10 Mart 2025 19:07
Suriye'nin Lazkiye ve Tartus kentlerinde Suriye geçici hükümet güçleri ile Esad'a geçmişte bağlı olan kuvvetler arasında çıkan çatışmaların büyümesi ve Alevileri hedef aldığı iddia edilen saldırılar uluslararası tepkileri beraberinde getirdi.
ABD ve Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden konu ile ilgili 10 Mart'ta kapalı toplantı talep etti.
Türkiye'nin yanı sıra ABD, İran, Fransa, Rusya ve Çin'den çatışmalar ve sivil kayıplar ile ilgili açıklamalar yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak Suriye'nin birliğini, dirliğini, toplumsal barışını hedef alan her türlü saldırıyı, terör ve tedhiş eylemini en güçlü biçimde lanetliyoruz" mesajı verdi.
Kabine toplantısı sonrası konuşan Erdoğan "Suriye hükümet güçlerinin etkin müdahalesiyle olayların büyük oranda kontrol altına alındığını, ancak sahadaki durumun hassasiyetini koruduğunu görüyoruz" dedi.
Eş-Şera'nın "rövanşizm tuzağına düşmeden kucaklayıcı bir politika izlediğini" savunan Erdoğan, Türkiye'nin iç cephesinde de gedik açılmasına izin verilmeyeceğini söyledi.
Erdoğan, "Alevi canlarımızı kışkırtarak siyaset yapmak iç cephemizi sarsmayı hedef alan bir sabotaj girişimidir" şeklinde konuştu.
Ahmet eş-Şara başkanlığındaki Suriye geçici yönetimi 10 Mart'ta bölgede güvenliğin yeniden tesis edildiğini duyurdu.
Eş-Şara 9 Mart'ta yaptığı açıklamada "barış" mesajı verirken, yönetim, sivillere yönelik saldırı iddialarının soruşturulması için de bağımsız komite kurulacağını duyurmuştu.
Lazkiye ve Tartus'ta 6 Mart'ta başlayan çatışmalarda Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) son raporuna göre yaklaşık 1500 kişi öldürüldü. Bunların 900'ünün sivil olduğu iddia ediliyor.
BBC bu verileri bağımsız kaynaklarca doğrulayabilmiş değil. SOHR, sahadaki yerel kaynaklarından aldığı bilgileri dünyaya aktarıyor.
Çatışmalar ülkedeki Alevi nüfusun yoğunlaştığı bölgelerde yaşandı.
Geçici yönetimin Aralık ayında kurulması sonrası ülkede yaşanan en büyük çatışma dalgası, uluslararası arenada da dikkatleri Suriye'ye çevirdi.
ABD ve Rusya, sivil ölümleriyle ilgili haberler üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Suriye başlığı ile kapalı oturum çağrısı yaptı.
Suriye'nin kuzeybatısındaki kıyı bölgelerinde "sivillere yönelik katliamlar" yaşandığını belirten BM İnsan Hakları Komiseri Volker Türk ise konu ile ilgili soruşturma yapılması çağrısında bulundu.
Türk, "Geçici hükümete bağlı güvenlik güçleri ve önceki hükümete bağlı unsurlar tarafından mezhep temelli yargısız infaz yapıldığına dair raporlar" alındığı mesajı verdi.
Türk, bünyesinde artık bir tehdit oluşturmayan eski savaşçıların olduğu bazı ailelerin tüm bireylerinin öldürüldüğüne dair raporlar geldiğini de aktardı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise Washington'un Suriye'nin "dini ve etnik azınlıklarının yanında olduğunu" söyledi.
9 Mart'ta yayımlanan yazılı açıklamada, "ABD son günlerde Batı Suriye'de insanları katleden yabancı cihatçıların da içinde olduğu radikal İslamcı teröristleri kınıyor. ABD Suriye'nin Hristiyan, Dürzi, Alevi ve Kürt toplulukları da dahil olmak üzere tüm dini ve etnik azınlıklarının yanındadır ve kurbanlara ve ailelerine başsağlığı diler" ifadelerine yer verildi.
Rubio, Suriye geçici hükümetine "Suriye'nin azınlık topluluklarına karşı bu katliamları yürüten faillerin" kanun önünde sorumlu tutulması çağrısı yaptı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın 8 Mart'ta yayımladığı yazılı açıklamada da "İnançları nedeniyle sivillere ve tutsaklara karşı işlenen vahşetin en ağır şekilde kınandığı" ifade edildi.
Bakanlık açıklamasında, "Suriye'nin geçici yetkililerinden bu suçların tam olarak aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması için bağımsız soruşturmalar yapılmasını sağlamaları" istendi.
Fransa'nın açıklamasında, "Suriye'nin parçalanma ve şiddete sürüklenmesini önlemenin tek yolunun, barışçıl ve kapsayıcı bir siyasi geçiş olduğunun" altı çizildi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, 10 Mart'taki basın toplantısında Tahran'ın olaylarda rolü olduğu iddiasına sert bir dille karşı çıktı.
"Bu suçlama tamamen saçmadır ve yalandır" diyen Bekayi, "İran ve İran'ın dostlarının yanlış bir şekilde" hedef alındığını bunun "sapkın bir eğilim ve yüzde yüz yanlış olduğunu" savundu.
Bekayi, Suriye'de azınlıklara yönelik saldırıların "hiçbir gerekçesi" olmadığını da söyledi.
7 Mart'ta AFP'ye konuşan Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, "Suriye hükümeti ile hiçbir ilişkimiz yoktur" demiş, HTS'nin yönetimi devralmasının ardından İran'ın Suriye'deki gelişmelerde bir "gözlemci" olduğunu belirtmişti.
Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitriy Peskov Rusya'nın Suriye'de yaşanan çatışmalardan "derin kaygı duyduğunu" söyledi.
Rus haber ajansı TASS'ın haberine göre, Peskov, 10 Mart'ta gazetecilere yaptığı açıklamada, "Şiddet devam ediyor ve bu konuda duyduğumuz derin endişe giderek arttırıyor" dedi.
Peskov, "Bu endişe Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından paylaşılıyor" dedi.
Rusya'nın Suriye'de stratejik öneme sahip iki askeri üssü bulunuyor. Peskov üslerin son durumu ile ilgili sorulan soruyu ise "yorumsuz" bırakmayı tercih etti.
9 Aralık'ta ülkeden kaçan Beşar Esad'ın halen Rusya'da olduğuna inanılıyor.
Pekin, taraflara "çatışmaları durdurma" çağrısı yaptı.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, 10 Mart'ta yaptığı açıklamada "Çin Suriye'deki durumu yakından takip etmektedir ve bu çatışmalar sebebiyle yaşanan ağır kayıplardan endişe duymaktadır" dedi.
Ning, "İlgili tarafları silahlı çatışmalara ve düşmanlığa derhal bir son vermeye, sivillerin güvenliğinin ciddiyetle korumaya, kapsayıcılık ilkesine uymaya ve saygı göstermeye, diyalog yoluyla Suriye halkının isteklerini karşılayan bir yeniden inşa planının bulunmasına çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.
© Tüm hakları saklıdır.