Fundanur Öztürk
24 Haziran seçimleriyle yeni sisteme resmen geçiş yapan TBMM'de yeni yasama yılı bugün başladı.
Yeni sistemde kanun yapma yetkisini elinde bulunduran TBMM'nin yanı sıra, cumhurbaşkanı da doğrudan anayasadan aldığı yetkiye dayanarak, meclisten bir yetki kanunu çıkarılmasına ihtiyaç duymaksızın kararname çıkarabilecek.
Parlamenter ve yeni sistem arasında cumhurbaşkanlığı kararnameleri açısından bir bağ kurmak gerekirse, kararnamelerin "olağan dönemde çıkarılan" Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) benzer olduğu söylemek mümkün.
Bu kararnamelerin yaklaşık 2 yıl boyunca çıkarılan OHAL KHK'larından farklı özellikte olacaklarını söylemek gerekiyor.
OHAL KHK'ları ile yeri ve kapsamı sınırlı olmak şartıyla her konuda düzenleme yapılabiliyor; çekirdek haklara dokunmamak ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere uymak şartıyla temel hak ve özgürlükler sınırlandırılabiliyor, hatta durdurabiliyordu.
Olağan KHK'lar ve onların yerini alacak cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile sadece ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında düzenlemeler yapılabiliyor; kişisel ve siyasal haklar ise düzenlenemiyor.
Peki yeni dönemde TBMM'nin işlevi, yetkileri ve görevleri ne olacak? 5 soruda derledik.
Meclis işlevsizleştirildi mi?
Yeni sistemde cumhurbaşkanının çıkardığı bir kararname ile ilgili olarak TBMM başka bir kanun çıkarırsa, Meclis'in çıkardığı kanun geçerli olacak. Dolayısıyla TBMM, çıkaracağı kanun ile kararnameyi etkisiz kılabilecek.
Mevcut yasalarla düzenlenmiş konularla ilgili herhangi yeni bir kararname çıkarılamayacak.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanacak.
Tüm bu maddeler; hükümet temsilcileri tarafından anayasa değişikliği sonrası TBMM'nin yasama görevinde elini güçlendiren hükümler olarak yorumlanıyor.
Ayrıca yeni sistemde Bakanlar Kurulu olmayacağından, mevcut sistemde Bakanlar Kurulu tarafından sunulan "kanun tasarıları" da ortadan kalkacak. Milletvekilleri tarafından sunulan kanun teklifleri ise aynen geçerliliğini koruyacak.
Bu değişiklik de hükümet tarafından yürütmenin ve yasamanın "yasa yapma bağlamında" keskin bir biçimde ayrıldığı şeklinde okunuyor.
Yürütmeyi elinde bulunduran cumhurbaşkanının partili olduğu düşünüldüğünde ise pratikte yürütmenin "yasa teklifi sunmasının" önünde herhangi bir engel yok.
Cumhurbaşkanı dolayısıyla Meclis'teki çoğunluk aracılığıyla yasama işlemine de dolaylı yoldan katılma imkanına sahip.
'Geciktirici veto' yetkisinin yerini ne alacak?
Kanunların yayımlanma yetkisi yeni sistemde de cumhurbaşkanına ait. Ancak değişiklik, cumhurbaşkanının bir kanunu TBMM'de yeniden tartışılması için geri göndermesinden sonra başlıyor.
Eğer cumhurbaşkanı kanunu TBMM'ye geri gönderirse, kanunun aynen yayımlanabilmesi için eskisinden farklı olarak Meclis'in salt çoğunluğu tarafından kabul edilmesi gerekecek.
Parlamenter sistemde ise geri gönderilen kanunun, kanunu imzalayan milletvekillerince yeniden imzalanması yeterliydi.
Dolayısıyla cumhurbaşkanı tarafından veto edilen kanunların kabulü için, üye tam sayısının (600) salt çoğunluğunun (301) kararı gerekiyor.
Bu da kimi hukukçular tarafından cumhurbaşkanının kanunları kabulü konusundaki yetkisinin "geciktirici veto" yetkisinden "güçleştirici veto" yetkisi yükseltildiği şeklinde değerlendiriliyor.
Cumhurbaşkanı bir yandan kararnameler ile TBMM'ye paralel bir yasama yetkisi kullanırken, diğer yandan yasamanın Meclis ayağında müdahale gücünü de elinde bulunduruyor.
Yeni sistemle OHAL sürekli hale mi gelecek?
Cumhurbaşkanlığı sistemi ve OHAL dönemi arasında yönetimsel ve sınırlandırılan kişi hak ve özgürlükleri açısından önemli farklar bulunuyor.
OHAL KHK'ları "geçici" nitelik taşıyor; sadece olağanüstü dönemde uygulanmak üzere çıkarılıyor ve OHAL sona erince de kendiliğinden yürürlükten kalkıyor.
