BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AP Başkanı Martin Schulz'la görüştü. Demirtaş'ın Schulz'a 'Şiddet bitiyorsa, silah bitiyorsa terör örgütü olarak tanımlamanın, terör örgütleri listesinde tutmanın hiçbir anlamı yok' dediği öğrenildi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre ile görüştü.
Temaslarının ardından basına açıklamalarda bulunan Demirtaş, "PKK'nın bütün silahlı güçlerinin Türkiye sınırları dışına doğru çıktığını ve normalleşme aşaması dediğimiz tümden silahsızlanma aşaması için de AB'nin cesaretlendirici bir rol oynaması gerektiğini belirttik. Bu vesileyle bir kez daha PKK'nın terör örgütleri listesinde bulunuyor olmasının bu süreci zora sokabileceğini, bu listenin gözden geçirilmesi gerektiğini ve PKK'nın normal hayata, siyasal yaşama, silahsızlanma aşamasına geçişini desteklemek ve kolaylaştırmak için bu listenin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ettik" dedi.
Demirtaş, "Şiddet bitiyorsa, silah bitiyorsa terör örgütü olarak tanımlamanın, terör örgütleri listesinde tutmanın hiçbir anlamı yok. Bu, tam tersine sürecin risklerle karşı karşıya kalmasına neden olabilir" ifadesini kullandı.
Temeli atılan İstanbul Boğazı'ndaki üçüncü köprüyle ilgili de Demirtaş, "Üçüncü köprünün kendisi gerekli miydi değil miydi, bu kadar doğa katliamına yol açan çözümler yerine alternatif çözümler düşünülebilir miydi? Bütün bunlar tartışılması gereken konular. İstanbul'daki mimar, mühendis odaları aslında alternatif projeler üretiyor ve öneriyorlardı. İsminden çok bu projenin yarattığı doğa tahribatı, yaratacağı arsa rantı, bütün bunlar İstanbul açısından yeni handikaplar doğuracak" diye konuştu.
‘Üçüncü köprüye doğrudan Recep Tayyip Erdoğan ismi konulsun'
Üçüncü köprüye "Yavuz Sultan Selim" adının verilmesine ilişkin de Demirtaş, "Bence doğrudan 'Recep Tayyip Erdoğan' ismi konulsa çok daha anlamlı olur, çünkü kendisinin şaheseri olacak. 'Türkiye'nin son padişahı' olarak kendi ismini koysa daha iyi olur. Öyle tarihe gitmeye gerek yok. Tahmin ediyorum kendisi böyle şeyleri sever" dedi.
BDP Genel Başkanı Demirtaş, "Yavuz Sultan Selim, Türkiye'de bütün yurttaşlarına aynı coşku ve heyecanı hissettirmez. Yavuz ismi ne anlama geliyor, onların tarihsel travmasında ne ifade ediyor, Aleviler o köprüden geçerken ne hissedecek? bir Alevi vatandaşlara sorsunlar bakalım" diye konuştu.
Alkollü içeceklerle ilgili düzenlemelere yönelik ise Demirtaş, "Tek yöntem yasaklama değildir. Sayın Başbakan 'alkol alıp kıyak kafayla gidip evde karısını çocuğunu dövüyor, bu nedenle biz engellemeye çalışıyoruz. Buna alternatif olarak gitsin evde içsin' diyor. Sanki evde içince kafa kıyak olmayacak, eşini döveceği varsa dövmeyecek. Bulduğu çözüm bu. Buradan da anlaşılıyor ki AK Parti'nin derdi aileyi, gençleri çocukları korumak değil, tabanına çok daha şirin görünmek ve yaşam tarzına müdahale etmek gibi niyetler taşıyor" iddiasında bulunda.
‘Tek yolu yasaklamak olsaydı 4. Murat bunu başarmış olurdu'
Demirtaş, "Alkolü ve sigarayı önleyebilmenin tek yolu yasaklamak olsaydı 4. Murat kesinlikle bunu başarmış olurdu. Evet, alkolle sigarayla mücadele lazım ama bunun tek yolu yasaklamak değildir, AK Parti bu yasakçı zihniyetten vazgeçmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
‘Geri çekilmenin zaman alması normal'
"Geri çekilmenin zaman alması normal, Hasan Cemal yavaş yürüyor" esprisini yapan Demirtaş, "Aslında o espri Kandil'de yapılan bir espriydi. Sayın Hasan Cemal, biliyorsunuz geri çekilen gruplarla Kandil'e doğru yürüyordu. Bu konuda geri çekilmenin yavaş ilerlediğine dair eleştiriler gelince gruptakiler 'Hasan abiden kaynaklı, çünkü yavaş yürüyor' demişler. Bu, oranın esprisi biraz" dedi.