Gündem

DHA YURT BÜLTENİ-2

1)NOEL BABA'DA HEYECANLANDIRAN TAPINAK ANTALYA'nın Demre İlçesi'ndeki Aziz Nikolaos Anıt Müzesi'nin zemin katında hiç bozulmamış tapınak keşfedildi

03 Ekim 2017 13:05

1)NOEL BABA\'DA HEYECANLANDIRAN TAPINAK

ANTALYA\'nın Demre İlçesi\'ndeki Aziz Nikolaos Anıt Müzesi\'nin zemin katında hiç bozulmamış tapınak keşfedildi. Jeoradar ve tomografi çekilerek elde edilen sonuçlar sonrası İtalya\'ya götürüldüğü iddia edilen Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaos\'un asıl kemiklerinin burada olabileceği iddia ediliyor.Ortodoks inancına sahip Hristiyanların yanı sıra çok sayıda yerli ve yabancının ziyaret ettiği Demre\'deki Aziz Nikolaos Anıt Müzesi\'ndeki son buluntular, heyecan yarattı. Müzenin zemininde yapılan jeoradar ve tomografi araştırmalarında hiç bozulmamış tapınak ortaya çıktı. Antalya Rölöve ve Anıtlar İl Müdürü Cemil Karabayram, Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaos\'un İtalya\'ya kaçırıldığı söylenen kemiklerinin, bu yeni buldukları tapınakta olabileceğine yönelik önemli bulgulara ulaştıklarını söyledi.
TAPINAK BEKLENMEYEN BİR YAPIYDI
Cemil Karabayram, restorasyon çalışmaları kapsamında çok ciddi veriler elde edildiğini belirterek, bilimsel olarak böyle bir beklenti içinde olmadıklarını aktardı. Aziz Nikolaos\'un 4\'üncü yüzyılda orada gömülü olduğuna yönelik ellerinde bilgi olduğunu dile getiren Karabayram, 529 yılında da kilisenin içinde olduğu alanda büyük bir deprem meydana geldiğini kaydetti.
3 METREYE KADAR AŞAĞI İNİYOR
Karabayram, depremden sonra 9 ve 10\'uncu yüzyıllarda kiliseye ek alanlar yapıldığını belirterek, şöyle devam etti:
\"Kilise bölümünün altında yeni bir bölüm tespit edildi. Bütün bilimsel veriler ortaya çıktı. 1,5 metreden başlayıp 3 metreye kadar inen yeni boşluklu alan tespit edildi. Kutsal alan dediğimiz bölümün altında çok özel bölüm bulundu. Burada bu veriler ışığında yıkılmış olmayan, kalıcı bir malzeme bütünlüğü bulundu. Aziz Nikolaos Kilisesi altında çok ciddi tapınak ortaya çıktı. Eğer verileri 3 ay içinde sonuçlandırırsak girilebilecek alanları ortaya çıkaracağız.\"
KUTSAL YAĞ ARANIYOR
Prof. Dr. Yıldız Ötüken\'in 1990\'lı yıllarda burada bir araştırmada yağ bulduğuna yönelik çalışmaları olduğunu hatırlatan Karabayram, \"O dönem bir yağ buluyor. O yağ, ölen kutsallar için dökülen bir yağdı. Onun verilerine de ulaşmaya çalışıyoruz. Eğer orada o yağ bulunmuşsa demek ki oraya müdahale edilmemiş demektir. O alanda geçiş güzergahı da bulundu. Bir mezar odasının olması çok yüksek ihtimal\" dedi.
\'İMPARATORUN GİZLEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ\'
Dünyanın her an Aziz Nikolaos ile yeni gelişmelere sahne olabileceğini kaydeden Karabayram, Aziz Nikolaos\'un kemiklerinin burada olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu kaydetti. Karabayram, şöyle devam etti:
\"Dünyaya yeni bir not düşecek bir çalışmanın temeli atılıyor. Antalya\'ya iyi bir müjde vermeye hazırlanıyoruz. Yeni kazı için verilerin daha güçlü olması lazım. Tapınak, mozaikli ve bezemeli alanın altında kaldığı için burayı da korumamız lazım, alta girebileceğimiz başka bir alan bulmamız gerekiyor. Dokunulmamış, bozulmamış, sadece depremden etkilenen bir yapı bulundu. Aziz Nikolaos\'un altında tapınak olduğu artık çok net, geçiş güzergahı da özel taşlarla kapatılmış bir alan var. Deprem olduğunda mezarı burada korundu. Çalınabileceğini düşündüğü için dönemin imparatoru tahminimizce burayı gizledi\" diye konuştu.
\'İTALYANLAR BAŞKA BİR RAHİBİN KEMİKLERİNİ GÖTÜRMÜŞ OLABİLİR\'
İtalyanların başka bir rahibin kemiklerini Bari\'ye götürme olasılığının yüksek olduğuna dikkati çeken Karabayram, \"Çünkü burada gizli yeni bir mezar odası dikkat çekti\" dedi.
AZİZ NİKOLAOS KİMDİR?
Milattan sonra 3\'üncü yüzyılın ikinci yarısında Patara\'da doğup Myra\'da (Demre) piskoposluk yapmış olan Aziz Nikolaos\'ın dini kişiliği öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamış, başta eski Rusya Çarlığı olmak üzere Avrupa\'nın birçok ülkesinin en popüler azizi olmuştur. Almanya\'nın Freiburg, İtalya\'nın Bari ve Napoli kentleri ile tüm Sicilya adasında özel saygı duyulan Aziz Nikolaos, Hollanda ve İngiliz dillerinde Santa Klaus olarak tanınmış, bunlar sayesinde ABD\'de New York\'u koruyan azizlerden biri sayılmıştır. Avrupa\'nın kuzey ülkelerinde çocukların koruyucusu ve sevindiricisi Noel Baba geleneği Aziz Nikolaos inancıyla bütünleştirilerek yarı dini ve çok popüler efsanevi bir tip yaratılmasına sebep olmuştur.

