20 Kasım 2010 02:00
T24 - Financial Times'ın başyazarı David Gardner, "AB müzakerelerine başlarken Türkiye’ye verdiğimiz destek sürüyor. Türkiye’nin batıya bölgede bir güç olduğunu göstermesi çok doğal. Türkiye’nin AB üyeliğinin karşısında olan politikacıların, örneğin Sarkozy’nin 10 yıl sonra hala siyasi sahnede olmaları mümkün değil" dedi. Gardner, CHP'de yaşanan değişim için olumlu ifadeler kullanırken, "Baykal başkanlığında CHP seçim kazanamazdı. Şimdi kazanabilir" dedi.
Vatan Gazetesi Londra Temsilcisi Jan Devletoğlu'nun "Türkiye AB'ye, Sarkozy evine" başlığıyla yayımlanan (20 Kasım 2010) yazısı şöyle:
Türkiye AB'ye, Sarkozy evine
Financial Times’ta (FT) son 3 ayda çok sayıda Türkiye yanlısı başyazı ve makale yayınladı. FT’nin Türkiye’ye bakışını anlatır mısınız?
FT nin son 7 yıl içinde Türkiye’ye bakış açısında bir değişiklik olmadı. 7 yıl önce AB zirvesinde üyelik görüşmelerinin başlamasının Kabul edileceği gün FT Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen çok uzun bir başyazı yayınladı. Bu yazının yayınlandığı günden bu yana bu duruşundan sapmadı. Makale ve başyazıların sayısı ve yoğunluğu ise gündemin önemine ve yoğunluğuna göre değişebilir. Abdullah Gül’ün ve Cameron’un ziyaretleri bu yazıların sayısını artırdı. Kıbrıs konusunda yazı ve makalelerin zamanlaması ise BM’lerin tarafları New York’a çağrısı ile uygun düştü. Kıbrıs sorunu Türkiye’nin AB engellerinden birini oluşturduğu için Kıbrıs’lı Rumların duruşunu da eleştiren yazılar kaleme alındı.
10 yılda Sarkozy kalmaz
Avrupa’nın şu anda içinde bulunduğu ekonomik kriz, işsizlik, göçler ve İrlanda’nın durumu Türkiye’nin tam üyeliğine engel teşkil etmeyecek mi? Hükümetler seçmenlerine bunu nasıl anlatacak?
Avrupa’nın halihazırdaki sorunları ileriyi etkilemez. Türkiye’nin tam üyeliği birkaç yıl içinde gerçekleşmeyecek. Önümüzde ortalama 10 yıllık bir süre var. Türkiye büyük hızla kalkınan bir ülke. Kişi başına düşen gelir hızla artıyor. Halen Türkiye’de faaliyet gösteren ve üretimde bulununan 13 bin Avrupa Merkezli ve 4 bin Almanya Merkezli şirket var. Bu durum yabancı şirketlere ve bağlı oldukları ülkelerin ihracatına büyük rekabet olanağı sağlıyor. Siyasi alanda ise Türkiye’nin dış siyasette özellikle Ortadoğu ve Balkanlardaki gücü, oynadığı rol ve AB olan yararları geçiş dönemini zaten kaçınılmaz olarak başlatmış bulunuyor. Bu yolun geri dönüşü AB açısından düşünülemez. Bu nedenle Türkiye karşıtı sesler zamanla susacaktır. Türkiye’nin AB üyeliğinin karşısında olan politikacıların ,Sarkozy’nin 10 sene sonra hala siyasi sahnede olmaları mümkün değil. Dünya ve Avrupa değişiyor. Cumhurbaşkanı Abduıllah Gül hem FT hem de BBC ile yaptığı söyleşilerde zaten Türkiye’nin AB üyeliğinde önünde uzun bir süre bulunduğunu kabul ettiğini söyledi.
FT’de Türkiye konusunda çıkan her başyazı ve makale Türk basınında manşet oluyor. Son zamanlarda İngiliz politikacıların FT. Yazdıkları mektuplar bile gazetelerin manşetlerine taşındı. FT’nin Türk medyasında çok güclü bir etkisi bulunduğunun farkında mısınız?
Evet. Yakından takip ediyoruz. Ama unutmayınız ki Türkiye’yi sadece FT değil iktidara gelen her İngiliz hükümeti destekledi. Ancak gerçek şu ki halihazırdaki koalisyon hükümeti bu desteğe katılacak etkili dost ülkeler bulmakta yetersiz kalıyor. İngiltere ve Finlandiya AB yolunda Türkiye’yi desteklemek için saflarına Fransa ve Almanya gibi büyük devletleri almadıkları sürece etkisiz kalacaklardır.
Türkiye’nin yüzünü doğuya çevirdiği, ekseninin kaydığı iddialarına; AB ve ABD’den uzaklaşıp İran, Çin ve Rusya ile yakın ilişkiler kuracağı tahminine ne diyorsunuz?
