Gündem

Demirtaş: Türkiye toplumunun ezilenleri, cumhuriyet değerlerine bağlı olanlar bu günlerde bir araya gelemiyorsa, bir daha asla bir arada duramaz

“Kavgaya girmekten sakın, fakat kavgaya girmişsen karşı taraf senden sakınsın”

11 Ocak 2020 11:22

5 Kasım 2016'dan bu yana cezaevinde olan, önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisine “19. İnsan Hakları, Barış ve Dayanışma Ödülü” veren Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Ödül Töreni için bir mesaj gönderdi. 

“Üyesi olduğumuz toplum; açlık, yoksulluk, adaletsizlik, savaş, işkence politikalarıyla terbiye edilmeye çalışılırken, korku ve karamsarlık yaygın ve kronik bir ruh haline dönüşürken hiçbirimiz oturup durumu seyredemeyiz” diyen Demirtaş, “Sorumluluk duygusuna sahip her bir aydın, siyasetçi, yazar veya entelektüelin elini taşın altına koyarak topluma öncülük etme görevi vardır” ifadelerini kullandı.

“Acilen ve acilen demokrasi bloğunu inşa etme mecburiyetindeyiz” çağrısında bulunan Demirtaş, “Türkiye toplumunun ezilenleri, ötekileri, demokrasi yanlıları, cumhuriyet değerlerine bağlı olanları, eğer bugünlerde bir araya gelemiyorlarsa bir daha asla bir arada duramaz, bir arada yaşayamazlar” dedi.

“Bir araya gelip el ele veremezsek endişem odur ki, umut ve cesaret yerini boş hayallere ve korkuya bırakacaktır” uyarısında bulunan Demirtaş, “Lütfen umudunuzu ve cesaretinizi yitirmeyin. Çünkü umut, zifiri karanlıkta bile görebilme yeteneğidir. Çünkü cesaret, zifiri karanlığı aydınlatabilme becerisidir” sözlerini kaydetti.

Shakspeare’in Hamlet’tinden atıfta bulunan Demirtaş, “Kavgaya girmekten sakın. Fakat kavgaya girmişsen karşı taraf senden sakınsın” dedi.

Demirtaş'ın mesajı şöyle:

Yazar Ali Gür, Tavanarası adlı romanında “Yalnızlık tek başına kalmak değildir. Hayal edildiğini, özlendiğini bildiğin sürece hasret çekersin sadece, yalnızlık değil” diye yazmıştı. Ben de sizler gibi milyonlarca dostum sayesinde hasret çekiyorum sadece, yalnızlık değil. Ve bu hasretin olanca sıcaklığıyla selamlıyorum hepinizi. Merhaba güzel insanlar, güzel dostlarım.

SODEV’in bu yılki ödülü bana layık görmesi, şahsıma yönelik çok değerli bir desteğin, dayanışmanın ötesinde anlamlar taşıyor.

Toplumun tamamının adeta bir cenderede ağır baskılar altında inlediği böylesi kaotik dönemlerin anahtar kelimeleri “umut” ve “cesaret”tir. Umudu ve cesareti boş hayaller ve kof kabadayılıktan ayıran şey ise bu kavramların içini doldurmaya dönük pratiklerdir, yani eyleme iradesi ve gücüdür.

Üyesi olduğumuz toplum; açlık, yoksulluk, adaletsizlik, savaş, işkence politikalarıyla terbiye edilmeye çalışılırken, korku ve karamsarlık yaygın ve kronik bir ruh haline dönüşürken hiçbirimiz oturup durumu seyredemeyiz. Sorumluluk duygusuna sahip her bir aydın, siyasetçi, yazar veya entelektüelin elini taşın altına koyarak topluma öncülük etme görevi vardır.

Hele hele halk, hepimizi göreve çağırırken bir kenarda oturup sonucun ne olacağını bekleyemeyiz. Acilen ve acilen demokrasi bloğunu inşa etme mecburiyetindeyiz. Asgari demokrasi ilkelerinde birleşip mevcut yönetim anlayışına karşı hem etkili bir mücadele yürütmek hem de alternatif bir hükümet ihtimalini ete kemiğe büründürmek zorundayız.