Görüntü Dökümü
----------------------
Dış pilan görüntüsü
Müze içersindeki kazı çalışmalarından detay görüntü
Kazıyı gerçekleştiren hoca röleve müdürünün inceleme görüntüsü
Müze içersindeki lahitlerden ve işlemelerden görüntü
Ziyaretçilerden görüntü
Röleve vğe anıtlar müdürü cemil KARABAYRAM le röp
Detaylar
861 MB /// 9.33\"

 Haber: Hasan DEMİRBAŞ- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA, (DHA)

=================================================

2)SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİNDEN SAMAN İTHALATI

İZMİR İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, artan saman fiyatları nedeniyle Bulgaristan ile 9 bin tonluk saman ithalatı anlaşması yaptı. Saman gemilerinden ilki 1 Ekim\'de limana yanaştı. Birlik Başkanı Ahmet Kocaağa, \"Yem fiyatları düşürülsün ki et fiyatları düşsün, tüketimi artsın. Pahalı ürünün tüketimi düşer. İnşallah önümüzdeki günlerde Türkiye içinde hayvanlarımız çoğalır, ithalata gerek kalmaz, daha ucuz daha uygun maliyetli etlerimiz olur\" dedi.
İzmir İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, bölgedeki üreticilerin saman bulamaması, bulunan samanın da fiyatının yüksek olmasından şikayet etmesi üzerine, ithalat arayışına girdi. Birlik yönetimi yüksek saman fiyatları nedeniyle çareyi Bulgaristan\'dan saman ithal etmekte buldu. Bulgaristan\'a giderek temaslarda bulunan Birlik yönetimi, 9 bin ton saman ithalatı için anlaşma yaptı. İlk geminin 1 Ekim\'de İzmir Alsancak Limanı\'na yanaştığını söyleyen Birlik Başkanı Ahmet Kocaağa, \"Üreticilerimizin saman ihtiyaçlarını karşılama adına, saman yetişen bölgelerdeki üreticiyle görüşülerek alışveriş yapılıyordu. Ancak bu yıl samanın üreticide değil, aradaki esnaflarda. Bu esnaflar da bugün samanı göndereceğiz diyor ertesi gün göndermiyor, fiyatı sürekli değiştiriyor. Samanın ton başına fiyatı 700-750 liraya çıktı. Fiyatın sürekli değişmesi üzerine biz de yönetim olarak üreticinin maliyetini düşürmek adına Bulgaristan\'dan 9 bin ton saman bağlantısı kurduk. 1 Ekim\'de ilk gemimiz geldi. Önce İzmir sonra bölgedeki ihtiyacı olan üreticilerimize dağıtmaya başladık. Bu samanın dağıtımını ton başına 525 liradan yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde ikinci gemi gelecek, aynı şekilde devam edeceğiz\" dedi. 
\"TÜRKİYE\'DE SAMAN KITLIĞI VAR\"
Türkiye\'de saman kıtlığı olduğunu belirten Kocaağa, \"Türkiye\'de hububatın değiştiğini görüyoruz. Tane veren tohum çeşitleri değiştiği için sap kısaldı. Sap kısa olunca Türkiye\'de saman kıtlığı oldu. Yetişen saman da tüccarın elinde. Biz de getirdiğimiz samanları üreticiye dağıtıyoruz\" diye konuştu. 
\"YEM FİYATLARI DÜŞÜRÜLSÜN Kİ ET FİYATLARI DÜŞSÜN\"
Et fiyatının yüksek olmasından kendilerinin de memnun olmadığını belirten Kocaağa, şunları söyledi: \"Maliyetimiz çok yüksek. 15-20 gün içerisinde akaryakıta 2 kez zam geldi. Üretim akaryakıtla, elektrikle, gübreyle oluyor. Hayvanların su içmesi bile elektrikle oluyor. Yem maliyetleri çok yüksek. Bir yandan üretici, öbür yandan da tüketici memnun değil. Yem fiyatları düşürülsün ki et fiyatları düşsün, tüketimi artsın. Pahalı ürünün tüketimi düşer. İnşallah önümüzdeki günlerde Türkiye içinde hayvanlarımız çoğalır ithalata gerek kalmaz, daha ucuz daha uygun maliyetli etlerimiz olur.\" 

