24 Nisan 2017 17:14
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Fransız siyaset bilimci Philippe Moreau Defarges'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hakkında bir televizyon kanalındaki "Geriye Erdoğan'a suikast kalıyor" yorumuyla ilgili "Bunun hukuki sonucu olacaktır, sonuçlarına katlanacaklar" dedi.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin 'vize serbestisinin' devreye girmesi halinde düzelebileceğini de ifade ederek "Bunun bahanelerle sürekli ötelendiğini görüyoruz. Bu şartların yerine getirilmesi halinde Türkiye ile AB ilişkileri rayına oturur." şeklinde konuştu.
Kalın, terörle mücadelenin tüm güvenlik birimlerince devam edeceğini belirterek "Terör tehditleri devam ettiği sürece Türkiye, gerek Suriye de gerek Irak de her an operasyona hazır durumdadır" değerlendirmesini yaptı.
Beştepe'de basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kalın'ın açıklamaları şöyle:
Avrupa'nın en faşist ve ırkçı siyasetçisi bile 16 Nisan'da referandum tercihini sorgulamayı kendinde bulabilmektedir. Bunların normalleşmesine asla izin vermeyeceğiz. Bunlar başka bir planın parçası olarak gündeme getirilmektedir. Biz elimizden gelen bütün imkanları sergileyeceğiz ve bu faşizan yaklaşımlara izin vermeyeceğiz.
Biz 1915 olayları olarak bilinen hadiselere ortak acı olarak baktığımızı belirttik. Cumhurbaşkanımız da bu konuda bir mesaj yayımladı.
"Türkler ve Ermeniler 1000 yıldır bu coğrafyada ortak bir tarihi ve kültürü paylaşmıştır. Dün olduğu gibi bugün de Ermeniler sosyal, siyasal ve ticari alanda önemli roller üstlenmektedirler"
16 Nisan'da oylanan anayasa değişikliği paketinin 1 maddesi de cumhurbaşkanının siyasi partiye üye olabilmesidir. Bugün tekrar bu düzenleme ile, dünyanın birçok ülkesinde de örnekleri var. Başkanlar siyasi partileri ile ilişkilerini kesmek zorunda değiller. Cumhurbaşkanımız için de bu imkan ortaya çıkmıştır.
Genel başkanlık konusunda da hem mevcut cumhurbaşkanımız hem de küçük cumhurbaşkanımız 'Neden olmasın' yanıtını verdiler.
AB ile ilişkiler konusunda, son dönemde Avrupa'da bir akıl tutulması yaşanıyor. Son dönemde Erdoğan karşıtlığının giderek ivme kazanarak siyasi akıl tutulmasına dönüşmesi bizim de üzerinde durduğumuz bir konu.
Avrupa'daki belli ülkeleri hedef alan terör örgütlerine biz Türkiye'de izin verseydik ne olur du acaba? Bazı Batılı aydınların bir şeylerin sonunu ilan ettiklerini görüyoruz sık sık. Tarihin, siyasetin, sanatın son ilan etme alışkanlığı olduğunu görüyoruz. Türkiye'de de bir şeylerin sonu geliyor gibi açıklamaların yapıldığını görüyoruz. Bizim için her şey yeni başlıyor.
Referandum sonuçlarından rahatsız olmalarının nedenlerinden biri budur. Erdoğan'ın bileğini bükemedikleri için bu söylemleri normalleştirerek kendilerine bir alan açmaya çalışıyorlar. Boşuna bu konularda herhangi bir heves içinde olmasınlar. Biz AB ile iyi ilişkiler içinde olmayı istiyoruz. Güven ve çıkara dayalı bir ilişkinin gelişmesi gerekir.
Fasılları açacak olanlar AB'dir. Mültecilere 3 milyar avroluk yardım konusu. Şu ana kadar 1.5 milyar avrosu sözleşmeye bağlanmış ve bunun sadece 790 milyon avrosu hesaba geçmiştir. Bu Avrupalıların verdiği sözü tutmak için bir fırsattır.
Denizlerde öümler önlenmiştir. Biz insan kaçakçısı şebekesini kendi imkanlarımızla önledik. Bu para da AB STK'ları üzerinden geliyor. Biz buna da tamam dedik.
Bir tarafta muazzam bir göç dalgası, öbür tarafta AB'nin kendi sorumluluğunu yerine getirme anlamında ne kadar geride kaldığını görüyoruz.
Türkiye vatandaşlarının Schengen vize sistemine dahil edilmesi konusu 20-25 yıl önce konuşulan bir haktır. Bunun bahanelerle sürekli ötelendiğini görüyoruz. Bu şartların yerine getirilmesi halinde Türkiye ile AB ilişkileri rayına oturur.
Eğer Avrupa, Türkiye'nin güvenliği konusunda tutarlı bir tavır içindeyse terör örgütleri ile mücadelede Türkiye'nin yanında olmalıdır.
Terörle mücadele konusunda hem sınırlar içinde hem de sınırlarımızın ötesinde yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Gece gündüz demeden büyük bir mücadele veriyorlar. Suriye'de Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattık ve 2000 küsur metrekarelik alan terörden temizlendi. Bizim ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan bir gelişme söz konusu olduğunda buna Türkiye tereddütsüz cevap verir.
Daha önce de ifade ettik, Fırat Kalkanı Harekatı biter ama Türkiye yeni operasyonlar için hazırdır. "
© Tüm hakları saklıdır.