Gündem

DHA YURT BÜLTENİ - 3

'BAYRAMA PARASIZ GİRECEĞİM' DİYE GÖZYAŞI DÖKTÜ ADANA'da 90 yaşındaki Nuriye Tekintamgaç, 500 lira yaşlılık maaşının kendisinden habersiz olarak çekildiğini öne sürerek, Ramazan Bayramı'nı parasız geçireceğini gözyaşları içinde anlattı

12 Haziran 2018 13:42

\'BAYRAMA PARASIZ GİRECEĞİM\' DİYE GÖZYAŞI DÖKTÜ

ADANA\'da 90 yaşındaki Nuriye Tekintamgaç, 500 lira yaşlılık maaşının kendisinden habersiz olarak çekildiğini öne sürerek, Ramazan Bayramı\'nı parasız geçireceğini gözyaşları içinde anlattı.

35 yaşındayken eşini kaybeden Nuriye Tekintamgaç\'ın 5 çocuğu, annelerini elektiriği, suyu ve pencere camı olmayan Seyhan ilçesi Denizli Mahallesi\'ndeki müstakil eve bıraktı. Yıllardır komşularının desteğiyle burada yaşamını sürdüren Tekintamgaç, yine komşularının yardımıyla bankaya gitti. Yaşlı kadın, 500 lira emeklilik maaşının çekildiğini, hesabında hiç para olmadığını öğrenince şoka girdi.

\'EMEKLİ MAAŞIMI YEDİRMEDİLER\'

Tekrar evine gelen, Tekintamgaç ne yapacağını şaşırdı. Polisi arayarak kendinden izinsiz parayı çekenlerden, şikayetçi oldu.

Evinin kapısının önünde ağlayarak yardım isteyen Tekintamgaç, \"Ne yaptım, benden ne istediler? Bir emekli maaşım vardı, onu bile bana çok gördüler. Ramazan Bayramı öncesi beni bu hale soktular. Evimde elektirik, su yok. Hastayım yattığım yatağa bakin. İnşallah barna yaptıklarını herkes görür\" dedi.

Yaşlı kadın yaşadığı şoku atlamayınca dinlenmek için, emekleyerek merdivenlerden çıkıp yatağına yattı. Yıkılmak üzere olan tek gözlü bir odada yaşam mücadelesi veren Tekintamgaç\'ın ise günlerdir yumurta ve bozulmaya yüz tutmuş peynirleri yediği ortaya çıktı.

Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü
------------------------
- Nuriye Tekintamgaç ile röp
- Banka kartını görüntüsü
- Yaşadığı evin görüntüsü
- Genel ve detay görüntüler

SÜRE:03\'54\"      BOYUT: 237 MB
Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera:ADANA,(DHA)

=====================================================

ANTALYA- KUMLUCA YOLUNDA İNCELEME

AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu ve beraberindeki heyet geçen şubat ayında heyelan nedeniyle çöken Antalya- Kumluca D400 karayolunda yürütülen çalışmaları inceledi.