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Ahmet Kocaağa ile röp. 
- Limandan görüntü
- Saman getiren geminin görüntüsü
- Samanların limana indirilmesi
- Genel ve detay görüntüler

Haber: Timur TARLIĞ - Kamera: Yasin TİNBEK / İZMİR, (DHA) 

=================================================

3)47 YILLIK EŞİNE BÖBREĞİNİ VERDİ

ANTALYA\'da 72 yaşındaki Mehmet Çay, 6 çocuk sahibi 47 yıllık eşi 62 yaşındaki Saadet Çay\'a böbreğiyle can verdi.Afyonkarahisar\'ın Çobanlar İlçesi Göynük köyünde oturan 6 çocuk annesi Saadet Çay\'a, 1 yıl önce böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. İki böbreği de işlev görmeyen ve diyalize bağlı yaşamaya çalışan Saadet Çay\'ın rahatsızlığı ilerleyince çiftçilik yapan eşi Mehmet Çay böbreğini verme kararı aldı. Çift, Akdeniz Üniversitesi Organ Nakli Merkezi\'nde yapılan kontrollerinin ardından ameliyata alındı. Mehmet Çay\'dan alınan böbrek, 47 yıllık eşi Saadet Çay\'a nakledildi. Saadet Çay eşinden nakledilen böbrekle sağlığına kavuştu.
DÜŞÜNMEDEN BÖBREĞİNİ VERDİ
Eşinin sağlığı için hiç düşünmeden böbreğini verme kararı aldığını söyleyen Mehmet Çay, \"Bunu yaparken kimseye danışmadım ve sormadım. Çünkü 47 yıl elini bırakmadığım ve ilk günkü gibi sevdiğim eşim çok şükür şu an herhangi bir sorun yaşamıyor\" dedi.
BÖYLE BİR EŞ VAR MIDIR
Eşini çok sevdiğini ve ona 47 yıl önceki sevgisinin hiç azalmadan sürdüğünü söyleyen Saadet Çay, \"Böyle bir eş var mıdır, bilmiyorum. Çocuklarım ve torunlarımla daha uzun yaşamam için tereddüt etmeden böbreğini vereceğini söyledi. 16 ay önce gerçekleşen nakil ameliyatın ardından aralıklarla kontrole geliyoruz. İkimizin de sağlık sorunu yok. Doktorlarımıza, tetkiklerimiz sırasında bize yardımlarını esirgemeyen koordinatör Nilgün Bilal hanıma teşekkür ediyorum. Bizim bugün sağlıklı olmamız için çalışan tüm hastane çalışanlarına teşekkür ediyorum\" diye konuştu.
İLERİ YAŞTA BAĞIŞA ÖRNEK
İleri yaşta bağış için Mehmet Çay\'ın en güzel örnek olduğunu söyleyen Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi ve Organ Nakli Merkez Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, Türkiye\'de 70 bine yakın böbrek nakli bekleyen hasta bulunduğunu, bu sayının her geçen gün arttığını söyledi. Prof. Dr. Aydınlı, böbrek hastalarınıı en iyi tedavi etme yönteminin organ nakli olduğunu söyledi.
KADAVRADAN BAĞIŞ YETERSİZ
Asıl organ naklinin kadavradan olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Aydınlı, kadavra bağışının Türkiye\'de yetersiz olduğunu ve bu nedenle canlı organ bağışçılarına yöneldiklerini söyledi. Canlı nakillerin de talebi karşılayamadığını aktaran Prof. Dr. Aydınlı, Türkiye\'de yılda yaklaşık 3 bin civarında böbrek nakli yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Aydınlı, \"Organ, hastaları diyalizden kurtarıyor. Örneğinde de gördüğümüz gibi bağışçı ve alıcı sağlıklı ve hayatlarına diyalizsiz devam etme imkanı sunuyor\" dedi.