Yeni bir anayasa, demokratik parlamenter sistem, güçlü yerel yönetimler, siyasi partiler kanunu ve seçim barajının demokrasiye uygun hale getirilmesi, medya bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, Kürt sorununa barışçıl çözüm, bağımsız yargı, özerk üniversiteler, liyakatı esas alan bürokrasi atamaları, inanç özgürlüğü ve laiklik, üretime dayalı ekonomi ve gelir dağılımında adalet, ekoloji ve çevreye saygı, kadın kimliğine eşitlikçi ve özgürlükçü yaklaşım, örgütlenme ve gösteri hakkının her yönüyle güvence altına alınması gibi temel başlıklarda uzlaşma sağlayan her siyasi ve sivil oluşumun yer alabileceği büyük bir demokrasi bloğu kurulmak zorundadır.

Değerli arkadaşlarım, sevgili dostlar,

Bir ödül töreni mesajına sığmayacak kadar kapsamlı bu konuları uzun uzun açma şansım yok. Ancak şunu ifade etmeden de geçemeyeceğim; Türkiye toplumunun ezilenleri, ötekileri, demokrasi yanlıları, cumhuriyet değerlerine bağlı olanları, eğer bugünlerde bir araya gelemiyorlarsa bir daha asla bir arada duramaz, bir arada yaşayamazlar. Uygulanan zulüm, tahammül sınırlarını çoktan aşmış olmasına rağmen bizler tüm farklılıklarımızla demokrasi etrafında bir araya gelip el ele veremezsek endişem odur ki, umut ve cesaret yerini boş hayallere ve korkuya bırakacaktır.

Ben tüm kalbimle demokratik birliğe inanıyor, başaracağımıza dair büyük bir umut besliyorum. Bunun için de ben dahil tüm arkadaşlarım elimizden gelen gayreti göstermeye, inisiyatif almaya devam edeceğiz. Lütfen umudunuzu ve cesaretinizi yitirmeyin. Çünkü umut, zifiri karanlıkta bile görebilme yeteneğidir. Çünkü cesaret, zifiri karanlığı aydınlatabilme becerisidir.

Sevgili canlar, güzel dostlarım,

İşte SODEV’in bu yılki ödülünün anlamı benim için de eminim halkımız için de tam olarak budur. Umudu büyütmeye, birlikte yaşamaya, birlikte mücadele etmeye, birlikte yönetmeye dair güçlü bir mesajdır bu ödül.

Demokrasi, insan hakları ve barış alanında çok değerli çalışmalara imza atmış saygın bir kuruluştan ödül almanın onuru yanında bu duyguları da taşıdığımı bilmenizi isterim.

Bu ödül aynı zamanda benim sorumluluklarımı da arttırmıştır. Bunun bilincinde olarak demokrasi ve insan hakları mücadelesini daha bir şevkle ve moralle sürdüreceğim. Hele hele iktidar sözcülerinin yandaş medya eliyle beni ve arkadaşlarımı yalanlarla, iftiralarla karalamaya, linç etmeye devam ettiği bu dönemde dostlarımızdan gelen bu dayanışma çok çok kıymetlidir. Tüm yıpratma, yok etme, itibarsızlaştırma kampanyalarına rağmen tek bir geri adım atmadan mücadeleme devam edeceğimden kimsenin kuşkusu olmasın. Shakspeare’in Hamlet’te Polonius’un ağzından söylediği gibi “Kavgaya girmekten sakın. Fakat kavgaya girmişsen karşı taraf senden sakınsın.”

Çok değerli dostlarım, şu anda salonda olan veya olamayan arkadaşlarım,

Şundan emin olun ki aydınlık, mavi günler yakındır. Sadi Şirazi’nin dediği gibi, “Sarayına çürük temeller atanlar, onu henüz yaparken yıkmış olurlar.” Güzel bir geleceğin çok yakın olduğuna inanıyorum. Sarayla saltanatlar çökecek elbet. Biz sonrasına da hazırlıklı olalım.

Bu duygu ve düşüncelerle sizlere seslenirken ödül jürisinin değerli üyeleri başta olmak üzere SODEV kurucularına ve yöneticilerine, sevgili Başkan Ertan Aksoy’a demokrasi, insan hakları ve barış mücadelesindeki emeklerinden dolayı şükranlarımı sunarken, ödüle beni layık gördükleri için de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bu zorlu ama güzel yolculukta hepimizin yolu açık olsun diyor, sizlere yürek dolusu selam ve sevgilerini gönderiyorum. Özgürlükte buluşmak dileğiyle.