Şah Fırat operasyonu nedeniyle Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e "Özel paşa, vatan senin için nedir? Harbiye'de vatan dersi anlatılırken dersi mi kırdın, okuldan mı kaçtın?" diye seslenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi eleştiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Bunlar ancak ülkesine yabancılaşmış bir zihniyetin kalkıp da Genelkurmay Başkanımıza akla hayale sığmayan ithamlarla saldıran bu zat aynaya bakması lazım. Sen Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üçüncü muhtarlar toplantısında konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bu muhalefetin ağzına baksaydık, düşündüğü gibi hareket etseydik Allah muhafaza biz yine orada bir operasyon yoluna gitseydik belki de bu kardeşlerinizin bir kısmı bugün hayatta olmayabilirdi.
Aylardır bunun çalışmasını yaptık, hükümetimizle, Genelkurmayımızla. Uzun süren titiz çalışmaların ve planlamaların ardından başarıyla neticelendirdik.
Her bakımdan gıpta edilen bir operasyon olmasına rağmen birilerinin bu konuda olumsuz bir algı oluşturmak için yoğun bir çaba sarf ettiğini görüyoruz.
'Askerimizi ateşe atamazdık'
Mesele o kadar açık, o kadar net, o kadar ortada ki… Bölgede büyük bir karmaşa ve çatışma ortamı var. Bizim de orada askerlerimiz bulunuyor. Ortalık toz dumanken kalkıp askerlerimizi bile bile ateşe atmanın bir anlamı var mı? Yok.
Biz de ne yaptık? Bu noktada Suriye içinde farklı bir alana taşımamızın faydalı olacağı kanaatine vardık.
Karşı çıkanlar var. Üstelik bunu da tamamı yalan, yanlış, iftira mahiyetindeki ifadelerle yapıyorlar. Tabi ki ben Cumhurbaşkanlığı makamında milletin seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak yapılan saldırılara sessiz kalamam.
Bir siyasi partinin genel başkanı ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına, Genelkurmay Başkanı’na seviyesizce hakaretler yağdırıyor. Tek bir Mehmetçiğin burnunun kanamaması için her türlü hassasiyeti gösteren TSK’yı ve hükümeti eleştirenler önce dönüp kimlerle yan yana olduklarına bir baksınlar.
'Tırnağı dahi olamazsın'
Açık söylüyorum. Bunlar ancak ülkesine yabancılaşmış bir zihniyetin kalkıp da Genelkurmay Başkanımıza akla hayale sığmayan ithamlarla saldıran bu zat aynaya bakması lazım. Sen Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın.
Terörle mücadele diyorsun, senin bugüne kadar terörle mücadele adına yaptığın bir şey var mı? Bizim Genelkurmay Başkanımız subaylarımız dağda mücadele ettiler. Sen sadece Ankara’dan kuru sıkı atıyorsun. Kuru sıkı atıyorsun. Önce haddini bileceksin. Bir taraftan da milliyetçi ayaklarına takılacaksın. Kendi Genelkurmay Başkanı’na edepten uzak bu denli ifadeleri yakıştırmak bir defa gerçekten akla izana sığmaz. Böyle bir şey olamaz. Ben de diyorum ki milliyetçi olduğunu söyleyenler, şakşakçıları konuşmuyorum. Bu ülkenin ordusuna bu denli çirkin yakıştırmayı yapanları ben sizin takdirinize bırakıyorum. Siz gereken cevabı vakti saatinde verirsiniz.
Öbür taraftan sayın başbakana, hükümete bu denli bir saldırı. E ne olacaktı? Çanakkale ile bunu benzetme, yahu bunun ne alakası var? Burada gayet akıllı şekilde operasyon yapılıyor ve en ufak bir toprak kaybı olmadan. Sınırımıza en yakın yerde yine Suriye topraklarda. Orada coğrafi olarak uygun bir alanda şu anda yerleşim yapılıyor. Hazırlıklar devam ediyor.
‘Zerre kadar toprak kaybı olmadan…’
Toprak kaybı, hepsi yalan. Böyle bir şey yok. Vakti saati geldiği zaman inşallah bir Süleyman Şah türbesi ziyaretine gidersin. Ne diyelim bunlara. Ve şu andaki yeni yapılan yer hemen bizim sınırın önü olduğu için, daha güvende ama yine orada herhangi zerre kadar toprak kaybı olmadan burası inşa ediliyor.
Milletimiz bu densizliklerin, haddini bilmezliklerin hesabını elbette kendilerinden soracaktır. Şu hususun altını da çizmek istiyorum. Türkiye bu operasyonu hiçbir örgütle işbirliği içinde veya onların izniyle asla yapmamıştır. Bunların hepsi yalandır. Bizim işbirliği yapmamıza ihtiyacımız yok. Bu ülke bu güce bu iradeye sahiptir. Bu operasyon başından sonuna kadar Türkiye'nin kendi kararıyla, planlamasıyla, imkanlarıyla ve kabiliyetiyle yürütülmüştür. Buradan kendilerine pay çıkararak kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışanlara da asla itibar edilmemelidir.