Görüntü Dökümü
-----------------------
Çay çiftinin görüntüsü
RÖP 1: Saadet Çay
RÖP 2: Mehmet Çay
Çay çifti hastane bahçesinde yemek yerken görüntüsü
228 MB - 02.02
Haber-Kamera: Erol AKKIR/ANTALYA,(DHA)

==========================================================

4)ZEYTİN SİNEĞİNE KARŞI HAVADAN İLAÇLAMA

BALIKESİR\'in Edremit Körfezinde zeytin sineğine karşı ilaçlamalara başlandı. Ayvalık, Gömeç, Burhaniye ilçeleriyle başlayan ilaçlama çalışmaları, Havran ve Edremit\'le devam ediyor. 
Edremit Körfezi\'nin ana gelir kaynağı zeytincilik sektörü, bu yıl da zeytin sineğine karşı yapılan ilaçlama için bedel ödemedi. Daha önceki yıllarda Ziraat Odaları tarafından dekar başına zeytincilerden toplanan ücretlerle yapılan ilaçlamalar, 3 yıldan beri Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından zeytincilik sektörüne destek olmak amacıyla ayrılan bütçeyle sağlanıyor. Bu yıl 3 milyon 500 bin liralık bütçeyle zeytin sineği zararlısına karşı mücadeleye başlanıldı. Edremit Körfezi\'nde 5 uçağın katıldığı ilaçlamalar, bölgede bulunan 12 milyon zeytin ağacını kapsayacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Balıkesir İl Müdürlüğü personellerinin gözetiminde gerçekleşen uçuşlar, Koca Seyit Havalimanından gerçekleştiriliyor. 
Edremit\'te zeytinliklerin tepelik ve engebeli arazilerde olması nedeniyle ilaçlamaların ağırlıklı olarak havadan gerçekleştirilirken, bazı bölgelerde karadan ilaçlamalar da yapılıyor. Balıkesir\'in Güney Marmara Bölgesi olan Bandırma ve Erdek zeytinliklerinde ise personelin çalışmaları sonucu zeytin sineği popülasyonunun eşik değerin altında seyretmesi nedeniyle henüz bir çalışma yapılmadı. Ancak popülasyonun artması halinde bu bölgede de çalışmaların başlayacağı açıklandı.
DİKER: \"EN ÖNEMLİ HASTALIK\"
Bölgede 3.5 milyon lira maliyetle başlanan ilaçlamaları yerinde inceleyen Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi ve Edremit Ziraat Odası Başkan Vekili Ali Yılmaz Diker, havadan yapılan ilaçlamanın zeytin ağaçları için daha faydalı olduğunu söyledi. Zeytin sineği hastalığının, zeytin hastalık ve zararlılarının en önemlisi olduğunu belirten Diker, hasadın yaklaştığı dönemlerde bu zararlının ortaya çıktığını söyledi. Diker, \"Edremit Körfezi\'nde başlanan uçakla mücadele çalışmalarının takibini ve yerinde incelemesini yapmaktayız. Büyükşehir Belediyesi tarafından aktarılan para ile Güney Marmara Zeytin Zararlıları ile Mücadele Birliği ve Balıkesir Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü\'nün yaptığı tespit ve kontrollerin sağladığı veriler neticesinde, zeytin sineği popülasyonunun yükseldiği dönemlerde uçakla mücadele çalışmaları yapılmakta\" dedi.
\"MÜCADELE DEĞER KAZANDIRIYOR\"
İlk sene çok başarılı bir ilaçlama yaptıklarını söyleyen Diker, geçen sene ilaçlamaya biraz geç başlanması ve kuraklığın da etkisiyle ürün kalitesinde biraz kayıp yaşandığını söyledi. Bu yıl 1 haftalık bir gecikme olduğunu söyleyen Diker, sözlerini şu şekilde sürdürdü: 
\"Bu yıl da çeşitli nedenlerle bir hafta geç kalındı. Ama yine de son derece yararlı bir çalışma. Zeytin sineği mücadelesi, üreticinin kaynaklarına çok büyük değer kazandırmaktadır. Üreticiler, bu ilaçlamayı yer aletleriyle yapamamaktadır. Bu çok zordur. Bu sebeple zeytin sineği vurgununa yakalanan ağaçlardaki mahsulde hem kalite hem de dane kaybı yaşamaktadır. Bu şekilde elde edilen zeytinyağları da yüksek asitli oluyor. Bu da ülke ekonomisine kayıp ve kalitesiz ürün demektir. Uçakla yapılan mücadele, çevreye daha az zarar vermektedir. Önümüzdeki yıllarda kullanılan ilaçlarında organik olması yönünde çalışmalar yapacağız. İlaçlama çalışmalarının maliyeti tamamen Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanarak üreticiye hiçbir maliyeti yoktur\" 