Ak Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Kumluca ve Ticaret Sanayi Odası Başkanı Murat Günay, Finike Şoförler Odası Başkanı Ziya Aydemir ile bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, 26 Şubat\'ta heyelan nedeniyle çöken Antalya- Kumluca karayolundaki çalışmaları inceledi. İftar sonrası şantiyeyi ziyaret eden ekibi, Karayolları 13\'üncü Bölge Müdürü Arif Çobanoğlu karşıladı. Bölge Müdürü Çobanoğlu\'ndan çalışmalar hakkında bilgi alan ekip, daha sonra 13 Haziran tarihinde trafiğe açılması planlan anayolu gezdi.  
Milletvekili Atay Uslu, bölgede meydana gelen heyelanın normal olmadığını belirterek, \"500 metrelik bir alan yaklaşık 2 kilometre kadar aşağı kaydı. Yapılan tetkikler sonucunda bölgenin 30 metre aşağısına kadar hareketlilik olduğu ve su geçtiği tespit edildi. Bir heyelan değil doğal afetti. Sondaj çalışmalarından sonra ne yapılabilir çalışması yapıldı. Mühendisler teknik analizlerini yaptı. Ve bölgeye kazık çakılması gerektiği tespit edildi. Bölgeye 29 kilometre boyunca kazıklar çakıldı. Kazıkların içi beton ve demir dolu. Her bir kazığın boyu 50 metre uzunluğunda ve 1000 civarında. Yani 15 katlı bina boyunda kazıklar çakıldı ve bölge sabit hale getirildi. Son çalışmalar yapılıyor. Tabii 24 saat esasıyla bu çalışmalar yapıldı\" dedi. 
Batı Antalya\'nın 200- 250 bin civarında nüfusu olduğunu aktaran Uslu, \"Batı Antalya için bu yol çok önemli.  200- 250 bin nüfus var. Ayrıca turizm potansiyeli olması açısından da çok önemlidir. Yaklaşık 10 bin araç günlük olarak buradan geçiyor. Bu araçların trafiği ne olacak sorunuyla karşı karşıya gelindi. Tabii bu güzergâhı kullananları da mağdur etmedik. Farklı by- pass yollar yaptık ve trafiği açtık. Bu çalışmalar tamamlandı şimdi sıcak asfalt yapılıyor. 13 Haziran\'da açılacak. Devletimiz gece ve gündüz 24 saat esasıyla çalışıyor. 307 işçi, 70 iş makinesi 100 gündür burada hiç aralıksız çalıştı. Çünkü vatandaşımız mağdur olmasın istiyoruz\" diye konuştu. 
Sürece ilişkin bilgi aktaran Bölge Müdürü Arif Çobanoğlu da heyelanın ardından 23 Nisan\'a kadar projelendirme çalışmasının devam ettiğini ve alanda 48 sondaj yapıldığını söyledi. Sondajla 50- 55 metreye kadar indiklerini anlatan Çobanoğlu, zeminin her tarafının tarandığını, çok hassas ve çok özel proje firmalarıyla bu alanda çalışma yapıldığını kaydetti. Bölgenin bu çalışmalar sırasında karargah gibi olduğunu da söyleyen Çobanoğlu, 24 saat kesintisiz çalışılarak anayolun tamamlandığını vurguladı. Çobanoğlu, şöyle devam etti:
\"29 kilometreye yaklaşık 1000 kazık çakıldı. Bu önemli rakamdır. 41 bin metreküp beton döktük. Vatandaşa verdiğimiz bu rahatsızlık nedeniyle çok üzüldük. Kurumum adına özür diliyorum. 13 Haziran tarihinde yol trafiğe açılacak. Ayrıca 13 Haziran\'da 19 kilometrelik Burdur\'u Isparta güzergahına bağlayan Antalya çevre yolunu da trafiğe açacağız. 1.5 senede 19 kilometre bölünmüş yol yaptık. Döşemealtı\'nda 5 kavşağı hizmete açacağız. Bu yollarımızda hiçbir terslik olmadı. Bu heyelan nedeniyle zaman zaman sitemler oldu. Doğaldır. Elimizden gelen her şeyi yaptık. Doğal afetti. Mahcup olmamak adına özel bir proje yapıldı.\"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
- Bölge müdürü şantiyede bilgi aktarırken
- Yol çalışması yapılırken
- Atay Uslu\'nun açıklaması
- Toplu görüntü

HABER- KAMERA: Suat SÖĞÜT/FİNİKE(Antalya), (DHA)

=================================================

BUĞDAY REKOLTESİNDE YÜZDE 8 DÜŞÜŞ

ULUSAL Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, Türkiye\'de buğday ekim alanında bu yıl yüzde 8 ila 10 oranında daralma olduğunu ve rekolte de geçen yıla göre yüzde 5 ile 8 arasında bir düşüş olmasını beklediklerini söyledi.
Tarım sektöründe önemli yer tutan buğdayda geçen yıl 21.5 milyon ton rekolte gerçekleşti. Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, bu yıl ekim alanlarında daralma olduğunu belirtti. 
Ekim alanındaki daralmanın nedeninin geçen yıl açıklanan buğday alım fiyatlarının düşük olmasından kaynaklandığını ifade eden Taşpınar, şunları söyledi:
\" Türkiye\'de 2017 yılında 21 milyon 500 bin ton buğday rekoltesi oldu. 2018 yılına göre ise rekolteyi Türkiye genelinde 20 milyon ile 20 milyon 500 bin ton arasında seyredeceğini beklemekteyiz. Özellikle buğday ekim alanlarındaki azalma nedeniyle rekoltede yüzde 5-8 arasında geçen yıla göre düşüklük yaşanacaktır. Bu yıl açıklanan fiyatlar, geçen yıla göre olumlu olmasına rağmen; çiftçinin, buğday ve arpa üretimine yönlendirilebilmesi için özellikle 8 yıldır verilen 50 liralık ürün desteğinin, mutlakta 150 ila 350 lira arasında bölge farklılıkları da dikkate alınarak artırılması gerekmektedir.\"  

YAĞIŞLARDA AZALMA VAR
Türkiye genelinde yağışlarda azalmanın  olduğunu ifade eden Taşpınar, \" Türkiye genelinde yağışlarda yüzde 13 civarında azalma var. Geçen yıl verilerine göre yüzde 7.3 civarında da mevsiminde düşen yağışlarda artış var. İç Anadolu bölgesinde kasım ayına kadar yağışın gerçekleşmemesi, kasım ayından sonra yağışların olumlu gitmesi; kışında çok fazla soğuk olmaması ve tüm tohumların çimlenmesi gibi sebeplerden dolayı nisan ayına kadar çok olumlu bir buğday gelişmesi gerçekleşti. Nisan ayında özellikle Trakya ve İç Anadolu bölgesi az yağış almış. Bu da genel manada verim azalmasına sebep olacağını söyleyebiliriz. Özellikle nisan ayındaki yağışların çok az olması sebebiyle kıraç alanlarda rekolte kaybına sebebiyet verdi.\" diye konuştu.  

