Yaşam

'Demokratik bir ülke istemiyoruz ki olsun'

Radikal gazetesi yazarı Pınar Öğünç, yedi ayrı şehirde 40'a yakın gazetecinin gözaltına alınmasının ardından gazetelerde kullanılan manşetleri değerlendirdi.

23 Aralık 2011 02:00


T24 -
Radikal gazetesi yazarı Pınar Öğünç, yedi ayrı şehirde 40'a yakın gazetecinin gözaltına alınmasının ardından gazetelerde kullanılan manşetleri değerlendirdi. Öğünç, "Kürt basınının, sol, muhalif basının sesi gittikçe daha kısık çıkıyor ve siz aslında bunu hiç umursamıyorsunuz. Gazetecilerin sektörel sorunu, Kürtlerin hak ettiği muamele diye düşünüyorsunuz. Daha demokratik bir ülke istemiyorsunuz ki olsun" dedi.

Öğünç'ün, Radikal'de "Siz neyle övünmeyi tercih edersiniz?" başığıyla yayımlanan (23 Aralık 2011) yazısı şöyle:

Zaman ayarlarıyla biraz oynayalım. Salı sabahının erken saatlerinde gazete ofislerine, gazeteci evlerine ve dahi gazeteci çadırlarına baskınlar yapılmış. Neredeyse telefon şarj aletlerine kadar kablosu olan her şey paketlenmiş. Yedi ayrı şehirde, 40’a yakın gazeteci gözaltına alınmış. O akşam farklı illerde operasyonları kınamak için binlerce insan toplanmış.

Ertesi günün gazetelerine bakıyoruz. Bu gözaltıların ya da protesto eylemlerinin sayfalarda ne büyüklükte, derinlikte yer aldığını görmek için değil. Bunlar tahmin edilebilir. Biz şimdi, türlü şekillerde övünç kaynağı olarak sunulan haberlere bakalım. Ülke olarak koltuklarımızı kabartması icap eden hadiseler bunlar. Meğer ne çokmuş.


Ormana giren ilk balta bizim!

Tartışmasız birinciliği ‘Türkler çıldırmış olmalı’ manşetiyle Akşam gazetesine vermemiz gerekiyor. Spot: “Türkiye’de frenlenen HES’çiler, Pasifik ormanlarına daldı. Enerji Bakanlığı, ada ülkesi Fiji’ye santral kurdu. Yerliler, elektriği danslarla kutladı. Protesto yerine ayin yapıp dua etti”. Şimdiye kadar 53 adet HES projesi yargı kararıyla durdurulan Enerji Bakanlığı yılmamış, TİKA’yla birlikte balta girmemiş ormanları oyarak 60 kilometrelik güzergâhı temizlemiş. Evet, gerçekten ‘temizlemek’ fiili kullanılıyor. Çinlilerin bile gözünün kesmediği bir projeymiş bu. Mühendisler büyük bir fedakârlıkla Fiji geleneği olan eteklerden bile giymişler. İşte bu dirayetten çıkarmamız gereken dersler, Fiji köylülerini elektrikle tanıştırmanın verdiği ulusal bir kıvanç var.

Sabah gazetesi de başka bir kıvançtan haberdar ediyor bizi. Gerçi haber daha küçük olarak başka gazetelerde de var ama Sabah manşeti layık görmüş. Bir müddettir maddi sıkıntılar yaşayan İsveçli otomotiv devi Saab’ın iflasını açıklamasının ardından sürpriz bir gelişme yaşanmış. Yine Çinliler görüşürken gazetenin tabiriyle ‘Türk kancası’ atılmış. Türk Büyükelçiliği aracılığıyla özel sektör, yani Türkiye’nin güzide şirketleri Saab’a talipmiş. İnsanın gözleri yaşarıyor.

Vatan’ın spor sayfasında ‘Avrupa Avrupa duy sesimizi’ başlığı takılıyor göze. Sahadaki topun yuvarlaklığından bile şüphe edeceğimiz günlerde Cüneyt Çakır, 16 yıl sonra Avrupa Şampiyonası’nda maç yönetecek ilk Türk hakemi olacakmış. EURO 2012’de görev alacak 12 Avrupalı hakemden biri... Vatan bu haber için “Bizim için bayram niteliği taşımalı” diyor. Daha çok Çakır için seviniyor insan.


‘Sumo güreşçisi gibiyiz’

Taraf ‘Sarkozy, Gül’den korktu’, Zaman ise ‘Gül’ün telefonlarından iki gündür kaçıyor’ manşetiyle yine ‘tam saha presle’ alınan haklı bir başarıyı dile getirmişler. Cumhurbaşkanı başdanışmanından alınan bilgiye göre Sarkozy, artık Gül aradığında kendisine ‘Yok’ dedirtiyormuş. Bu tasarı işi zaten karışık ama Sarkozy’nin Gül’le ‘konuşmaya cesaret edememesi’ de bir kazanımdır.

Godiva’nın ekonomik kriz günlerinde ‘bir Türk sayesinde’ büyümesi, Hürriyet’in ‘Çin ve Hindistan karşısında Sumo güreşçisi gibiyiz’ başlığıyla verdiği yünlü kumaş üretiminde Türkiye’nin geldiği muhteşem nokta; patlangaçlar, büyük harflerle göze sokmalar, bir coşku...

Türkiye’de ifade özgürlüğüne, muhalif olanın beyanına dair ciddi bir problem varsa, sorumlusu bu haberler, bunları yapanlar değil. Ters bir orantı yok, misal ekonomi iyileştiğinde basın özgürlüğü listelerinde gerilemiyoruz. Fakat bu özgüvenli, müdanasız ve hatta gösterişçi dile baktıkça, bu gazeteleri okuyanların aslında tam da bunlarla övünmek istediğini düşünüyorum. Türkiye bir yandan basın özgürlüğü listelerinde gerilere düşüyor, Kürt basınının, sol, muhalif basının sesi gittikçe daha kısık çıkıyor ve siz aslında bunu hiç umursamıyorsunuz. Gazetecilerin sektörel sorunu, Kürtlerin hak ettiği muamele diye düşünüyorsunuz. Daha demokratik bir ülke istemiyorsunuz ki olsun. Bunlarla övünmek yetiyor