Görüntü Dökümü:
----------------------
- Genel detaylar
- Uçakların ikmali ve kalkış detayları
- Ali Yılmaz Diker röp
- Zeytinlik detayı

(Haber- Kamera: Fatih Emrah ERDOĞAN / EDREMİT (Balıkesir), (DHA)

=====================================================

5)KÖTÜ NİYETLİ İNTERNET KULLANICILARININ KORKULU RÜYASI, \"SANAL DEVRİYE\" EKİBİ 24 SAAT GÖREVDE 

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, internet ortamında suçlulara karşı etkili müdahale yürütmek amacıyla oluşturdukları, \"Sanal devriye\" ekibi ile haftanın 7 günü 24 saat çalıştıkları belirtildi.  Sanal ortamda terör, çocuk istismarı, devlet büyüklerine hakaret, yasadışı bahis gibi suçları önlemek için kurulan ekip, internet üzerinde bu tür suçları işxleyenleri de kısa sürede tespit ediyor. Emniyet Müdürlüğüne bağlı Siber Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri sanal dünyada da suçluların korkulu rüyası haline geldi. Bilişim teknolojileri kullanılarak önleyici hizmet ve suçlu tespiti amacıyla şube müdürlüğüne bağlı oluşturulan ve adına, \"Sanal devriye\" denilen ekipler, 24 saat internet ortamında suçlu arıyor. Sanal devriye ekipleri gelen ihbarların yanı sıra internet üzerinden çocukları değişik vaatlerle şantaj yoluyla kandıran, cinsel istismarda bulunan, cinsel içerikli müstehcen görüntü veya yazıları çocuklara gösteren, okutan ve yayan ve kullanımını sağlayan, sosyal paylaşım sitelerinden yapılan hakaret, e-mail yoluyla kişileri başkalarına karşı onur kırıcı, küçük düşürücü ifadelerle şeref ve saygınlığına saldırı yapmak, devlet büyüklerine hakaret, kumar oynanması için imkan sağlama yasa dışı bahis ve kumar sitesi oluşturmak, gibi sanal ortamda işlenen suçlarla ilgili haftanın 7 günü 24 saat esasına göre çalışıyor.
 Diyarbakır Siber Şube müdürlüğüne bağlı \"Sanal devriye\" ekipleri, ayrıca internet ortamında FETÖ, PKK, DEAŞ gibi terör örgütleri mensuplarına yönelik çalışma yapıp, her gün yüzlerce sosyal paylaşım sitelerinden yapılan paylaşımları da tespit ederek ilgili birimlere bildiriyor.
Siber polisler, Terörle Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele gibi şube müdürlüklerinin yaptığı kritik operasyonlarda ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesinde kilit rol oynarken, şüphelilerden elde edilen delillerin CD, DVD, flash bellek, harici disk, hard disk, cep telefonu ve dijital verileri ile cihazları dijital delil inceleme laboratuarlarında inceleyerek, suç tespiti yaparak suçluların kısa sürede yakalanmasını sağlıyor. Siber Suçlarla Mücadele şube dürülüğü ekiplerinin çalışması ile sanal ortamda işlenen binlerce olay rahatlıkla çözülebiliyor.