Görüntü Dökümü 
----------------------
- Buğday tarlasını havadan görüntü
- Buğday tarlasından detay
- Özkan Taşpınar röp.

Haber- Kamera: Tolga YANIK- Hasan DÖNMEZ / KONYA (DHA)

==================================================

ÖĞRETMENDEN \'DİJİTAL KÜLTÜRDE ÇOCUK YETİŞTİRMEK\' KİTABI

ESKİŞEHİR Şehit Mutlu Yıldırım Ortaokulu Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Yusuf Yıldırım, \'Dijital Kültürde Çocuk Yetiştirmek\' adlı kitap yazdı. Yıldırım, televizyon ve internetin çocuklara bakıcı rolü üstlendirildiğini söyleyerek, \"Çocuk sizden ilgi bekliyor. Çocuğunuzla oturun konuşun, birlikte vakit geçirin\" dedi.

Şehit Mutlu Yıldırım Ortaokulu Bilişim Teknolojileri Öğretmeni, evli, bir çocuk babası Yusuf Yıldırım, teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık gibi dijital kültürün tehlikelerine karşı teknoloji kullanım kültürü oluşturma, dijital kültür içinde yetişen çocukların sorunları ve ailelerin sorumlulukları konularında kitap bastırdı. Yıldırım, kitabı yazarken dijital kültürde çocuk yetiştirmek konusunda çocuk psikologları ve psikolojik danışmanları ile yapılan görüşmelerden elde edilen tavsiyeler, yazı ve röportajlarda yaşanmış somut örneklerle paylaşılan anne baba deneyimleri, bilimsel makale ve tezlerden elde edilen önerilerden yararlandığını söyledi. 

Kitabında 6 çocuk psikologunun, 20 psikolojik danışmanın ve 25 konuk yazarın görüşlerine yer veren Yıldırım, ailelere dijital kültürün tehlikeleri ile baş etme stratejileri ve bu tehlikelere karşı kendilerine düşen sorumluluklar hakkında tavsiyelerde bulunuyor. Yıldırım, \"Anne ve babalara teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık gibi dijital kültürün tehlikelerine karşı dijital yaşamda çocuk yetiştirme konusunda bilimsel bilgiler sunmak, yaşanmış somut örneklerle dijital kültürün tehlikelerine yönelik anne baba deneyimlerini paylaşmak, çocuk psikologları ve psikolojik danışmanların tavsiyeleri ile çocuklarına dijital yaşamda rehber olabilmeleri için yardımcı olmak amacıyla bu kitaptaki yazıları kaleme aldım\" dedi.

\'2 YILDA 200 ANI GELDİ\'

Öğrenci velilerinin ortak problemlerinin birinin çocuklarının bilgisayar başında fazla zaman geçirmesi olduğunu söyleyen Yusuf Yıldırım, şöyle konuştu:

\"Bir okulda müdür yardımcılığı yaptığım sırada çocukların bilgisayara bağımlı hale geldiklerini, bu konuda problemler yaşandığını gözlemledim. Bununla ilgili kitap yazmaya karar verdim. Ben bilişim öğretmeniyim, bir çocuk psikologu değilim, psikoloji danışmanı değilim. Sosyal paylaşım sitelerinde çeşitli platformlar kurdum. Burada, ailelerden benimle anılarını paylaşmalarını istedim. 2 yıl süresince 200 den fazla bana anı geldi. Çözüm yolu bulanları ayıklamaya çalıştım. Kitapta 25\'e yakın konuk yazar da başarı öykülerini paylaştı. 6 çocuk psikologu ve 20\'ye yakın psikoloji danışmanı da yaptığımız görüşmeleri kitabımda kullanmaya izin verdi. Kitapta kendi görüşlerime de yer verdim. Bir çocuğun televizyon ve internet bağımlısı olduğunu söyleyebilmek için bazı göstergeler vardır. Mesela saldıranlık göstermesi, yemek yememesi veya yemek yeme alışkanlığının bozulması, kilo alması, vücutta anormal değişiklikler meydana gelmesi, dikkat dağınıklığı, ders notlarının düşmesi gibi birtakım fizyolojik ve psikolojik birtakım göstergeler varsa şüphelenin ve uzmana gitmelerini söylüyoruz. Kitapta çocukların bağımlı hale gelmeden velilerin ne yapması gerektiği yönde bilgiler var.\"

\'KURALLAR KOYMANIZ GEREKİYOR\'

Teknolojiye bağlı olunması, ancak bağımlı olunmaması gerektiğini ifade eden Yıldırım, \"Sloganım şu oldu \'teknolojiye bağlı olun, bağımlı olmayın.\' Çocuklara teknoloji kullanım kültürü aşılamamız lazım. Bunun için çocukla iletişim halinde olmamız, kurallar koymamız gerekiyor. İnterneti günde belli saatlerde kullanmasına izin verilmeli. İşten eve gelen bir veli 3-4 saatini televizyon karşısında geçiriyorsa, çocuk bunu kendine örnek alır\" dedi.

