Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Çelikel, Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısında, Ergenekon ve KCK davalarından tutuklu bulunan herkes için genel af çıkarılması gerektiğini söyledi.
Toplantıda konuşan ÇYDD Başkanı Prof. Aysel Çelikel, "13 Nisan 2009 bizim için unutulmaz bir tarihtir. O gün sabah saat 05.00'den itibaren 36 şubemize, genel merkezime, yönetim kurulumuzun üyelerinin evleri de dahil olmak üzere 81 noktaya polis baskın yaptı. Dosyalarımızı, belgelerimizi, CD'lerimizi bilgisayarlarımızı, evraklarımızı neyimiz varsa toplayıp götürdüler. O sırada derneğin başkanı olan Türkan Saylan arkadaşımız aynı aşagılayıcı muameleye maruz kaldı. Onun da evi basıldı. Türkan Saylan zaten hastaydı bir ay sonra yüreği bu işe dayanamadı ve aramızdan ayrıldı. Bu olaylar devam ederken biz yine teftişler geçirdik, cezalar aldık cezalarımızı ödedik, davalar açtık, davalar kazandık, bazısını kazanamadık" dedi.
'3 arkadaşımız hakkında dava açıldı'
Doğan Haber Ajansı muhabiri Serpil Kırkkeser'in haberine göre, ÇYDD üyesi 3 kişi hakkında ' Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi' oldukları iddiasıyla dava açıldığını ve davanın devam ettiğini söyleyen Çelikel, "Arkadaşlarımız ilk savunmalarını yaptılar. Ama Poyrazköy ve Kafes Eylem Planı ile birleştirildi. O büyük davaların içerisinde 85 sanığın yanında bizim 3 arkadaşımızda bekliyor. Aslında o dava onların şahsına karşı açılmış gibi görünüyor ama dernek içinde yapılmış olan etkinliklerden kaynaklanan davalardı. O bakımdan hepimizi kapsayan davalardı diyorum yalnız onları değil" ifadelerini kullandı.
'Genel bir af çıkarılması lazım'
"Ben hakimlerin, savcıların ve de avukatların hocalığını yaptım 45 yıl" diyen Aysel Çelikel sözlerine şöyle devam etti: Aynı zamanda eski bir Adalet Bakanı olarak yargının bugün içinde bulunduğu şartlar açısından üzüntümü belirtmeyi de fırsat bildim. Bir ülkede yargı kararları ve kararların içeriği tartışılmıyor da yargının kendisi tartışılıyorsa, yargı kurumu tartışılıyorsa, artık kararlar hukuka uygun muydu, değil miydi? O bir tarafa bırakılıp o ülkede yargının konumu tartışma konusu yapılmışsa yargı bitmiş demektir. O ülkede demokrasiden bahsedilemez. Çünkü demokrasinin bel kemiği yargıdır. Bugün geldiğimiz bu noktada kolluk kuvvetlerinin, savcıların hakimlerin ve siyasi iktidarın sorumluluğu vardır ve töhmet altındadırlar. Milyonlarca sayfa tutan iddianameler, mütalaalar, yargı kararları deliller, yargıçlar ve savcılar tarafından incelenecek ve adil bir karar verilecek. Bunun böyle olacağını düşünmek biraz mantık dışı gibi görünüyor. Çünkü yargıçlar ve hakimlerde insandır onlarında gücü bir yere kadar uzanabiliyor. Bu milyonlarca sayfayı okuyup, inceleyip, delillerini tartışıp değerlendirdikten sonra adil bir karar vermek bana göre ben yargının iç yüzünü de biliyorum imkansız gibi. O halde ne yapılması gerekiyordu. Ben eski bir uzman olarak şunu düşünüyorum. Eğer bu ülkede biz beyaz bir sayfa açmak istiyorsak herşeyin yeniden başlaması yargının daha demokratik bir biçimde çalışmasını istiyorsak KCK tutukluları da dahil olmak üzere Ergenekon'du, Balyoz'du, Poyrazköy'dü ne varsa bütün bu davalarda yargılanan, hüküm giyen, mahkum olanlar için genel bir af çıkarılması lazımdır. Bunun dışında bu toplumun vicdanının huzur bulması, bu toplumun yargıya inanması toplumun huzur içinde geleceğe bakması çocuklarımızın yüreklerinde kin ve intikamdan artılmış bir dünya bırakmamız için mutlaka her şeye yeninden başlamamız gerekiyor. Bunun da yolunun ben aftan geçtiğini düşünüyorum."