23 Kasım 2016 18:58
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'de kaldığı Turban Oteli’ne yönelik saldırı sırasında darbeci eski astsubay Zekeriya Kuzu'nun "Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor, hırsızın piçleri, Allah ve kitaptan bahsetmeyin, millete yaptığınızın hesabını vereceksiniz, hani inlerine girecektiniz, hırsızın evlatları, kafanızı kaldırdığınızda sizleri öldürürüz, nerede o, hangi helikopterle gitti, hangi havalimanına inecek, ne zaman kalktı helikopter" dediği aktarıldı.
TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’na sunulan “Fethullahçı Terör Örgütü ve 15 Temmuz Terörist darbe kalkışması” başlıklı rapor da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın emir subayı Levent Türkkan'ın ‘FETÖ’ üyeliğine ilişkin itirafları yer aldı. Türkkan, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın “sessizce halletmek” için gerekli planlamanın 14 Temmuz’da yapıldığını söyledi. Türkkan, "Cumhurbaşkanı, Başbakan ve komutanlarının sessiz sedasız işlerini bitirecektik" dedi.
TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu’na sunulan “Fethullahçı Terör örgütü ve 15 Temmuz Terörist Darbe Kalkışması” başlıklı rapor da, ‘FETÖ’ örgütünün devletin zirvesini infaz etme karar aldığını ortaya koydu. Eski GenelKurmay Başkanı Necdet Özel’in de bir dönem emir subaylığı yapan ve mevcut Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın emir subayı olan L.T ifadesinde, devletin zirvesinin nasıl yok edileceğin ilişkin planla ilgili, “Plana göre, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının tek tek alınarak sessiz sedasız işlerinin bitirileceğini, kendisinin görevinin de Genelkurmay Başkanını etkisiz hale getirmek olduğunu” söyledi. Bu görevi sorgulamadan kabul ettiğini belirterek 1990'lı yıllardan beri sınavla okullardan gelen ve orduya alınan subayların yüzde 60-70'inin örgüt üyesi olduğunu anlattı ve “Bu kişilerin genelde kurmay subaylar olduğunu, Cumhurbaşkanı Başyaveri Albay Y. ile Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı M.K.B.'nin da örgüte mensup olduğunu” söyledi.
Raporda yer alan L.T ifadesinde Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i dinleme cihazıyla sürekli dinlediğini, dinleme cihazını Türk Telekom’da çalışan “abisinden” aldığını ve hafızası dolan dinleme cihazlarını cemaat abisine teslim ettiğini anlattı ve “Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve İkinci Başkanı Yaşar Güler'in emir subayı M.A.'nın da Gülen örgütüne mensup olduğunu ses kayıt cihazlarını birlikte yerleştirdiklerini ve M.A.'nın Genelkurmay 2. Başkanı’nı dinlemekten sorumlu olduğunu ancak M.A.'nın ‘imamı’nın kim olduğunu bilmediğini, Hulusi Akar'ın da emir subayları S. ve Ş. Başçavuş tarafından dinlenmeye devam edildiğini” söyledi.
“Fetullahçı Terör örgütü ve 15 Temmuz Terörist Darbe Kalkışması” raporda “Darbe Teşebbüsü ile FETÖ/PDY Arasındaki Bağlantı” başlıklı bölüm şöyle:
Darbe teşebbüsüne ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında, FETÖ/PDY üyesi bir kısım asker ve kamu görevlilerinin aşağıda yer alan ifadelerinden; darbe teşebbüsünün anılan terör örgütünün Lideri Gülen’in bilgisi ve talimatı ile yapıldığı ve sivillerin katledilmesi, kamu görevlilerinin şehit edilmesi başta olmak üzere ortaya çıkan maddi ve manevi zarardan adı geçenin başında olduğu terör örgütünün sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, yürütülen soruşturmaların devam etmesi nedeniyle, her geçen gün örgüt bağlantısını tüm yönleriyle ortaya koyan yeni delillere ulaşılmaktadır.
Örgüt bağlantısını açıkça ortaya koyan ifadelerin bir kısmı özetle şu şekildedir.
Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı, ifadesinde:
FETÖ/PDY'nin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki yapılanması ile ciddi mücadele yürütüldüğünü, 2016 yılı Ağustos ayında yapılacak Yüksek Askeri Şura toplantısında ciddi kararların alınmasının gündemde olduğunu, terör örgütünün bunun muhtemel sonuçlarını öngörerek silahlı kalkışmada bulunduğunu belirtmiştir.