\'ÇOCUK SİZDEN İLGİ BEKLİYOR\'

Bağımlılığın, çocuğun bebeklik yaşlarında başladığını söyleyen Yıldırım, \"çocuk niye ağlar? Ya altını pisletmiştir veya karnı acıkmıştır. Daha sonra niye ağlıyor. 1,5-2 yaşından sonra ise ilgi istiyor. Ama günümüzde anne ve baba çalışmak durumunda kaldığı için yorgun, argın eve geliyor. Ne yapıyor? Elindeki cep telefonunu veya tabletini çocuğa veriyor. Ne olmuş oluyor? Cep telefonu veya tablete bakıcı rolü veriyorlar. Çocuk, cep telefonu veya tabletten bir çizgi film izlerken çocuğu susturduğunu ve rahatladığını düşünüyor. Ama siz aynı zamanda ne yapmış oluyorsunuz? Çocuğa kötülük etmiş oluyorsunuz. Çocuğunuza bakıcı rolü vererek, çocuğunuzu bağımlı hale getirmeyin. Çocuk sizden ilgi bekliyor. Çocuğunuzla oturan, konuşun, çocuğunuzla birlikte vakit geçirin\" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü
------------------------
-Yusuf Yıldırım\'ın konuşması ve yazdığı kitap

Haber-Kamera: Kemal ATLAN-ESKİŞEHİR/DHA

=================================================

KOMŞU KADIN VE KARDEŞLERİNİ VURAN 16 YAŞINDAKİ ÇOCUK SERBEST

KONYA\'da bina kapısının sert kapanması nedeniyle tartıştığı komşusu Esra Koç (35) ile ağabeyleri Şaban ve Sami Süslü\'yü pompalı tüfekle vurarak yaralayan İ.T.Z. (15) adlı erkek çocuğu, çıkarıldığı mahkemece adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. 
Olay, geçtiğimiz pazar günü saat 13.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Mehmet Akif Mahallesi Fahri Efendi Caddesi\'ndeki 3 katlı bir binada meydana geldi. İ.T.Z., olaydan bir gün önce bina kapısının sert kapatılması nedeniyle komşularıyla tartıştı. İ.T.Z. olay günü, komşusu Esra Koç ile misafirliğe gelen ağabeyleri Şaban ve Sami Süslü ile binada karşılaştı. Eve giren İ.T.Z., babasının pompalı tüfeğini kapıp, tekrar dışarı çıktı. İ.T.Z., binadan çıkan Koç ve Süslü kardeşlere ateş açtı. Tüfekten çıkan saçmaların isabet ettiği üç kardeş vücutlarının çeşitli yerlerinden hafif yaralandı. Yaralı kardeşler hastanedeki tedavilerinin ardından taburcu edildi.

TESLİM OLDU
Olayla ilgili çalışma başlatan polis, kaçan şüpheli İ.T.Z.\'yiyakalamak için çalışma başlattı.İ.T.Z. dün avukatıyla birlikte polise giderek teslim oldu. Çocuk Şube Müdürlüğü\'nde ifadesin alınan İ.T.Z.,\'Komşularla bazı sıkıntılarımız var. Apartmanın dış kapı otomatiğinde bir sıkıntı vardı. Bundan beni sorumlu tutuyorlardı. Kapıda sert kapanıyordu. Olay günü bakkala giderken karşılaştık. Bana küfür ettiler, bende sinirlendim ve evden aldığım tüfekle ateş ettim. Daha sonra olay yerinden kaçtım. Pişmanım.\'\'dedi. İfadesinin ardından \'kasten adam yaralama\' suçundan adliyeye sevk edilen  İ.T.Z., çıkarıldığı mahkemece adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.

Görüntü Dökümü 
---------------------
- Olayın meydana geldiği binadan detay

Haber- Kamera: Tolga YANIK / KONYA (DHA)

===============================================

YAĞMUR, HAYATA RESİM YAPARAK TUTUNDU

TEKİRDAĞ’ın Çorlu ilçesinde küçük yaşta beyninde oluşan tümör nedeniyle tedavi görerek sağlığına kavuşan Yağmur Sürücü (19) yaptığı resimlerle hayata bağlandı.

Çorlu\'da, ailesiyle birlikte yaşayan Yağmur Sürücü, 9 yaşındayken beynindeki tümör nedeniyle tedavi görmeye başladı. Sürücü, tedavisinin devam ettiği süreçte yeteneği ve merakı üzerine resim çizmeye başladı. Yağmur Sürücü, kara kalem çizimlerinin ardından akrilik boya resimler yapmaya başladı. Televizyonda izlediği çizgi film kahramanlarının da resimlerini çizen Sürücü, en büyük hayalinin sergi açmak ve iyi bir ressam olmak olduğunu söyledi.

Yağmur Sürücü, resim  yapmanın kendisine iyi geldiğini belirterek, “Resim merakım 5 yıl önce başladı. Zaten küçüklüğümde de o çok resim yapmayı seviyordum. Eskiden vakit geçirmek için başladım. Daha sonra bakarak yapmaya başladım. Sonra bir kursa giderek orada akrilik boya kursu aldım. Kurs kapanınca Halk Eğitime gittim orada bir sergiye iki resim ile katıldım. Sonra yaş olarak benden çok büyükler olunca oradan ayrıldım. Bana göre başka kurs bulamayınca kendim evde videolardan izleyerek kendimi biraz daha geliştirdim ve resim yapmaya başladım.Böyle git gide ilerleyeceğim. En büyük halim resim sergisi açmak. Yeteneklerimi başkalarına da göstermek. Tamamlayınca kendi sergimi açmak istiyorum. Tabi kendi daha geliştirip  çok iyi bir reklam olmak istiyorum” dedi.

\'TEK İSTEĞİ VE AMACI RESSAM OLMAK\'

Anne Aysun Sürücü ise resim yapmanın kızının hastalığını yenmesinde ve hayata bağlanmasında önemli bir faktör oluşturduğunu ifade ederek, \"Yağmur ilkokul 3’üncü sınıfa giderken geçirdiği rahatsızlık nedeniyle beyin tümörü tedavisi konuldu. İstanbul’da, Çapa ve Cerrahpaşa hastanelerinde iki yıl boyunca tedavi oldu. Tedavimiz bitti. Yağmur resim yapmayı sevdiği için hayata onunla tutundu diyebilirim. Bu şekilde evde resimler yapıyor. Şimdi 10 yıl odu tedavimiz bir sıkıntımız olmadı. Yağmurun tek isteği ve amacı ressam olmak. Kendisini evin içinde ne kadar geliştirebiliyorsa bu yaptığı resimlerin hepsi kendi emeğiyle kimsenin desteği olmadan geliştirerek oldu. İnşallah daha da ilerleyecek” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
----------------------
-Yağmurdan görüntü
-Resim çizerken görüntü
-Resim boyarken görüntü
-Yaptığı resimlerden görüntü
-Yağmur ile röp.
-Anne ile röp.
-Genel ve Detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ),(DHA)-

======================================================

SIĞINMACI AFGAN ÇOCUĞA İLİK TÜRKÖK\'DEN BULUNDU

TRABZON\'da yaşayan Afganistan uyruklu sığınmacı çiftin küçük çocuğu olan 2 yaşındaki Abdul Sultan Amanı\'ya, hastalığı nedeniyle ilik nakli yapılmasına karar verildi. Ancak anne ve babası ile kardeşinin iliği küçük çocuğa uymadı. Ailenin Türkiye\'de başka hiç bir yakını olmadığı için doktorlar çareyi TÜRKÖK\'e başvurmakta buldu. Türk vatandaşı olan bir gönüllü bağışçıdan alının ilik Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi\'nde küçük çocuğa nakledildi. Uygun iliğin bulunması hem aileyi hem de doktorlarını mutlu etti.

Trabzon\'da yaşayan Afganistan uyruklu sığınmacı baba Hasıp Ullah ile anne Bıbı Gol\'un 2\'inci çocukları olan 2 yaşındaki Abdul Sultan Amanı\'ya 1 yıl önce talasemi majör hastalığı teşhisi konuldu. Aile tedavi için çocuklarını 6 ay önce Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi\'ne getirdi. Burada Çocuk Hematoloji Bölümünde yapılan tedavi sonucunda küçük çocuğun ilik nakli yapılmasına karar verildi. Anne baba ve kardeşinin iliği uyum sağlamadı. Aile Türkiye\'de sığınmacı olduğu için başka bir yakınları da bulunmayınca uygun iliğin bulunması için TÜRKÖK\'e başvuru yapıldı. TÜRKÖK üzerinden gönüllü bir bağışçının dokusu Abdul Sultan Amanı ile uyum sağladı. Bunun üzerine gönüllü bağışçıdan alınan ilik 1 ay önce Abdul Sultan Amanı\'ya nakledildi. İlik küçük çocuğa uyum sağladı ve tedavide de olumlu bir yanıt alındı. Afgan aile çocuklarının sağlığına kavuşması nedeniyle büyük mutluluk yaşadı.

Baba Hasıp Ullah, oğlunun sağlığına kavuşması nedeniyle çok mutlu olduklarını söyleyerek \"Türkiye Devleti\'ne çok teşekkür ederim. Hasta çocuğumu hastaneye getiriyoruz devlet ilaç veriyor. Bizim için çok iyi. Canan hocada oğlum için çok dikkat etti. Türkiye\'den Allah razı olsun\" dedi.

OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi Koordinatörü Prof. Dr. Canan Albayrak, aile içinde uygun ilik bulunamayınca, ailenin de Türkiye\'de başka hiç bir yakını olmadığı için kemik iliği nakli bekleyen hastalar ve çok sayıda gönüllü vericiye ait doku grubu bilgilerinin depolandığı sistem olan TÜRKÖK\'e başvurduklarını söyleyerek \"Türk vatandaşı olan ve gönüllü bağışçı olan bir vatandaşımızın iliği hastamızla uyum sağladı. Bunun üzerine uygun ilik buraya getirildi ve nakil işlemini bir ay önce gerçekleştirdik. 1 ayın sonunda ilik tuttu ve çalışır durumda. Hastamızın kontrollerine devam edeceğiz. En kısa sürede tamamen sağlığına kavuşacak\" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
----------------------
-Afgan aileden detay
-Afgan çocuk ve anne ile babasının nakil ünitesi önünde detay
-Hastane dışından detay
-Röportajlar
(SÜRE:3.42 Dk) (BOYUT:416.98 MB)

Haber-Kamera:Yaprak KOÇER/SAMSUN, (DHA) 

==================================================

(ÖZEL) - AKŞENER\'İN MİTİNGİNDE SALDIRIYA UĞRAYAN ŞEHİT YAKINI: DAVACI OLACAĞIM

KAHRAMANMARAŞ\'ın Elbistan ilçesinde dün miting yapan İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener\'e, \"Keşke saraydan önce terör sorununu çözeceğinizi anlatsaydınız\" dedikten sonra kalabalığın saldırı girşiminde bulunduğu Salih Ünsal (33), \"Şehit yakını olduğumu söylememe rağmen beni darbettiler. Meral Akşener ve beni darbedenlerden davacı olacağım\" dedi.

İYİ Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Akşener, dün, Mevlana Caddesi\'nde partisinin Elbistan İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen mitinge katıldı. Mitingin sonuna doğru şehit yakını olduğunu söyleyen Salih Ünsal, \"Bu ülkenin ekonomik sorunundan daha önemli sorunu, terör sorunu. Keşke saraydan önce terör sorununu çözeceğinizi anlatsaydınız bu ülkede\" dedi. Ünsal\'ın bu sözlerine Akşener, \"Ben terör sorununu çözdüm oğlum, çözdüm. Bak şimdi sizin patron, beni nelerle suçluyor bir bilsen. Çözdüğüm için nelerle suçluyor. Habur rezaletini ben yapmadım. Çadır mahkemesi açmadım. Barzani\'yi öpmedim. Megri megri ağlamadım ve Oslo\'da cıvık cıvık konuşmadım. Peşmerge geçerken 2 günde, 29 Ekim\'de davulla zurnayla peşmergeyi bu ülkeden ben geçirmedim\" yanıtını verdi.

Akşener, bunları söylerken, kalabalık Ünsal\'a saldırı girişiminde bulundu. Akşener, kalabalığı \"Bir şey yapmayın. Herhangi bir şey yapmayın; soru sordu, cevap verdik\" diyerek uyardı. Ünsal ise olaya müdahale eden polis tarafından uzaklaştırdı.

Şoförlük yapan Salih Ünsal, hastanede sağlık kontrolünden geçirilip, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

ŞEHİT UZMAN ÇAVUŞ AKTAŞ\'IN YAKINIYMIŞ

Diyarbakır\'ın Sur ilçesinde, 2016 yılında düzenlenen \'Bayrak 12 Operasyonu\' sırasında, operatörlüğünü yaptığı iş makinesine PKK\'lı teröristlerce yapılan roketli saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Adem Aktaş\'ın yakını olduğunu söyleyen Ünsal, miting alanında yaşadıklarını anlattı. 1 ay öncesine kadar Meral Akşener\'e oy vermeyi düşündüğünü belirten Ünsal, mitinglerinde terörle mücadeleden bahsetmemesi ve Edirne Cezaevi\'nde tutuklu bulunan HDP\'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle fikrinin değiştiğini belirterek, şöyle konuştu: 

\"O açıklamasından dolayı bütün cumhurbaşkanı adaylarının konuşmalarını takip ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı\'mız, çıkıyor; meydanlarda terörden bahsediyor. Terörü nasıl yok edeceğimizi, Sincar\'a, Kandil\'e gireceğimizden bahsediyor. Ülkücü hareketten gelmiş bir aday olarak senin ilk önce bırak ekonomiden, saraydan bahsetmeyi terör sorununu çözmekten bahsetmen lazım. Terörü yok etmemiz için gereken projeleri millete sunmanız lazım. Böyle yapmıyor işte. Demirtaş\'ın özgürlüğünden bahsediyor. Daha dün \'Başkan Apo\'nun heykelini dikeceğiz\' diyen birinin, 6- 7 Ekim olaylarında sokak çağrısı yaparak 50\'den fazla insanımızı ve katledilen, kafası taşlarla sopalarla ezilen Yasin Börü kardeşimizin, Kürt kardeşimizin katillerinin sen nasıl savunuculuğunu yaparsın? Nasıl hapishaneden çıkmasını istersin?\"

\'BUNLARDAN DAVACIYIM\'

Darp raporu aldığını belirten Salih Ünsal, Merak Akşener\'e tepki gösterince kalabalığın saldırısına uğradığını dile getirerek, \"Miting bitmek üzereydi ve bir anda kendimi kaybedip, şehit yakını olarak \'Bu ülkede ekonomi sorunundan daha önemlisi terör sorunu\' dedim. Tepkimi gösterdikten sonra tam inecekken \'Bana vurmayın\' dedim. Geldiler, küfrettiler, \'Vatan haini\' dediler. \'Beni darbetmeyin, ben şehit yakınıyım\' dedim, dinlemediler. Her biri bir yerden vurmaya başladılar. Kafama, kollarıma, sırtıma vurdular. Polisten yardım istedim. Sağ olsunlar, olay yerinden beni çektiler. O anda polis kardeşlerimize de vurmuşlar. Düşünebiliyor musun, bu ülkenin polisine vuruyorlar\" dedi.

2010\'daki referandum sürecinde yapımı devam eden Çağlayan Adliyesi\'nin inşaatında çalışırken, HDP\'nin miting yaptığını ve o zaman da kaldığı konteynerin penceresine Türk bayrağı astığını anlatan Salih Ünsal, \"Ben şikayetçi olmayacaktım; ancak 2010 yılında referandumda bir HDP mitinginde Türk bayrağı astığım için beni bu kadar linç etmediler. Benim bu zoruma gitti. O yüzden ben bunlardan davacıyım. Ben bu siyasi partinin genel başkanından da davacıyım. Orada beni kim darbettiyse bana kim hakaret ettiyse onlardan da davacıyım. Sonuna kadar hakkımı arayacağım\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------------
- Salih Ünsal\'ın bilgisayarda olayları izlemesi
- Ünsal ile röp.
- Şehit yakını Adem Aktaş\'ın fotoğrafını göstermesi
- Miting alanında Akşener\'e tepki göstermesi
- Ünsal\'ın linç edilmek istenmesi
- Polisin Ünsal\'ı alandan çıkarması
- Polis otobüsüne götürülmesi
- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)

=========================================================

TÜRKİYE İLE KONGO TİCARETİ MERSİN’DE KONUŞULDU

MERSİN’de, ‘Afrika Tanıtım Günü’ düzenledi

Programda, Türkiye ile Kongo arasındaki ticari ilişkilere yönelik fikir alışverişinde bulunuldu.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki (MTSO) organizasyonda konuşan Kongo Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Luc Joseph Okio, ülkesinin coğrafi konumu ve ticari potansiyeli hakkında bilgiler verdi. Kongo’nun 170 kilometre uzunluğunda bir cepheye sahip olduğunu dile getiren Okio, Atlantik Okyanusu ile çevrili olan ülkesinin 342 bin kilometrelik bir alanı kapladığını dile getirerek, “Kuzeyde Kamerun ve Orta Afrika Cumhuriyeti, doğuda Demokratik Kongo Cumhuriyeti, batıda Gabon, Angola ve Atlantik kıyısı ile sınırlanmıştır. Uluslararası alanda Kongo, 20 Eylül 1960’dan bu yana Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olup,  1965’ten beri eskiden Afrika Birliği’nin örgütü olan Afrika Birliği’nin kurucusu ve üyesidir” dedi.

Kongo ekonomisinin petrole dayandığını aktaran Okio, “Kongo ekonomisi günümüzde esas olarak, günde yaklaşık 300 bin varil olmak üzere yılda 100 milyon varil civarındaki petrol üretimine dayanmaktadır. Bu bütçe gelirinin yüzde 75’ine katkıda bulunuyor” ifadesini kullandı.

Afrika’nın Mersin’deki birçok sektörü tamamlayıcı özellik ve zenginliklere sahip olduğuna vurgu yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanvekili Hakan Sefa Çakır ise “Biz de Mersin olarak, Afrika’nın kuzey yarım küreye açılması için gerekli olan köprünün bir lojistik merkezi olacağız. Mersin’in ciddi bir potansiyeli var. Mersin, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin dış ticarette ikinci büyük kenti. Yurtdışından yatırımcı alan en büyük illerinden bir tanesi Mersin. Bu yatırımlar arasında maalesef Afrika ülkelerinden yatırım yok. İnşallah bu ziyaret yatırımların başlangıcı olur” şeklinde konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ 
-----------------------------
-Salonun ve izleyicilerin genel görüntüsü
-Protokol üyelerinin genel görüntüsü
-Büyükelçi Luc Joseph Okio\'dan detay görüntü
-Büyükelçinin konuşması
-MTSO Yönetim Kurulu Başkanvekili Hakan Sefa Çakır\'ın konuşması 
 
BOYUT: 227 MB       SÜRE: 02\'03\"

Haber-Kamera: Adnan AÇIKGÖZ/MERSİN, (DHA)

