Bahçeli'nin Ekim ayında başlattığı süreçte önemli bir adım atılarak DEM Partililere Öcalan ile görüşme izni çıktı. Öcalan nasıl yakalanmış ve daha önce hangi çağrıları yapmıştı?DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan hava durumuna bağlı olarak yarın ya da 29 Aralık Pazar günü İmralı'ya giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşecek.
Uzun süredir beklenen iznin Adalet Bakanlığı'ndan çıkmasının ardından gözler İmralı'dan nasıl bir mesaj geleceğine çevrilmiş durumda. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ekim ayında TBMM açılışında başlattığı yeni süreç kapsamında DEM Parti'nin İmralı'ya giderek Öcalan ile görüşmesi için Adalet Bakanlığı'ndan gün verilmesi bekleniyordu.
DEM Parti'den edinilen bilgiye göre görüşme hava durumuna bağlı olarak Cumartesi ya da 29 Aralık Pazar günü gerçekleşecek. Öcalan ile görüşmek için İmralı'ya gidecek olan heyette, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan yer alıyor. Her iki isim de 2013-2015 çözüm sürecindeki İmralı heyetinde de yer almıştı.
Öcalan ile yüz yüze son görüşme 23 Ekim 2024'te yeğeni DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan tarafından "aile görüşü" kapsamında yapılmıştı. Bundan önceki son yüz yüze görüşme ise 3 Mart 2020'de olmuştu.
Ömer Öcalan görüşmeden sonra Abdullah Öcalan'ın "Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajını paylaşmıştı.
Henüz adı konmayan bu son süreçte Bahçeli, Öcalan'ın TBMM'ye gelerek örgütü lağvettiğini duyurmasını ve umut hakkından faydalanmasını 22 Ekim'de dile getirmişti. MHP lideri, 26 Kasım'da ise DEM Parti ile İmralı arasında derhal temas kurulmasını isterken aynı gün DEM Parti Eş Başkanları Öcalan'la görüşmek için Adalet Bakanlığı'na yazılı başvuruda bulunmuştu.
PKK, Türkiye'nin yanı sıra ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri dahil pek çok devlet tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor.
Öcalan daha önce hangi çağrıları yapmıştı?
En son Mart 2020'de ailesiyle görüştürülen Öcalan'ın üzerindeki tecrit, geçen yıllarda Kürt siyaseti tarafından çok kereler dile getirilmiş ancak sonuç alınamamıştı.
Bahçeli'nin 22 Ekim'deki ilk çıkışının ardından ise DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan'ın 23 Ekim'de Öcalan ile yeğeni olarak "aile görüşmesi" çerçevesinde bir araya gelmesine izin verilmiş ancak bu görüşmeye dair çok detaylı bilgi ya da herhangi bir çağrı yansımamıştı.
Ömer Öcalan, 43 ayın ardından Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye dair şu mesajı paylaşmıştı: "Sayın (Abdullah) Öcalan görüşmede genel siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak kamuoyuna şu mesajın iletilmesini istedi: 'Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim."
Peki Öcalan geçmiş dönemde hangi çağrıları yaptı ve bunlar nasıl karşılık buldu?
PKK liderinin en önemli çağrılarından birisi olarak 21 Mart 2013'teki çağrısı öne çıkıyor. Çözüm süreci kapsamında Diyarbakır'da düzenlenen Nevruz kutlamalarında Öcalan'ın mektubu okunmuştu. Öcalan mektubunda "silahları susturma çağrısı" yapmış ve "silahlı unsurların sınır ötesine çekilmesi aşamasının geldiğini" belirtmişti.
Bu çağrının ardından PKK'lı Murat Karayılan 25 Nisan 2013'te Kandil'de kalabalık bir gazeteci topluluğunun katıldığı basın toplantısıyla örgütün 8 Mayıs'ta çekilmeye başlayacağını duyurmuş ancak daha sonra devlet ile PKK çekilme şartlarında anlaşmazlığa düşmüştü.