Ana muhalefet burada Esed rejimiyle beraber hareket etmektedir, diğer muhalefet de Esed rejimiyle hareket etmektedirler. Çünkü bu operasyona karşı çıkanların yeri onların yanıdır.
Süleyman Şah türbesi gündeme gelince, hayatları boyunca bir türbenin önünden geçmemiş olanlar bile sabah akşam bunu konuşur hale geldi. Aslında bunlar türbe nedir onu bile bilmezler. Türbelerimiz bizim tarihimizin kültürümüzün önemli birer mührüdür. Yahya Kemal ne diyor biliyor musunuz, Madrid büyükelçiliğini yürütürken, Türkiye'nin nüfusunun 14-25 milyon olduğu söylenir. Yahya Kemal hayır der, Türkiye'nin nüfusu 50 milyondur. Etraftakiler bu nasıl olur diye sorarlar. Bunun üzerine toprağı işaret eden Yahya Kemal "biz ölülerimizle birlikte yaşarız" der. Mesele bu.
Bizler topraklarımızın altına defnettiğimiz ölülerimizi unutmayız. Onların hatıralarını yaşatma konusunda pek az millete nasip olacak bir hassasiyetimiz vardır.
Şimdi Sarıkamış harekatının gerçekleştirildiği bölgede bir çalışma başlattık. Her yıl on binlerce genç Sarıkamış'a gidiyor bizim organizasyonumuzla. Benim dedem de orada şehit oldu. Biz oraların kadrini biliriz. Bu muhalefetçiler sadece konuşurlar. Sarıkamış'a kaç kere gittin diye sor, semtine bile uğramamıştır. Sarıkamış deyince aklına kayak gelir. İnşallah orayı da Çanakkale gibi tarihe kazandıracak şehitlerimizin manevi hatırlarının yad edildiği örnek bir yer haline getireceğiz. İşte Süleyman Şah Türbesi de bunlardan birisidir.
Daha düne kadar türbe kavramına karşı çıkanların bugünkü tavırlarını görünce insan şaşırmadan edemiyor. Biz hiçbir hakkımızdan iddiamızdan vazgeçmiş değiliz. Sadece askerlerimizin can güvenliği için bir tedbir aldık ve bu nakli yaptık. Bu milli bir meseledir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde affedersiniz küfürler yapılabilecek kadar ileri gidenler var. Ya böyle bir edep dışı bir yaklaşım olabilir mi? Ha biliyorlar ki biz bu işi başaramayacağız, er veya geç bu torba yasa çıkacak bunu biliyorlar. Boşluklardan nasıl ifade ederiz de bunu engelleriz. Kürsüyü işgal edebiliyorlar. Kimisi affedersin teröristlerin yüzüne taktığı maskeyi parlamentoda yüzüne takıyor. O zaman senin bu terör örgütünden ayrı yanın ne? Bunlar da onu savunuyor, onların uzantısı. Ondan sonra özgürlükler, demokrasi diyorlar. Ne özgürlüğü demokrasisi sizin öyle bir derdiniz yok. Derdiniz terör estirmek suretiyle bu meclisi kilitlemek.
‘Meksika’da yasama Cumhurbaşkanı’na bağlı’
Bakıyorsunuz şimdi oradan bir şey var. Ana muhalefet, diğer muhalefet partileri bir de dışarda paralel yapı. Dördü burada acaba biz bu süreci nasıl tıkarız? bunu aşmanın tek yolu başkanlık sistemidir.
Mesela Meksika'da yasama organının başkanı kim biliyor musunuz, başkan. Yani bizdeki cumhurbaşkanı yasama yürütmenin başıdır. Bana anlatıyor, biz halimizden memnunuz diyor.
Sen benim vekilimsin, millet olarak bize hizmet edeceksin. Olaya böyle bakıyor millet, kalkıp da milletvekili ol ondan sonra afra tafra yap olmaz. Daha mütevazı olacaksın. Ne olursan ol hiçbir zaman tevazudan asla fire vermeyeceksin. Her zaman söylüyorum, ne olacak ki ya. Gideceğimiz yer iki metreküp mezar değil mi? Kalkıp da cumhurbaşkanı niyetine mi, milyarder, trilyarder niyetine mi diyecek? Er kişi niyetine diyecek, gömecekler gidecekler. Sen hoş bir seda bıraktıysan ne ala, bırakmamışsan inan hep lanetler gelir arkandan.
'Muhtarlara evlendirme yetkisi'
İç güvenlik paketiyle beraber muhtarlara evlendirme yetkisi veriliyor. İçişleri Bakanlığımız yeni bir sistem geliştirdi. Adı muhtar bilgi sistemi. Muhtarlarımızın kamu kuruluşlarından yapacakları talepleri kayıt altına alıyor. Bu sistemle muhtarlarımızın taleplerine kulak asmayanları doğrudan görüp takip edeceğiz.
Ve ben milletin evini, cumhurbaşkanlığı sarayını şereflendirdiğiniz için her birinize çok çok teşekkür ediyorum.