Dolayısıyla olağan dönemin kanunlarında değişiklik yapılamıyor, kalıcı durum yaratılamıyor. Anayasa'ya göre OHAL KHK'ları, kanunda kalıcı bir değişiklik yapamıyor.
Eğer OHAL KHK'ları TBMM tarafından onaylanırsa, sadece olağanüstü dönemlerde uygulanmak üzere OHAL Kanunu'nun bir parçası haline geliyor.
Ancak Türkiye'nin son OHAL tecrübesine bakıldığında, çıkarılan KHK'ların süresini ve kapsamını aşan pek çok düzenlenme ve değişiklik olduğu görülüyor.
OHAL rejiminin düzenlemeleri olağan dönemin birer parçası haline getirildi, kanunlarda değişiklik yapıldı ve süreklilik kazandı.
Söz konusu KHK'ların iptalini isteyen CHP konuyu Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı ancak mahkeme başvuruyu reddetti.
Dolayısıyla teknik olarak cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin OHAL KHK'larına benzer konularda olamayacağı ve Anayasa'ya aykırı olamayacağını söylemekle beraber, cumhurbaşkanlığı sisteminde TBMM ile yetki karmaşası yaşanması halinde başvurulacak AYM'nin 15 üyesinden 13'ünün dolaylı ya da doğrudan partili bir cumhurbaşkanı tarafından atanacağını hatırlatmakta fayda var.
Meclisin değiştirilen görev ve yetkileri ne?
Anayasa'nın 87. Maddesinde belirtilen TBMM'nin görev ve yetkileri arasından; "Bakanlar Kurulu'nu ve bakanları denetlemek", "Bakanlar Kurulu'na belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek" ve "bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşüp kabul etmek" ifadeleri çıkartıldı.
İlk bakışta, Anayasa'dan çıkarılacak bu maddeleri "yeni sistemde Bakanlar Kurulu olmaması" gerekçesiyle açıklamak mümkün.
Ancak bu değişiklik, artık Meclis'in yürütme organı üzerinde anayasal araçlar yoluyla herhangi bir siyasi denetim sahibi olamayacağı anlamına gelmekte.
Zira, kaldırılan Bakanlar Kurulu yerine yürütme yetkilerinin tek elde toplandığı cumhurbaşkanlığı makamına karşı Meclis'in "denetleme" yetkileri devredilmiyor.
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan Bütçe Kanun Teklifi'nin TBMM tarafından onaylanması halinde, bir önceki yılın bütçesi yeniden yürürlüğe konacak.
Bu durum ise cumhurbaşkanlığı tarafından ülkede yapılması planlanan yeni yatırımların engellemesi anlamına gelebilecekken, bazı hukukçular tarafından bütçe konusunda da son sözün cumhurbaşkanında olduğu şeklinde değerlendiriliyor.
Meclis'in değişen görev ve yetkileri arasında erken seçim kararı da yer alıyor. TBMM artık basit çoğunlukla erken seçim kararı alamayacak, nitelikli çoğunluğa (360 oya) ihtiyaç duyacak.
Genel ya da öz af konusunda meclisin eski yetkileri ise aynen devam ediyor. Yine üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı (360 oy) ile genel ya da özel al ilan edebilecek.
TBMM'nin bilgi edinme ve denetleme yetkisi nasıl olacak?
TBMM; meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanacak.
Gensoru yetkisi artık yok. Meclis soruşturması ise cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar hakkında yapılan soruşturma yetkisinden ibaret.
Dolasıyla yürütmenin cumhurbaşkanında toplandığı yeni sistemde, yasama organı olan Meclis'in cumhurbaşkanına soru sorma veya onun faaliyetlerini denetleme yetkisi bulunmuyor.
Aynı durumu Meclis'in yazılı soru sorma yetkisinde de görmek mümkün. Milletvekilleri bundan böyle "Başbakan ve bakanlar kurulu" yerine ancak "Cumhurbaşkanı yardımcılarına ve bakanlara" yazılı soru sorabilecekler.
Dolayısıyla TBMM hiçbir biçimde yeni sistemde yürütmenin kendisi olan cumhurbaşkanına soru soramayacak, hakkında TBMM soruşturması başlatamayacak.
Meclis'in genel görüşme yetkisi de anayasa değişikliği sonrasında sıkça tartışılan konular arasında yer alıyordu.
Genel görüşmenin "toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren bir konunun TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi" tanımı içerisinden "devlet faaliyetlerini ilgilendiren bir konunun" ifadesi çıkarılmış ve anayasa değişikliği ile sadece toplumu ilgilendiren bir konuda genel görüşme yapılabileceği kabul edilmişti.
Bu yönüyle TBMM'yi devlet faaliyetlerin tümüyle dışlamakla eleştirilen madde için TBMM Anayasa Komisyonu'nda bir değişiklik yapıldı ve genel görüşme kapsamına yeniden ''devlet faaliyetlerini ilgilendiren bir konu" ifadesi eklendi.