Öcalan çözüm süreci kapsamında farklı içeriklerde toplam üç çağrı yaptı.
Öcalan'ın kamuoyunda çok konuşulan bir başka çağrısı ise 2019 Haziran ayında yenilenen İstanbul yerel seçiminin hemen öncesinde olmuştu. O dönemde iktidarın İstanbul'da muhalefete karşı kaybedeceğini anlaması üzerine İmralı'nın kapıları avukatlara açılmıştı.
Öcalan'ın ilk mesajı 6 Mayıs 2019'da avukatları tarafından paylaşılmış ve bu görüşmenin devamının gelip gelmeyeceğine ilişkin kilidi o günlerde yine Bahçeli çözmüştü. Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanının ifade ettiği şekliyle; çözüm sürecini kapsamayan ama avukatının talebine verilen bir cevaptır. Bana sorarsanız avukatıyla görüşsün" demesi üzerine bu ziyaretlerin arkası gelmişti.
Öcalan 23 Haziran 2019 yerel seçimine beş gün kala 18 Haziran 2019'da HDP'ye tarafsızlık çağrısı yapmıştı. Ancak Öcalan'ın o dönemde avukatları tarafından açıklanmadığı belirtilen ve bu nedenle akademisyen Ali Kemal Özcan tarafından paylaşılan bu isteği CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nu destekleyen partide karşılık bulmamıştı.
2013-2015 çözüm sürecinde neler yaşanmıştı?
Bahçeli'nin başlattığı adı konmamış süreçte Cumhur İttifakı "terörü kalıcı olarak bitirmeyi" amaçladığını belirtirken, ayrıntıları ve nasıl ilerleyeceği net olmayan, adı konmamış bu yeni girişim 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecini de akla getiriyor.
Söz konusu sürecin ilk aşamaları 2011 yılına kadar uzanırken devlet yetkilileri ile PKK"nın Oslo"da görüşmeler yaptığı 3 Eylül 2011"de Dicle Haber Ajansı"nda yayımlanan ses kaydı ile ortaya çıkmıştı. Ses kaydının yayımlanmasından sonra o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öcalan ile görüşen MİT görevlilerini kendinin görevlendirdiğini açıklamıştı.
Öcalan Ocak 2013'te, BDP Batman Milletvekili Ayla Akat ve Bağımsız Mardin Milletvekili Ahmet Türk ile bir araya gelmişti. Bir sonraki İmralı görüşmelerine BDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Pervin Buldan katılırken BDP'lilerin İmralı ziyaretleri daha sonra da sürmüştü.
Öcalan'ın 2013 Nevruzu'nda örgüte yaptığı silahları bırakma çağrısı ise önemli bir dönüm noktası olmuştu. Çözüm Süreci adını alan süreci halk nezdinde tanıtmak için kurulan Akil İnsanlar Heyeti Türkiye'yi dolaşırken PKK 8 Mayıs 2013'te çekilmeye başlayacağını duyurmuştu.
Bu arada TBMM'de "toplumsal barış yollarının araştırılması ve çözüm sürecinin değerlendirilmesi" amacıyla bir araştırma komisyonu kurulmuş, muhalefetteki CHP ve MHP ise sürece eleştirel yaklaşarak komisyona üye vermemişti.
Öte yandan 2013'ün yaz aylarında karşılıklı bazı suçlamalar yapılmaya başlandı. Erdoğan, 26 Haziran 2013'te Akil İnsanlar Heyeti üyeleri ile Dolmabahçe'deki başbakanlık yerleşkesinde yaptığı görüşmede, örgütün sadece yüzde 15'inin çekildiğini söylerken KCK ise hükümeti gerekli adımları atmamakla suçlamıştı.
Erdoğan'ın demokratikleşme paketi
9 Eylül 2013'te KCK geri çekilmeyi durdururken 30 Eylül 2013'te Erdoğan yeni bir demokratikleşme paketini açıkladı. Bu pakette okullardaki andın kaldırılması, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesi, siyasi partilere Türkçeden başka bir dil ya da lehçeyle propaganda imkanının verilmesi gibi maddeler yer aldı.
Sürecin devam ettiği dönemde Suriye'nin kuzeyinde Kürtler tarafından Rojava olarak adlandırılan bölgede yeni bir Kürt oluşumunun temelleri atılırken IŞİD’in Kobani'ye başlattığı saldırıların ardından Türkiye'de 6-8 Ekim 2014'te patlak veren olaylarda 37 kişi yaşamını yitirdi.
Daha sonra ağır aksak devam eden süreçte 28 Şubat 2015'te Dolmabahçe'deki dönemin başbakanlık ofisinde HDP heyeti ile hükümet yetkililerinin okuduğu bildiri önemli bir dönemeç oldu. 2015 yılının Haziran ayında yapılacak genel seçime aylar kala rüzgar yeniden döndü.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş 17 Mart'ta TBMM grubunda, "pazarlık hareketi olmadıklarını" dile getirerek "Sayın Recep Tayyip Erdoğan, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız" şeklindeki ünlü kısa açıklamasını okudu.
21 Mart 2015'te yine Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında Öcalan'ın süreçteki üçüncü ve son mektubu okunurken PKK lideri burada örgüte silahsızlanma için bir kongre toplama çağrısı yaptı. Öcalan ayrıca bir "Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu" kurulması gerektiğini belirtti.
Erdoğan ise 22 Mart'taki açıklamasında Dolmabahçe toplantısını doğru bulmadığını belirtirken HDP 7 Haziran 2015 seçimlerine bağımsız olarak girdi ve yüzde 13 oy alarak iktidarın ilk kez Meclis'teki çoğunluğunu yitirmesinde önemli rol oynadı.
Türkiye'de bir yandan koalisyon görüşmeleri yapılırken, diğer yandan ikinci kez seçime gidilecek olan Kasım ayına kadar şiddetin tırmandığı bir dönem yaşandı. 11 Temmuz'da KCK ateşkesi sonlandırdığını açıkladı ve 22 Temmuz'da Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis infaz edildi.
Erdoğan ise Ağustos'ta sürecin artık "buzdolabında olduğunu" dile getirdi.
Öcalan nasıl yakalanmıştı?
1999 yılından beri İmralı Adası'ndaki cezaevinde tutuklu bulunan, bugünlerde ise Bahçeli'nin talebiyle "umut hakkından yararlanması" konuşulan Öcalan'ın yakalanması; Türkiye'ye getirilmesi ve yargı süreci 2000'lere girerken Türkiye'nin en önemli gündem maddesiydi.
PKK lideri Öcalan örgütün silahlı ve siyasi faaliyetlerini Suriye'de sürdürdüğü sırada, 1998 yılında Türkiye'deki iktidarın Şam üstündeki baskısı giderek arttı. 9 Ekim 1998'de Suriyeli yetkililer tarafından sınır dışı edilen Öcalan aylar süren trafik ile önce Yunanistan'a, Atina'nın iltica talebini kabul etmemesi üzerine de önce Rusya ardından ise İtalya'ya sığındı.
İki ay İtalya'da bulunan ancak Türkiye'nin diplomatik baskısı sonucu burayı da terk etmek zorunda kalan Öcalan, son olarak Kenya'nın başkenti Nairobi'de, Yunanistan Büyükelçiliği'nde yaklaşık iki hafta kaldıktan sonra Hollanda'ya gitmek üzere Nairobi Havalimanı'na geldiğinde, "Bordo Bereliler" diye bilinen Türk özel kuvvetleri tarafından yakalanarak Türkiye'ye getirilmişti.
PKK liderinin İmralı'daki yargılanması 31 Mayıs 1999'da kurulan özel mahkemede başladı ve dokuz duruşmada tamamlandı. Türk Ceza Kanunu'nun "vatana ihanet" suçunu düzenleyen 125. maddesi uyarınca hakkında idam cezası verilen Öcalan için verilen hüküm AB'ye uyum yasaları gereği ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi.
DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?