tasarladığı 4 tekerlekli bisikletlerin seri üretimine geçmeyi planlıyor.
Kayseri\'nin merkez Melikgazi ilçesi Gülük Mahallesi\'nde bisiklet ve motosiklet tamir atölyesi bulunan Ertan Cengiz, engelli ve yaşlılar için özel bisiklet yapıyor. Cengiz, yurt içi ve yurt dışından çok sayıda sipariş aldığını belirtitği 4 tekerlekli bisikletlerin seri üretimine geçmeyi düşündüğünü söyledi. 40 yıldır sektörün içinde olduğunu belirten Ertan Cengiz, \"Müşterilerimize özel imalatlar yapıyoruz. Eli, kolu ve bacağı olmayan müşterilerimizin kişiye özel isteği üzerine bisikletler üretiyoruz. Yurt içinden ve yurt dışından ürün talebimiz oluyor. Yalnızca bisiklet değil, bazen ihtiyaca göre daha önce piyasada hiç görülmemiş özel ürünler de üretiyoruz. İnsanlardan olumlu dönüşler alıyoruz. Bizi özgürlüğümüze kavuşturdun, Allah razı olsun diyorlar. Bu durum da bize mutluluk veriyor\" diye konuştu. Bisiklete binmeyi sevdiğini ve yaşlılık sürecinde bisiklete binememe durumu nedeniyle ürünü tasarladığını ifade eden Cengiz, \"Yaşlıların rahatlıkla binebileceği bir bisiklet olmadığı için bu ürünü tasarladım. Bisikleti 3 bin 500 ile 5 bin TL arasında satışa çıkaracağım\" dedi. Ürettiği bisikletin yurt dışında daha pahalı olduğunu söyleyen Cengiz, \"Yurt dışında buna benzer yapılan özel ürünlerin fiyatı ülkemizdeki fiyatların çok üstünde. Amerika\'da, tasarladığım ürünün fiyatı 6 bin ile 8 bin dolar arasında değişiyor. Orada pahalı olmasına rağmen buradan daha çok talep oluyor. Ülkemizde gelir seviyesinin düşük olmasından dolayı herkes bu ürünlere rağbet göstermiyor\" dedi.
Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Bisiklet üreticisi Ertan Cengiz ile röportaj
-Ertan Cengiz\'in tasarladığı 4 tekerlekli bisikletle tur atması
-Bisiklet ekipmanları olan jant tamiri ve bisiklet göbeğinin düzlenmesi
- Atölyede yer alan ekipmanlardan görüntü
-Genel detay
4 Dakika 56 Saniye / 302 MB
Haber-Kamera:Samed Aydın SUN/ KAYSERİ,(DHA)
© Tüm hakları saklıdır.