Yaşam

Dede 5 yaşındaki torununa cinsel istismarda bulundu; kızına inanmayan baba eşinden ayrıldı!

"Nasıl rezil bir şeydir bu..."

25 Ocak 2017 12:01

Mersin'de bir dede 5 yaşındaki öz torununa cinsel istismarda bulundu. Olayı öğrendikten sonra kayınvaliyle konuşan anne Şenay S. "Yalan ve iftira" karşılığını aldıklarını belirterek eşinin de kızına inanmak yerine babasına ve annesine inandığını ifade etti. Tüm bunların üzerine Şenay S. eşinden  boşandı. Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman, Mersin Barosu'ndan Şerife Arıcı 'nın olaya müdahil olduğunu ve anne Şenay S.'nin üç çocuğuyla bir eve yerleştirildiğini  belirterek Mersin Barosu'nun da olayı dava edeceğini yazdı.

Arman'ın Hürriyet gazetesindeki yazısı şöyle:

Midesi bulanıyor!

Nasıl rezil bir şeydir bu...

Ama Allah kahretsin ki bitmiyor... Her gün yenileri çıkıyor... 

Alın size 5 yaşındaki çocuğa cinsel istismar vakası daha... Bu seferki Mersin’den... 

Şenay S.’nin 5 yaşındaki kızı, babası "Hadi dedenlere gideceğiz!” dediğinde, birdenbire acayip tepki gösteriyor.

“Ben gitmem!” diye ağlamaya başlıyor.

“Niye?” diye sorduklarında küçük kız başlıyor, “Dedem her seferinde donumu çıkarıyor. Hoşuma gitmeyen şeyler yapıyor. Çok pis öpüyor!” gibi mide bulandırıcı şeyler... 

Anne-baba şoke oluyor.

Önce inanamıyorlar.

Ama çocuk da uydurabilecek yaşta değil.

Nihayetinde 5 yaşında!

Sonra kayınvalideye anlatıyorlar. Kayınvalide deliye dönüyor, bunları kapı dışarı ediyor, “Olamaz!” diyor. Aynı şekilde kayınpeder de “Böyle bir şeye nasıl inanırsınız! Yalan bunlar! İftira” diyor. Ve sonunda baba da kendi kızına değil, babasına inanmayı tercih ediyor... 

Şenay S., üç çocuğuyla kocasından ayrılmış durumda, bir süre sığınma evinde yaşadı, şimdi konu komşunun ve bazı derneklerin yardımıyla ev tuttu, on gündür o evde yaşıyor.

Şikâyetinden vazgeçme niyetinde değil. Aynı kişinin, yani kayınpederinin, zamanında kendisine ve annesine de cinsel istismarda bulunduğunu iddia ediyor.

Dava yakında açılıyor. Bu davanın da takipçisi olacağım. Sizi, davanın avukatlarından Şerife Arıcı’yla tanıştırmak istiyorum.

- Sizi tanıyalım... 


- Ben Avukat Şerife Arıcı. 

- Nerede görev yapıyorsunuz?


- Mersin Barosu’na bağlı serbest avukatlık yapıyorum. Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi’nde görevliyim.

- Şenay S. davasının avukatısınız. Olayı bir de sizden dinleyelim... 

- Bundan bir buçuk ay kadar önce, baronun Kadın Hakları Merkezi’nde nöbetçiydim. Şenay S., merkeze müracaat ederek 5 yaşındaki kızına kayınpederinin cinsel istismarda bulunduğunu anlattı. Ve üzerinden zaman geçmesine rağmen dava açılmadığı bilgisini verdi. Davanın akıbetinin araştırılması için yardım istedi...Hâlâ dava açılamadı... 

- Niye?


- O gün olayın gerçekleştiği Mut Cumhuriyet Savcılığı’nı aradım. Dosyadaki bir kaydın çözümü için Emniyet’e gönderildiği söylendi. Bir hafta sonra tekrar aradığımda dosyada bir gelişme olmamıştı. Savcıyla görüşmek istediğimde, yirmi günlüğüne izne ayrıldığı söylendi. Geçen hafta aradığımda savcının tayininin çıktığı ve yeni savcının geldiği söylendi. Yeni savcıyla görüştüğümde kasım ayında göreve geldiğini FETÖ soruşturmaları dosyalarının çokluğu nedeniyle tıkandığını ve dosyayı henüz eline alamadığını söyledi... 

 Bu olağan bir durum mu? 

