Gündem

Erdoğan: Meclis’e 550 tane yerli ve milli milletvekili gönderin; ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?

Erdoğan'dan HDP'ye: Bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz

20 Eylül 2015 19:24

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yenikapı'daki 'Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses' mitinginde yaptığı konuşmada 1 Kasım'da yapılacak genel seçimi işaret ederek "1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar, tarihi bir gayret istiyoruz" dedi. "1 Kasım’da TBMM’ye hangi partiden olursa olsun, 550 tane, yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde, ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi?" diye konuştu. 2005'te "Kürt sorunu benim sorunumdur" dediği Diyarbakır konuşmasını hatırlatan Erdoğan, geçen 10 yılda yapılanlara referans gösterdikten sonra "Mücadeleler sonunda 'Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır' diyecek noktaya geldik" ifadesini kullandı.

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katıldığı ''Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses'' mitingine katılanlara seslenen Erdoğan, HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP'yi eleştirirken, "Zorla kongrelerinizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız Ama şimdi bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalkmaya çalışıyorsunuz" dedi. 

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

İstanbul, vatanım İstanbul, canım İstanbul, sevdam İstanbul, güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar İstanbul...

Burada milyonlarca nefesiyle teröre karşı tek ses olarak bir araya gelen İstanbul, sizleri tüm kalbimle selamlıyorum İstanbul. 81 vilayetimizdeki 78 milyon vatandaşımızı selamlıyorum. İstiklalimiz ve istikbalimiz uğruna, az önce de söylendi, gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Şehitlerimizin yakınlarına, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum. Terörle mücadelede görev alan tüm güvenlik güçlerimize, zor şartlar altında görevlerini sürdüren kamu görevlilerimize, milletim adına şükranlarımı özellikle sunuyorum.

 

"Terör örgütünün baskılarına rağmen..."

 

Terör örgütlerinin baskılarına, tehditlerine, saldırılarıan rağmen vatanımızın bütünlüğü, milletimizin birliği, devletimizin bekası için sabreden, irade ortaya koyan tüm kardeşlerime Allah sizlerden razı olsun diyorum.

Kardeşlerim, şu andaki birliğiniz, beraberliğiniz daim olsun diyorum. İnanıyorum ki bu birliğinizi, beraberliğinizi bozmayacaksınız ve bu yolda kararlı bir şekilde geleceğe yürüyeceğiz. Teröre karşı tepkisini  elinde bayrağıyla, çakmak çakmak gözleriyle, gümbür gümbür atan yüreğiyle, eksik etmediği duasıyla, en önemlisi aklıyla, metanetiyle ortaya koyan tüm vatandaşlarıma şükranlarımı iletiyorum.

Ebedi vatanımızı, son devletimizi, 1000 yıllık kardeşliğimizi kimi zaman tüm fesat odaklarına rağmen, o etnik fitneyle, mezhep fitnesiyle, sapkın akımlarla bölmek isteyenlere en güzel cevabı işte burada, Yenikapı’da bugün sizler veriyorsunuz.

 

Yahya Kemal'den şiir

 

Sizler, Yahya Kemal’in rabbimize şu hitabıyla inanıyorum ki bugün buradasınız, ne diyor Yahya Kemal?

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi!
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!”

Sizin bu azminiz, kararlılığınız, bu samimiyetiniz sürdüğü müddetçe, evelallah bu milleti 1000 yıllık yürüyüşünden kimse alıkoyamaz. Rabbim yolumuzu açık etsin.

Kardeşlerim, Hacı Bektaş Veli’nin ifadesiyle, ne diyor? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Öyle mi? Bunda bir sıkıntımız var mı? İşte, kardeşlerim, milletlerin hayatlarında imtihan dönemleri vardır. Biz de millet olarak 1000 yıl olarak bu coğrafyaya bastığımızda kesintisiz devam eden imtihan sürecinin adeta yeni bir safhasını yaşıyoruz. Asıl gayemiz nedir, halka hizmet, Hakka hizmettir ölçüsü. Bu ölçüyü yakalamak, onun adını yükseltmek, en üstte tutmak için bu yolda yürüyoruz. İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydalı olanıdır. İlkemiz bu, bu davanın sembolü ve en büyük şahidi de dört bir yanımızda dalgalanan ayyıldızlı bayrağımızdır.