===========================================================

İKİ KEZ YANAN DİLARA\'DAN DÖVÜŞ SPORLARINDA BÜYÜK BAŞARI

ANTALYA\'da 4 yaşındayken kardeşinin oynadığı çakmaktan çıkan yangında elbisesi tutuşup belinden boynuna kadar yanan, 6 yaşında başına kaynar su dökülmesi sonucu yüzünün sol tarafında yanık oluşan Dilara Sultan Arpacı (16), 10 yaşında da kanser hastası babasının vefatı sonrası yaşadığı tüm acıyı, dövüş sporlarındaki şampiyonluklarıyla aştı.
Kemer\'de oturan Dilara Sultan Arpacı, 4 yaşındayken bir akşam evde ailesiyle yıldız kaymasını izlemek için beklerken ikiz kardeşinin oynadığı çakmaktan çıkan yangında elbisesi tutuşunca vücudunun büyük bölümü yandı. Rus anne ve Türk babanın çocuğu Dilara 6 yaşındayken de ocaktaki tencerenin devrilmesi sonucu dökülen kaynar suyla yüzünün sol bölümünde yanık oluştu. Dilara, yüzü ve belinin üst kısmındaki yanık nedeniyle 7 yaşına kadar 18 ameliyat geçirdi. Bacaklarından alınan deri, Dilara\'nın vücudunun değişik bölümlerine nakledildi. Yanık izleri nedeniyle çocukluğunda dışarı çıkmak istemeyen Dilara, eğitim çağına geldiğinde okulda arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmelerinin üzüntüsünü yaşadı. Bu nedenle hırçınlaşıp saldırganlaşan Dilara\'yı, annesi sosyalleşmesi ve spora yönelmesi için kick boks sporuna yönlendirdi.
ACILARINI SPORLA UNUTTU
Dilara, kick boks eğitiminin 10\'uncu ayında, katıldığı ilk Türkiye şampiyonasında 10 yaşındayken altın madalya kazandı. Aynı yıl kanser hastalığı nedeniyle babası vefat eden Dilara, spora zorunlu ara verdi. Çok sevdiği babasını kaybeden, vücudundaki yanık izleri nedeniyle zor bir çocukluk dönemi geçiren Dilara, annesinin isteği üzerine 12 yaşında yeniden spora başladı. Dilara, aynı yıl katıldığı şampiyonada Türkiye Kick Boks Şampiyonu unvanının yeniden sahibi oldu. Katıldığı ulusal şampiyonalarda 3 yıl boyunca farklı dereceler elde eden Dilara, geçen yıl dövüş sporları arasında sert vuruş mücadeleleriyle bilinen muay thai sporuna başladı.
HEDEFİ AVRUPA VE DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU
Muay thai sporunu, karakterine daha uygun olması nedeniyle tercih ettiğini belirten Dilara, haftanın 5 günü Antalya Spor Salonu\'nda antrenörü Yasin Urlu gözetiminde çalışıyor. Kasım ayında Antalya\'da düzenlenecek Muay Thai Avrupa Kupası\'na katılmaya hazırlanan Dilara, \"Muay Thai Avrupa Kupası\'nda altın madalyanın sahibi olmak istiyorum. Avrupa şampiyonu olursam, milli takımla Dünya Gençler Muay Thai Şampiyonası\'na katılmaya hak kazanacağım. Önce Avrupa, ardından dünya şampiyonu olarak ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Olimpiyat hayalim var. Muay thai olimpik branş olarak tanındı, ancak henüz olimpiyattaki yarış programına dahil edilmedi. Olimpiyata katılmayı çok istiyorum\" dedi.
YANIK İZLERİNİN ÇEKİNGENLİĞİNİ SPORTİF BAŞARIYLA AŞTI
Vücudundaki yanık izleri nedeniyle küçüklüğünde dışarı çıkmaktan çekindiğini, arkadaşlarıyla oynarken dalga geçilmesi nedeniyle zor bir çocukluk dönemi yaşadığını anlatan Dilara, spora başladıktan sonra kazandığı madalyaların özgüvenini artırdığını söyledi. Dilara, \"Muay thai sporunu daha çok seviyorum, daha hırçın bir spor. Yaralarım spor yapmama engel değil\" dedi.
Dışarı çıktığında yanık izleri nedeniyle insanların kendisine acır gibi bakışından rahatsız olduğunu vurgulayan Dilara, bu bakışın kazanacağı madalyalarla değişeceğine inandığını söyledi. İnsanların bakış açısının ringe çıktığında kendisini hırslandırdığını ve tepkisini sporuyla anlatmayı tercih ettiğini aktaran Dilara, şöyle dedi:
\"İnsanların bana yanık izlerimden dolayı farklı, acır gibi bakışının sporuma da yansıması oluyor. Acıma duygusu gibi bakışlar beni rahatsız ediyor ve beni daha hırslandırıyor. Bu hırsımla dünya şampiyonu olacağıma inanıyorum. Kazandığım madalyalarla motive oluyorum. Muay thai sporuyla kendimi buluyorum. Avrupa ve dünya şampiyonasında kazanacağım altın madalyayla herkes gurur duyacak\" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------
Dilara Arpacı\'nın molozlar arasında idmanı
Dilara Arpacı\'nın vücudundaki yanıklardan yakın plan detay
Dilara Arpacı röp
Genel detaylar

Haber: Tolga YILDIRIM - Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA) 

=========================================================

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir