Özgür Yusuf CEVAHİR / Tempo24Dünya üzerinde
19 ülke ve
42 Amerikan eyaleti tarafından kabul edilmiş olan Ermeni soykırımı iddialarının anıldığı bir 24 Nisan daha geldi çattı.
Nisan ayları hem Türkler, hem de Ermeniler için gergin geçer. Çünkü o tarihte ABD Başkanı, geleneksel olarak, ‘24 Nisan Soykırımı Anma Günü’ vesilesiyle kürsüye çıkıp bir konuşma yapar...
>> Ermenistan sınırı konusunda MİT ne düşünüyor? / Doğan AKINTürklerin de Ermenilerin de gözü kulağı bu konuşmadadır. Tezlerini her zaman için ödünsüz savunan ve her yıl lobi faaliyetlerine büyük paralar harcayan taraflar, Başkan’ın iki dudağı arasından “o kelimenin” çıkıp çıkmayacağını merakla bekler. Bu gergin bekleyişin odaklandığı kelime, ‘genocide’ yani Türkçe karşılığıyla ‘soykırım’dır. En yalın haliyle, ABD Başkanı ‘soykırım’ derse Ermenistan, demezse Türkiye sevinir...
Der gibi yapıp demezlerABD Başkanları, genel olarak seçim vaatlerinde Ermeni lobisinin ağzına bir parmak bal çalıp, ‘Ermeni soykırımı’ diyecek gibi yapar ama o kürsüye çıktıklarında bu kelimeyi kullanmazlar. Bunun yerine, ‘trajedi’ ya da ‘katliam’ gibi, aslında iki tarafı da küstürmeyecek ya da sevindirmeyecek, yani statükoyu koruyan açıklamalar yaparlar.
Pelosi: Ermeni iddiaları tanımanın vakti geldiTek bir kelimeye odaklanıldığı için, Başkan’ın ‘soykırım’ dememiş olması Türkiye’yi ‘sevindirir’ ve derin bir ‘ohh’ çekilir... Ama Başkan oraya çıkıp, (Clinton’ın ya da Bush’un yaptığı gibi) ‘katliam’ demiştir, ‘insanlık trajedisi’ demiştir; yani bir ülkeye ‘katil’ yaftasını yapıştırmıştır. Bunun sorgulaması pek yapılmaz...
Türkiye tarafından bakıldığında “Başkan en azından ‘soykırım’ dememiştir”... Erivan’dan bakılacak olursa, “Bu sene de ‘katliam’la yetindik. Yine boşa gitti lobi faaliyetlerimiz, Başkan’a verilen oylar” şeklindedir yakınmalar.
Beklentilerin ya da hayal kırıklıklarının tek bir kelime üzerine yoğunlaştığı bu yıllık konuşmanın ardından, dosyalar toplanır, tarihe kayıtlar düşülür ve bir sonraki yıl için hesaplar yapılmaya başlanır.
Umut mu değişim mi? Peki ya şimdi, “umut” ve “değişim” sloganıyla süper gücün direksiyonuna geçen ABD Başkanı Barack Obama o kürsüde ne diyecek?
Obama, 2006’da, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a yazdığı mektupta şu ifadeleri kullanmıştı: 1915’te Ermenilere soykırım uygulanmış olması, bir iddia, bir kişisel görüş, bir bakış açısı değildir, çok kapsamlı tarihsel bulgularla desteklenen, geniş biçimde belgelenmiş bir olgudur.
Yine Obama, 2008’de seçim kampanyası sırasında, “Amerika’ya, Ermeni soykırımı konusunda gerçekleri konuşan ve bütün soykırımlara kararlılıkla tepki veren bir lider lazım. Ben öyle bir başkan olmak niyetindeyim” demişti.
Seçim öncesi vaatlerini yerine getirip Erivan için mi; yoksa Ankara’daki açıklamalarına paralel davranıp Türkiye için mi “umut’ olacak? Ya da kendinden önceki başkanların, üzerinde kara kara düşündüğü bu “kelime oyunlarını” bir tarafa bırakıp, tarafları uzlaştırmaya çalışacak (uzun vadeli) bir değişim sürecinin sinyalini mi verecek?
Türkiye'nin eli güçlüHiç kuşku yok ki Obama üzerinde iki tarafın da büyük baskısı bulunuyor.
Türkiye, Irak’tan “rahat bir şekilde” çekilmek isteyen ABD için en önemli rotalardan biri... Ayrıca Obama’nın büyük önem verdiği Afganistan stratejisinde, Türkiye en büyük rollerden birine sahip... Afganistan’da muharip olmayan bir misyon yüklenmiş Türk ordusunun o kaynar kazandaki prestijini anlatmaya gerek bile yok...
Obama yönetimi, Ortadoğu barışı ve İran'ın nükleer güç olma isteğiyle mücadelede de, bölgenin lideri konumundaki Türkiye'yle işbirliği yapma arzusu taşıyor. Yani Ankara’nın eli, Washington karşısında bir hayli güçlü.
Yasa tasarısı Temsilciler Meclisi'nde Öte yandan, Obama’nın Türkiye gezisine öfkelenen Ermeni diyasporasının büyük baskıları sonucunda ‘Ermeni Soykırımı’nın tanınmasına yönelik karar tasarısı Amerikan Kongresi’nin alt kanadı olan Temsilciler Meclisi’ne sunuldu.
Tasarıyı destekleyenler, 1915 olaylarının ''20. yüzyılın ilk soykırımı olduğunu'' öne sürüyor. Temsilciler Meclisi'ne sunulan tasarıda ABD Başkanı Obama'ya ve Amerikan devletine, ''1915 olaylarını soykırım olarak tanıması'' çağrısında bulunuluyor.
Tasarının kabulü için, önce Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nun gündemine alınması, orada benimsenmesi; sonra da Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nun gündemine alınıp Genel Kurul’da da kabulü gerekiyor. Ancak tasarı, mecliste kabul edilse bile, bağlayıcı olmayıp tavsiye niteliği taşıyor. Dolayısıyla tasarının kabulü halinde dahi, Başkan Obama'nın ve ABD'nin bu tavsiyeye uyma zorunluluğu bulunmuyor.
2007'de Genel Kurul'a gelmediKonuya ilişkin bir önceki tasarı, 2007'de gündeme gelmişti. Tasarı, o dönem Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nda az bir oy farkıyla kabul edilmiş, ancak dönemin ABD Başkanı George W. Bush ve yönetimin çabaları sonucu, tasarı Temsilciler Meclisi Genel Kurulu gündemine alınmamıştı.
Türkiye ile Ermenistan arasında (kimilerine göre ABD güdümlü olarak) gizli görüşmeler yürütüldüğü ve Ermenistan sınırının açılmasına yaklaşıldığı iddialarının kamuoyuna yansıdığı bir dönemde, hele hele Obama’nın Ankara’daki konuşmaları ve son olarak da Türk-Ermeni yol haritası göz önüne alındığında, yeni ABD Başkanı’nın, bu ilk ‘anma günü’ konuşmasında, Erivan’ın dört gözle beklediği o kelimeyi kullanması pek mümkün görünmüyor.
Obama ne demişti?Tempo24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın’ın “
Atatürkçü Obama Değişim İstedi” başlıklı analizinde de bunun izlerini bulmak mümkün... Obama’nın, Cumhurbaşkanı Gül ile buluşması ve TBMM’deki konuşması sırasında verdiği mesajlar, Akın’ın yazısında şu şekilde yorum buluyor:
* Obama, Köşk’te “Senatör Obama’nın Ermeni soykırımı konusunda sahip olduğu görüşlerin Başkan Obama’nın da görüşleri olup olmadığı” mesajıyla sorulan, “Bu konuda görüşünüz değişti mi” sorusuna önemli bir karşılık verdi. Obama’nın, 1915 olaylarını “soykırım” olarak değerlendiren görüşünün değiştiğini açıklaması büyük bir sürpriz olurdu. Zaten kendisi de “Değişmedi” dedi; ancak hemen arkasından “ABD’nin görüşlerinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki müzakereleri saptırmaması gerektiğini” ekledi. Bu sözleri, Obama’nın 1915 olaylarının yıldönümü olarak anılan 24 Nisan’daki mesajında “soykırım” ifadesini kullanmayacağının açık bir ifadesi olarak da değerlendirebiliriz. * Soykırım iddiaları konusunu Obama’nın TBMM’de dile getiriş üslubu dikkat çekiciydi. Obama, konuyu, kendi ülkesindeki siyahları hedef alan ırkçı geçmiş ile Amerikan yerlilerini neredeyse yok eden saldırganlığı anarak gündeme getirdi. “Geçmişte oy hakkı bile olmayan siyahi Amerikalılardan birinin bugün başkan seçildiğini, ülkelerin tarihindeki karanlık noktalarla yüzleşmesi gerektiğini, değişimin zor ama kaçınılmaz olduğunu” vurguladı. “Bu Meclis’te 1915 olaylarını da konuşmamız lazım” diyen Obama, Türkiye’nin barış içinde bir geleceği Ermeni sorunuyla da yüzleşerek ve geçmişiyle barışarak inşa etmesi gerektiği mesajını verdi.
'Olumsuz birşey beklemiyoruz'
Obama'nın 5-7 Nisan tarihlerinde Türkiye'ye yaptığı ziyaretin ardından Dışişleri Bakanlığı, birçok bakanlık ve kurumu yeni dönem ile ilgili bilgilendirdi. Bu bilgilendirmede 24 Nisan'a günler kala Ankara, Obama'nın yapacağı konuşmada "soykırım" ifadesini kullanmasını beklemediği gibi, Temsilciler Meclisi'ne bu yıl sunulan soykırım ile ilgili 252 no'lu tasarının da geçmeyeceği kanısında olduğunu aktardı. Ziyaretin ardından düzenlenen brifing ve bilgi notlarında da 24 Nisan için, "Obama'nın Türkiye'yi kaybetme niyeti ve arzusu olmadığını düşünüyoruz. Olumsuz bir şey beklemiyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Ermeni uzman: Soykırım demezErmenistan Ulusal Bilimler Akademisi Doğu Etüdleri Enstitüsü Başkanı Prof. Ruben Safrastyan ise, Afganistan’ın Obama yönetiminin politikasının kilit bir boyutu haline getirildiğini, bu çerçevede Washington’un Ankara’ya ihtiyaç duyacağını belirterek “Barack Obama, ulusal çıkarlardan hareket ederek yıllık 24 Nisan açıklamasında soykırım sözcüğünü kullanmayacak” dedi.
Yol haritası da tamam...Türkiye son olarak, Ermenistan’la bir yol haritası konusunda mutabık kalındığını açıkladıktan sonra, Obama yönetimine, "Konuşmada soykırım ifadesini kullanma. Aksi durum, bu süreci ciddi şekilde olumsuz yönde etkiler" mesajı gönderdi. Zaten bu gelişmeden bir hayli memnun olduğunu açıklamakta gecikmeyen Beyaz Saray, sürece açık destek vereceklerini bildirdi.
Dolayısıyla, Obama’nın, bu ilk ‘anma günü’ konuşmasında ‘soykırım’ demesi pek mümkün görünmüyor. Ancak, Türkiye’yi önceki yıllara göre biraz daha fazla ‘zorlayacak’; Ermenistan için biraz daha ‘gönül alıcı’ söylemler kullanması beklenebilir.
Konuşmamayı da seçebilirTürkiye’nin, ilişkileri normalleştirmeye yönelik açılımlar kapsamında Azerbaycan’la bile gerginlik yaşayabildiği bir dönemde, her ne olursa olsun, ABD Başkanı Obama’nın, kelime seçiminde çok dikkatli olması gerekiyor.
Bu arada, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Holmes, Obama’nın geleneksel kalıpları kırabildiğini, bu sene konuşma yapmayarak, tercihini bu yönde kullanabileceğini düşünüyor.