Denizli'nin Merkezefendi ilçesindeki Karcı Dağı yamaçlarında 24 Ekim'de başlayan orman yangını, altıncı gününde devam ediyor.
Denizli’nin güneyinden batıya doğru Menteşe dağlarının bir uzantısı olan Karcı Dağı, iki bin metreyi geçen yüksekliğiyle kentin önemli simgelerinden biri.
Dağın kayalık ve sarp arazi özellikleri yangına karadan müdahaleyi zorlaştırıyor.
Haber ajanslarına göre, altı yangın söndürme helikopteri dik yamaçlarda yaklaşabildikleri bölgelere su atışı yapıyor.
Binden fazla personel, iş makineleri ve el aletleriyle yangının yayılım alanında şeritler açmaya çalışıyor.
Bu şeritler yangının yayılmasını engellemek için kullanılıyor.
Bazı bölgelerde yol olmaması nedeniyle ekipler, alevlere ulaşmak için uzun yürüyüşler yapıyor.
Tavas ilçesi Çakıroluk mevkisine doğru ilerleyen yangını durdurmak için yapılan çalışmalara çok sayıda jandarma ve belediye personeliyle sivil toplum kuruluşlarından gönüllülerin de katıldığı bildiriliyor.
Yangında yerleşim yerlerine yönelik bir tehdidin söz konusu olmadığı belirtiliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi'nde Doç. Dr. Cihan Erdönmez, "Orman yangınlarıyla mücadelede uçak ve helikopterler daha çok gündeme gelir ama yangın yerde söndürülür" diyor.
Erdönmez, başlangıç aşamasında havadan hızlı müdahalenin yangınları söndürmede etkili olduğunu ancak yangın büyüdükten sonra karasal müdahale gerektiğini vurguluyor.
Erdönmez, Karcı Dağı'ndaki yangın ile ilgili "Bu açıdan sıkıntılı bir coğrafya olduğunu anlıyoruz" yorumunu yapıyor.
'Şaşırtıcı ama hazırlıklı olmamız gerekiyor'
Başkarcı Dağı olarak da bilinen Karcı Dağı yakınlarında incelemelerde bulunan Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, ihbarının ardından yangına müdahalenin 13 dakikada başladığını söyledi.
Karacabey, iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle birlikte her geçen yıl orman yangını riskinin artarak devam ettiğini belirtti.
İklim değişikliği Türkiye'de sıcak hava dalgalarının sıklığını artırırken, orman yangını sezonunu da uzatıyor.
Cihan Erdönmez, Denizli için, deniz seviyesinden yüzlerce metre yükseklerde, ekim ayının sonlarında gerçekleşen bir yangının "istisnai" olabileceğini söylüyor:
"Bu tip yangın şaşırtıcı olabilir ama iklim değişikliği nedeniyle hazır olmamız gereken bir döneme çoktan girdik.
"Böyle sarp yerlerde ormanlarımız varsa, yangınla mücadeleye dair de bir planımız olması gerekirdi."
Örtü yangını nedir?
Yangının 400 hektara yakın bir alanda etkili olduğunu belirten Bekir Karacabey, Karca Dağı'ndaki yangının örtü yangını olduğunu aktardı.
Karacabey, bu sahadaki ağaç türünün kabuğu kalın olan karaçam olduğunu, bu nedenle ağaçların üst kısımlarında yanma olmadığını kaydetti.
Karacabey, bu nedenle ormanın canlılığını "yüzde 90 oranında devam ettireceğini" söyledi.
Türkiye'de görülen orman yangınlarının büyük çoğunluğu örtü yangınları ve tepe yangınları olmak üzere iki grup altında toplanıyor.
Örtü yangını orman toprağını örten ot, çayır, funda, fide, fidan, yaprak, yosun, kuru dal, kütük gibi ölü ya da diri örtünün yanmasını ifade ediyor.
Bu tip bir yangın ağaçlara ciddi zarar vermiyor ancak örten tabakada yanıcı maddelerin yoğun olması riski artırabiliyor.
Tepe yangını ağaç ve ağaççıkların tepelerini de yakarak ilerleyen yangın olarak tanımlanıyor.
En tehlikeli yangın türü olarak sınıflandırılan tepe yangını türünde, orman örtüsü, ağaçların gövdeleri ve tepeleri kuruyarak canlılığını kaybediyor.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Dr. Öğr. Üyesi Yasin İlemin, Karcı Dağı'nın üst kısımlarında karaçam ormanlarının ağırlıkta olduğunu belirtiyor.
İlemin, sosyal medya hesabı X'ten yaptığı yorumda bunun rejenerasyonu hızlı bir orman olmadığını da vurguluyor.
'Tehdit altındaki iki yabani kedi türü üzerinde baskı artıyor'
Karcı bölgesinde karaçam dahil yangınların seyrek görüldüğünü belirten İlemin, uzun süren kurak dönemler ve artan sıcaklık ortalamalarının karaçam ormanlarında da daha sık yangın oluşturmaya başladığını ifade etti.
İlemin bunun yaban hayatına etkisini şöyle anlattı:
"Karaçam ormanlarında çıkan yangınlar normal şartlarda ve genellikle örtü yangını şeklinde devam eder ve ekosistem topyekün kaybolmaz.
"Karaçam kalın kabuğu ile örtü yangınını atlatır ve biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatına ev sahipliği yapmaya devam eder.
Ancak değişen iklim koşullarına bağlı olarak karaçam orman yangınlarının örtü yangınından tepe yangınına doğru değiştiğini gözlemliyoruz."
Bunun "ciddi bir ekolojik problem" olduğunu ifade eden İlemin, şöyle devam etti:
"Tepe yangınları çok şiddetli yangınlardır ve karaçam ağaçlarını büyük oranda öldürür. Bu ormanlar kızılçam ormanları gibi tepe yangını sonrası kolay toparlanamazlar.
"Kızılçam ormanlarındaki yangın sonrası rejenerasyon ve buna bağlı olarak yaban hayatının toparlanması beşinci yıldan sonra olurken, Karaçam ormanlarında şiddetli yangın sonrası orman örtüsünün tekrar yerine gelmesi daha uzun sürüyor.
"Buna bağlı olarak yaban hayatının ihtiyaç duyduğu ekosistem şartları onlarca yıl eksik kalabiliyor. Bu durumda Karcı Dağı örneğinde olduğu gibi, hem karakulak hem de vaşak türleri için uygun olan karaçam habitatları ortadan kalkmış oluyor.
"Sonuç olarak bu alanların yokluğunda zaten tehdit altındaki bu iki yabani kedi türümüz üzerindeki baskı daha da artıyor."