Ek olarak, 15 Temmuz 2016 tarihinde darbeci askerler tarafından rehin alındığını ve bildiri imzalatılmak istendiğini, ancak buna direndiğini, rehin alanlardan, Tuğgeneral H. E.’nin; ‘dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen ile görüştürürüz’ dediğini, darbe teşebbüsünü planlayan ve yapanların FETÖ/PDY üyesi olduklarını belirtmiştir.”
A.K., Yarbay, Milli İstihbarat Teşkilatı, ifadesinde:
Kendisinin Gülen ile iki (2) kez yüz yüze görüştüğünü, kod adını bizzat Gülen’in verdiğini, örgütle ortaokulda tanıştığını, onların yönlendirmesiyle Maltepe Askeri Lisesine kayıt olduğunu, 1989 yılında Kara Harp Okuluna başladığını, 15 Temmuz olaylarından yaklaşık 1 hafta önce, (…) isimli bir yarbayın, arayıp görüşmek istediğini söylediğini, Tandoğan'da buluştuklarını. İçerideki başka birinin Ağustos YAŞ toplantısında üç bin askerin ihraç edileceğini, Gülen'in YAŞ toplantısını istemediğini, gidişata dur deme zamanı geldiğini, darbe yaparak örgüt mensubu subayların TSK ve devlet yönetimini ele geçireceklerini söylediğini belirtti.
L.T., Piyade Yarbay, Genelkurmay Başkanı Emir Subayı, ifadesinde:
FETÖ üyesi olduğunu, bu güne kadar örgüt abileri tarafından verilen emirleri harfiyen yerine getirdiğini, örgütten M.A. ve Selahattin kod adlı kişilerle irtibatlı olduğunu, bu kişilerle ayda bir ya da iki kez M’nin evinde toplantı yaptıklarını, Bursalı fakir bir ailenin çocuğu olduğunu, Gülen örgütü ile ilk kez ortaokul yıllarında tanıştığını, oldukça başarılı bir öğrenci olduğunu, Serdar ve Musa kod isimli iki üniversite öğrencisinin kalmış olduğu pansiyona gelerek kendisiyle yakından ilgilendiklerini ve “cemaat evlerine” götürmeye başladıklarını, ideali olan asker olma isteğinin “abiler" tarafından da teşvik edildiğini ve 1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi sınavlarına girdiğini, sınavdan önceki gece Bursa merkez de bir “cemaat evinde” cevapları işaretlenmiş şekilde kendisine Serdar kod isimli “cemaat abisi” tarafından soruların verildiğini ve sınavdan başarılı olduğunu, ancak dereceye giremediğini, çünkü kasıtlı olarak bazı soruların cevaplarının verilmediğini, bu nedenle 275 kişinin başarılı olduğu sınavda 100. olduğunu, Askeri Lisede de Serdar ve Murat “abileri" ile ayda bir kez görüşmeye devam ettiğini, bu görüşmelerde sohbet ettiklerini, Gülen'in kitaplarını okuduklarını, kendilerine verilen tek görevin ifşa olmamak olduğunu, 1993'te Askeri Liseyi bitirince doğrudan sınavsız olarak Kara Harp Okuluna kaydını yaptırdığını, burada da Musa isimli “cemaat abisinin” kendisinden sorumlu olmaya devam ettiğini, 2010 yılına kadar görev yaptığı çeşitli pozisyonlarda bulunduğu yere göre değişik “cemaat abileri" ile temasının devam ettiğini, bu “abilerin" hiç birisinin askeriyeden kişiler olmadığı iyi eğitimli sivil şahılar olduklarını ancak ne iş yaptıklarını bilmediğini, zaten bunu hiç sorgulamadıklarını ancak Genelkurmay Karargâhında binbaşı rütbesiyle çalıştığı söyledi.
2010-2011 döneminde kendisinden Türk Telekom’da çalışan bir cemaat abisinin sorumlu olduğunu, bir kıtadan başka bir kıtaya/göreve atanınca mevcut “cemaat abisinin”, yeni görev yerinde kendisinden sorumlu olacağı abisiyle tanıştırarak teslim ettiğini, bu şekilde sürekli olarak cemaat “abilerinin" kendisi üzerinde kontrolünün devam ettiğini, 2011-2015 yıllarında Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in emir subay yardımcısı olarak çalıştığını, Genelkurmay Başkanı Emir Subayı olarak atandığını ve bu andan itibaren cemaat yapılanması adına kendisine verilen örgütsel görevleri yerine getirmeye başladığını, söyledi.
