T24 - Devlet Denetleme Kurulu'nun hazırladığı Dink raporunun bazı satırlarının siyah kalemle kapatılması tartışmalara neden oldu. Milliyet gazetesindeki köşesinde Çankaya Köşkü'nden aldığı bilgileri aktaran Serpil Çevikcan, o satırlarda "bazısı soruşturulmuş, bazısının da soruşturulabilecek kişilerin isimleri"nin olduğunu yazdı. Çevikcan, raporun sansürlenmemiş halinin başvuru yapıldığı takdirde Dink ailesine gönderilebileceği bilgisini verdi.
Çevikcan'ın "Dink raporu nasıl yazıldı" başlığıyla yayımlanan bugünkü (22 Şubat 2012) yazısı şöyle:
Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Hrant Dink cinayetine ilişkin beklenen raporu “temkinli bir iyimserlikle” karşılanmış görünüyor. Bunda, “raporun kamuoyuna açıklanmayan ve gizlenen bölümlerinden kimsenin bilmediği, kamuoyunu şok edecek sonuçlar çıkacak” beklentisinin payı büyük. Aslında rapor, Dink cinayeti gibi çok çetrefilli bir olayın neredeyse silbaştan soruşturulmasına kapı aralıyor.
Nasıl mı? Bu sorunun cevabını Köşk çevrelerinden aldığı bilgilerle şöyle aktarabilirim:
Kimse bilgi gizlemedi
1- DDK, 13 ay sürdürdüğü çalışma boyunca, bürokrat, polis, jandarma, MİT gibi Dink cinayetiyle ilgili raporlar hazırlamış ya da bilgi sahibi olan kurumların tamamından talep ettiği bütün belgeleri almakta hiçbir sorunla karşılaşmadı. İstediği herkesle görüşebildi.
2- DDK’nın 2 Şubat’ta karara bağladığı rapor, Cumhurbaşkanı tarafından detaylı olarak incelendi. Ancak 2 gündür yapılan yorumların aksine Cumhurbaşkanı Gül tarafından rapora müdahale edilmedi. Kamu görevlilerinin sahip olduğu, yargılanmalarını güçleştiren idari güvencenin eleştirildiği rapora, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili tartışma nedeniyle yeni bölümler eklendiği iddiaları doğru değil.
3- Raporla ilgili iki seçenek bulunuyordu. Birincisi, sadece Başbakanlık’a göndermek. İkincisi, hem Başbakanlık hem de kamu görevlileriyle ilgili soruşturma yürüten İstanbul Başsavcılığı’na göndermek. DDK, Cumhurbaşkanı’na “başsavcılığa da gönderilmesi” önerisinde bulundu. Bu öneri, Gül tarafından uygun bulundu.
İsimler savcılıkta
4- Cumhurbaşkanlığı, Dink ailesine, raporun sansürlenmemiş bölümü de içeren tamamını yasal gerekçelerle göndermedi. Köşk, Dink ailesinin Bilgi Edinme Kanunu kapsamında başvuru yapmasını bekliyor. Raporun sansürlenmemiş tam hali Dink ailesine Köşk tarafından ancak bu yolla iletilebiliyor.
5- Önceki günden bu yana en çok tartışılan konu, raporun açıklanmayan kısımları ve kapatılmış bölümünde ne olduğu. DDK, raporun kamuoyuna açıklanan kısımlarında isim vermeden kamu görevlilerinin “suçlarının sabit olduğu” vurgusunu yaptı. Siyah kuşakla sansürlenen bölümlerde çok sayıda isim yer alıyor. DDK, bu bölümleri kapatarak, bir bölümü soruşturulan, bir bölümü soruşturulabilecek isimlerin kamuoyu önünde lekelenmeme hakkını gözetmiş oldu. Bu isimlerin, rapor nedeniyle soruşturulmadan suçlu ilan edilmesi engellendi.
6- Raporun, sansürlenmemiş tam hali, önceki gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Kamu görevlileri hakkında soruşturma yürüten ve mahkemenin aksine Dink’in terör örgütünce öldürüldüğünü düşünen savcılık, rapordaki isimlerle ilgili tespitleri de tek tek değerlendirerek, soruşturmasını boyutlandırabilecek. Rapor, bugüne kadar dokunulmayan kamu görevlileri hakkında etkili soruşturma yürütülmesini sağlayabilecek.
Sistem sorunu
7- DDK, raporun tamamında, Hrant Dink’in ölümüne yol açan ve sorumluların cezalandırılmasını önleyen “sistem sorununa” odaklandı. Tanzimattan bugüne uygulanan, kamu görevlilerinin korunmasına yönelik sistemi tartışarak, yeni bir yönetim kültürü önerdi. Sistem değişmedikçe, cinayetlerin önüne geçilemeyeceği tespitini yaptı. Bu ve benzer olaylarda kriminal olarak karar vermesi gereken tek yerin yargı, bu olayların yaşanmaması için gerekli düzenlemeleri yapacak adreslerin de yürütme ve yasama olduğu mesajını verdi.
Tatmin etti
8- DDK, tarihinin en kritik raporlarından birine imza attı. DDK Başkanı Cemal Boyalı’nın başkanlığında 5 kişiden oluşan Dink heyeti, özellikle sonuç bölümünde adeta her kelime üzerinde tek tek durdu. Köşk’ten aldığım izlenim, Dink raporunun, heyetin bugüne kadar yazımında en “zorlandıkları” rapor olduğu yönünde. Ancak, DDK’nın sınırlı yetkileri çerçevesinde raporun hem heyeti, hem de Cumhurbaşkanı Gül’ü tatmin ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Raporun sansürsüz hali savcılıkta
Taraf gazetesinde yer alan habere göre, Devlet Denetleme Kurulu tarafından Hrant Dink suikastine ilişkin hazırlanan ve beş maddesi “gizlilik” gerekçesiyle sansürlenen 613 sayfalık raporun tamamının, soruşturmayı yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine ulaştırıldığı öğrenildi. Dink cinayeti soruşturmasını yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın, kendisine ulaştırılan raporu incelemeye başladığı ve bu inceleme doğrultusunda soruşturmayı genişletebileceği belirtildi.
216 sayfa gerekçeli karar hazır
Öte yandan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin, Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin dava kapsamında 216 sayfalık gerekçeli kararı yazdığı ve kararın taraf avukatlarına tebliğ edileceği öğrenildi.
Dink'in avukatları rapor için ne dedi?
Dink davasının müdahil avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, “Savcılığa sunduğumuz dilekçedeki tesbitlerle DDK raporundaki tesbitler aynı” dedi. “Soruşturma dosyasında devlete ait böyle bir raporun girmesi önemlidir” diyen Avukat Cem Hallavut ise şunları söyledi: “Soruşturma dosyasına devlete ait böyle bir raporun girmesi önemlidir. Savcı, bu rapor üzerine daha titiz bir soruşturma yürütebilir. Bizim bu güne kadar bulamadığımız bir delil varsa raporda, yeniden soruşturma açılmasını talep edebiliriz. Bu da Yargıtay ve açık olarak yürütülen soruşturmanın seyrini değiştirebilir.” Dink davasının eski avukatlarından Erdal Doğan ise şöyle konuştu: “Raporda ifade edilen polisin, askerin ve bürokratların savcılıkça soruşturulması gerekir. Savcılığın görevini savsaklamaması gerekiyor. Bu kamu görevlilerinin açığa alınması zorunludur.”