Gündem

Deniz Baykal’ın papyonundaki hata ne?

Murat Bardakçı: Elhâââk yakışmıştı ama…

26 Haziran 2015 16:40

TBMM'de geçtiğimiz salı günü düzenelenen yemin töreninde en çok konuşulan konulardan biri de geçici Meclis Başkanı Deniz Baykal'ın giydiği frak ve milletvekillerinin kıyafetleri olmuştu. Kendisi de sıklıkla papyon kullanan tarihçi yazar Murat Bardakçı da bugünkü köşesine Baykal’ın papyonundaki hatayı ve papyon takmanın inceliklerini taşıdı.  

Frakın Baykal’a yakıştığını söyleyen Bardakçı, sözlerine şöyle devam etti:

“Dikkatle bakınca kravat gibi bağlanması gereken papyonun bağlanmamış, hazır olduğunu fark ettim. Deniz Bey’e önceden dikilmiş, yani hazır bir papyon vermişlerdi, papyonun yakanın yan taraflarından enseye uzanan kısmının ucunda büyük ihtimalle kopça yahut ona benzer bir şey vardı ve kopçalayıvermişlerdi. Ama şıklık “hazır” değil, “bağlama” papyon gerektirirdi, üstelik gündüz takılan papyonun kenarlarının da yuvarlak değil köşeli olması lâzımdı!”

Murat Bardakçı’nın Habertürk’te yer alan 26 Haziran 2015 tarihli ‘Deniz Bey’in papyonu’ başlıklı yazısı şöyle:

 

Meclis, geçen salı günü artık en yaşlı üye olan Deniz Baykal’ın başkanlığında açıldı ve yemin töreni yapıldı.

Meclis Başkanı’nın geçici olsa bile Meclis’i frak giyerek idare etmesi, içtüzük hükmüdür. İçtüzüğün 56. maddesinde “Başkanlık kürsüsünde Başkan, beyaz kelebek kıravat ve siyah yelek üstüne siyah fırak giyer. Görevli kâtip üyeler de, koyu renk elbise giyerler” diye yazılıdır.

Maddenin Türkçesi’nin bozuk olduğu, ilk cümlenin “Başkan, başkanlık kürsüsünde ...” diye başlaması gerektiği halde “Başkanlık kürsüsünde Başkan...” dendiği ve kravattan “takmak” yerine “giymek” fiili ile bahsedildiği herhalde dikkatinizi çekmiştir.

56. maddede sözü edilen “kelebek kravat”, bildiğimiz “papyon”dur ve Türkçe’ye pek riayet etmeyen ama uluslararası giyim protokolünü dikkate alan içtüzük, papyonun beyaz olması şartını getirmiştir.

 

Elhâââk yakışmıştı ama… 

 

Deniz Bey Meclis’in açılışını içtüzük gereği frak giyip beyaz papyon takarak yaptı.

Hemen söyleyeyim: Frak, Deniz Bey’e elhâk gayet yakışmıştı!

Basınımız açılıştan günler önce frağı diline doladı, “Maliyeti şu kadar bin lira” diye başladı, “Milletvekili aylığından bile pahalı” meselesine getirip magazinleştirdi ama Deniz Bey başkanlık kürsüsüne çıkınca o kadar yazılıp çizilen frak, mrak hepsi unutuldu!

Deniz Baykal kürsüde hakikaten şıktı ama büründüğü protokol giysisinde olmaması, yapılmaması gereken bir hata vardı: Papyonu!

Dikkatle bakınca kravat gibi bağlanması gereken papyonun bağlanmamış, hazır olduğunu farkettim. Deniz Bey’e önceden dikilmiş, yani hazır bir papyon vermişlerdi, papyonun yakanın yan taraflarından enseye uzanan kısmının ucunda büyük ihtimalle kopça yahut ona benzer birşey vardı ve kopçalayıvermişlerdi.

Ama şıklık “hazır” değil, “bağlama” papyon gerektirirdi, üstelik gündüz takılan papyonun kenarlarının da yuvarlak değil köşeli olması lâzımdı!

Bizde bazı çevreler papyona karşı her nedense tuhaf bir antipati hissederlerse de “kelebek kravat”, yani “papyon”, erkek için hoş ve zarif bir aksesuvardır.

Ancaaak....

Şık bir erkek hazır papyon kullanmaz, kravatını nasıl bağlıyorsa papyonunu da öyle bağlar. Üstelik papyon bağlamak zor değildir, öğrenip bir-iki denemeden sonra rahatça bağlayıp çözebilirsiniz...

 

O fotoğraflara inanmayın

 

Hani sosyete dergilerinde rengârenk smokinler giymiş bazı beylerin yakalarından aşağıya sarkan çözülmüş papyonlarla fotoğrafları çıkar ya...

O çözülmüş papyonlar, sadece bir hava atma vasıtasıdır! Papyonu yakasından ip gibi sarkıtan beyefendilerin çoğu onu bağlamayı bilmezler ama “Bağlamıştım, sonra çözdüm” mesajını vermek için öyle poz verirler!

İlk ve ortaokul senelerinde kravat mecburiyeti bulunan okullara gitmiş yaşıtlarım hatırlayacaklardır: Kravat bağlamayı beceremeyen bazı arkadaşlarımız hazır, yani dikilmiş ve arka tarafı lâstikli kravatlar takarlardı... Bu kalıp gibi kravatlara “otomatik” derdik, en büyük eğlencelerimizden biri arkadaşın yakasındaki kravatın ucunu âniden aşağıya, göbek hizasına kadar çekip bırakmak ve bunu yaparken “Zınnnnkkk!” diye bağırmaktı! Uzayan lâstik bıraktığımız anda kravatı yukarıya atar, düğüm bir “trrrak!” sesi ile yakaya yerleşir ve arkadaşımız da hemen kafamıza birşeyler fırlatırdı!

Bugün kravatını çıkardıktan sonra çözmeyen ve daha sonra yeniden takanlar, gençlik senelerinde bu lâstikli kravatları kullandıklarını zaten saklamazlar...

Lâstikli yahut kopçalı hazır papyonlar, işte bu lâstikli kravatlar gibidir ve Meclis’in başkanlık kürsüsünde olmaması gerekir!

Meclis’in şu anda “geçici” başkanı Deniz Bey “kalıcı” olduğu, yani Meclis Başkanı seçildiği takdirde herhalde artık böyle kopçalı yahut lâstikli hazır papyonlar değil, bizzat bağlayıp çözeceği “gerçek” papyonlar kullanacaktır!