Eksen kayması yok
Türkiye’niin taraf değiştirme diye bir konusu yok sanırım. Türkiye’nin tarihi ve coğrafi durumu aynı anda hem batıya hem de doğuya bakabileceğini gösterir. Türkiye stratejik olarak batıya bağlı kalmak ister. Türkiye batının en doğu ucundadır. Soğuk savaş sonrasında Türkiye’nin doğal komşuları olan Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu’ya yaklaşımını çok normal karşılamak gerekir. Rusya ile ilişkilerini yenilemesi de doğaldır. Diplomasi bunun için var.
İran’a gelince. İran’la sınır komşusu olmayan ülkeler için Türkiye’nin İran ve Suriye ilişkisini eleştirmek kolaydır. Komşuluk özellikle sınır komşuluğu huzurlu dengeli sınırlarla olur. Türkiye’nin İran’la olan sınırı yıllardır 1cm ne azaldı ne de çoğaldı. Bu huzurlu ve dengeli komşuluk sayesinde oldu. Türk dış politikasında iki tehlike var bunlardan birisi İsrail-Filistin diğeri İran. Türk Dışişleri bu iki tehlikeyi dengede tutmak için her türlü çabayı gösterdi ve de gösterecektir. Ben şahsen Türk dış politikasına atfedilen Neo Osmanlı, batı karşıtı şeklindeki suçlamalara şiddetle karşıyım. Türkiye’nin batıya ve ABD’ye bölgede sözü geçen bir güç olduğunu göstermesi kadar doğal birşey olamaz. Bu tutumu zaten hem AB hem de ABD için büyük bir sermayedir. Şimdi değilse gelecek için yatırımdır.
CHP’deki kan değişimi olumlu
2011 seçimleri için tahmininiz nedir? AK Parti yeniden tek başına iktidar olur mu?
Seçimleri tahmin etmek zor ve aldatıcı sonuçlar verir. Referandumdan AK Parti’nin güçlü oduğu ortaya çıktı. CHP’nin partide gerekli değişimi yapması bize göre olumlu bir davranıştı. CHP’nin iktidar yolunda çok çalışması gerekir. Partiyi ülke genelinde güçlü duruma getirecek güçlü merkezi bir ağ kurması ve ülke çapında tüm illerde kökten değişimler yapması gerekir. Parti yönetimini yenilemesi gençleştirmesi parti politikalarını modernleştirmesi ve yenilemesi gerekir. Kökten reformlar ister. Baykal liderliğinde herşeye karşı duran ve her şeyi eleştiren bir muhalefet partisi vardı. Antidemokratik tercihler yapan ve yollara başvuran Baykal’lı CHP’nin seçim kazanması imkansızdı. Yeni CHP iktidar olma savaşını siyasi alanda demokratik yollardan yapma kararı aldı. Önünde çok uzun bir yol var. Kabaca bakarsak Baykal’ın en iyi sonucu %21 oldu. Referandum’da hayır diyenler %42 oldu. Bunu partiler arasında bölemezsiniz. %56 Evet dedi ama bunların hepsi de AK Parti taraftarı değiller. Doğal ve gerçek AK Parti sonucu %35-40 arasıdır. 2007’de %47 aldılar ama bu destek bize göre AK Parti’ye olan destek değil demokrasiye olan destekti. Askerlerin siyasete karışmasına hayır diyenlerin tepkisiydi. Halk demokrasiyi desteklediğini göstermek için oy verdi. CHP’nin yenilenmesi için önünde uzun bir yol var. Politikada 1 hafta uzun bir süre olarak kabul edilir. 7-8 ay ise uzun bir süredir. Her şey değişebilir. Koalisyon bile çıkabilir.
Kılıçdaroğlu kazanabilir
CHP'nin yeni lideri Kılıçdaroğlu’nu nasıl görüyorsunuz?
Seçimlerden sonra CHP yönetimi ile temasım oldu. Kılıçdaroğlu ile doğrudan temasım olmadı ama herhalde olacak. Görüşlerini biliyorum. Taze bir kan. Partiyi değiştireceğini ümit ediyorum. Baykal başkanlığında CHP seçim kazanamazdı. Şimdi kazanabilir.
Seçim sonuçları yatırımları nasıl etkiler?
Yabancı sermaye AK Parti iktidarda olduğu için Türkiye’ye gitmiyor. Türkiye’ye yatırımı doğru ve kazançlı olduğu için yapıyor. Hızla büyüyen bir pazar payı var. maaşlar ve prodüktivite konusunda büyük bir rekabete sahip. Mühendislikte hızla büyüyen birçok AB ülkesini geride bırakan genç beyin gücü var. 2011’de başka partinin gelmesi, ekonomi politikası değişmezse yabancı sermayeyi etkilemez.
Başörtüsü ikincil sorun
Başörtüsü konusu modern ve laik Türkiye için ciddi bir sorun mudur? AK partiden sonra iktidara gelecek diğer hükümetlerin de mi sorunu olacak? FT’nin bu konudaki görüşü nedir?
