Çankaya Köşkü'nde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) gazeteci heyetini kabulünde yaptığı konuşmada, "Bugünlerde PKK'ya yönelik olarak yürüttüğümüz operasyonlar dolayısıyla hakkımızda tahrifat yapanlara bütün sınır ötesindeki Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Bazıları bunun Kürt gruplarla savaş diye yansıtıyorlar. PKK'ya karşı yürüttüğümüz operasyonlar Kürtlere yönelik değildir. Sınır ötesindeki Kürt kardeşlerimiz sınır ötesindeki Türkmen kardeşlerimiz gibi bizim için tarihin emanetidir" dedi.
Davutoğlu, "Böyle günlerde toplumların birbirini anlaması herhangi bir önyargının önüne geçilebilmesi için hepimizin çok sık istişarelerde bulunmamız, göz göze diz dize yüz yüze konuşmamız lazım. Bütün bu istişare zeminlerinin en önemli aracı ise medya kuruluşları siz gazetecilersiniz. Böyle günlerde siyasi liderlerin birbiriyle daha çok görüşmeleri yetkili kuruluşlarının daha çok temas etmelerinin yanında gazetecilerin medya mensuplarımızın algı oluştururken en doğru gerçeği yansıtan bir çerçevede olmaları önem taşıyor" ifadelerini kullandı.
Ortadoğu coğrafyasının 500-600 yıldır ciddi çatışma risklerini barındıran dönemden geçtiğini anlatan Davutoğlu, "Sadece bir misalde 100 yıl önce Kut ül Amare'de aynı safta savaşan ve hepimizin ortak tarihi geçmişiyle onurumuzu korumak için omuz omuza veren Müslümanlar, Şiiler, hangi değerler için işgal ordularına karşı omuz omuza vermişse bugün de omuz omuza vermemizin vaktidir. Şehirler, dağlar, ovalar, tren yolları dahi birbirine yabancılaştırıldı. Eğer, bizim dedelerimizin Kut ül Amare'de yan yana savaştığını düşünürsek birbirlerini iyi anlıyor, muhtemelen tercümansız konuşuyorlardı. Birbirlerine omuz vermişlerdir. Kut ül Amare, Sünni, Şii, Hristiyan, Müslümanıyla, Kerkük, Süleymaniye, Basra'nın onuru için bir arada olmaktı. Sonra ayırdılar bizi kopardılar, dostu dosttan, kardeşi kardeşten. Yetmedi şehirleri ayırdılar. O da yetmedi. Daha da aşağı indiler. Mahalleleri ayırdılar. İşte, böyle bir dönemde ortak bir coğrafyanın fertleri olarak hepimizin zihinlerimizi gönüllerimizi emeklerimizi bir araya getirmenin vaktidir" dedi.
'Gün dostlukları pekiştirme, Ortadoğu'ya barış getirme günü'
"Onlarca yıl birbirinden koparılmış, Türkiye-Suriye ilişkilerini nasıl yakınlaştırdığımızı herkes bilir" diyen Davutoğlu, "Ta ki Beşar Esad'ın halkına zulmedinceye kadar. Erbil'in her pazarında her sokağında Türkiye'ye muhabbet duyulduğunu, Türkiye'de de Erbil'deki kardeşlerimizin nasıl dost bilindiğini takip ediyorsunuz. Celal Talabani'ye geçmiş olsun dileklerimi Kürtçe söylediğimde salonun nasıl heyecanlandığını bilirim. Gün, dostlukları pekiştirme, Ortadoğu'ya barış getirme günü. Ortadoğu'nun kadim haklarının mutlak surette biraraya gelmesi gerektiğine inanıyorum. Hele hele DEAŞ'ın ya da Suriye rejimini varil bombalarıyla parçalanan vücutları görmek istemiyoruz. Aslında bölgede çok akım çok devlet çok siyasi yaklaşım var zannediliyor, bölgede iki akım, yaklaşım, iki tür siyaset var. Birinci siyaset farklılıkları görüp o farklılıklar üzerinden kendi ortaklığımızı keşfeden bütünleştirici ama tekleştirmeyen, birleştiren ama tek tip kılmayan erdemli bir siyaset. Diğeri ise en ufak bir farklılıktan en katı asabiyiye çıkartacak şekilde kardeşi kardeşten kopartan ayrıştıcı, tek tip zihniyet. Bunların Arap Baharının başlamasından bu yana, Irak Savaşı'ndan gelen parçalanmalarla birlikte hepimiz sınavdan geçiyoruz. Biz Türkiye olarak şunu savunuyoruz, hepimiz Adem ile Havva'nın çocukları, Mezopotamya'nın Anadolu'nun kardeş çocuklarıyız. Sınırlar bizi ayırt etmiş olsa bile sınırların ötesinde gönülleri ayırt etmek mümkün değil" açıklamasında bulundu.
Bugün Suriye, Irak ve Lübnan'da mezhep ve kardeş kavgalarının önünü alamaz hale geldiğini anlatan Davutoğlu, "Kim birinci siyaseti, erdemli siyaseti savunursa, barışçı zihniyeti savunursa birbirine kültürüne saygı gösteren barışçı zihniyeti savunursa aynı taraftadır. Kim buna karşı baskıcı zulmü kendi halkını havadan bombalayan, varil bombaları kullanan Esad rejimi zulmünü, ya da Saddam anlayışını Halepçe'ye karşı sergilerse, PKK benzeri terörü terörize eden taraf ise ikinci ister Kürt, Arap, Sünni, Şii olsun onlar da başka bir kolu temsil ediyor. Bizim için ise tek tipleştirmeler karşısında gelin beraber olalım diyoruz" dedi.
