Gündem

Erdoğan: MHP "Terörün karşısındayız" diyerek bize destek veriyor, ama CHP bunu diyemiyor

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Bu zat şizofrenik bir vakadır!

13 Mayıs 2016 21:53

Cumhurbaşkanı Tayyip ErdoğanCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz" sözlerine yönelik eleştirilerine devam etti. "Biz kanımızı veririz evet, vatanımızın kurtuluşunda veririz. Teröre karşı veririz" diyen Erdoğan, "Güney Amerika’dakiler geçerken kan mı döktü. Bu kararı kim verir? Millet, millet. Benim milletim bu ülkede kalkıp da biz başkanlık sistemine geçiyoruz derse, sen de kuzu kuzu takip edersin" ifadesini kullandı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu için "Bu zat şizofrenik bir vakadır" dedi. Erdoğan, "Teröre karşı sonuna kadar hükümetin yanındayız" dyen MHP'ye övgüde bulunarak, "MHP "Terörün karşısındayız" diyerek bize destek veriyor, ama CHP bunu diyemiyor" diye konuştu.

Kocaeli'de toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

1 milyar 250 milyon liralık yatırım bugün hizmete alınıyor. Alt yapı alanında su temini, kanalizasyon ve bir çok yatırım hayata geçirildi. 

Şimdi gençler bir sinyal veriyorum. Ağustos sonuna kadar 33 bin kişilik Kocaeli stadını bitiriyoruz. Yeni yatırımların yeni hizmetleri bekliyoruz. Kocaeli artık mavi bayraklı sahillere sahip bir şehrimizdir.

Çevrecilik alanında, şehir (Kocaeli) genelinde 2 milyon ağaç toprakla buluşturuldu. Ey Geziciler; 12 tane ağaçtan bahsetmiyoruz ha, dikkat et, dikili ağacınız yok bu memlekette. Ama bizim belediyelerimiz, çevre, şehircilik, orman, su işleri... Elhamdülillah, biz bu işlerde yarıştayız ve attığımız adımlarla ülkemizi yeşille donatıyoruz"

İzmit Belediyemiz 5. sınıfı bitirenlere bisiklet dağıtıyor. Bu tür çalışmaları takdirle karşılıyorum. 

1999 depremiyle yıkılan Kocaeli'nin ayağa kaldırmak için kapsamlı çalışmalar yaptık. Üniversitemizi yeniden inşa ettik. Kocaeli genelinde 15 ayrı spor tesisi gençlerin hizmetine sunduk.

13 yılda 8700 yeni derslikle şehrin eğitim altyapısını yeniledik. İlave olarak bu yıl 4 bin 544 kişilik dört kişilik, dört adet, önümüzdeki 2 yıl için 5 bin kişilik yeni yurdu Kocaeli’ye kazandırıyoruz. Sağlık alanında yaklaşık, gençler, sağlık alanında yaklaşık 1400 yatak kapasiteli yedi hastaneyi hizmete açtık. Şu anda 1180 yataklı şehir hastanesiyle 600 yataklı 2 ayrı şehir hastanesinin inşası sürüyor. 

Son olarak, geçtiğimiz haftalarda Osmangazi adını verdiğimiz Kocaeli Körfez Geçişi Köprüsü’nün son tabiyesini Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım’la yerleştirdik. Laf üretmiyoruz, iş üretiyoruz iş. Osmangazi Köprüsü’yle Orhangazi’yi bütünleştirdik be.

 

"Millet başkanlığa geçiyoruz derse,
sen de kuzu kuzu takip edersin"

 

Buralara kolay kolay gelmediniz. Çıktı anamuhalefetin başındaki, Türkiye’de başkanlık sistemiyle ilgili kan dökülür diyor. Kardeşlerim, bunlar siyasi sapkınlık içinde. Bunlar siyaseti bilmiyor. Bunlar siyaset cahili. Siyasi literatür cahili. Yani Amerika başkanlık sistemine geçerken kan mı döktü. Güney Amerika’dakiler geçerken kan mı döktü. Bu kararı kim verir? Millet, millet. Benim milletim bu ülkede kalkıp da biz başkanlık sistemine geçiyoruz derse, sen de kuzu kuzu takip edersin. Ne oldu? 10 Ağustos’ta millete gittik mi, gittik. 14 parti bir araya geldiler mi, geldiler. Bu kardeşiniz tek başına onların karşısına çıktı mı? Siz ne yaptınız? Yüzde 52’yle bu kardeşinizi desteklediniz. Onların hali ne oldu? Hiç. Yarın olacak olan da budur ya. Budur. Biz kanı sadece Kızılay’a veririz, Kızılay’a.

