14 Nisan 2015 15:59
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bütün ülke için yük haline geldi. Etkili AKP'lilerden bizzat duyuyorum 'artık yeter' diyorlar" dedi.
"Baskıcı liderlerin iktidarı kaybetmemek için her çılgınlığı yapabildiğine" dikkati çeken Demirtaş, “Saddam ya da Ortadoğu'nun tüm diktatörleri gitmemek için halklarını ateşe atmaktan çekinmediler. Erdoğan'ın bunlardan ne farkı var” ifadesini kullandı.
HDP’nin barajı aşarak AKP’nin tek başına iktidar olmasını engelleyeceğini belirten Demirtaş, “Mevcut AKP anlayışı ile MHP dışında kimsenin yürüyeceğini sanmadığını” söyledi.
Demirtaş, seçim sonrasına yönelik koalisyon olasılıklarına ilişkin de “Bu hali ile AKP'nin Türkiye'yi yönetemeyeceğini düşünüyorum. Koalisyon ya da tek başına iktidar olsa bile çok uzun süre götüremez. Gerilim siyaseti, kutuplaştırma, ötekileştirme, farklılıkları, muhalefeti yok sayan anlayış Türkiye’de bitme noktasına gidiyor. AKP'ye bu kadar ciddi sıkışık bir durumda can ve kan taşımak doğru olmaz. Koalisyon ihtimalleri seçim öncesi hiçbir partinin konuşabileceği bir şey değil. Seçim sonucu ortaya çıkmadan bunları konuşmak doğmamış çocuğa don biçmek olur” değerlendirmesini yaptı.
BİrGün Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın ve Sebahat Karakoyun'un sorularını yanıtlayan (14 Nisan 2015) Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
AKP'nin tek başına iktidar olasılığının zayıfladığı konuşuluyor. Böyle bir durumda nasıl bir koalisyon ortaya çıkar?
Biz yükseliyoruz, AKP düşüyor, bunu kendi yaptırdıkları araştırmalarda da görüyorlar. Bu düşüşün önlemini almaya çalışıyorlar, panik içindeler.
Bize gelince ‘tek başına iktidar olacağız’ dersek gerçekçi olmaz. Barajı aşarak AKP'nin tek başına iktidar olmasını engelleyeceğiz. Oylarımızın artış hızı, AKP'den HDP'ye kayan oylar da bunun mümkün olduğunu gösteriyor.
8 Haziran'da nasıl bir seçim aritmetiği ortaya çıkar görmeden iktidar alternatiflerini söylemek mümkün değil. Bizim için esas olan sivil, özgürlükçü, demokratik, sol, eşit yurttaşlığa dayalı bir anayasanın yapılmasıdır. Yeni parlamento barajı kaldırmalı, işçi güvenliği konusunda hızla adım atmalıdır. Bu konularda Meclis’te uzlaşı sağlanırsa yasama faaliyeti yürür. Ama anlaşma sağlanmazsa erken seçimi tartışmaya başlarız. Mevcut AKP anlayışı ile MHP dışında kimsenin yürüyeceğini sanmıyorum.
AKP'yi devirmenin tek yolu HDP'nin barajı geçmesidir. Matematiksel olarak da bunun dışında seçenek yok. CHP yüzde 35 hedefini yakalasa bile biz barajı geçemezsek yine AKP tek başına iktidar olacaktır. Ama ben artık böyle bir tehlike görmüyorum. Hedefimiz sadece barajı geçmek değil, AKP'den daha çok sayıda vekili geri almak çünkü onlar bizim hakkımızdı. AKP'yi iktidardan düşürmeyi hedefe koyduk, yapacağız.
MHP dışında bir seçenek yok AKP açısından, dediniz. Bunu biraz açar mısınız?
Bu hali ile AKP'nin Türkiye'yi yönetemeyeceğini düşünüyorum. Koalisyon ya da tek başına iktidar olsa bile çok uzun süre götüremez. Gerilim siyaseti, kutuplaştırma, ötekileştirme, farklılıkları, muhalefeti yok sayan anlayış Türkiye’de bitme noktasına gidiyor. AKP'ye bu kadar ciddi sıkışık bir durumda can ve kan taşımak doğru olmaz. Koalisyon ihtimalleri seçim öncesi hiçbir partinin konuşabileceği bir şey değil. Seçim sonucu ortaya çıkmadan bunları konuşmak doğmamış çocuğa don biçmek olur.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP’li Kürt seçmenden ve sol seçmenden oy aldınız. Kampanyanızda bu veriyi mi temel alacaksınız?