'Kim ki Türkiye kürtlerle savaşıyor derse en ağır iftirada, en iğrenç bir yalanda bulunuyor'
Davutoğlu, "Bugünlerde PKK'ya yönelik olarak yürüttüğümüz operasyonlar dolayısıyla hakkımızda tahrifat yapanlara sizin üzerinizden özellikle burada Kürtçe yayın yapan televizyonların da canlı yayın yaptığını bilerek bütün sınır ötesindeki Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Bazıları bunun Kürt gruplarla savaş diye yansıtıyorlar. PKK'ya karşı yürüttüğümüz operasyonlar Kürtlere yönelik değildir. Sınır ötesindeki Kürt kardeşlerimiz sınır ötesindeki Türkmen kardeşlerimiz gibi bizim için tarihin emanetidir. Tarih bizi kardeş kılmış. Bizim vatandaşlarımız arasında Kürt, Türk, Zaza vatandaşlarımız da var. Onların akrabaları bizim akrabamızdır. Kim ki Türkiye Kürtlerle savaşıyor derse en ağır iftirada, en iğrenç bir yalanda bulunuyor. Sınır ötesindeki bütün kardeşlerimize kucağımız açıktır. DEAŞ saldırdığında Erbil'e elimizden gelen yardımla orda olmaya çalıştık. IKYB'nin, DEAŞ tehdidi karşısında her türlü yardımda yanında olacağız. Bugün yaşanan nedir? Türkiye, çağdaş bir devlet olarak vatandaşlık hukuku temelinde, demokratik haklara saygılı şekilde bütün vatandaşlarımızın temsilini sağlamak için her türlü çabayı yürüttü bunun adına da çözüm süreci dedik. 10 yıl önce Türkiye'de Kürtçe şarkı yasakları vardı, hapishanede anne çocuğuyla Kürtçe konuşamazdı. Yaylaları mezraları açtık. Nitekim TRT Kürdi de Türkiye'den yayın yapıyor. Türkiye'de kimse artık 12 Eylül döneminden kalan yasaklarla Kürtlerin baskı altına alındığını iddia edemez. Siyasi temsil bağlamında Kürtlerin en yoğun temsil edildiği partinin başında geliyoruz" diye konuştu.
'Demokratik ülkelerde bu tür terör çabalarına prim verilmez'
"7 Haziran'da demokratik bir seçim yapılmış. Bugün Kürtleri temsil ettiğini iddia eden kesinlikle böylesi bir temsil hakkı alamaz, Kürtleri temsil ettiğini iddia eden bir parti 80 milletvekiliyle TBMM'de önemli bir temsil kabiliyeti kazandı" diyen Davutoğlu, "Beklediğimiz neydi? Bu temsilden sonra her şey Meclis'te konuşulsun, her şey dile getirilsin ama kimse teröre, silaha, baskıya başvurmasın. 2013'ün Mart'ında çözüm süreci ilan edildiğinde PKK bütün silahlı unsurlarını iki ay içinde çekme sözünü verdi. Haziran ayında bitmesi gereken bu çekiliş, daha hala 2 yıl geçtiği gibi tamamlanmadığı gibi Suriye'deki savaştan da istifade yoğun bir silahlanma çağrısında bulunuldu. Türkiye, bir demokrasi ülkesidir. Hukuk devletidir. Herkes yaptığı işin savını vermek zorundadır. Sabırla çözüm sürecinin işlemesini bekledik. Hazirandan sonra içlerine girdikleri kibir psikolojisi ve dışarıdan gelen tahriklerle çözüm sürecinin bittiğini ilan ettiler. 15 Temmuz'da HDP Eş Başkanı Demirtaş'la görüştüğüm saatlerde Kandil'den açıklama yapıldı, halk isyana davet edildi. Demokratik ülkelerde bu tür terör çabalarına prim verilmez" ifadelerine yer verdi.
'Biz, birlikte omuz omuza bu devleti kurduk'
Türkiye'de yaşanan terör olaylarına değinen Davutoğlu, "Ne zamanki polislerimizi uyurken şehit ettiler, Artık kesin bir tavır alma zarureti ortaya çıktı. 23 Temmuz'da askerimizi şehit eden, DEAŞ mevzilerini silahlı kuvvetlerimiz vurdu. Ertesin gün de PKK'nın Kuzey Irak'taki mevzilerine aynı harekat yapıldı. Bu harekat teröre karşı harekattır. Nasıl DEAŞ'a yönelttiğimiz harekat Araplara karşı değilse, Irak'ta PKK'ya yönelik yaptığımız operasyon da Kürtlere karşı değildir ve Kürtleri hedef almamaktadır. Tek bir Kürt kardeşimizin burnu kanasa emin olun onu silecek olan biziz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürtlerin de devletidir. Biz, birlikte omuz omuza bu devleti kurduk. Türkiye'de kimse diğerine göre daha üstün veya aşağı değildir" dedi.
Davutoğlu, "Eğer çözüm sürecine gelinirse, eğer silahlar terk edilirse, Türkiye'den silahlı gruplar Türkiye sınırlarını terk ederse, silahlar gömülürse, silahlara veda denilirse işte o zaman Türkiye'de hiç kimseye operasyon olmaz" şeklinde konuştu.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi gazeteci heyetinden ricada bulunan Davutoğlu, "Sizden ricam uluslararası medyada yanlış yansımaların tesirinden Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki kardeşlerimizi bilgilendirmek ve selamımızı bütün kardeşlerimize iletmektir. Burası sizin memleketinizdir. Tekrar tekrar sizi burada görmek istiyorum" dedi.