Bu kapsamda Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i dinleme cihazıyla sürekli dinlediğini, dinleme cihazını Türk Telekom’da çalışan “abisinden” aldığını ve hafızası dolan dinleme cihazlarını cemaat abisine teslim ettiğini ve boş olanları aldığını, odada dinleme cihazı araması yapıldığında bu aramaları bildiği için cihazları koymadığını, Genelkurmay Başkanı ve İkinci Başkanı Hulusi Akar ve Yaşar Güler'in emir subayı M.A.'nın da Gülen örgütüne mensup olduğunu ses kayıt cihazlarını birlikte yerleştirdiklerini ve M.A.'nın Genelkurmay 2. Başkanını dinlemekten sorumlu olduğunu ancak M.A.'nın imamının kim olduğunu bilmediğini, Hulusi Akar'ın da emir subayları S. ve Ş. Başçavuş tarafından dinlenmeye devam edildiğini söyledi.
1990'lı yıllardan beri sınavla okullardan gelen ve orduya alınan subayların %60-70'inin örgüt üyesi olduğunu bu kişilerin genelde kurmay subaylar olduğunu, Cumhurbaşkanı Başyaveri Albay Y. ile Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı M.K.B.'ın da örgüte mensup olduğunu söyledi.
Darbe yapılacağını 14.7.2016 Perşembe günü saat 10-11.00 civarı Genelkurmay Başkanı Danışmanı Kurmay Albay O.Y.’den öğrendiğini, plana göre Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının tek tek alınarak sessiz sedasız işlerinin bitirileceğini, kendisinin görevinin de Genelkurmay Başkanı’nı etkisiz hale getirmek olduğunu, bu görevi sorgulamadan kabul ettiğini, bunun üzerine “cemaat abisi” Murat’ın Konya yolundaki evine gittiğini, orada Adil ve Selahattin “ağabeylerin” olduğunu, buradaki “abilerin" de darbeden haberdar olduklarını, kendisine gizlilik konusunda sıkı sıkı tembih ettiklerini, planlandığı üzere Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın odasına girdiklerini kendisini rehin aldıklarını, Genelkurmay Başkanını özel kuvvetlerden gelen görevlilerin götürdüğünü, Genelkurmay binasının etrafında vatandaşların toplandığını, polislerin geldiğini, F-16 savaş uçaklarının alçak uçuş yaptığını, silahların ateşlendiğini, meclisin bombalandığını, sivil halkın zarar gördüğünü, tam bir katliam yaşandığını, bunun üzerine yavaş yavaş pişman olmaya başladığını, bütün bu olanların cemaatin girişimiyle yapıldığını ifade etmiştir.
G. E., Genelkurmay Karargâh Emir Subayı, ifadesinde:
1986 yılında Ortaokul 1. sınıfta cemaatle tanıştığını ve “Cemaat Mensubu” olduğunu, himmet verdiğini, Ortaokul yıllarında cemaatle tanıştığını, kendisi ile ilgilenmek üzere Bahadır kod adlı İstanbul Tıp Fakültesinde okuyan bir abinin görevlendirildiğini, İzmir Maltepe Askeri Lisesinde okuduğu dönemde de Bahadır abisinin 15 günde bir kendisini ziyarete geldiğini, cep harçlığı bıraktığını, bu süreçte başka kimse ile irtibatının olmadığını, bazen Bahadır abisinin bildiği cemaat evlerine birlikte gittiklerini ve bu esnada evde başkalarının olmadığını, askeri lise döneminde Bahadır abisinin kendisi ile görüştüğünü ailesine söylemeyi yasakladığını söyledi.
