Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Suriye'de rejim güçleri, tüm dikkatini ülkenin doğusunu ele geçiren terör örgütlerine değil, masum İdlib halkına yöneltmiş olsa da biz, Moskova'da varılan anlaşmanın barışa ve huzura katkı sağlayacağına inanıyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi kapsamında düzenlenen BIO Türkiye Ödül Töreni'ne katıldı. Osmanlı Arşivi Külliyesi Kongre Merkezi'ndeki programda konuşan Oktay, "İdlib'de bir taraftan kahraman askerlerimizi hedef alan saldırılara misliyle karşılık verdik, diğer taraftan da diplomasi yoluyla siyasi çözüm arayışlarımızı hızlandırdık. Burada bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum. Krizin en başından bu yana Türkiye asla acıdan, çatışmadan ya da savaştan yana olmamıştır. Tek gayemiz, hem kendimiz hem de Suriyeli kardeşlerimiz için güvenli, huzurlu ve müreffeh bir geleceğin tesisine katkı vermektir. Cumhurbaşkanımızın önceki gün Rusya'ya gerçekleştirdiği ziyaret sonucunda varılan mutabakatın temelinde de bu yaklaşımımız vardır. Suriye'de rejim güçleri, tüm dikkatini ülkenin doğusunu ele geçiren terör örgütlerine değil masum İdlib halkına yöneltmiş olsa da biz, Moskova'da varılan anlaşmanın barışa ve huzura katkı sağlayacağına inanıyoruz. Tüm tarafların taahhütlerine riayet etmesini bekliyoruz. Şayet bölgede kan dökülmeye devam ederse her zamankinden çok daha kararlı bir şekilde krizin müsebbiplerinin üzerine gitmekten de tereddüt etmeyeceğiz. Kutlu davamız uğruna Suriye ve Irak'ta görev yapan tüm kahraman askerlerimize Rabb'imden muvaffakiyetler niyaz ediyorum."
Oktay, şöyle devam etti:
"Küresel düzeyde serbest ticaret, sadece kayıtsız şartsız kurulan düzene teslim olmanız halinde geçerlidir. Onurlu bir duruş sergilemek istediğimizde, görünüşte ve kağıt üzerinde serbest olan her şeyin, akıl almaz bahanelerle bir anda kayıplara karıştığını görebiliriz. Bunun için, Türkiye olarak stratejik alanlarda mutlaka kendi üretim altyapımızı kurmamız ve ihracatçı konuma gelmemiz gerektiğine inanıyoruz. Dışarıya mutlak bağımlı olduğumuz alanlarda, çıkar çatışmaları başladığı zaman ne denli şantajlara maruz kaldığımızı geçmişte de bugün de birçok kez tecrübe ettik, etmeye de devam ediyoruz. Biyoteknoloji tesislerinin ihracata başlayabilmesi için kamu-özel sektör iş birliğini güçlendirmeliyiz. Bilhassa yeni ilaç molekülleri, kanser ilacı, gen tedavisi, kök hücre tedavisi, yapay organ, sağlıkta yapay zeka çözümleri gibi alanlardaki çalışmaları süratle geliştirmeleri gerektiğini belirten Oktay, "Tüm dünyayı adeta kasıp kavuran Koronavirüs salgını, bu tür çalışmaların ehemmiyetini ve her türlü tehdide hazır olunması gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Yenilikçi üretimde hızlı hareket edebilen küçük ölçekli biyogirişim firmalarının ülkemizde de yaygınlaşmasını temin etmeliyiz. Ülkemizde halen kurulu olan 100 biyoteknoloji tesisinin arzu ettiğimiz seviyeye ulaşabilmesi ve ihracata başlayabilmesi için kamu-özel sektör iş birliğini güçlendirmeliyiz. BIO Türkiye organizasyonunun, paydaşları bir araya getirerek, tüm bu çalışmalara öncülük edeceğine yürekten inanıyorum."