HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, cezaevinden çıkmak için aday olduğu eleştirisine ilişkin olarak, "Eğer isteseydim milletvekili adayı olur ve dokunulmazlığımı yeniden kazanarak cezaevinden çıkardım. Arkadaşlarım bana bunu önerdi ama ben halkımın özgürlüğü ile ilgileniyorum, kendi şahsi özgürlüğüm ile değil” dedi.
Rudaw gazetesinin sorularını yanıtlayan Demirtaş, “Kaçabilirdim ve cezaevine girmeyebilirdim. Ama o zaman HDP bölünür ve bir daha da birleşmezdi. Eğer bugün umut varsa, bunun sebebi, cezaevinin içinde ve dışında sergilediğimiz pozisyondur. Cezaevlerindeki binlerce cesur çocuğu terk edip kaçamazdım” ifadesini kullandı.
Gazete Duvar'ın Rudaw’ın İngilizce sitesinden aktardığı söyleşinin özet tercümesi şöyle:
Başkan olacağınıza inanıyor musunuz?
Tabii ki inanıyorum. Siyaset iddialı olmayı gerektirir. Şu ana dek her zaman çok hırslı, ısrarcı ve başarılı olduk. Türkiye’nin mevcut koşullarına bakıldığında, hayal kırıklığına uğramayı veya kötümser olmayı gerektiren bir durum yok. Bu noktaya, özgürlük ve demokrasi hayalimizin peşini hiç bırakmayarak geldik. Che Guevara’nın bir sözü vardır: Gerçekçi ol, imkânsızı iste.
Bazı haber kurumları, sizin cezaevinden serbest kalmak için başkan adayı olduğunuzu öne sürüyor. Buna ne dersiniz?
Her tür kişisel çıkarımdan halkım için vazgeçerek, mücadeleyi taviz vermeden sürdürdüm. Kaçabilirdim ve cezaevine girmeyebilirdim. Ama o zaman HDP bölünür ve bir daha da birleşmezdi. Eğer bugün umut varsa, bunun sebebi, cezaevinin içinde ve dışında sergilediğimiz pozisyondur. Cezaevlerindeki binlerce cesur çocuğu terke dip kaçamazdım.
Partiye yurtdışından liderlik etmek imkânsız olurdu; ikna edici olmazdı. Eğer isteseydim milletvekili adayı olur ve dokunulmazlığımı yeniden kazanarak cezaevinden çıkardım. Arkadaşlarım bana bunu önerdi ama ben halkımın özgürlüğü ile ilgileniyorum, kendi şahsi özgürlüğüm ile değil.
Muhalefetin sizin serbest kalmanız yönündeki talebi hakkında ne düşünüyordunuz? Bu talep niçin seçim tarihinin açıklanmasından önce geldmedi? Propaganda olabilir mi?
Zamanlama tartışması bir yana, bu çağrıların önemli ve anlamlı olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda, siyasi sonuçlar açısından yararlı olduğunu da düşünüyorum. Siyasette niyet sorgulaması yapmak yerine sonuçlara odaklanmak daha faydalıdır.
Türkiye halkının önde gelen endişeleri ne?
En ciddi sorun ekonomi. İşsizlik ve yoksulluk aşırı seviyelerde. Adalet, güvenlik, sağlık ve eğitim sorunları da bunları izliyor. Tüm bu sorunların ana kaynağı ve sebebi, demokrasi sorunu. Biz HDP olarak bu meselelerde mantıklı ve uygulanabilir çözüm projeleri öneriyoruz.
Cezaevi koşullarda nasıl kampanya yapabiliyorsunuz?
Benim burada fazla fırsatım yok. Esasında, kampanyayı dışarıdaki arkadaşlarım yürütüyor. Ben sadece küçük katkılarda bulunabiliyorum. Nihayetinde, cezaevinden kampanya yürütmek imkânsız.
Avukatınız birkaç gün önce serbest bırakılacağınızı söyledi. Özgür kalacağınıza inanıyor musunuz?
Avukatlarım ciddi bir hukuk mücadelesinin içinde ve ellerinden geleni yapıyorlar. Fakat Türkiye’de hukuk ve yargı işlemiyor. Siyasetin yargı üzerinde çok ağır bir baskısı var. Buradan çıkıp çıkmayacağıma halk karar verecek, yargı değil. Eğer yargı adil bir şekilde çalışıyor olsaydı, ben burada olmazdım.
Özgür kalmanızda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin bir rol oynayabileeğini düşünüyor musunuz?
Sayın Neçirvan Barzani ile yakın bir dostluğumuz var. Bölgede etkili bir siyasi aktör. Fakat ne ondan, ne de bir başka siyasi aktörden böyle bir şey istiyorum. Aksine, yargının artık siyasi baskı altında çalışmamasını destekliyorum. Barzani’nin benim özgür kalmamı samimiyetle istediğinden şüphe duymuyorum ama ona böyle bir rol ve görev atfetmek haksızlık olurdu. Hepimiz halkımızın özgürlüğü için mücadele edeceğiz. Eğer halkımız kazanır ve özgür olursa, bu bizim için yeterli.
Tutukluluğunuz konusunda uluslararası toplum neden sessiz? Bu durum onların çıkarlarıyla uyuşmadığı için mi?
Uluslararası toplum sessiz değil, sadece liderleri sessiz. Mesele demokrasi ve insan hakları değerleri olduğunda, çıkarlarından her zaman taviz vermiyorlar. Kısa süre önce, Kürdistan referandumuna ve Kerkük’e saldırılara sessiz kaldıklarında, aynı ikiyüzlü yaklaşımı gördük.
Tabii ki Kürtler bundan dersler çıkaracaktır. Her şeyin bir zamanı vardır. Allah büyüktür. Halkımız kendi yönetimlerine ve ulusal birliklerine inanmalı ve güvenmeli, başkalarına değil. Bu zorlu günleri, kısa zaman içinde birlikte aşacağız. Kürtlerin bölündüğünü ve bittiğini düşünenler, sessizlikleri nedeniyle utanç duyacaktır.
Eğer seçimler ikinci tura kalırsa, HDP olarak kimi destekleyeceksiniz?
İkinci tura ben kalacağım ve HDP yine beni destekleyecek. Şimdilik bu kadar.
Kürtlere ve Türklere mesajınız nedir?
Kürtler bu yüzyılda, özgür, onurlu ve eşit bir hayata sahip olacak. Mücadelemiz geri döndürülemez bir aşamaya geldi. Eksiklerimiz olsa ve siyasette hatalar yapsak bile, halkımıza doğru yönde liderlik etmek için kesintisiz bir arayışımız ve kararlılığımız var. Bugün küçük hesapların ve çıkarların peşinden giderek vaktimizi boşa harcamayacağız. Enerjimizi gereksiz tartışmalarla harcayamayız. Ulusal birlik ruhuyla, iç huzurumuzu ve ittifakımızı güçlendirmeliyiz.
Türklerin de, Kürtlerin geçmişteki demokrasi mücadelesinin herkes için olduğunu ve bütün Türk toplumuna yarar sağladığını anlaması lazım. Eğer halklarımız eşit ve özgür bir yaşam için işbirliği yapabilirse, tüm sorunlarımızı barış yoluyla çözebiliriz. Bu nedenle, HDP’nin siyaseten güçlenmesi gerekiyor. Bu çerçevede, herkese tarihi bir sorumluluk anlayışıyla, HDP’ye tutunma çağrısı yapıyorum. (Dış Haberler)