Tek başına bir toplumsal kesimi hedeflemeyeceğiz. Türkiye'de dilinden, kimliğinden, cinsiyetinden, sınıfından, inancından dolayı ezilen kesimler var. Ezilenler partilere dağılmış durumda. Ezilen Kürt AKP'de de CHP'de HDP'de de var. Dolayısıyla AKP, CHP veya diğer partilerin tabanı üzerinden değil ezilen bütün halkları ve kimlikleri kapsayan bir kampanya izlenecek.
Hangi partiden bir oy kayması olur, bunu kestirmek zor. Fakat iktidar partisi yıpranmış bir şekilde seçime giriyor ve oy kaybı daha çok olur. HDP'ye üç oy gelecekse bunun ikisi AKP'den geliyor.
AKP bu hali devam edemez ise değişecek midir?
Değişim değil de eriyerek önceki sağ partiler gibi siyasetin dışına düşmesini bekliyoruz. HDP Türkiye'de bir sol seçeneği büyütmeyi, iktidar alternatifi yapmayı hedefliyor. Alternatif olarak HDP'nin büyümesi lazım.
Kısa vadede söylediğiniz gerçekçi mi?
Kimse üç ay önce HDP'nin AKP'yi durdurabileceğini düşünmüyordu. Şu anda AKP'yi durduracak tek parti HDP. Seçim sonucunda göreceksiniz ki AKP ya da sağ partiler dışında iktidar olmak mümkün. HDP bu seçeneği yaratacak, buna inanmamız lazım. CHP'nin iktidar ortağı olabilmesi için bile HDP’nin barajı aşması gerekiyor. Kilit parti HDP'dir.
Seçim sonrası ya erken seçimle ya da 2019 seçimlerine daha ciddi hazırlanarak AKP'yi tarihten silmek için çok çalışmak lazım. Silmek derken kastettiğim AKP tabanı değil AKP politikasıdır.
AKP’nin iktidardan ayrılmamak için provokasyona başvurabileceğini söylediniz. Bu öngörü mü yoksa bilgiye mi dayanıyor?
Baskıcı liderlerin iktidarını kaybetmemek için ne tür çılgınlıklar yaptıklarına hem yakın geçmişte hem de tarihte tanıklık ettik. Saddam ya da Ortadoğu'nun tüm diktatörleri gitmemek için halklarını ateşe atmaktan çekinmediler. Erdoğan'ın bunlardan ne farkı var, gitmemek için her türlü çılgınlığı yapabilirler.
Siyaseten tedbir alabiliriz ve bunu yapıyoruz. Sadece kendi tabanımıza değil MHP de CHP de dikkatli olsun, diyoruz. Toplum, güveni sağlayacak alternatif kimse ona yönelir, AKP bunu biliyor. O yüzden güvensizlik ortamı yaratıp, "güvenli liman benim, tek başıma iktidar olursam Türkiye'yi güvenli hale getiririm" mesajı veriyor.
Erdoğan meydanlara inmekten vazgeçti, 400 milletvekili talebini 335’e çekti. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Meydanlara çıkmasının ters teptiğini gördü. Vatandaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı parti propagandasını yapan kişi olarak görmekten hazzetmedi. Anayasal olarak suç, etik olarak da doğru değil. Bir anlamda teşhir oldu. Hedefinin tutmayacağını da gördü. 400'den 335 oradan da “tek başına iktidar da yeter” noktasına gelecekler. En sonunda “400 muhtar olsa yeter” diyecekler.
‘Erdoğan AKP için de yük’ değerlendirmesine katılıyor musunuz?
Bütün ülke için yük haline geldi. Etkili AKP'lilerden bizzat duyuyorum “artık yeter’’ diyorlar.
AKP her seçim öncesi çözüm sürecini kullanırken bu kez biraz farklı gerçekleşiyor gibi…
Biz hiçbir zaman AKP'nin barış meselesine çıkarcı yaklaşımından hazzetmedik. Barış kutsal bir şey. Dağa giden çocukları da askere giden çocukları da kardeşimiz olarak gördük. Silahların susması bizim açımızdan “ama”sız savunulması gereken bir şey. AKP bunu her seçim dönemi çok istismar etti.
Bu süreç HDP'yi çatlatabilir, diye düşünülürken tersi mi oldu?
Onun için çok uğraştılar, senaryolar yazıldı, çizildi. MGK de dahil olmak üzere bazı planlamalar yapıldı. AKP'yi tek başına iktidara taşıyarak başkanlık sistemini garantiye alacak bir sonuç, HDP'yi baraj altında bırakmak için devlet projesi hazırlandı. HDP parçalanacak, yönetimi yalnız bırakılacak, uyumlu gördükleri isimler öne çıkarılacak, HDP o dağınıklıkla barajın altında kalacak... Buradan vurmaya çalıştılar ama kendileri çatladı.
Kandil, İmralı, HDP arasında çelişkiden söz edildi, daha çok da siz hedef oldunuz. Bu da bu planın parçası mıydı?
Tabii ki. Kimin ne olduğunu çok iyi biliyorlar. İmralı'daki konuşmalarımızı devlet biliyor, önemli kısmını kamuoyuyla paylaşıyoruz. Kandil'le temaslar sonrasında da açıklama yapılıyor. Kürt hareketi kendi içinde iktidar, egemenlik kavgası yürütmedi, hiçbir zaman. Aynı toplumsal alanlar üzerinde de çalışmıyoruz, birbirimizin alternatifi de değiliz. Sayın Öcalan'ın rolü, misyonu, temsil ettiği şey başka, PKK'nin başka, HDP'nin başkadır. Hiçbiri diğeriyle ne ikame edilebilir ne birbiriyle iktidar yarışı yürütebilir. HDP'nin alternatifi PKK değildir. PKK ile aynı sahaya, aynı alana hitap etmiyoruz. PKK silahlı bir örgüt, gerilla örgütüdür. PKK'nin hiçbir gerillası beni dinlemez, benden talimat da almaz.
HDP'nin de kadroları PKK’den talimat almaz. Siyasi olarak da bizim açımızdan doğru değil, böyle bir şey yok. Kürt halkının önemli bir kısmının ideolojik önderlik olarak referans aldığı Öcalan'ın yerine ben geçemem, Öcalan da HDP'nin eş genel başkanı gibi davranmaz.
Bu gerçeklikleri hükümet biliyor. Yine de içimizde kavga varmış, çatışıyormuşuz gibi görüntü yarattılar. Bir ay Öcalan iyi, biz kötü, öbür ay Kandil iyi, diğerleri kötü... Kampanya böyle sürüp giderken birden bire Arınç iyi, Gökçek kötü, Erdoğan iyi, Davutoğlu kötü filmi yayınlanmaya başladı. İyi de oldu, onların içindeki egemenlik, rant kavgası dışa yansıdı.
Davutoğlu, “HDP, barajla ilgili sıkıntı yaşarsa bunu meşruiyet sorununa dönüştürmesin” dedi, yanıtınız ne olacak?
Davutoğlu’na “Tabii, emrin olur” diye yanıt vereyim. Barajı aşamazsak gidip evimizde oturacağız tabii! Yüzde 10 barajı çok normal, Türkiye niye meşruiyet krizi yaşasın, Davutoğlu da bunun keyfini sürsün... Böyle bir şey olmayacak. Evet bu durumda bir meşruiyet krizi ortaya çıkar ve bu, bizim barajı aşamamamızdan değil sizin AKP olarak baraj dolayısıyla çaldığınız oylardan yaşanır. HDP yaratmaz meşruiyet krizini, barajı kaldırmayan AKP’dir, barajdır gayrimeşru olan. Seçime girerek büyük bir provokasyonda bulunmuşuz gibi HDP’yi suçlamaya çalışıyorlar.
Sandıkla ilgili kaygılarınız var mı?
HDP ilk defa seçime giriyor, sandıklarda resmi üyemiz yok. Büyük bir haksızlık bu. Yine de sandıkları kontrol etmeye çalışacağız. MHP ve CHP’nin sandık görevlilerinin HDP oylarını korumasını rica ediyorum. Çünkü çalınan her HDP oyu AKP’ye yarar. AKP büyük oyunlar hesaplayacak bence. Tedbirli olmakta fayda var. Yurtdışı oyların korunması konusunda da çok ciddi kaygılarımız var. Hazine yardımı büyük adaletsizlik. AKP kaç yüz trilyon alıyor hatırlamıyorum ama yardım onlar için çerez. Devletin bütün imkanlarını, gizli bütçeleri, müteahhitlerden aldıkları yüzde 10 payı, vakıflara verdiklerinin hepsini kulanıyorlar. AKP’nin adayları genelde zengin olduğu için her aday trilyonlarca lirayı bizzat harcıyor. Devletin resmi imkanları bütünüyle AKP’ye kullanılıyor.
© Tüm hakları saklıdır.