T24- Milliyet Gazetesi yazarı Güneri Cıvaoğlu, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi ile 43. maddesini masaya yatırarak, darbenin "yasal" dayanağı var mı? sorusuna yanıt aradı. Cıvaoğlu'nun bugün (5 şubat 2010) "35 ve 43" başlığıyla yayımlanan yazısının tam metni şöyle:
Yıllardır “yoğun” olarak “darbe” tartışılıyor. Darbenin “yasal” dayanağı var mı? ‘’Hukuki darbenin de dayanağı mı olurmuş’’ demeyin, yazının devamını okuyun.
TSK’nın İç Hizmet Yasası 35. maddesi askere “cumhuriyeti korumak ve kollamak” görevini vermekte.
“Darbe hazırlığı” olarak yorumlanan bir dizi plan, bu maddenin ışığında “durumdan vazife çıkartmak” zihniyetine doğru açılıyor.
Peki bu 35.madde gerçekten “darbelere” hukuki dayanak oluşturur mu?
Doğan Akın yönetimindeki T24 internet gazetesinden iyi bir araştırmacı gazetecilik örneğini işaret etmek isterim.
“Gai tefsir metodu” bu duyarlı sorunun cevabı için yasanın kaynaklarına ulaşmamız gerek.
Yani kanun koyucu 35. maddeyi hangi gaye ile yazmıştır? TSK İç Hizmet Kanunu’na hangi amaçla koymuştur?
59 yıl öncesine gidelim...
9 Ocak 1960’da Milli Birlik Komitesi’ne sunulan 35. madde metninin gerekçesi şöyle yazılmış:
“Silahlı Kuvvetler’in bu esas vazifesini tebarüz ettirmek (belirtmek) bakımından müstakil bir madde halinde tedvini (yazımı) uygun görülmüştür.
27 Mayıs inkılâbında (27 Mayıs Askeri İhtilali-G.C) hareket noktası ve kanuni mesnedi (yasal dayanağı) olarak ilan edilen 34. maddedeki Silahlı Kuvvetleri’ne ait olan ana prensip aynen muhafaza edilmiş, başlıca bir esas vaz’etmek (koymak) lüzumu duyulmamıştır.”
Yukarıda yer alan gerekçe yazısı gösteriyor ki Türkiye’deki ilk darbe olan 27 Mayıs ihtilali, Ordu Dahili Hizmet Yasası’nda “askeri, cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevlendiren” 34. maddeye dayandırılmıştı.
Bu yasa, 1935 yılında çıkmıştı.
Sonra...
Darbeden 7 ay sonra Türkiye’yi yöneten Milli Birlik Komitesi, hâlâ yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanunu’nu yaptı.
Ve eski yasadaki 34. madde bu yeni yasada 35. madde olarak aynen yer aldı.
27 Mayıs ihtilalinin hukuki dayanağı olan madde ve gerekçesi halen “pozitif” yani “yazılı” hukukta varlığını sürdürüyor. 75 yıllık bir hükümdür.
9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, Yavuz Donat’a “Bu madde durduğu sürece Türk Silahlı Kuvvetleri, hükümete de Parlamento’ya da sormadan ‘laiklik elden gidiyor’ diyerek resen el koyar” söylemini hatırlamakta yarar var.
Ancak...
Şunu da belirteyim ki...
“Askeri darbeler dönemi kapanmıştır. TSK’yı sürekli kuşku altında tutmak, bu güzide kurumumuza haksızlık olur.”
Ama...
Gene de...
35. maddenin olsa olsa bazı maceracı örgütlenmeler için ‘’meşruiyet mevzisi’’ gibi algılanması riski var.
Kanunların ruhu
TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi böyle ama bir başka maddesi ise tam tersi doğrultuda.
43. madde “askere siyaset yasağı” koymakta. Madde şöyle:
“Türk Silahlı Kuvvetleri her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir.
Bundan ötürü Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri, bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları, her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır.”
TSK İç Hizmet Kanunu’nun ruhu bütünüyle araştırıldığında bu madde için de “gai tefsir metodu” uygulanmalıdır. Askere ‘’Siyaset konuşmayı” bile yasaklayan bu kanun, ‘’darbe yap, siyasete el koy’’ diyor olabilir mi?
O zaman Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un sık sık demokrasiyi vurgulaması daha da iyi anlaşılabilir.