Bence başörtüsü ikinci derecede bir sorundur. Bu konu bazı politikacılar tarafından gereksiz bir şekilde abartıldı. Genç kız ve kadınlar başörtüsü nedeniyle yüksek eğitim alamıyorsa bu hakkaniyet ve eşitlik açısından ciddi bir sorun yaratır. Bunun ötesinde başörtüsü önemli bir konu değildir. Kemalist politikacılar başörtüsünü büyük bir sorun haline getirmek istiyorlarsa sorun daha da büyüyecektir. Bu onların tutumuna bağlıdır.
FT hükümeti destekledi
FT’nin şu an iktidarda olan Türk hükümetine yakın durduğu yönünde izlenim var?
FT Türkiye’nin AB katılımındaki Türkiye’yi desteklemektedir AK Parti’yi değil. Bu görüş Britanya hükümeti için de geçerlidir. 2002 yılında iktidarda başka bir parti olsaydı yine tutumumuz aynı olacaktı. Türkiye’yi ve hükümeti desteklememiz ülkenin giderek demokratikleşmesi ve modernleşmesi nedeniyle oldu. Muhalefetin iktidar olması ülkede sağlıklı bir demokrasinin bulunduğunu kanıtlar. AK Parti düşer ve yerine başka bir parti gelirse bizden aynı tutumu ve eleştiriyi alacaktır. Nitekim geçmişte AK Parti’yi de birçok konuda eleştirdik. Doğan Grubuna uygulanan aşırı vergi cezaları konusunda başyazı yayınladık. Aynı şekilde hükümetin yıllar önce zinanın cezai suç kabul etme teklifini de aynı şekide eleştirdik. FT arşivi bu tutumumuzu açıkça kanıtlar.
İsrail’e ‘Kral çıplak’ dedi
Türkiye İsrail ilişkisine bakışınız nedir?
İlişkilerin bozulması Gazze savaşı ve yardım gemisi konvoyu gibi yasa dışı olaylarla başladı. Ta ki biri çıkıp İsrail’e “Kral Çıplak” diyene kadar sürdü. Unutmayın ki birçok Avrupa ülkesinde İsrail’in OECD’ye katılımının yasal olup olmadığı tartışıldığı bir dönemde Türkiye İsrail’in OECD’ye girmesi lehine oy kullandı. Bence burada şunu sormak gerekir. Türkiye’nin arası İsrail’le mi yoksa Natanyahu Koalisyon hükümeti ile mi bozuldu. Bana sorarsanız Obama dahil birçok dünya lideri ve ülkesi Natanyahu Hükümeti ile çatışma içinde. Aralarında askeri komutanların da bulunduğu birçok ünlü İsrail siyasetcisi ve gazeteci ABD-İsrail ilişkilerinin Eisenhower’dan bu yana bu kadar kötüleşmediğini söyledi. Yalnız Türkiye değil herkesin İsrail’le sorunu var.
10 yıl sonra Türkiye...
Türkiye’nin 10-20-30 yıl sonrasını nasıl görüyorsunuz? 20 yıldır FT ve diğer yorumculara AB üyeliğini sormaktan yoruldum. Sağ kalırsam 10 yıl sonra da aynı soruyu sorar mıyım?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bize verdiği mülakatta şöyle dedi: Türkiye 10 yıl öncesine kıyasla tamamen farklı bir ülke. 10 yıl sonra tamamen değişik bir ülke olacak. Umarım Anayasal reformlar, ekonomik yapılanma aynı hızda devam eder. Daha önce 2007 ve 2008 de olduğu gibi bir duraklama dönemi geçirmez. AB katılımın en büyük özelliği de zenginlik ve refahın ülke genelinde eşit bir şekilde dağılımı olacaktır. Türkiye uçuyor. Ama bu kalkınmanın ülke genelinde yayılması çok önemli. AB bu konuda yardım edecektir. Umarım 10 yıl sonra karşılaştığımızda AB üyesi olarak konuşuruz.
Oxford’da ders veriyor
Financial Times Gazetesi Uluslararası ilişkiler Editörü ve gazetenin Türkiye konusunda en kıdemli ve etkili yazarı olan David Gardner, 1978 yılından beri FT gazetesinde görev yapıyor. İspanya, Brüksel, Güney Asya, Meksika ve Orta Amerika Büro şefi olarak çalıştı. FT gazetesinde Genel yayın Yönetmen yardımcısı ve başyazarlık görevlerinde bulundu. 100 fazla üniversitede düzenlenen Türkiye ve Ortadoğu konulu konferanslara konuşmacı olarak katıldı. İslamla yaşamak, Obama ve Ortadoğu, Arap dünyası konusundaki yazılarıyla Uluslararası Gazetecilik Başarı ödülü aldı. 2008’de Oxford Üniversitesi St.Anthony Koleji kıdemli üyeliğine tayin oldu.
© Tüm hakları saklıdır.