Gündem

Cumartesi Anneleri raporu: 28 yıllık adaletsizlik ve cezasızlık, toplanma, ifade özgürlüğü ihlalleri ve kötü muamele ile devam ediyor

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ile Uluslararası Af Örgütü 3 aylık gözlemlerini raporlaştırdı

16 Temmuz 2023 15:07

Anayasa Mahkemesi’nin, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’nda süregelen hak mücadelesine dönük engellemeleri “hak ihlali” olarak karara bağlamasının ardından hak savunucuları 8 Nisan 2023 tarihinde yeniden Meydan’da adalet talep etmek üzere buluştu.

Galatarasay Meydanı’nda 25 Ağustos 2018’den bu yana süren polis ablukasına ek olarak Cumartesi Anneleri/ İnsanları, Anayasa Mahkemesi kararı sonrasında 941. hafta buluşmasında polis ablukasına alındı, toplanma ve ifade özgürlüğü ihlal edilerek engellenen eylem gözaltılarla sonuçlandı.

Takip eden haftalarda da Galatasaray Meydanı’nda buluşmalarının engellenmesi ve hak savunucularının göz altına alınmaya devam etmesi üzerine bir araya gelen dört insan hakları kurumu Hafıza Merkezi, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve Uluslararası Af Örgütü; Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlem standartlarına riayet ederek Cumartesi Anneleri eylemlerini gözlemledi ve yaşanan ihlalleri 29 Nisan tarihinden bu yana raporladı.

Toplanma ve ifade özgürlüğü, cezasızlıkla mücadele kapsamında çalışma yürüten bu kurumların üç aylık bulguları Türkiye’de bu başlıklardaki genel tabloyu yansıtması açısından da kayda değer bir tablo ortaya çıkardı.

“Hak arama mücadelesi çemberler ve saniyelere sıkıştırılmaya çalışılıyor”

Hafıza Merkezi’nden Avukat Özlem Zıngıl 10 haftalık gözlemin temel tespitini çemberler ve saniyeler arasına sıkışan hak arama mücadelesi olarak tanımlıyor:

“İlk ortak gözlem yaptığımız 944. Hafta’dan bugüne en temel tespit, polisin Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularının toplanmalarını engelleme ve toplanmaya müdahale etmedeki her hafta dozu artan sabırsızlığı ve bu sabırsızlığa eşlik eden orantısız güç kullanımı.

Kısaca, polis Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucularının Galatasaray Meydanı’nın yakınına gelmesini, bir arada olmalarını ve kamuoyunun onların taleplerini duymasını engelleme konusunda oldukça sabırsız. Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucuları yürümeye başladıktan itibaren 2-3 dakika içerisinde kelepçelenerek gözaltına alınıyor.”

"Yasaklamalar haklı bir adalet arayışını baskılıyor ve engelliyor"

Uluslararası Af Örgütü Kampanyalar Koordinatörü Damla Uğantaş da,“Cumartesi Anneleri’nin yıllara yayılan haklı mücadelesinin son dönemi, Uluslararası Af Örgütü’nün ‘Protesto Hakkını Koru’ kampanyasının en önemli odaklarından biri. Gözlem raporları için bir araya gelen sivil toplum kuruluşları yıllardır Cumartesi Anneleri ile yan yana duruyor ve onların haklı mücadelesine destek veriyor.  Bu ihlal döngüsünde yaşananları raporlaştırarak yalnızca bir arşiv oluşturmuyoruz aynı zamanda bu hak ihlali çarkını kırmayı, kamuoyunun dikkatini çekmeyi ve Cumartesi Anneleri ile dayanışmayı amaçlıyoruz" dedi.

“Cumartesi Anneleri’nin toplanma özgürlüğüne izin verilmemesi, daha genel anlamda da protesto hakkının engellenmesi diğer tüm hak ihlallerinin görünmez olmasına sebebiyet verebilir” diyen Uğantaş adalet arayışlarının engellemesinin büyük bir risk olduğuna dikkat çekerek, "Gözaltında kaybedilenlerin anneleri ve diğer yakınları, sevdiklerinin akıbetini bilmeyi hak ediyor. Süren yasaklamalar bu taleplerinin duyulmasını da güçleştiriyor. Protesto hakkını aşındırmaya yönelik genişleyen ve yoğunlaşan çabalara karşı koymayı bu nedenle önemli buluyoruz" ifadelerini kullandı.

Galatasaray Meydanı’nda cumartesi:

11.57- 12.10: Temel hak, hukuksuz sayılıp şiddete dönüşüyor

Kalkanlı polis bariyerleri ile çevrili Galatasaray Meydanı’nda cumartesi günleri saatin 12.00’ye yaklaşmasıyla polis, bariyerlerin dışına taşıyor. “Toplanmanın hukuka aykırı olduğu” ve Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasaklama kararı anonsları geliyor. Cumartesi Anneleri’nin etrafı anons bitmeden kalkanlı polislerle çevrilmiş oluyor.

Avukat Özlem Zıngıl anlatıyor: “Çemberin içerisindekiler polise direnç göstermiyor. Tek yaptıkları sessizce durmak. Sabahtan hazır edilen gözaltı araçları getiriliyor. Gözaltına alınan kişiler keyfi biçimde kelepçeleniyor. 10 haftalık gözlemimizde sadece bir hafta kimseye kelepçe takılmadı. Diğer haftalarda ise neye göre uygulandığı belirsiz bir şekilde bazı kişilere kelepçe takılmıyor, bazılarına düz, bazılarına ise ters kelepçe takılıyor. Sonrasında ise bir veya birden fazla gözaltı aracı saat 12.10 olmadan İstiklal Caddesi’nden ayrılıyor.”

14.00 -18.00 Galatasaray’dan çıkan hukuksuzluk İstanbul’da dolaşıyor

Bu aşamadan sonra avukatların görevi başlıyor. Gözaltına alınanlar saat 14.00 gibi Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’ne getiriliyor. Nöbetçi savcı, gözaltına alınanların Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı davrandıkları gerekçesi ile ifadelerinin alınmasını ve sonrasında serbest bırakılmasını talep ediyor. İfade işlemleri saat 16.00 gibi tamamlanıyor.

Gözaltına alınanlar gruplara ayrılıyor ve tekrar sağlık kontrolüne götürülüyor. İstanbul’un dört bir yanındaki farklı hastanelere götürülen Cumartesi Anneleri/İnsanları ve hak savunucuları burada serbest bırakılıyor. Toplu taşıma ile tekrar İHD’ye dönmeleri saat 18.00’i buluyor.

"Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü"

“Her hafta neredeyse bu döngünün tekrar yaşandığı cumartesileri, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının düzenli olarak ihlal edildiği bir gün. Bu döngü bir günün değil, bir ihlalin döngüsü” diyen Zıngıl, “Hiçbir yerde kamunun bilgisine sunulmayan, Cumartesi İnsanları’na tebliğ edilmeyen, somut gerekçe içermeyen, farklı yasa maddelerinin alt alta sıralandığı “yasaklama kararları” bu ihlalin temel bir parçası. Bir diğer parçası ise sayısı 30’u geçmeyen kişinin basın açıklaması metni okumasına polisin tahammül göstermemesi, barışçıl niteliğini 28 yıldır koruyan bu toplanmaya müdahale etmedeki sabırsızlığı, kullandığı orantısız güçtür" diyor.

"Şiddet dozu gözlem periyodumuz boyunca arttı"

TİHV’den Murat Kök, bu gözlem sonucu değerlendirmelerinin odağına Anayasa’nın hiçe sayılmasını alarak, “Her hafta kayıp yakınları ve hak savunucularına işkence eden memurlar ve o memurların temsil ettiği idarenin kendisini, her bir vatandaşın ve hatta ülke sınırları içerisinde bulunan her kişinin temel haklarının garantisi olması gereken Anayasa’dan daha üstün görmesi ve Anayasa’yı tanımaması” diyor ve ekliyor:

“Biz bu gözleme başladığımızda Cumartesi Anneleri/İnsanları uzun bir süre yasaklama kararı olmadan engellenmiş ve gözaltına alınmıştır. Seçimlerden öncesine denk gelen bu dönem, Anayasa’yı tanımayan memurların, aslında demokratik hukuk devleti düzenine yani anayasal düzene karşı suç işlediklerinin farkında olduklarını göstermektedir. Bu durum, ilk seçim sonuçları ile değişmiştir."