Kara Harp Okulunun ilk 6 ayından sonra kod adı Ahmet olan abinin mezun oluncaya kadar kendisi ile ilgilendiğini, başka kimse ile teması olmadığını, bazen Cebeci'deki örgüt evlerine gittiklerini, 1997'de göreve başladığını, Polatlı'da çalıştığı dönemde İstanbul'a giderek Ahmet abisi ile temaslarının devam ettiğini, 2002 yılında adını hatırlamadığı devredildiği abi ile temasını kendi isteği ile kestiğini, 2003-2004 yıllarında Ahmet abisi ile yeniden görüşmesi üzerine “Adil Abi” diye birine kendisini devrettiğini, devredildikten sonra diğer abilerle görüşmenin yasak olduğunu söyledi
Kod adının “Salih” olduğunu, maaşının onda birini himmet olarak elden verdiğini, Batman'da Fevzi abisinin kendisi ile ilgilendiğini, Ankara'da Türk Telekom'da çalışan Recai Abinin ilgilendiğini, Genelkurmay Başkanının Emir Subayı L. ile birlikte evine gittiklerini, burada Recai’nin L.'ye Genelkurmay Başkanı ile ilgili sorular sorduğunu, Genelkurmay Başkanının dinleme kayıtlarını L'den aldığını, Recai'nin tayini çıkması üzerine Murat isimli abiye devredildiklerini, Genelkurmay Başkanını dinleme faaliyetlerine devam ettiklerini, Murat'ın üstünde Selahattin onun üstünde de Adil isimli abinin olduğunu, Fetullah Gülen Cemaatinin darbe girişimine etkisi ve katkısının bulunduğunu, 13 Temmuz 2016 günü Tuğgeneral M. P.'nin iki defa odasına geldiğini görüşemediğini, bunun üzerine kendisinin yanına giderek emirlerini sorduğunu, bu hafta kritik hafta güvenlik konusunda hassas olması talimatı verdiğini, aynı gün Murat abisinin evinde Selahattin ve Adil'in, P. Paşanın emirlerini yerine getirmesini söylediklerini, 14 Temmuz 2016 günü Amiral C. T. ve D. Ö. Albay'ın yanına geldiklerini, 15 Temmuz 2016 günü nöbetçi amirini değiştirmelerini ve denizci olmamasını söylediklerini, Yarbay M. M.'yi Cuma nöbetine geçirdiğini, saat 20.00 sıralarında P.’nin güvenlik ve askerlerin hazırlanması ile ilgili talimatlar verildiğini, olaylar başladığında kendisine kamera izleme merkezinde kalması talimatının verdiğini, darbe olacağını sonradan öğrendiğini elinden geldiğince bir takım şeylere engel olmaya çalıştığını, örgüt mensubu olmaktan ve sivil vatandaşlar ile polise ateş edilmesi ve bomba atılmasından dolayı pişman olduğunu ifade etmiştir.
M. İ., EDOK Maarif Birlikler Komutanı, ifadesinde:
Darbe girişimi sırasında darbe girişimini engellemek üzere elinden geleni yaptığını, darbe girişiminin Fetullahçı bir yapının gerçekleştirdiğini, bu yapının kendini aşırı şekilde gizleyen son ana kadar tespit edilmesi imkânsız bir yapı olduğunu, İstihbaratın Fetullahçı yapıyı çözeceğinin anlaşılması üzerine Yüksek Askeri Şura öncesinde bu darbenin planlandığını ve 7-8 aylık bir çalışmanın sonucunda Cumhurbaşkanının şahsının hedef alındığını düşündüğünü beyan etmiştir.
E. K., İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü, Binbaşı, ifadesinde,
1997 yılından itibaren “cemaat ağabeyleri” ile aralıklarla görüştüğünü, himmet vermediğini ancak kurban bağışında bulunduğunu, Ankara'ya tayin olduktan sonra Murat isimli bir şahısla görüşmeye başladığını, örgütte gizlilik olduğu için teşebbüse kadar FETÖ içinde bulunan rütbelileri tanımadığını, 13 Temmuz 2016 günü evine adresini Murat'tan aldığını söylediği iki kişinin geldiğini, Halil isimli kişinin örgütte aktif olan, destek veren ve yanında olan 3.000 kişinin meslekten atılacağını söylediğini, S.K.'yı tanıyıp tanımadığını sorduğunu, Anıttepe'de S. ve Altındağ İlçe Jandarma Komutanı M. ile buluştuklarını, Cuma günü olay başladığında TÜRKSAT'a gitmelerini söylediğini, yanında Yavuz Yüzbaşı olduğunu, olay günü Beştepe'ye geçmesi talimatı verildiğini, Polis TEM başkanını vuranın da FETÖ mensubu Ramazan isimli yüzbaşı olduğunu, örgütte buluşmaların sözlü haberleşme ile yapıldığını, birbirini tanımayan insanların bu şekilde bir araya gelerek kendiliğinden yapacakları eylem olmadığını, kendisi ile olaydan önce S. Yarbay ile görüşmeyi sağlayanın FETÖ abisi Halil olduğunu beyan etmiştir.
Ö. D. ifadesinde, SAT (Sualtı Taarruz) Grup Komutanlığında Astsubay, ifadesinde;
Örgüt toplantılarına katıldığını ve bir "cemaat abisinin" başlarında bulunduğunu, olay gününden iki gün öncesine tekabül eden 13 Temmuz 2016 Çarşamba günü "cemaat abisi" Hayati’nin evine gittiğini, askeri hiyerarşi dışında yer aldığı anlaşılan Hayati'nin kendisine "Önümüzdeki bir kaç gün içinde Kemal isimli birisi yanına gelecek, bir şeyler söyleyecek, o ne derse yapın" talimatını verdiğini, 15 Temmuz 2016 günü aynı yerde çalıştığı M. Ö.’nün ikametgâhına gelerek kendisini aldığını ve "Kemal'in selamı var" diyerek saat 17.30'da SAT Grup Komutanlığına gittiklerini, FETÖ'nün talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirtmiştir.
M. A., Astsubay Kıdemli Başçavuş, SAT Eğitim Merkezi Komutanlığında görevli, ifadesinde;
15-16 Temmuz 2016 tarihlerinde Ankara Akıncılar Hava Üssü’ne gittiklerini, burada öncesinde tanımadığı bir şahıs ile sohbet ettiğini, bu şahsın darbe teşebbüsünün FETÖ lideri Gülen’in talimatı doğrultusunda gerçekleştirildiğini, hoca efendinin dediğini yaptık biz gidiyoruz diyerek oradan ayrıldığını beyan etmiştir.
S. T., Ankara İl Jandarma Komutanlığında Astsubay olarak görevli, ifadesinde;
Hakkâri’de görev yaptığı sırada cemaat toplantılarına katılıp himmet vermeye başladığını, tayini çıktığı yerlerde de kendisi ile temasta olan “cemaat abisi” tarafından tayin edildiği yerin “cemaat abisi” ile tanıştırıldığını, tayin olduğu illerde de ilişkisini devam ettirdiğini, bir yıl kadar önce “cemaat evlerine” gitmek istememesi üzerine Asaf isimli bir şahsın kendisini açığa almakla tehdit ettiğini beyan etmiştir.
Olaydan bir hafta kadar önce Uğur Başçavuş’un kendisini aradığını, birlikte Asaf isimli kişi ile buluştuklarını, Asaf'ın kendilerine MİT'in listesinde isimlerinin olduğunu, polislere yapıldığı gibi operasyon yapılacağını söylediğini, 12 Temmuz 2016 saat 24.00 sıralarında Uğur ve Ertan Başçavuşlarla buluşarak birlikte Eryaman'a Asaf'ın evine gittiklerini, burada Asaf'ın aralarında iletişimi sağlamakta kullanılacak olan programları yüklettiğini, ORBOT ve LİNE isimli bu programlara Merkez adı altında 0505xxxxx numaralı kullanıcı eklediklerini, 13 Temmuz'da 0505xxxxx numaralı telefondan Cevizlidere'ye çağrıldığını, Yavuz isimli kişi ile bir araya geldiğini, Yavuz’un operasyon yapılacağını, askeriyenin son kaleleri yatak odaları olduğunu, talimat geldiğini, teslim olmayıp direneceklerini, bildirdiğimiz yer ve zamanda hazır olun dediğini beyan etmiştir.
15 Temmuz 2016 saat 16.00 sıralarında LİNE programında Yavuz isimli şahıstan M. D. isimli yüzbaşının emrine girdiğine ilişkin mesaj geldiğini, saat 22.00 sularında, LİNE'den Beştepe Karargâhı’na gidin ve nizamiye nöbet için geldik diye söyleyin mesajı geldiğini, komutanlarını arayarak alaya gidip gitmeyeceğini sorduğunu ve olayları televizyondan takip ettiğini, kimseye güvenemediği ve korktuğu için son 4-5 gün süresince olan olayları ve mesajları paylaşamadığını, Asaf isimli şahsın gerçek adının Mesut olduğunu bildiğini, yaşanan olaylar nedeniyle kendi isteği ile komutanlarına gelerek ifade vermek istediğini belirtmiştir.
S. E., Hava Piyade Astsubay Üst Çavuş, ifadesinde;
Cumhurbaşkanı’nın Marmaris'de kaldığı Turban Oteli’ne yönelik saldırı sırasında Z.K. isimli astsubayın; "Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor, hırsızın piçleri, Allah ve kitaptan bahsetmeyin, millete yaptığınızın hesabını vereceksiniz, hani inlerine girecektiniz, hırsızın evlatları, kafanızı kaldırdığınızda sizleri öldürürüz, nerede o, hangi helikopterle gitti, hangi havalimanına inecek, ne zaman kalktı helikopter" şeklinde sözler söylediğini net bir şekilde duyduğunu, "hani inlerine girecektiniz" şeklindeki ifadenin sayın Cumhurbaşkanının FETÖ ile mücadelede daha etkili adımlar atmak amacıyla söylediği "inlerine gireceğiz" şeklindeki sözlerine gönderme yapıldığı ve suikast eyleminin FETÖ'ye bağlı subaylar tarafından intikam amaçlı organize edildiğini gösterdiği” ifadeleri raporda yer alıyor.
© Tüm hakları saklıdır.