Politika

'Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kurayla belirlenen vatandaşlarla toplanacağız'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu açıklarken, 'Kalitenin bir bedeli var' dedi

09 Kasım 2014 09:59

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı için yapılan eleştiriler için 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile dönemin başbakanı Süleyman Demirel arasındaki uçak kavgalarını hatırlattı. Erdoğan, “Rahmetlinin ardından Demirel o göreve geldi. Çok ağır laflarla eleştirdiği uçakları bizzat kendisi de kullanmaya başladı” dedi. Erdoğan, Saray’ın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu söylerken, “Kalitenin elbet bir bedeli de olur. Eğer burda bir suiistimal varsa, bunu inceleyecek merciler bellidir” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda çeşitli toplantılar yapacağını açıklayarak, “Muhtarlarla orada bir araya gelmeyi planlıyorum; kendilerini dönüşümlü olarak çağırma suretiyle bunu yapabilirim. Hakeza, tüm Türkiye’den kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da benzer bir toplantıyla biraraya gelmeyi düşünüyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki’nin “Vatandaşlarla toplanacağım” başlığıyla (9 Kasım 2014) köşesine taşıdığı görüşme şöyle:

 

Vatandaşlarla toplanacağım

 

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu vurgulayarak, “Buradaki 2-3 bin kişilik bir kongre sarayı, dışarıya da açık olacak, büyük çaplı toplantılar yapacağız. Tüm Türkiye’den kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da bir araya gelmeyi düşünüyorum. Kongre merkezinin yanına bir cami de yapacağız, tabii ki halka açık olacak” dedi.

Erdoğan, Türkmenistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, özetle şu değerlendirmelerde bulundu:

 

Süreci 77 milyon sahiplenmeli 

 

“Biz Sürece demokratik açılım ile başladık. Bir süre sonra bunu bir üst perdeye çıkarmak gerekiyordu ve adına 'Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci' dedik. Bu benim çok daha benimsediğim bir başlık ve kavramdı. İçerik itibarıyla çok daha sıcaktı. Bir aşamadan sonra da Çözüm Süreci gündeme geldi. Çözüm olduğu sürece sahiplenilebilir, neden olmasın dedik ve bu şekilde devam ettik. Bu noktada sürecin şu tarafında şu grup, bu tarafında bu grup var diyerek bir tarafa Kürt vatandaşlarımızı oturtmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza vs. Bir tarafa denmez. Süreç ülkemizin genelini, 77 milyonu kapsıyor ve bu şekilde de sahiplenilmeli ki bu işi çözelim.  Bunun adı Çözüm Süreci olur, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci olur ama devam etmesi lazım. Bu, 77 milyonun ortak meselesidir. Taviz veremeyiz. Bunu söylerken de eli sopalılara ülkeyi bırakamayız. Bu açıdan yeni yasal düzenlemeler de önemli. Molotof, maske vb. konularda caydırıcı cezalar olmalı."

 

Geri çekilme meselesinde örgüt tarafında kafa karışıklığı mı yaşanıyor?

Şu anda İmralı’nın bu yönde açıklamaları var, ama geri çekilme şeklinde bir şey henüz gerçekleşmiş değil. Ben o dediğiniz kesimde bu konularda, çift başlılık, hatta çok başlılık olduğunu görüyorum. Bu işin Avrupa ayağı var, Kandil var, İmralı var…

 

İmralı ile görüşmelerin yeniden başlaması olabilir mi?

Bu istihbarat teşkilatımızla ilgili bir konu. İstihbarat teşkilatımız, gerektiğinde gider görüşür, gereken neyse yapar. Hükümetimiz sağduyu neyi gerektiriyorsa onu yapar. Ama oraya gidenlerin, oraya gidişi bir meydan okuma fırsatı gibi görmelerinin doğru olmadığına inanıyorum.

 

Paralel yapı seçimde terör örgütü uzantısını destekledi

 

Paralel örgütle PKK arasında bir tür dayanışma var deniyor. Olayların büyümesinde bunun bir rolü var mı?

O tür pasif direnişler oluyor, olabiliyor. Çünkü bunları malum bir akşamda temizleyemiyorsunuz. Sorunu, Türkiye’deki mevcut yasalarla hukuk devleti içerisinde çözmeye çalışıyoruz. Bu konuda kararlıyız. Birinci mesele konusunda ise bunların, seçimler sırasında, Güney-Doğu Anadolu’da terör örgütünün siyasi uzantısı olan adayları desteklemekte beis görmediklerini hatırlatmakla yetinmek istiyorum… Üst akıl talimatı böyle veriyor ve bunlar da bu adımları atıyorlar. Bu dayanışmaları sürecektir…

 

Demirel, Özal’ın uçağını eleştiriyordu kendisi de kullandı

 

Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve yeni uçak konusunda iç ve dış basında yazılanları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim meselemiz, yeni Türkiye. Bir de tabii eski Türkiye meselesi var. Hatırlarsınız eski Türkiye’de buna benzer konular çok işlenirdi. Daha önce de söyledim rahmetli Özal, biliyorsunuz uçak aldığı zaman, Demirel’in ağır saldırılarına maruz kalmıştı. Ağır hakaretlerde bulunulmuştu. Tabii o zamanın cumhurbaşkanları, başbakanları dış ülkelere tarifeli uçaklarla gidebiliyordu. Yani ihtiyaçtan dolayı alınmıştı uçak. Rahmetlinin ardından Demirel o göreve geldi. Çok ağır laflarla eleştirdiği uçakları bizzat kendisi de kullanmaya başladı. Aslında bu bir samimiyet testiydi. Biz göreve geldikten sonra, baktım ki bu uçakların biri Cumhurbaşkanlığında biri de Başbakanlıkta. Uçakların, ihtiyacı olanların kullanması esasıyla havuz yapılmasını önerdik. Kendileri (Ahmet Necdet Sezer) buna yanaşmadı.. Ama bu sıkıntılı bir durumdu. Çünkü öyle anlar oluyordu ki, Dışişleri Bakanının veya bakanlarımızın bir yere gitmeleri gerekiyor ama uçak bulunamıyordu. Bu ihtiyaç üzerine bir uçak daha alalım dedik. Tam o sırada, Berlusconi’nin uçağının satışta olduğunu öğrendik. Berlusconi’nin uçağı o zaman 5 yaşında. O uçağı satın aldık. Türkiye’nin hamle üstüne hamle yaptığı bir dönemde, vaktin nakit olduğu apaçık ortadaydı. Öyle ülkeler var ki, 2 saatlik bir görüşme için tarifeli uçakla gidip gelmeniz size 2- 3 güne mal olabiliyordu. Halbuki yöneticilerin, bakanların zaman kaybetmeleri, ülke açısından ciddi bir kayıp. Zaman içerisinde, Türkiye’nin gelişimiyle doğru orantılı olarak bu husustaki ihtiyaç da arttı elbet. Yaklaşık 4 sene önce, bu ihtiyacı daha somut olarak hissetmeye başladık. Örneğin biz ABD gibi uzak ülkelere giderken bir veya iki yerde yakıt ikmali için durmak zorunda kalıyorduk. Bu durum yaklaşık 2 saat kayba yol açıyordu. Bunları değerlendirmeye başladık. Diğer ülkeler gibi bizler de mola vermeden uçabilmeliydik. Sonuçta da bu uçağı almaya karar verdik. Ancak talihsizlikler nedeniyle epey zaman kaybedildi.

 

Cumhurbaşkanlığı’na kongre merkezi ve cami yapılacak

 

Maliyeti ne kadar oldu uçağın? Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yönelik eleştirilere ne diyorsunuz?

Tüm donanımları dahil olmak üzere bize şu anki maliyeti 179 milyon dolar. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na ilişkin tartışmalar da uçak meselesinden farklı değil. Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk. Hem kapalı alanda tören yapma şansımız olacak, hem de açık alanda. Türkiye’ye yaraşan, tüm ihtiyaçlara cevap veren bir bina yapıldı. Ben, 11 yıllık Başbakanlığım boyunca resmi konutta oturmamış bir insanım. Tabii medyanın bir kesimi işin bu yönünü pek görmek istemiyor. Keçiören’de bir apartman dairesinde oturdum. Ankara’da Abdullah Bey’in oturduğu konuta taşınmam, Cumhurbaşkanı seçildikten sonradır. Beştepe’deki projede konut da olacak. Bitince geçeceğiz tabii. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı kapsamında, 2-3 bin kişilik bir kongre sarayı da olacak. Bu dışarıya da açık olacak. Orada büyük çaplı toplantılar yapma imkanımız olacak. Örneğin, muhtarlarla orada bir araya gelmeyi planlıyorum; kendilerini dönüşümlü olarak çağırma suretiyle bunu yapabilirim. Hakeza, tüm Türkiye’den kurayla belirlenecek vatandaşlarımızla da benzer bir toplantıyla biraraya gelmeyi düşünüyorum. Kongre merkezinin yanına bir cami de yapacağız. O bölgede ihtiyaç var çünkü. Tabii ki cami halka açık olacak.

 

Maliyet 500 milyon dolar civarında kalitenin bedeli olur

 

Maliyetle ilgili tartışmalara ne diyorsunuz?

Bizim amacımız, tıpkı ecdadımız gibi, ülkemize kalıcı bir eser bırakmak. Projeyle ilgili olarak ben nasıl bir şey istediğimizi söyledim. O da şuydu: Binanın dışında, Ankara’da da izlerini gördüğümüz Selçuklu mimarisi olmalı. İçeride Osmanlı’nın taban tavan arasındaki mesafedeki o rahatlık olmalı. Donanım olarak da modern teknolojinin kullanıldığı akıllı bir bina olmalı. Sağ olsun arkadaşlar, iyi bir iş çıkardılar. Malzeme noktasında da bütün hassasiyeti ortaya koydular. Kalitenin elbet bir bedeli de olur. Eğer burda bir suiistimal varsa, bunu inceleyecek merciler bellidir. Bu açıdan herhangi bir sıkıntımız yok. Maliyet konusunda 750-800 milyon dolar gibi rakamlardan bahsedenler var. Bu kesinlikle doğru değil. Maliyet 500 milyon dolar civarında.

 

Büyük devlet büyük düşünür

 

Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili uluslararası medyanın hassasiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Umursamıyorum. Bizim için herhangi bir kıymeti harbiyesi de yok. Biz kendi işimize bakarız. Büyük devletsek, büyük düşünmek durumundayız. Onlar ne derse desin, biz yolumuza devam edeceğiz.