Politika

DEVA Partili Şahin'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a: Ayarını bozduğunuz kantarın gün gelip sizleri de tartacağını asla unutmayın

“Türkiye Avrupa Konseyi ve AİHM kararlarına uymakla yükümlü”

04 Şubat 2022 17:05

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Sözcüsü İdris Şahin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala ile ilgili kararına yönelik söylediği "Bizim mahkeme kararlarımızı tanımayanı biz de tanımayız” sözlerini eleştirdi. Şahin'in  “Bu ifade, hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, kurduğu cümlelerle sadece uluslararası sözleşmeleri değil, kendisinin de yemin ederek tabi olduğu Anayasa’yı inkâr etmektedir… Demokratik hukuk devletinde, zamana ve olaylara göre sık sık ayarını bozduğunuz kantarın gün gelip sizleri de tartacağını asla unutmayın” dedi.

İdris Şahin, bugün partisinin genel merkezinde yaptığı açıklamada gündemi değerlendirdi. Şahin’in gündeminde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne yönelik açıklaması, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un mart ayındaki Türkiye ziyareti ve Yunanistan tarafından ölüme terk edilen sığınmacılar vardı. Şahin, Yunanistan tarafından geri itilen ve soğuktan donarak ölen sığınmacılar hakkında şunları söyledi:

“İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçtur”

 “Dünya üzerinde her insan onurlu bir yaşamı hak eder. Yunanistan’ın sığınmacıları donarak ölüme terk etmesi en hafif tabiriyle insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. DEVA Partisi olarak, uluslararası toplumu Yunanistan’ı kınamaya davet ediyor, bu tarz vahşetlerin bir daha yaşanmamasını diliyoruz.

“Türkiye Avrupa Konseyi ve AİHM kararlarına uymakla yükümlü”

 İktidarın 2004 yılındaki anayasa değişikliğiyle T.C Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrasına, ‘usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletler arası anlaşma hükümleri esas alınır hükmü’ eklenmiştir. Uluslararası sözleşmelerin iç hukukun üstünde olduğu bu anayasa ile tescil edilmiş ve yıllarca iktidar tarafından övünülerek kamuoyu ile paylaşılmıştır. Türkiye, Anayasa’da yapılan değişiklikle Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymakla yükümlü olduğunu bir kez daha ifade etmiştir.

“Hukuk devleti ilkesine aykırı”

 Sayın Cumhurbaşkanı’nın Avrupa Konseyi’nin Osman Kavala ve sair kararlara ilişkin ‘Bizi ilgilendirmiyor, bizim mahkemelerimizi tanımayanı biz de tanımayız” ifadesini kullanması asla kabul edilemez. Bu ifade, hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Sayın Erdoğan’ın ‘bizim mahkememiz’ dediği ilk derece mahkemesi de kararına uyulmasını istediğimiz Anayasa Mahkemesi de ve AİHM de mevcut anayasamıza göre uymakla yükümlü olduğumuz mahkemelerdir.

“Cumhurbaşkanı yemin ederek tabi olduğu Anayasa'yı da inkâr etmekte”

 Sayın Cumhurbaşkanı, kurduğu cümlelerle sadece uluslararası sözleşmeleri değil, kendisinin de yemin ederek tabi olduğu anayasayı inkar etmektedir. Öznesi kendisi olunca yaşadığı hukuk mağduriyetinde çözüm kapısı olarak AİHM’i gören sayın Erdoğan’ın bugün söylem ve eylemleriyle AİHM’i yok sayması, yaşadığı yaman çelişkinin göstergesidir. Demokratik hukuk devletinde, zamana ve olaylara göre sık sık ayarını bozduğunuz kantarın gün gelip sizleri de tartacağını asla unutmayın.”

“Normalleşme yoluna girmesini olumlu karşılıyoruz”

Şahin, İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un mart ayında Türkiye’ye yapacağı ziyareti şöyle değerlendirdi:

“Uzunca yıllardır iç siyaset malzemesi yapılarak askıya alınan Türkiye-İsrail ilişkileri bu ziyaretle yeni bir döneme girecektir. DEVA Partisi olarak, Türkiye’nin İsrail, Körfez ülkeleri, Mısır, Ermenistan ve Suriye ile ilişkilerinin normalleşme yoluna girmesini olumlu karşılıyoruz. Yıllardır bölgede Türkiye’nin çıkarlarını ideolojik takıntılara kurban eden iktidarın, Doğu Akdeniz, Suriye, Mısır ve Kafkaslarda istikrarlı bir dış politika sergilemesi gerekmektedir. Dış siyasette sürekli zikzak yapan iktidar anlayışıyla bölgemizde itibar ve çıkarlarımızı kaybettiğimiz, hepimizin malumudur. DEVA Partisi olarak, krizlerden beslenmeden, akılcı bir yöntem ve diplomasi yoluyla sorunları çözeceğiz. Kısa vadeli, iç politikaya yönelik, dar parti veya kişi propagandası amaçlı polemikçi söylemleri bırakıp etkin, ağırbaşlı ve sorumlu bir üslup benimseyeceğiz. Sorunların değil, çözümlerin parçası olacağız.”