10 Ağustos'ta millete gittik mi gittik, 4 parti bir araya geldiler mi geldiler. Siz ne yaptınız yüzde 52 ile bu kardeşinizi desteklediniz. Yarın olacak olan da budur. Biz kanı sadece Kızılay'a veririz. Olay bu kadar basit. 

Ben bu zatın ismini ağzıma almam. Ve biz kan veririz. Kanı biz nerede veririz? Vatanımızın kurtuluşunda veririz. Teröre karşı veririz. Şu anda tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyenler bu işin mücadelesini veriyor. Kardeşlerim biz inanarak, dimdik ayakta durarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Ve bu ay çok ilginç bir aydır. Bu ana muhalefet, geçmişi itibariyle doğru, hep kan döktüler. Bu ayın içinde iki gün var ki çok önemli, biri yarın 14 Mayıs, diğeri de 2 hafta sonra ulaşacağımız 27 Mayıs. Bu tarihlerden biri demokrasimiz için ak bir gün, diğeri ise kara bir gün. 

14 Mayıs 1950 tarihi ülkemizde gerçekten ilk defa çok partili seçimin yapıldığı gündür. 27 Mayıs 1960 iste darbe ve vesayet dönemlerinin sembolüdür. 

1950 seçimlerinde milletimiz tek parti devrine karşı hakiki temsilcileriyle iktidara el koymuştur. Rahmetli Menderes ve arkadaşları güçlü bir şekilde Meclis'e gönderilmiştir. Ne demiştir o zaman Menderes: Yeter söz milletindir. Biz ne dedik, yeter, söz de karar da milletindir. 

O gün iktidarı kaybedenler bir daha iktidara gelemeyeceklerini gördükleri için darbecilerle iş birliği içine girmişlerdir. Millet yerine bu CHP hep darbecilerin kapısını çalmıştır. Aradan geçen 66 yıla rağmen tarzlarını hiç değiştirmediklerini görüyoruz. Tek parti dönemindeki siyasi kurumun mirasını yaşatma iddiasındaki zatın hezeyanlarını hep birlikte takip ediyoruz. Bunların ağababalarının 14 Mayıs'taki hissiyatları, 27 Mayıs'taki sevinçleri neyse şimdikilerin de duyguları aynı. 

Yaşadıklarından ders almadıkları gibi, kinlerini sürekli biledikleri anlaşılıyor. Hangi aklı başında insan siyasi meseleyi içinde kan geçen cümlelere sıkıştırır? Sen millete ait olan egemenlik hakkını ne zamandan beri eşkıyalara veriyorsun? Kanı kim döker? Çete döker, eşkıya döker, terörist döker. Bunlar şimdi terör örgütünün ağzıyla konuşmaya başladılar.

 

"Bu zat şizofrenik bir vakadır!"

 

Gençler, 2053 inşallah sizlerin olacak ama farklı olacak. İnşallah Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile, Marmaray ile, bu yıl sonu bitecek olan Avrasya Tüneli ile, Osmangazi Köprüsü ile, Çanakkale Köprüsü ile, yüksek hızlı trenlerle farklı olacak. Bizim derdimiz bu, onların derdi farklı. Nereden geldiğimizi unutursak, nereye gittiğimizi bilemeyiz. Eskiler derler ki, doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış. Bu zat akşam başka konuşur, sabah başka konuşur. Bunda doğru bir ifade bulamazsınız, şizofrenik bir vakadır bu. 

Bunlara şunu telkin etmemiz lazım; eğer kendinize güveniyorsanız merak etmeyin 2019'da cumhurbaşkanlığı seçimi de var, ama önce millet başkanlığa karar verirse hodri meydan deriz. 

 

"MHP 'Terörün karşısındayız' diyerek bize destek veriyor, ama CHP bunu diyemiyor"

 

MHP diyor ki teröre karşı iktidarın yanındayız, ama ana muhalefet diyemiyor, çünkü bunlarla gizli ortaklıkları var. Bugün 8 şehidimiz var, 12 sivil vatandaşımız, 4 ayrı 16 tane, bunlar şehit oldular. Milletimizin başı sağ olsun. Bunlarla mücadelemiz, bunları sıfırlayana kadar devam edecek. Milletimizin huzuru için devam edecek. İşte kan denilen olay orada ve oraya gidenler, biz şehit olmak üzere gidiyoruz diyorlar.

DAİŞ terör örgütünün her gün sınırlarımızdan içeri attığı roketlere ses çıkarmayanlar, bizim vatandaşlarımızın can güvenliğini koruma çabamıza engel olmaya çalışıyor. Çünkü kimsenin DAİŞ'le mücadele derdi yok. Avrupa'nın, Batı'nın böyle bir derdi yok. DAİŞ bir maymuncuk işlevi görüyor, herkesin karşısında gibi göründüğü bu örgütle gerçek mücadeleyi Türkiye veriyor. 

Biz kapılarımızı Batılılar gibi kapatamayız, mültecilerin denizlerde boğulmasına göz yumamayız. 110 bin insanı kurtardık. Biz buyuz. Daha da iyi olacak. Ve sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Allah'ın izniyle durmak yok, yola devam. 

Şu anda Halep'i düşürmeye çalışanlara karşı, aynı kararlılıkta mücadelemizi sürdürüyoruz. Kimsenin dönüp de Halep'teki gelişmelere baltığı, rejimin ve destekleyen Rusya'nın, İran'ın, DAİŞ'in baskılarına karşı harekete geçtikleri yok. Niye? Çünkü kimsenin Suriye diye, oradaki mağdurlar diye bir derdi yok. Batılı devletlerin de diğer ülkelerin alınlarına kara bir leke olarak iki yüzlülük kazınmaktadır. Mazlumun ahı yerde kalmaz. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. 

Bangladeş'te olanı gördünüz değil mi? Nizami, 45 yıl önce oradaki bağımsızlık mücadelesi sebebiyle yargılanan ve orada da CHP benzeri bir siyasi parti var, onun başındaki hanım da ne yazık ki Nizami'yi verdikleri bir kararla idam ettiler. Yaş 73. 45 yıl önce, ona bir gerekçe uydurdular ve idam ettiler. Bu bir ilim insanı, aynı zamanda eski bakanlardan. Fazla söze gerek yok, zalimler için yaşasın cehennem. 

Kimsenin sesi çıktı mı? Demokrasiye inandıklarını söyleyenlerin sesi çıktı mı? Batı'da olsa kıyamet kopar. Ama orada ölen bir Müslüman lider olduğu için hepsi güldüler ve Suriye'de olduğu gibi alkışladılar. Türkiye'de idam olmadığı halde, yargının verdiği kararlarla ilgili ensemizde boza pişirenler, Bangladeş'i görmezden geliyor. Bunun adı vicdansızlıktır. 

 

"Batı'da eşcinsel evliliği sözüm ona
özgürlük diye savunanlara yazıkları olsun!"

 

Hayatım boyunca ne düşünüyorsam onu söyleyen, ne söylüyorsam onu yaşayan bir insan oldum. Batı'da eşcinsel evlilik konusundaki tartışmalarda gösterilen sözüm ona özgürlük, hak, hukuk hassasiyetini, kendilerine yardım eli uzatan çocuklardan, kadınlardan esirgeyenlere yazıklar olsun. Denizlerdeki balinaların yaşam alanları konusundaki duyarlılığı 23 milyon Suriyeliden esirgeyenlere yazıklar olsun. Kendi güvenliklerini, diğer insanların hayatta kalma mücadelesinin önünde tutanlara yazıklar olsun. Ülkelerine gelen mültecilerin önce ziynetlerine göz diken, kölelik döneminin kalıntısı zihniyetlere yazıklar olsun. Her gecenin bir sabahı, her yokuşun bir sonu olduğu gibi, bu sıkıntıların da biteceği günler elbette gelecektir. Önemli olan milletçe bu imtihanı müsterih bir şekilde verebilmektir. 

Herkesin kökenine, meşrebine bakmaksızın bağrına basan bu şehir bize yine rehberlik ediyor. Kilis'teki kardeşlerim, biliyorum sıkıntınız büyük ama unutmayın, sabreden zafere ulaşacaktır. Hiç endişeniz olmasın. 

Şundan emin olun, yapılan hiçbir fedakarlık boşa gitmemiştir, gitmeyecektir. Bizden sonraki nesillere daha büyük, daha güçlü bir Türkiye bırakma yolunda atılmış adımlardır.