Görüntü Dökümü:
----------------------
-Siber Suçlarla mücadele Şubesinden detaylar
-Sanal devriye ekiplerinin internetteki devriye gezmesi
-Sanal ortamda suçlu aramaları
-Dijital veri laboratuarından detaylar
-Dijital verilerin incelenmesi
-Muhabir anons 
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera:Canan ALTINTAŞ-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,(DHA)

=====================================================

6)HIRSIZLIĞA GELİP KORKTUKLARI KÖPEĞİ BÖYLE ÇALDILAR ÇALDILAR

Bursa\'da bir mermer işletmesine giren hırsızlar işletmeci kardeşlere ait 2 yaşında Roky isimli Dogo Argantino ırkı köpeği çaldı. Hırsızlık anı ise güvenlik kameralarına yansıdı. Köpeğin sahibi kardeşler her yerde \'Arkadaş gibiyiz\' dedikleri köpeklerini arıyorlar. Merkez Yıldırım ilçesi Şirinevler Mahallesi Ankara Caddesi üzerindeki Kadir Türkmen ve kardeşi Ömer Türkmen\'in sahibi olduğu mermer işleme ve satış üzerine çalışan işletmeye gece saat 03.20 sularında hırsızlık amacıyla 5 kişi geldi. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülere göre; saldırgan ve koruyucu tavırlarıyla bilinen köpekten ilk yaklaştıklarında korkan hırsızlar köpeğin bulunduğunu alandan uzaklaştı. Daha sonra köpek için yiyecek bir şeyler alıp geri gelen hırsızlar köpeği yiyecek vererek sakinleştirip havlamasına engel oldu. Hırsızlardan üçü etrafı gözlemek için iş yerinin çevresine dağıldıktan sonra ikisi köpeğin yakınlarında kalmaya devam etti. Uluslararası alanda \'Beyaz Ölüm Meleği\' olarak da anılan güçlü köpeğe, hırsızlar, önce uzakta kalıp tepkisini kontrol ettikten sonra köpeğin yanına giderek tasmasını bağlı olduğu direkten çıkartıp köpekle beraber kaçmaya başladı.
Sabah saatlerinde işyerinde köpeği göremeyen sahibi Kadir Türkmen ise durumu hemen polis ekiplerine bildirdi. Türkmen yaptığı açıklamada, yavruluk çağından bu yana 2 yıldır çok severek baktıkları, yetişkinlik çağında ise hırsızlığa karşı caydırıcılık için köpeği Roky\'e iş yerinde bakmaya başladıklarını söyledi. Roky ile arkadaş gibi olduklarını belirten Türkmen, \" Neredeyse doğduğu günden beri bizimle beraber haliyle arkadaş gibi olmuştuk. Roky\'nin çalınması çok üzücü bir olay.\" dedi. Türkmen kardeşler her yerde köpeği Roky\'i aramaya başladı. Polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Hırsızların gelişi, köpeğe mama vermeleri ve köpeği çalma anları, iş yerinden detaylar, köpek ve işyeri sahibi ile röportaj

