Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümetin yavaşlatmakla suçlandığı AB reform sürecine yeniden ivme kazandırmak için devreye girmeye hazırlanıyor. Gül, TBMM’nin açılışı sırasında, hükümet ile parlamentoya bu konuda uyarıda bulunmayı tasarlıyor.
Gül, Ermenistan ziyaretinin Türkiye’yi çok farklı bir yere oturttuğunu, kavga eden ülke yerine, çözüm için uğraşan ülke imajını kazandırdığını da belirtiyor. AB perspektif ile Türkiye’nin dış politikada atmakta olduğu önemli adımları gölgeleyen iç gerginliklerin ise bayramdan sonra yumuşayacağını umuyor.
Cumhurbaşkanı Gül, BM 63. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak için New York’a giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. İç siyasette yaşanan gerginlikler konusuna girmekten kaçınan Gül, “artık siyasetçi olmadığını” söyleyerek şöyle konuştu:
“Devlet kurumları arasında olsa, Cumhurbaşkanı olarak araya gireyim. Ama polemik şahıslar arasında. Bayram vesilesiyle daha yumuşak bir havanın doğacağını umuyorum. Bayramın barıştıracağını düşünüyorum.”
Üç milletvekili kitleyebiliyor
Gül bir soru üzerine, TBMM’nin yeni yasama yılının açış konuşmasında vereceği temel mesajların AB ile ilişkiler, ekonomik yapılanma ve reformlar ile üniversite eğitimi ve araştırma geliştirme konularıyla ilgili olacağını söyledi. AB süreci için işbirliğinin zorunlu olduğunu kaydeden Gül, şöyle devam etti:
“Bırakan Meclis’teki grupları, üç milletvekili bir araya gelse, temel yasaların görüşülmesini kilitleyebilir. Türkiye’nin bütün fasılları kendiliğinden açıp kapatma iradesini göstermesi lazım. AB’yi beklemeden fasılları kendimiz açıp kapatırsak, zihniyet değişimi de, reformlar da hızlanacak. ”
Eğitim ile Ar-Ge’nin bu kapsamdaki hayati önemini de vurgulayan Gül şunlara işaret etti:
“Teknoloji üreten ülkeler bahsinde ABD, AB, Japonya, Çin, Güney Kore ve Hindistan’ın yanı sıra Türkiye’nin de zikredilmesi lazım. Bunun için yoğun yatırım gerekiyor. Ama bu yatırımın bir farklı var. Bir yol yaptığınızda ertesi gün üstünden geçebilirsiniz. Ama Ar-Ge’ye yatırımın sonuçlarını en az beş yıl sonra alabiliyorsunuz.”
Dışişleri Bakanlığı döneminde yaptırdığı bir araştırmada üniversitelerin üyelik müzakerelerine en hazırlıksız kurumlar olarak ortaya çıktığını söyleyen Gül, Altıncı Çerçeve Program’a Ar-Ge’ye dayalı projeler için 250 milyon euro yatırıldığını ancak, sadece 52 milyon euro'luk fon kullanılabildiğini söyledi.
Sadece iki üniversiteye sahip olan Slovenya’nın ise 70 milyon nüfuslu ve çok sayıdaki üniversiteye sahip olan Türkiye ile aynı sayıda proje verdiğini belirten Gül, son dönemde Ar-Ge için bütçeden ciddi kaynak ayırılmasının yanı sıra AB’nin de 450 milyon euro'luk fonu olduğunu kaydetti.
BM’nin istediği Türkiye
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin Kafkaslar'daki girişimleriyle ilgili son durum hakkında bir soruyu da yanıtlarken “Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan meseleleri için umutluyum” dedi. Erivan ziyaretinin hem dış basında hem de uluslararası diplomaside olumlu yankı bulduğunu kaydeden Gül şöyle konuştu:
“Bütün bunlar Türkiye’yi çok farklı bir yere oturttu. Kavga eden ülke yerine, çözüm için uğraşan ülke imajını kazandı. Aslında bu değişim 2004’teki Kıbrıs referandumuyla başladı ama bu gelişmeyle konsolide oldu. BM’nin de görmek istediği işte böyle bir Türkiye. Sadece devlet adamları, siyasiler değil; sanatçılar, yazarlar, işadamları, artistler, sporcular da Türkiye’nin görünümünü parlatıyorlar.”
Bu adımların “ölçülü bir cesaret” istediğin de sözlerine ekleyen Gül, risklerden fırsatların da doğabileceğine işaret ederek Ermenistan ve Azerbaycan devlet başkanlarında da aynı perspektifi gördüğünü belirtti.
Gül, Rusya’nın da burada pozitif yaklaşım sergilediğini vurgulayarak “Rusya bölgede önemli bir güç. Onu da işin içinde tutacağız. Moskova’ya da gideceğiz” diye konuştu. Gül, Karabağ ihtilafının çözümü için Rusya’nın da yardımcı olacağını umduğunu söyledi.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunların büyüklüğüne ve derinliğine de işaret eden Gül, “bir ziyaretle her şey çözülüyor havasının da yaratılmaması gerektiğini” sözlerine ekleyerek şöyle devam etti:
“Her şeyin başında güven geliyor. Güven yaratabilmek için de diyalog gerekiyor. Bu ziyaretle işte bu oldu. (Azerbaycan Cumhurbaşkanı) Aliyev de “Gitmeniz iyi oldu. Hem sizin, hem bizim için” dedi. Bu fırsat kaçarsa, bir sonraki fırsat için 15-20 yıl beklemek gerekebilir.”