Politika

'Devlet hâlâ sivil topluma ayak uyduramıyor, tersine köstek oluyor'

'Gerçek barış ancak özgür seslerin boğulmadığı ölçüde kapımızı çalar. Bırakın herkes dilediği gibi yaşasın. Kimse kimsenin hayat tarzına karışmasın'

03 Mayıs 2012 11:21

Hasan Cemal

(Milliyet, 3 Mayıs 2012)

 

1 Mayıs dersi: Devlet toplumun gerisinde!

 

1 Mayıs’ın bu yıl coşkulu, olaysız geçmesi ve bütün toplumsal farklılıkların alanlara neşeyle yansıması sevindirici bir durum. ‘Normalleşme’ adına öyle, ‘olgunlaşma’ adına öyle. Ama bu ülkede devlet hâlâ geri; çünkü hâlâ tüm özgürlükleriyle bireyi değil, tüm yasaklarıyla kendini korumaya devam ediyor.

1 Mayıs’ın bu yıl coşkulu, rengarenk, bir bayram havasında olaysız geçmesi ve bütün toplumsal farklılıkların alanlara neşeyle yansıması sevindirici bir durum.
Normalleşme adına öyle, olgunlaşma adına öyle.

Özgürlük alanları genişledikçe, herkes kendini istediği gibi ifade ettikçe, toplum içindeki tüm farklılıklar serbestçe suyun yüzüne vurdukça rahatlayacağız.
Huzura ereceğiz.
Gerçek barış ancak özgür seslerin boğulmadığı ölçüde kapımızı çalar.
Bırakın herkes dilediği gibi yaşasın. Kimse kimsenin hayat tarzına karışmasın.
Herkes kendi olabilsin.
Antikapitalist Müslüman Gençler de  yürüdüler sloganlarıyla:
“Hırsız Müslüman istemiyoruz!”
“Mal da yalan, mülk de yalan!”
İncil’den alıntıyla bağırdılar:
“Hem Tanrı’ya hem paraya kulluk edemezsiniz.”
“Kula kulluk edene yazıklar olsun.”
“Asgari ücretle işçi çalıştıranın vay haline...”
“Abdestli kapitalizme hayır!”
Müslümanlar meydana girerken, solcular da sloganlarını attılar:
“Faşizme karşı omuz omuza!”
Lazlar geçti Lazca sloganlarıyla...
Çerkesler, Pomaklar...
Kürtler...
Aleviler...
Galatasaraylılar, Fenerliler...
Beşiktaş’ın Çarşı Grubu...
Kızılbaşlar...
Eşcinseller...
Devrimci öğrenciler...
Tiyatrocular...
Tinerciler...
İşçi sendikaları da geçti, memur sendikaları da...
Ne kadar örgütlü güç varsa hepsi meydanlardaydı.
Başörtülü olan da, olmayan da 1 Mayıs meydanlarında özgürce ses verdiler.
Milliyet’in manşetindeki gibi:
1 Mayıs’ta her renk sokaktaydı!
Üstelik olay da çıkmadı, polis de kimseleri dövmedi, biber gazı sıkmadı.
Ne güzel.
Aslında toplum normalleşiyor.
Olgunlaşıyor.
Özgürlük alanlarını genişletiyor.
1 Mayıs’ta meydanların verdiği ders şu iki cümlede toparlanabilir:
Toplum ileride...
Geride olan devlet...
Devlet köstek olmadıkça, siyasal iktidarlar özgürlük alanlarını genişleterek toplumsal farklılıkların daha çok nefes alıp vermesini sağladıkça, bu topraklarda huzur ve barış içinde yaşayacağız.
Başbakanlar, ucube deyip heykel yıktırmadıkça... Başbakanlar, tiyatro sanatçılarına tehditvari parmak sallamadıkça...

Valiler insanların içkisine, hayat tarzına karışmadıkça...
Belediyeler, tiyatrolara belli bir sanat anlayışı dayatmadıkça, tiyatrocuların yaratıcılığını köreltecek yollara sapmadıkça,   parayı veren düdüğü çalar diye özetlenebilecek sığlığa saplanmadıkça...
Hapiste gazeteci kalmadıkça...
İfade özgürlüğü tam oldukça...
Herkes eşit vatandaş statüsü kazandıkça...
İktidar, aydın ve sanatçı düşmanlığı yapmadıkça...
Daha da uzayabilecek bu satırlar, bu ülkede devletin hâlâ geri olduğunu, hâlâ tüm özgürlükleriyle bireyi değil, tüm yasaklarıyla kendini korumaya devam ettiğini gösteriyor.

Evet 1 Mayıs dersi:
Toplum ileri, devlet geri...
Evet, devlet hâlâ ‘sivil toplum’a ayak uyduramıyor, tersine köstek oluyor.
Bu arada Başbakan Erdoğan’la Ak Parti kurmayları, örneğin, Hilmi Yavuz’un şu sözlerine kulak verseler ne iyi olur:

“Müslümanlar bilmeden Kemalist oldular. Kemalizm nasıl kravat ve şapka diyorsa, İslamcılık da başörtüsüne  indirgendi.
Ak Parti, kamusal alan konusunda ikili tutum içinde. Konu başörtüsü olduğunda, Ak Parti için kamusal alan sivil toplumun alanı oluyor. Konu içki olduğunda ise kamusal alan devletin alanı oluyor, müdahale ediyor.

Sanatta tek sınır estetiktir. Sanatın öne çıkardığı meseleler estetik adına sorgulanır, ahlak adına değil. Ahlak, görenek adına sorgulanamaz sanat...
Belediye tiyatroları, devlet tiyatroları olmamalı. Bunlar özerk hale getirilmeli ve devlet tarafından öyle desteklenmeli. Devletle sanatın ilişkisi, maaşlı memur ilişkisi olmamalı...” ( Neşe Düzel’in Pazartesi Konuşmaları, Taraf, 30 Nisan 2012).
Hilmi Yavuz böyle diyor.
Barış, demokrasi ve özgürlük adına güzel bir 1 Mayıs yaşadık ama daha yapacak o kadar çok iş var ki.
Ama, bırakın insanlar istedikleri gibi yaşasın!