Enver Fatih TIKIR/BURSA, (DHA) - 

SÜRE: 4 dk 42 sn

BOYUT: 526 MB

=======================================================

7)23 AYLIK DOWN SENDROMLU İNCİ SU\'NUN ATATÜRK SEVGİSİ

TEKİRDAĞ\'da 23 aylık down sendromlu İnci Su\'nun Atatürk sevgisi, sosyal medyada büyük ilgi topladı. Annesinin sosyal medya hesabında paylaşılan, Atatürk fotoğrafını öpen minik İnci Su\'nun yer aldığı video, binlerce kişi tarafından beğenildi.
Tekirdağ\'da matematik öğretmeni 30 yaşındaki Süreyya Ülkü Güler, eşiyle 2012 yılında evlendiklerini ve ilk bebekleri İnci Su\'nun 2015\'te dünyaya geldiğini belirtti. Doğuma kadar bebeğin down sendromlu olacağını bilmediğini aktaran Süreyya Ülkü Güler, İnci Su\'ya 3.5 aylık hamileyken merdivenden düştüğünü ve acil olarak hastaneye götürüldüğünü belirterek, “Oradaki doktor yaptığı tetkiklerde bebeğin ense kalınlığının fazla olduğunu, sorun olabileceğini ve kendi doktoruma bunu iletmemi istedi. Ben de doktoruma ilettim. Ancak doktorum ısrar ve inatla kendi ölçümlerinin doğru olduğunu ve bir sorun olmayacağını söylemişti\" dedi. Doğumdan sonra bebeğin down sendromlu olduğunu öğrendiğinde şok yaşadığını anlatan Güler, şunları kaydetti: “Tabi ki çok ağladım. Çünkü böyle bir şeye hazır değildim. Eğer hamileyken bunu öğrenseydim yine İnci Su\'nun doğmasına izin verirdim ama hazırlıklı olurdum. Lohusalık dönemimi hep ağlayarak geçirdim. Böyle bir bebeğe nasıl bakabileceğimi bilmiyordum. Bakamayacağımı düşünmüştüm. Doktor hakkında suç duyurusunda bulunduk. Amacımız tazminat filan değil. Sadece doktor kusurunun tespit edilmesi.\"
HAYATIMIN ALTININ ÜSTÜNDEN GÜZEL OLDUĞUNU ÖĞRETTİ BANA
İnci Su\'nun down sendromlu olduğunu öğrendiğinde hayatındaki her şeyin alt üst olduğunu, işe bile gidemeyeceğini, bebeğiyle ömrümün sonuna kadar evde kalacağını düşündüğünü anlatan Güler, sözlerine şöyle devam etti:
“İnci yanıma geldiğinde morardığı için hemen yoğun bakıma alınmıştı. Onu öpmeye bile korktum. 2 gün sonra sağlıkla hastaneden çıktığımızda doya doya öpüp kokladım. Bir down sendromlu çocuğun annesi olmak bize çok şey kazandırdı. İnci bende negatif olan her duyguyu götürdü. Bir de negatif insanları. Hayatımın alt üst olduğunu düşündüğüm o günden sonra, altının üstünden daha güzel olduğunu öğretti. Bambaşka bir amaç ve misyon yükledi üzerime. Şimdi amacım kendine yetecek bir çocuk yetiştirmek ve onun kromozom kardeşleri için elimden gelen her şeyi yapabilmek. İnci bana hiçbir okulda öğrenemeyeceğim insanlık öğretti.\"
En büyük hayalinin kızının kimseye muhtaç olmadan yaşayabilen bir birey olması, en büyük korkusunun ise sağlıksız bir hayat sürmesi olduğunu aktaran Süreyya Ülkü Güler “Allah beni onsuz, onu da bensiz bırakmasın\" dedi.
İNCİ SU\'NUN ATATÜRK SEVGİSİ
Kızının rehabilitasyonu için evlerinde bir oda hazırladıklarını belirten Süreyya Ülkü Güler, “Odada duvarda asılı puzzle şeklinde bir Atatürk posteri var. İnci bebekliğinde hep o postere bakarak uyuyordu. Sonra bir baktık ki gittiğimiz yerlerde Atatürk fotoğrafı görünce onu işaret ediyor. İnci Su\'nun ilk öğrendiği kelimelerden biri \'adam\'dı. Henüz Atatürk diyemiyor \'adam\' diyor. Ve biz her sefer de \'Adam değil Atatürk\' diyoruz. Eminim bir gün Atatürk diyebilecek\" ifadelerini kullandı.
İnci Su\'nun fotoğrafları ve videolarını instagram hesabından paylaştığını ve binlerce kişi tarafından takip edildiğini anlatan Güler, “Ayrıca fotoğrafçı Esra Özcan, Türkiye\'de hiç engellilerin profesyonel fotoğraf çekimleri olmadığını görüp, ücretsiz olarak bu kişilerin fotoğraflarını çekmek için bir proje başlatmış. Bize de ulaştı. Ve İncisu ile bizim profesyonel çekimlerimizi ücretsiz yaptı. O fotoğraflar da sosyal medya hesabımda yer alıyor\" dedi.

Görüntü Dökümü
-----------------
-İnci Su\'nun Nutuk üzerindeki Atatürk fotoğrafını öpmesi
-İnci Su\'nun annesiyle oyun oynaması
-İnci Su\'nun annesinin kucağında oturması ve annesinin onu sevmesi
-İnci Su\'nun annesi Süreyya Ülkü Güler\'in kucağında bebeğine kitap okurken DS\'li çocuğu olan ailelere mesaj vermesi
515 MB --04.36

Haber-Kamera: Selma KUNAR/ANTALYA,(DHA)

=======================================================

8)TESPİHTE ANTİBAKTERİYEL DÖNEM

ANTİBAKTERİYEL ve antiseptik özelliği ile bilinen kuka ve manda boynuzu, tespihe merakı olan aynı zamanda da sağlığına önem verenlerin gözdesi oldu. Manisa\'da özellikle koleksiyonerler için tespih yapan Mahmut Yağcıoğlu, Osmanlı Dönemi\'nde çok yaygın olan kuka ve manda boynuzu tespihinin kadınlar tarafından ilgi gördüğünü ve antibakteriyel özelliği nedeniyle tercih edildiğini söyledi. Birçok erkek tarafından hem aksesuvar hem de dini amaçlı kullanılan tespih, Osmanlı Dönemi\'nden bu yana Türkler\'de de büyük ilgi görüyor. Manisa\'da da tespih kültürünü yaşatan ve tespih imalatı yapan 52 yaşındaki Mahmut Yağcıoğlu, özellikle koleksiyonlerler için birbirinden değerli tespihler üretiyor. Şehzadeler İlçesi Saruhan Mahallesi\'ndeki küçük atölyede çalışan Yağcıoğlu, kemik, manda boynuzu, koç boynuzu, kuka gibi malzemeleri kullanarak el işçiliğiyle birbirinden güzel tespihler yapıyor. Daha çok sanatsal özelliği bulunan tespihler yapan Yağcıoğlu, \"Tespih çok eski bir gelenek, kültürümüzde oldukça köklü bir geçmişi var. Genelde dini inançlardan  kaynaklanan bir kullanımı olmasına rağmen günlük hayatta da stres atmak amaçlı kullanılıyor. Tropikal malzemelerden, kemikten boynuza kadar hepsini kendimiz temin ediyoruz. Malzemeleri ham olarak aldıktan sonra küçük parçalar halinde kesip yuvarlak hale getiriyorum. Tornada taneye dönüştürüyorum. Ardından üstüne işlemesi ve cilası yapılıp kullanıma hazır hale geliyor. Taneleri oymak içini boşaltıp desen verip sanatsal yapı kazandırmak görselliği artırdığı için meraklıları tarafından tercih ediliyor\" diye konuştu. 
ANTİBAKTERİYEL ÖZELLİK İLGİ ÇEKİYOR
Tespihlerde son dönemlerde sağlık açısından da tercih edildiğini anlatan Yağcıoğlu, özellikle kuka ve manda boynuzu tespihlerine dikkat çekti. Yağcıoğlu şöyle devam etti: 
\"Kuka ve manda boynuzu tespihlerinde farklı özellikler var. Osmanlı Dönemi\'nde sarayda doktorların kuka kullanması zorunluydu. Antibakteriyel yapısı nedeniyle eldeki mikrobu öldürüyor. Aynı özellik manda boynuzunda da var. Elde kullanıldığı sürece mikropları kırıyor. Sağlık açısından olumlu etkisi var. Kuka ve manda boynuzu tespihler ilgi çekiyor. Fazla bilinmiyor, anlattığımızda hemen temin etmek istiyorlar. Taş grubu tespihler insandaki negatif enerjiyi alıyor. İnsanlar bir rahatlama ve huzur hissediyor. Günlük kullanımda bu yüzden daha çok tercih ediliyor.\"
KOLEKSİYONERLER İÇİN TESPİH YAPIYOR
Tespihin bazı kişiler için çok önemli olduğunu ve koleksiyon yaptıklarını dile getiren Yağcıoğlu, kendisinin de koleksiyonerler için tespih ürettiğini anlattı. Yağcıoğlu, \"Tespih işlemeciliğinde koleksiyoner boyutu var. Tespihlerin tanelerine ve imamelerine yapılan işlemelerle koleksiyonerler için özel üretimler yapılıyor. Gül ağacı, pelesenk ağacı koleksiyonerler açısından ilgi çekiyor. Ayrıca zeytin ağacı da işlenerek koleksiyonerlerin beğenisine sunuluyor. Tanelerin oluşumundan üzerine işlenmesine kadar heykeltıraş gibi çalışıyorum. Daha çok koleksiyonerler için tespih yapıyorum. Yapılan işçilik arttıkça fiyat artıyor. Alınabilecek tespihler 400 liradan başlayıp çok yukarıya kadar çıkabilir. Fiyatta bir üst limit yok\" dedi. Yağcıoğlu, güzel bir tespihin 10-15 günlük bir sürede yapılabildiğini söyledi.
KADINLAR DA İLGİ GÖSTERİYOR
Küçük ve elde taşınması kolay tespihlerin kadınlar tarafından tercih edildiğini anlatan Yağcıoğlu, \"Zeytin ağacı ve küçük kukalar kadınlar tarafından daha çok alınıyor. Kadınlar dışarıda çok taşımıyorlar ama kapalı ortamlarda kullanıyorlar. Kadınların da ilgisi var, buraya gelip satın alıyorlar\" diye konuştu. Yağcıoğlu, ayrıca kadınların daha titiz olduğu için antibakteriyel özelliği olan kuka ve manda boynuzu tespihlerine de ilgi gösterdiklerini belirtti. 

Görüntü Dökümü
----------------------
-Tespih yapımından görüntü
-AtölyedeKİ çeşitli tespihlerden görüntü
-Mahmut Yağcıoğlu\'nun kuka ve manda boynuzu tespihleri anlatması
-Mahmut Yağcıoğlu ile röp.
-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Nermin UÇTU / MANİSA, (DHA)

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir