Gökçer Tahincioğlu
Cumhuriyet gazetesinin eski yazar ve çalışanlarının kesinleşen cezaları nedeniyle yeniden cezaevine konmaları davanın esasına ilişkin tartışmaların yanı sıra mevzuat kaynaklı adaletsizliği de ortaya koydu. Cezaevine konan gazetecilerin yeniden özgürlüklerine kavuşmaları infaz durdurma, Anayasa Mahkemesi’nin tedbir kararı ve mevzuat değişikliği formüllerinden birinin hayata geçmesine bağlı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından Cumhuriyet gazetesi davasında verilen cezaların onanmasının ardından, Cumhuriyet gazetesi eski çalışanları Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Önder Çelik ile karikatürist Musa Kart ve muhasebe çalışanı Emre İper cezalarının infazı için dün yeniden cezaevine kondu. Güray Öz, Önder Çelik, Musa Kart, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör 1 yıl 23 gün, Emre İper ise 7 ay 14 gün daha cezaevinde kalacak.
TIKLAYIN - Eski Cumhuriyet çalışanları yeniden cezaevine girdi
5 yıl garipliği
Aynı davada 5 yılın üzerinde hapis cezası alanlarla ilgili karar da onandı. Ancak mevzuata göre, 5 yılın üzerindeki ceza alanların Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma hakları olduğundan 6 Cumhuriyet eski çalışanı cezaevine konulmadı. 6 gazeteci, cezaevine konulan eski çalışma arkadaşlarından farklı olarak Yargıtay’a temyiz başvurusu yaptı.
Bu durum, infaz adaleti tartışması yarattı. Yargıtay’ın, Cumhuriyet davasında 6 sanıkla ilgili kararı bozması durumunda, cezaevine konulan diğer 6 gazetecinin dosyası da bozulmuş sayılacak. Buna karşılık, Yargıtay karar verene kadar büyük ihtimalle 6 gazeteci cezalarının tamamını çekmiş olacak. Suçsuz bulunmaları durumunda ise boşuna cezaevinde yatmış olacaklar.
Cumhuriyet davası sürerken, avukatlar bu konuda defalarca uyarıda bulundu ve konunun Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesini istedi. Ancak mahkeme ve istinaf mahkemesi bu başvuruyu yapmadı.
TIKLAYIN - "Türkiye'de basın özgürlüğünün sembolü: Cumhuriyet davası"
Üç formül
Kulislerde, gazeteciler için üç ayrı formülden birinin işletilebileceği konuşuluyor. Formüller şöyle:
- İnfazın durdurulması: Avukatlar, 5 yılın altında ve üstünde ceza alanların farklı uygulamaya tabi olmasını gerekçe göstererek. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne “infaz durdurma” başvurusu yaptı. Yargıtay’ın olası kararı gerekçe gösterilerek yapılan başvurunun kısa sürede karara bağlanması bekleniyor.
- Anayasa Mahkemesi: Avukatlar, Anayasa Mahkemesi’ne ikinci kez başvurdu. Cumhuriyet davası henüz açılmadan tutuklanan gazeteciler için yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesi, 2,5 yıldır karara bağlamadı. Bu başvuru henüz görüşülmeden avukatlar hem davada verilen kararları, hem de 5 yılın altında ceza alanların durumunu Anayasa Mahkemesi’ne yeniden götürdü. Mahkemeden “Tedbir” kararı vermesi de istenildi. Yüksek Mahkeme’nin bu başvuruyu ne zaman görüşeceği meçhul.
- Gazeteciler cezaevine konulmadan önce Adalet Bakanlığı’nın 5 yılın altında ceza alanların durumunun Yargıtay kararından sonra değerlendirilmesine yönelik bir düzenleme yapabileceği konuşuluyordu. Konunun hala bakanlığın gündeminde olduğu belirtiliyor. Ancak asıl endişe, bu düzenlemenin, MHP’nin “infaz indirimi” olarak sunmaya çalıştığı af düzenlemesinin bir parçası yapılması. Bu yolla, af düzenlemesine de meşruiyet kazandırılmak istenebileceği belirtiliyor. Bu nedenle temel beklenti, hem TCK’nın 220/7. maddesinde hem de 5 yılın altında ceza alanların durumu ile ilgili ayrı bir mevzuat değişikliği yapılması.
“Keyfi ve siyasi”
Cumhuriyet eski çalışanlarının avukatı Tora Pekin, konuyla ilgili şunları söyledi:
“İnfaz durdurma dilekçesi halen mahkemenin önünde duruyor. Bir yorum farklılığımız var yasa konusunda. 5 yaşın altında ceza alanlar için de Yargıtay’ın sonucunun beklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin infaz durdurma yetkisi var. O karar çıkmak üzere. Anayasa Mahkemesi’ne tedbir talepli olarak başvurduk. İkinci başvurumuz. Haksız tutuklamadan farklı olarak altı arkadaş yönünden kesinleşen kararı götürdük. Anayasa Mahkemesi hızlı bir karar alabilir. Gerçi ilk başvurumuzun üzerinden 2,5 yıl geçti ve karar verilmedi ama. Nedir oradaki derdimiz, Yargıtay, dosyayı temyize götüren 6 kişi için bir bozma kararı verirse, usul hukuku açısından Yargıtay’a götüremeyenler de bu bozmadan yararlanıyorlar. Bu garipliği, haksızlığı ortadan kaldırmak gerekiyor. Bununla ilgili “tedbir” kararı istedik. Onun dışında ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı açısından zaten götürdük. Keyfi ve siyasi bir karar olduğunu belirttik. Hukukla hiçbir ilgisi olmayan, gazetecileri hedef alan bir karar. Anayasa Mahkemesi’nin bu temel insan hakkı ihlalini değerlendirmesi gerekir. Hem Adalet Bakanı, hem Yargıtay Başkanı, hem ceza yasasını yazan profesörler bir yanlışlık olduğunu kabul ettiler. Bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorlardı.
“AİHM’den döner”
"Şöyle bir durum da var, bunu da Anayasa Mahkemesi’ne söyledik. Venedik Komisyonu diyor ki, 'örgüte yardımla' ilgili 220/7. madde düzenleme, öngörülebilir, yasa niteliği taşıyan bir düzenleme değil. Biz bundan mahkum olduk. Bu ne demek, böyle mahkumiyetler çıkarsa, Türkiye hepsinden mahkum olacak. TCK 220/7. maddeden kim mahkum olursa olsun AİHM’den ihlal kararıyla dönecek. Bunun düzeltilmesi gerek."
Gökçer Tahincioğlu ile 5 Dakika Adalet: Van-Gevaş’ta açık işkence suçu cezasızlıkla sonuçlandı