Başlangıçta ben şüpheyle yaklaştım fakat savcıyla görüştükten sonra gecikmenin yukarıdaki olağanüstü durumdan kaynaklandığına ikna oldum.

Bu arada, Şenay S. ile üç çocuğu şu an nerede?

Anne çocuklarıyla birlikte sığınma evinden çıkarak bazı derneklerin de yardımıyla bir ev tutmuş. Asgari ihtiyaçlarını karşılayacak durumdalar. Ama tabii çok zor şeyler yaşıyorlar... 

Sizce küçük kızın yalan söyleme ihtimali var mı?

Anlattıkları, beş yaşındaki bir çocuğun yazabileceği bir senaryo değil. Anlattığı şeyleri, yaşamadan öğrenmesi mümkün de değil. Yani sorunuzun cevabı, yalan söyleme ihtimali yok!

 Tabii her cinsel istismar vakasında olduğu gibi dede, “Bunlar yalan! İftira atıyor!” diyor...   

- Aynen öyle! Şenay S.’nin eşi de babasını korumak için, eşinin ve kızının yalan söylediğini iddia ediyor.

Şenay S. sadece kızına değil, kendisine ve annesine de kayınpederinin cinsel istismarda bulunduğunu söylemiş... Bu nasıl bir rezillik?

- Evet, olay gerçekten de mide bulandırıyor. Kadın, dedenin başka akrabalarına da cinsel tacizde bulunduğunu iddia ediyor.

- Babanın kendi öz çocuğuna inanmamasına, dahası “akıl hastası” muamelesi yapmasına siz ne diyorsunuz?

Ailede başka kadınlara da babasının cinsel tacizde bulunduğunu bilmesine rağmen kızına bu suçlamayı yapması tutarlı değil. Ve inanmamaktan ziyade bu gerçekle ve sonuçlarıyla yüzleşmemek adına kaçış ya da savunma sergilediğini düşünüyorum.

- Pedofilinin, yani çocuğa cinsel istismarın cezası ne?


TCK 103’te düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçu, on beş yaşını tamamlamamış çocuklara veya on beş yaşını doldurmakla birlikte zihinsel yetenekleri gelişmemiş çocuklara ya da on beş yaşını doldurmuş ve zihinsel algısında yetersizlik bulunmayan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi sakatlayan bir neden kullanılarak herhangi bir cinsel davranış sergilenmesidir. Suçun cezası, 8 ile 15 yıl arası hapis cezası olup, suçun mağdurun vücuduna, organ veya herhangi bir cisim sokulması yoluyla işlenmesi halinde ceza, 16 yıl hapis cezasıdır.

- Sizce kadına ve çocuğa cinsel istismar, toplumsal bir nitelik mi aldı? Artık sistematik ve toplu olarak mı yapılıyor?


- Evet! Maalesef son yıllarda çocuğa karşı cinsel istismar olaylarında büyük artış var. 2014 rakamlarına göre, Türkiye’de 11.095 çocuk, cinsel saldırıya maruz kalmış. Bunların yüzde 18.5’ini ise, on bir yaşın altındaki çocuklar oluşturuyor. Son yıllarda özellikle çocukların toplu olarak bulunduğu vakıf evleri, yurtlar ya da okullarda çocukların sistematik ve toplu olarak cinsel istismara uğradığını sıkça görmeye başladık.

Bu suçların eğitim veren yerlerde eğitici-öğretici olarak çocukların emanet edildiği insanlar tarafından işlenmesi durumun vahametini daha da artırıyor. Bu konuda eğitim sisteminin, sosyal psikolojimizin, ahlak değerlerimizin acilen sorgulanması gerekiyor... 

- İzmir Menderes’teki vakayla benzerlik taşıyor mu?

Benzer mide bulandırıcı ayrıntılar söz konusu. Ama orada fail, okul müdürü, mağdur çocuklar yani öğrencilerdi. Burada ise olay aile içinde gerçekleşiyor.



Hüseyin Üzmez davasını da takip etmiştik Ensar davasını da


- Daha önce de benzer pedofili vakalarına rastladınız mı?

- Maalesef evet. İlk defa Mersin Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak, TÜBAKKOM dönem temsilcisiyken Hüseyin Üzmez davasını takip etmiştik. Son yıllarda da yine baro adına bu tür davaları takip ediyoruz. Örneğin Karaman’daki Ensar Vakfı evlerindeki çocukların cinsel istismar davasına da Mersin Barosu adına baro başkanımızla katılmıştım.