Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı, adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya göre, enkazdan çıkarılan cenazelere otopsi yapmaya imkan bulunamadı ancak parmak izi ve diğer örnekler alınarak kodlamayla defnedildi. Kimliksiz cenazeler için DNA incelemeleri ve eşleştirmeler sürüyor. Tespit edilemeyenler için başka bir yol daha var: Gaiplik bildirimi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir ay geçti. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Mart’taki kabine toplantısının ardından verdiği bilgiye göre, 11 ili etkileyen depremlerde toplamda 46 bin 104 kişi hayatını kaybetti. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş’a göre ise sadece Hatay’da 20 binden fazla can kaybı var.
Ancak depremin bir başka boyutunu da kuşkusuz kimliksiz defnedilenler oluşturuyor. Deprem bölgesinde enkazdan çıkarılan cenazelerin bir kısmı kimliği belirlenemeden defnedildi. Hâlâ kimliği belirlenemeyen cenazelere ilişkin incelemeler ve yakınlarının arayışı sürüyor.
TTB: Maraş’taki cenazelerin yüzde 10’u kimliksiz defnedildi
TTB de yayımladığı, “6-20 Şubat Depremleri” birinci ay raporunda, özellikle ilk yedi gün içinde enkazdan sağ çıkarılamayanlar arasında kimliği belirlenemeyenlere dikkati çekti.
TTB raporuna göre, cenazelerin çoğundan DNA incelemesi için örnek alınsa da Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin sahada yaptığı gözleme göre, ilk yedi günde Kahramanmaraş'taki cenazelerin yüzde 10'u kimliği tespit edilemeden defnedildi. Kimliği tespit edilen cenazeler ise yakınlarına teslim edildi. Veriler, TTB İl Deprem Koordinasyon sorumlularının il sağlık müdürlükleri, koordinatör vali, hastane başhekimleri ve belediye yetkilileri ile yaptığı görüşmeler neticesinde elde edildi.
Adli tıp uzmanları vaktinde görevlendirilmedi
T24’e konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı ve adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya göre, adli tıp uzmanlarının deprem bölgesinde görevlendirilmesinde özellikle ilk zamanlarda yaşanan, “yetkisizlik” sorunu resmi işlemlere de yansıdı.
Fincancı, “Adli Tıp Uzmanları Derneği olarak başvuru yapıldı; gönüllü meslektaşlarımızla sahada destek olabiliriz diye. Tüm süreçlerde olduğu gibi başlangıçta arkadaşlarımızı görevlendirmediler, bazıları kendi olanaklarıyla gitti. Ama resmi olarak işlem yapabilmeye yetkileri olmadı, çünkü görevlendirilmeleri için yazıları yazılmadı. İlk dönem örnek alımlarında birtakım eksikler olduğu bildirildi, örnekler sonrasında alındı” dedi.
Fincancı: Ölü muayenesi yapıldı, otopsi yapılan az vaka var
Ancak kimliği tespit edilemeden defnedilenlere ilişkin DNA incelemelerinin devam ettiğini bildiren Fincancı, “Ölü muayenesi yapıldı, otopsi yapılan az sayıda vaka var. Çünkü buna olanak yoktu. Cenazeler, parmak izi ve diğer örnekler alınarak kodlamayla defnedildi. Yakınları olanlardan alınan tetkikler sonucu karşılaştırmalar ve o kodlamaya göre eşleştirmeler yapıldığında cenazelerin kimliği tespit edilebilir. Böylece eğer isterlerse kendi istedikleri yere defnedebilmeleri mümkün olabilecek” diye konuştu.
Kayıp tespiti için yol
Kimliksiz definlerin tespiti için çeşitli yollar mümkün. DNA incelemesinin yanı sıra eldeki bilgilerin resmi kayıtlarla karşılaştırılabileceğini söyleyen Fincancı, “Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi ile belediyelerin defin kayıt sistemleri var. Hepsinin birlikte karşılaştırılmasıyla tespitler yapılabilir. Hane içinde bulunan kişilerden bir ya da birkaçı hayattaysa o hanede kaç kişi olduğunun, hatta o sırada orada misafir olan pek çok insanın tespiti yapılabilir. Birçok bilginin bir araya getirilmesiyle verileri ortaya koyabilirsiniz” dedi.
DNA incelemesi genişletilebilir: Uzak akrabalar için ‘gaiplik bildirimi’
Fincancı, kimliği belirsiz şekilde defnedilenlerin yakınları arasında -örneğin uzak akrabalar varsa- yakınlığının ispatı için DNA incelemeleri veya bilgilerin eşleştirmeleri konusunda da gaiplik bildirimine dikkati çekti. Fincancı, şunları söyledi:
“Erken dönemde kan örneği alınabilir ama geç dönemde kan alabilme olanağı olmadığı için doku örnekleri almak gerekir. Derin kas dokusu, kemik doku ve diş gibi örneklerle karşılaştırma yapılabilir. İnsanların çok yakını değilse de geleceğe dönük gaiplik bildirimi yapması gerekir.”
Gaiplik nedir, nasıl bildirim yapılır?
İçişleri Bakanlığı'na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne göre gaiplik tanımı ve bildirimi şu şekilde:
Gaiplik: Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden çok uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli bir olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine, mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Gaipliğine karar verildikten sonra kişinin cenazesi bulunursa, aile kütüklerine ölümü işlenir. Kişinin hakkında gaiplik kararı verilmesi ölümün hukuki sonuçlarını doğurur.
Gaipliğin feshi: Gaipliğine karar verilen bir kimsenin, daha sonra ortaya çıkması halinde, kişinin müracaatı üzerine mahkemece gaiplik kararı kaldırılır ve bu karara dayanılarak ilgilinin aile kütüğündeki nüfus kaydına işlenir.
|