Habertürk yazarı Fehmi Koru, 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasına adı karışan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve eski Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divan’a gönderilmesi tartışmalarıyla ilgili olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun muhalefetle aynı çizgide olduğunu söyledi.
Fehmi Koru, geçen yasama döneminde yapılan Yüce Divan oylamasında Başbakan Davutoğlu’nun engellendiğini belirterek, “O gün o bakanlar partinin içerisindeydi, Meclis'te birlikte oturuyorlardı. Bu konuda özellikle Ahmet Davutoğlu'nun özellikle kararlı olduğunu biliyorum. Engellendi. Ama bugün o bakanlar Meclis'te yoklar. Bu Meclis onlar hakkında daha rahat hareket edecektir” dedi.
Dört eski bakanın dosyalarının yeniden TBMM gündemine getirilmesi, CHP ve MHP’nin, AKP’yle yapacağı olası bir koalisyon için kırmızı çizgileri arasında yer alıyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Selin Ongun, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile olan dostluğu 1970'li yılların Milli Türk Talebe Birliği'ne dayanan ve İngiltere’deki üniversite yıllarında aynı evi paylaşan Habertürk yazarı Fehmi Koru’yla, Gül’ün siyasi geleceğini, Gül’ün danışmanlığını yapan Ahmet Sever’in “Abdullah Gül ile 12 yıl” kitabını ve koalisyon senaryolarını ve yolsuzluk tartışmalarını konuştu.
Selin Ongun’un Fehmi Koru’yla yaptığı söyleşinin 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili olan kısmı şöyle:
- AK Parti içinde bu konuda bugün görüş ayrılığı var mı?
Bence yoktur. O gün o bakanlar partinin içerisindeydi, Meclis'te birlikte oturuyorlardı. Bu konuda özellikle Ahmet Davutoğlu'nun özellikle kararlı olduğunu biliyorum. Engellendi. Ama bugün o bakanlar Meclis'te yoklar. Bu Meclis onlar hakkında daha rahat hareket edecektir. Kaldı ki o insanlar için de yararlı bu.
- Davutoğlu yine engellenebilir mi?
Hayır. Çünkü koalisyon yapacağı hangi parti olursa olsun, önce bu konu olacak masada. Bundan geri dönüş olacağını zannetmiyorum. Yargılansınlar ve böyle bir suçları var mı yok mu; aydınlansın. Suçları varsa hele siyasi olarak bunları yapmışlarsa sonuna kadar da gidilmesi gerekir.
“Gül ilk gün tapelere inanamadı,
sonrasını bilmiyorum”
- Kitaptan öğreniyoruz ki, Gül tapeleri dinlememiş, okumuş.
Hiç inanmadı. O tapelerde yazılan şeylerin olabileceğine hiç inanmadı. Bugünkü noktasını bilmiyorum. Ama o günkü noktasını biliyorum. “Bunların olması mümkün değil” dediğini hatırlıyorum. “Birtakım hayırlı işlerde kullanılmak üzere bazı meblağlar bağış şeklinde belediyelerden toplanıyor” diye bir bilgi var zaten tabanda. “Bu o düzeyde de, belediye dışında da yapılıyor mudur?” diye bir şey düşünmüş olabilir.
- Bir gönlünün inanmak istememesi var, bir de okuduğu tapelerdeki sıfırlama konuşmaları var, ayakkabı kutusu var?
Benimle paylaştığı ilk izlenimini söylüyorum. Onun bir yolsuzluğun değil ancak bir hayır işinde kullanılmak üzere elde olan parayla ilgili olabileceğini düşündü. Tapelerin yayımlandığı ilk gündü zannediyorum, o gün bu tapeler çıktığında birlikte olmuştuk. Kendisinin bu kadar yakından tanıdığı insanların o tip işlere bulaşmalarına, buna asla inanamadı. Sonra ne oldu, onu bilmiyorum.
Fehmi Koru: Erdoğan, sarayı kendiliğinden boşaltmalı