 

Demirtaş'a: Bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalkmaya çalışıyorsunuz

 

Çıkmış birisi “Bayrağa saldırı mı var?” diyor. Daha ne olacaktı? Yalan üzerine inşa ettiğiniz bir dünyanız var. Cesetleri kendilerine ait paçavraya saranlar, ve ondan sonra da bayrağa saldırı mı var? Zorla kongrelerinizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız. Ama şimdi bazı beyaz Türklerin destekleriyle ayakta kalkmaya çalışıyorsunuz. Sazla, cazla bu iş yürümez. Ama ben gerçek saz sahiplerini bir kenara koyuyorum. Onlara saygım çok. Bayrağımız, görüyoruz değil mi... Yolumuz karlı dağlara düştüğünde, kızıllığından ısındığımız, çöllere düştüğümüzde gölgesine sığındığımız, doğumumuzdan düğünümüze ve ölümümüze kadar hayatımızın her önemli anında gözümüzün önünden ayırmadığımız bayrağımız... Bu bayrağın yere düşmemesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, kaçınmayacağız. Sağımıza solumuza onun uğrunda can vermeyi cana minnet sayarak vazifemize koştuk, koşarız.

 

"Kürt sorunu benim sorunum' demiştim ama..."

 

2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda neler söylemiştim? Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar, Türk olsun, Kürt olsun, Çerkez, Abaza, Laz, Arap, Roman olsun, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır. İnsanıyız. Millet olmak işte budur. 2005, Diyarbakır... Verilen mücadeleler sonunda artık Türkiye’nin Kürt sorunudur, terör sorunu vardır diyecek bir noktaya geldik. Elbette, tüm etnik unsurlar gibi Kürt kardeşlerimin de beklentileri, sorunları vardır. Peki Türk’ün yok mu, Arabın yok mu, Çerkezin yok mu? Velhasıl 78 milyon içindeki tüm etnik unsurların kendine has sorunları vardır. Bunların konuşulması, çözülmesi için bugüne kadar nasıl mücadele ettiysek, bundan sonra da devam edeceğiz.

Biz PKK’ya rağmen, teröristlere rağmen Selahaddin Eyyubi Havaalanı’nı açtık, Sayın Başbakanımızla da gidip açtık.

Şırnak’ta da Şerafettin Elçi Havaalanı’nı yaptık, yaktılar yıktılar yine yaptık. Iğdır’da yaptık, Muş’ta yaptık. Terör örgütüne rağmen, destekledikleri siyasetçilere rağmen. Bölünmüş yol yaptık, her şeyi yaptık. Ne dedik, at denize, balık bilmezse halik bilir dedik.

Dağ taş demeden, inlerine girerek kovalayacağız. Bir şehitimizin bedeli, hiçbir şeyle mukayese edilmez.

 

"7 Haziran'da muhtarları tehdit ettiler"

 

1 Kasım geliyor, 1 Kasım için sizlerden tarihi bir karar, tarihi bir gayret istiyoruz. Diyorlar ya, herhangi bir şey yapmıyoruz. 7 Haziran’da gittiler, muhtarları tehdit ettiler. Her hafta en az bir kez muhtarlarla toplantı yapıyorum. 400-350 muhtarı davet ediyorum. Geçen gün Güneydoğu-Doğu’dan davet ettim. 90 tanesi gelemedi. “Tehdit altındayız, onun için gelemiyoruz” dediler.

 

"Cici çocuk, siz kimi aldatıyorsunuz?"

 

Cici çocuk, siz kimi aldatıyorsunuz ya? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz? 1 Kasım’a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki, bu millet adam gibi adam bu millet, bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacak.

Milletimiz, vatanıyla, devletiyle dimdik ayakta kalmayı başarmıştır. Devlet ve millet olarak bize düşen 2 önemli görev vardır.

Birincisi 789 milyon metrekare vatan toprağına sımsıkı sarılmaktır. Bu mücadeleden kimsenin şüphesi olmasın. Şehitlerin acısı yüreğimizi  yakıyor ama aynı zamanda onların varlığı ve gösterdiği kahramanlık en büyük gücümüz ve geleceğimizin güvencesidir.

İkincisi 78 milyon insanımızın kardeşlik duygularını güçlendirmek, tahkim etmektir. Bıkmadan, usanmadan, sabırla doğruları anlatacağız. Bizi ayakta tutan bağları yeniden güçlendireceğiz.

 

"Bulanmış zihinleri yeniden berraklaştıracağız"

 

Bulanmış zihinleri yeniden berraklaştıracağız. İnancımızın, tarihimizin ve kültürümüzün bize gösterdiği yol budur. Kardeş kavgası çıkarmak isteyenlere aradığı fırsatı vermeyeceğiz. Kapı kapı gezip anlatacağız. Terör örgütünün Kurban Bayramı’nın son günlerinde şehit ettiği Yasin’in de, ekmek almaya giden Fırat’ın da, tüm masumların acısı, hepimizin acısıdır.

Unutmayın, Ceylanpınar’da iki polisimizi uyurken şehit edenlerin acısı asla yok olamaz. Binbaşımızın eşi ve çocuğu yanında şehit edilmesini unutamayız. Dağlıca’da yarbayımızın askerleriyle şehit edilmesini unutamayız. Bölgede terör örgütünün tehdidi altında hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin sıkıntısı hepimizin sıkıntısıdır.

