Gündem

Deniz Baykal: Azez-Halep hattını açık tutmak için bombalanmasını doğru buluyorum

"Hükümetin Türkiye'yi savaşa sokacağına dair doğru bir kaygı var"

15 Şubat 2016 23:18

CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın ‘Tarafsız Bölge’ programına katılan gazeteci Deniz Zeyrek ve Hande Fırat’ın sorularını yanıtlayan CHP eski genel başkanı Deniz Baykal, “Azez-Halep hattını açık tutmak için bombalanmasını doğru buluyorum” dedi. Baykal, programda söylediği "Halep Sünni kentidir" sözlerine ilişkin eleştirilere yönelik "Mezhep söylemi benim çok rahatsız olduğum bir söylem. Ortadoğu’da ortaya çıkan tablonun beni en çok rahatsız eden konu budur. Gönül ister ki IŞİD değil orada bizim alıştığımız türde bir Sünni İslam ortaya çıksa" ifadelerini kullandı.

Deniz Baykal'ın konuşmasından satır başları:

Azez Halep hattını açık tutmak için Türkiye'nin bombalama hakkı vardır. Şu anlık bu bombalamaların etkili olduğu anlaşılıyor. Güneyden Halep'e sızma planı olduğu anlaşılıyor. Halep Sünni İslam kentidir. Bu kenti Rusya'nın, Esad'ın himayesine teslim etmek üzerine bir politikayı çok ciddi sorgulamak lazım. 

Niye göçüyor insanlar? Orada Halep'te bir katliam var. Tarihi kimliği değiştirecek süreç yaşanırken 'durun', 'bekleyin' veya 'izleyin' demek doğru olmuyor. 

O hattın açık olması Halep'ten bir göç dalgasının yönelmemesi açısından çok önemli. Olay PYD olayı değil, Halep olayıdır. Olay Şii kuşatmasıdır.

Hükümetin Türkiye'yi savaşa sokması üzerine kaygı var. Bu doğru bir kaygıdır. 

Ortadoğu'da artık gücü yeten gücü yetene. IŞİD'le mücadele etmeye geliyorum diyor, Bayorbucak Türkmenlerini bombalıyorlar. 

Çatışmaya dayalı düzen arayışı. Bunun bir düzen getirmediği ortada. Suriye’nin Türkiye’nin bu hale gelmesinde bizim hükümetin çok büyük sorumluluğu var. Hükümetin 

Türkiye’ye sahip çıkmak lazım. Yeni bir savaşa doğru bizi sürükleyebilir. Buna engel olmaya çalışalım. Parti olarak biz soralım vatandaş sandıkta sorsun. 

Esad gitmeli diye başladı amerika şimdi kalsın noktasına geldi. Hükümette öyle. Bu yanlışları yapmayan bir CHP var.

1 Mart tezkeresine biz karşı çıktık. Tony Blair, Irak’ta yapılan müdehaleyle IŞİD’in ortaya çıktığını söyledi. Biz "yanlış" dedik. O gün karşı çıktık. 

1 Mart tezkeresi Amerika’nın Ortadoğu'ya yapacağı müdahalede Türkiye’yi kullanma politikasıydı. Toprağımızın kullanılmasına izin vermek de bir savaş ilanıdır. Irak’a müdahale uluslararası hukuka aykırıydı. 

1 Mart tezkeresine niye 'evet' dediler? Bir, büyük para alacaklarını düşündüler. İki, Ortadoğuyu birlikte masaya oturururuz şekillendiririz diye düşündüler.

Cumhurbaşkanın zihnini arkasında o var. 1 Mart tezkeresini çıkaramadık, giremedik. "Şimdi gireriz" diye düşünüyor. Herkes ben askerimin postalını sokmam diyor. Bir uçak düştü şimdi uçağımızı sınırın diğer tarafına geçiremiyoruz.

Mezhep söylemi benim çok rahatsız olduğum söylem. Ortadoğu’da ortaya çıkan tablonun beni en çok rahatsız eden konu budur. Maalesef Ortadoğu’da milli ve siyasi kimlik kalmamıştır. Mezhep kimliğine indirgenmiştir. Böyle bir dinamiğin Türkiye’ye yansımasından kaygı duyuyorum. İktidarı bu konuda duyarsız olmakla, mezhep dinamikleri siyasete taşımakla suçluyorum. Ben mezhep dediğim de “vay öbürünü düşünüyor” gibi düşünüyorlar.

Gönül ister ki IŞİD değil orada bizim alıştığımız türde bir Sünni İslam ortaya çıksa. Sünni alanda IŞİD’leşti. Bu da fevkalede vahim bir gelişmedir. Biz bu iki gelişme karşısında kendimizi yabancı hissediyoruz. IŞİD, Sünni olarak anlaşılabilir bir konumda değildir. 

Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ni görmek istediğim yerde göremiyorum. Bizi İktidara zıplatacak kolay çözümler arandı. CHP sorgulanmaya başlandı. Bunların aşılması gerektiği düşünüyorum. Elbette yeni şeyler söylemek lazım. Ama bizim klasikleşmiş ilkelerimizi atmaya çalışmak şaşkınlık olur. Partinin bir toparlanmaya ihtiyacı var. HDP ile AKP arasında bir sarkaç olmak bizim işimiz değil.

Partide şikayet konuları değişmedi hatta artar halde. Seçime kadar bir süre var. Hızla değerlendirmek gerekiyor. Köklü bir değişme ihtiyaç olduğu açık. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da bunun farkında olduğunu biliyorum.