Çemberin içinde olmak?

“945. Haftada, ben de gözaltına alınmıştım. Fakat o hafta, seçimlerden bir hafta öncesine denk gelmişti ve bu süreçte tutumlar daha farklıydı. Dağılmaya müsaade etmemesine rağmen ‘Artık suç işlediniz’ diyen amirin tavrı, gözaltına alındığımda görevli polis memurlarının çoğunda yoktu. Üç aylık tanıklığımızda değişmeyen en önemli şey Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın iradesidir” diyen Murat Kök, ortak gözlem sürecinde sahada her hafta beş kişinin görev aldığını paylaşıyor.

Gözlemlerdeki bulgu şiddet gazetecileri de kapsıyor: ‘Basına dönük saldırılar sistematik’

MLSA Kurucusu Barış Altıntaş gözlem sürecinde basına dönük engelleme ve şiddeti sistematik olarak tanımlıyor; “Cumartesi Anneleri/İnsanlarının toplantılarına her hafta yapılan polis müdahalelerinde görüntü almak isteyen basın mensuplarına karşı sistematik, açık ve planlı olarak engelleme ve şiddet uygulanmaktadır.”

10 haftalık gözlem sürecinde, kolluk şiddetinin basın mensuplarına yönelik dozunun arttığını aktaran Altıntaş, “7 Temmuz’da, gözaltı sonrasında açıklama yapmak isteyen milletvekillerine yönelik engellemede çıkan arbedede polis, gazetecilere açıktan şiddet uyguladı. Sadece geçen haftadan örnek olarak devam etmek gerekirse, polis bir muhabirin boğazını sıktı, bir diğer muhabir yere itildi. Üçüncü bir gazetecide ise kollarına darbeler nedeniyle morluklar oluştu ve telefonu yere atarak kırıldı" diyor.

Turistlerden gözlemcilere herkes tehdit altında

Daha önceki haftalarda da milletvekillerine yaklaşmak isteyen basın mensuplarının kalkanlarla çift çember içine alınıp, kalkan içinde darp ve hakarete maruz kaldığı gözlem raporlarına yansıyor.

Altıntaş, gazeteciler ve gözlemcilerin çalışma alanlarına saldırıları şöyle tanımlıyor:

“Polisin meydana yakın işletmelere fotoğraf çekenleri içeri almamaları konusunda uyarılarda bulunduğunu raporladık. Yine son haftalarda gözlemci olmasa dahi kalkanın dışından yoluna devam etmek üzere caddeden geçen turistlere yönelik müdahaleler gözlemlendi.”

Üç aylık gözlem sürecinde polisin giderek sertleştiği tespitine katılan Uğantaş, “Yakından takip etmeyenler, Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini her cumartesi gözaltına alınıncaya kadar geçen 15-20 dakikadan ibaret sanıyor olabilir. Oysa Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi 28 yıldır devam eden bir hak mücadelesidir" diyor.

Gözlemde temel kriterler neler?

Gözlem, AGİT kriterlerine göre bakılıyor. AİHS 11. Madde, Anayasa 34. Madde ve 2911 sayılı yasayı da dikkate alarak da raporlama yapıyoruz.

Toplanma öncesi saha koşulları ve toplanma süreci, polis müdahalesi ve sonrasını takip eden sivil toplum örgütleri temsilcileri ve avukatlardan oluşan gözlem heyeti gözleme devam etmekte kararlı ve bulgularını ilgili makamlarla paylaşmaya devam edecek.