Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 'sıfır sorun' politikasının çöktüğünü söyleyenleri sert dille eleştirdi. Başbakanlık konusunda ise "Kendimle ilgili herhangi bir hesabı ideallerin önüne koymayı zül sayarım" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu etnik, mezhep, kimlik ayrımcılığı yapan ulusalcılığın Türkiye’yi parçalanmaya götüreceğini söyledi. Davutoğlu, “O dışlayıcılık Ortadoğu’yu, Balkanlar’ı, Kafkaslar’ı parçaladığı gibi parçalar. Bizim yaklaşımımız Türkiye merkezinde bütün bu parçalanmışlıkları gidermek” dedi.
TRT Türk’de ‘Görüş Farkı’ programında sorularımı yanıtlayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son kez genel başkan adayı olacağı AKP Kongresi’ni, “veda kongresi” olarak görmediğini belirtti.
Ömer Şahin'in Radikal'deki haberine göre; Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Başbakan Erdoğan’ın muhtemel cumhurbaşkanı adaylığı ve 2014 senaryoları için ise, “Siyasete girmekle karakterim değişmez. Kendimle ilgili hesabı, o büyük rüyanın önüne koymayı zül addederim. Başbakanlıkta gözüm yok” diye konuştu.
‘Ulusçuluk’ derken kastettiğiniz ‘Milliyetçilik’ mi?
Milliyetçilik kelimesinin kökeninde millet var. Millet kavramının bizdeki karşılığı farklıdır. Yani şunu söyleyeyim; Mehmet Akif Ersoy rahmetli kendisi Arnavut kökenliydi. Ve Arnavut isyanı çıktığında, Araplar isyan ettiğinde döndü ve onlara seslendi:
”İşte görüyorsunuz halinizi, ne hale düştünüz” diye. İşte tam da burada milletle ulus arasındaki fark. Herhangi bir etnik ya da mezhebi kimliği dışlayan bir tavra ulusalcılık diyorum. O dışlayıcılık bizi de parçalar. Ortadoğu ’yu, Balkanlar’ı, Kafkaslar’ı parçaladığı gibi parçalar. Bizim yaklaşımımız Türkiye merkezinde bütün bu parçalanmışlıkları gidermek. Yeni dışlayıcılıkların önünü açmak değil.
Başbakanlık ile ilgili bir beklentiniz var mı?
Beni öğrencilik, akademik, başdanışmanlık hayatımdan tanıyanlar bilir. Siyasete girmemle karakterimin değişmeyeceğini bilirler. Biz hem kadere inanmış hem de iradesini o doğrultuda kullanmaya çalışan insanlarız. Herhangi bir şekilde kendimizle ilgili bir hesabı büyük ideallerimizin önüne koymayı veya o hesap için zihnini, vaktini ayırmayı zül addederiz. Hakkını vermeye çalıştığımız bir görev, omuzlarımızda sorumluluk var. Bu sorumluluğu taşıma gayreti içindeyken herhangi bir senaryoyu esas alarak o senaryoya istinaden bir fikir yürütmeyi doğru görmem. Ha birileri kendilerince bir senaryo geliştirip buna göre bir plan içinde davranıyorlarsa o onların meselesi ama ben kendi özel dünyamda yürüttüğüm vazifede bu tür senaryolara yer vermem.
Başbakan’ın ‘Veda’ kongresinden ne bekliyorsunuz?
Bu kongre Başbakan’ın veda kongresiymiş gibi bakmak doğru değil. Kendisi de kullanıyor ama ilkeye sadakatinden kullanıyor. Biz kendi koyduğumuz ilkeye uyuyoruz diye. Ama bu, demin söylediğim rüya bir misyon açısından. Aynı hissiyatı Sayın Başbakanımızın da taşıdığını bildiğim için bu yol ancak son nefesle veda edilen bir yoldur. O vedada Hz.Ali Azrail’e ‘esselamünaleyküm’ diye veda etmiş.
‘Sıfır sorun’dan ‘sıfır komşu’ geldik yorumları yapılıyor. Bunu söyleyen ya coğrafya bilmiyor ya da Türkiye ’nin komşularını saymayı bilmiyor. İlginçtir bakın belki güzel olan tarafı, bizi eleştirenlerin geçmişte bu politikayı eleştirip şimdi bu politikaya sahip çıkmaları. En azından komşularla sıfır politika herkesin kabul ettiği politika haline geldi.
Türkiye ’nin 12 komşusu var ve bunun 4’ü Müslüman. Suriye ile sıkıntılar var ama bu sıkıntıyı biz çıkarmadık. Irak ’la sadece bir kesimle var.Diğer kesimlerle ilişkiler aynı yoğunlukta ve iyilikte gidiyor. Irak ’la yaşadığımız problemler türbülanstır, geçidir. İran ’la eskiden de bazı görüş ayrılıklarımız oldu ama hiçbir zaman işte bugün de dahil kanallar kesilmedi.
Sizi eleştiren ‘koro’nun şefi kim peki?
Bunu yapan kişiler belli bir orkestrasyon diyebileceğimiz şekilde bunu 5 aydır sürdürüyor ve ben 5 aydır tahammül ediyorum.
Kim bunlar? Onlar bilirler, onlar bilirler.
Hedefleri ne? Davutoğlu buna karşı ne yapacak?
Türkiye ’nin dış politikasından kim rahatsızsa, Türkiye ’nin bölgede artan kimliğinden kimler rahatsızsa, Türkiye ’nin uluslararası kimliğinden kimler rahatsızsa yeni dış politika paradigmasının çökmesini kimler dört gözle bekliyorsa…
Bakınız, AK Parti ve hükümet kaybedecek, Türkiye kaybedecek diye sevinenler var. O zaman bizim de onlara söyleyecek bir çift sözümüz olur. Bunu ben sıradan bir eleştiri olarak görmüyorum.Sıradanlığı aşan bir yoğunluk var ve aynı üslup paylaşılıyor.
Burada benim mesajım açık, eğer bütün bu çabayla bizi yıldırmak istiyorsanız bizi yıldıramazsınız.
Lazkiye’de Nusayri devleti kurulması söz konusu bile değil
Esad’ın günleri sayılı mı? Lazkiye’de bir Nusayri devleti kurulacağı iddiaları var. Böyle bir şey mümkün mü?
Böyle olaylar için tarih vermek doğru değil. Bizim hiçbir zaman bu iş kısa sürecek, kolay olacak beklentimiz olmadı. Eğer öyle olsaydı 9 ay uğraşmazdık.
Ama artık Beşşar Esad ’ın işbaşında kalmasını temin edecek şartlar ortadan kaldırılıyor. Fiilen ülkenin yüzde 60-70’ini kontrol edemez durumda. Gün verecek ifade kullanmadık, benim kullandığım ifade aylarla ifade edilebilecek bir şeydir. Böyle bir yönetim yıllarca süremez. O zemin kalmadı.
Bir Nusayri devleti kurulması ise söz konusu değil. Lazkiye’de O devletin kurulacağı söylenen Lazkiye’nin yüzde 67’si Sünnidir. Sadece yüzde 27’si Nusayridir.