 

"Türkiye’nin gözden çıkaracak tek bir vatandaşı yoktur"

 

Bu tezgahı kuranların oyununu tüm yönleriyle bozacağız. Türkiye’nin geldiği noktadan geriye adım atılmayacağından herkes emin olsun. Milli birlik ve kardeşlik projesinin geriye doğru götürülmesine asla izin vermeyeceğiz. Yeni Türkiye’nin kapılarını aralayacağız. Türkiye’nin gözden çıkaracak tek bir vatandaşı yoktur. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın. Kardeşlerim, aramıza fitne sokmak isteyenlere, milletin fertleri arasında ayrımcılık yapmak isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz.

Biz yerli ve milli olan herkese, her kardeşimize, kökenine, inancına, bölgesine, meşrebine bakmaksızın kucağımızı ve gönlümüzü sonuna kadar açık tutacağız.

 

"1 Kasım’da 550 tane, yerli ve milli milletvekili istiyorum"

 

Benim bugün buradan, milletimden, ekranları başında bizleri izleyenlerden bir ricam olacak. 1 Kasım’da TBMM’ye hangi partiden olursa olsun, 550 tane, yerli, milli, bedeni ve kalbiyle bu ülke için çalışacak milletvekili göndermenizi istiyorum. Herhalde, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Şu anda Türkiye’nin tek ihtiyacı budur, milli irade dışında hiçbir çözüm yok. Siz sandıkta iradenize sahip çıkar, Meclis’e yerli ve milli vekiller gönderirseniz gerisi çok kolay.

Gün bölücülük, fitne, kavga değil, birleşme, kenetlenme, hedeflerimize odaklanma günüdür. Onun için ne diyoruz, rabia diyoruz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyoruz.

Biz, bir yıl önce ahdettik, bu coğrafya bizim ebedi vatanımız olacak dedik. 23 Nisan 1920’de başlattığımız mücadeleyi, 29 Ekim 1923’te sonlandırdığımız yeni bir ahit daha verdik. Bu milleti ilelebet muhafaza ve müdaafa edeceğiz dedik.

Teröre karşı milyonlarca nefes olarak, tek ses olarak tepkimizi ortaya koyarken aynı zamanda 1000 yıllık kararlı duruşumuzu da ifade ediyoruz. Bugün karşımıza çıkan bölücü terör gibi nice badireleri atlattık. Hepsinin de üstesinden geldik. Giriştiğimiz hiçbir mücadeleyi kaybetmedik.

 

"Fitneye karşı kaybettik"

 

Ama fitneye karşı hep kaybettik. Kurtuluş Savaşımızda 50 binden fazla şehitimiz yok. Balkan faciasında ölen 2 milyon kardeşimiz devletimizin o bölgeden çekilmesiyle ortaya çıkan kaos ortamında bilinçli olarak kırıma tabi tutularak yok edilmiştir. Biz oradaki çetelere değil, fitneye mağlup olduk. Bizi başka türlü yenemeyeceklerini bilenler, aynı yöntemi devreye sokmaya çalışıyoruz.

 

"Aynı delikten iki defa sokulmayacağız"

 

Askerimize, polisimize, korucularımıza, okullarımıza, camilerimize sıkılan her kurşunun hedefi, birliğimizdir, kardeşimizdir. Biz aynı delikten iki defa sokulmayacağız. 200 yıldır oynanan oyuna bir kez daha düşmek bize yakışmaz.

Yenikapı’dan sizlere ve sizlerle birlikte 78 milyon vatandaşımıza soruyorum. Bu oyunu bozacak mıyız? Bu tezgahı kuranlarına başına geçirecek miyiz? Birliğimize, beraberliğimize sahip çıkacak mıyız? Kardeşliğimizi ebediyen yaşatacak mıyız? Minareleri ezansız, bayrağımız mahsun bırakmayacağız değil mi? Maşallah, işte Türkiye, işte millet, nefesinize kuvvet, sesinize kuvvet, yüreğinize sağlık. Sözlerime merhum Arif Nihat Asya’nın o güzel duasıyla son vermek istiyorum.

"Biz,kısık sesleriz...minareleri, 
Sen,ezansız bırakma Allahım! 
Ya çağır şurda bal yapanlarını, 
Ya kovansız bırakma Allahım! 
Mahyasızdır minareler...göğü de, 
Kehkeşansız bırakma Allahım! 
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, 
Müslümansız bırakma Allahım! 
Bize güç ver...cihad meydanını, 
Pehlivansız bırakma Allahım! 
Kahraman bekleyen yığınlarını, 
Kahramansız bırakma Allah'ım! 
Bilelim hasma karşı koymasını, 
Bizi cansız bırakma Allah'ım! 
Yarının yollarında yılları da, 
Ramazansız bırakma Allah'ım! 
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, 
Ya çobansız bırakma Allah'ım! 
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız; 
Ve vatansız bırakma Allah'ım! 
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, 
Müslümansız bırakma Allah'ım!"